- Hadis Sohbetleri 98- Giyinmiş, çıplak kadınlar...

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
besmele-arapca1.jpg



Selamünaleyküm Degerli Kardeslerim;

avatar.jpg


Bu haftaki Hadis Sohbetleri dersimiz basladi.

avatar.jpg

Buyrun beraber mütaala edelim anladiklarimizi paylasalim insallah..





Hadis Sohbetleri 98- Giyinmiş, çıplak kadınlar...

Bana Zuheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr Suheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hurayra'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:

[BILGI]«Cehennemliklerden görmediğim iki sınıf vardır. (Biri) Yanlarında sığır kuyrukları gibi kamçılar bulunub, onlarla insanları döven bir kavim! (Diğeri) Giyinmiş çıplak, sallanarak yürümeyi öğreten kırıtkan, başları Horasan develerinin eğilmiş hörgüçleri gibi bir takım kadınlar! Bunlar cennete giremiyecek, onun kokusunu da duyamıyaçaklardır. Halbuki onun kokusu şu kadar ve şu kadar uzaktan duyulacaktır.» [/BILGI]

(Sahih-i Muslum, Libas, Bab, 34, hadis no : 125, (2128), 1958 , Cennet 53, (2857), 52, (2128); Ahmed b. Hanbel, Musned, 2/355, 440; Kutub-i Sitte, 5933)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
[BILGI]"Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur." buyurdular." [Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128).]
[/BILGI]


Hadisin Açıklaması:

1. Teysir iki ayrı rivayeti birleştirerek tek bir rivayet gibi sunmuştur. Biz iki paragraf şeklinde ayırdık. Her iki hadisi de Ebu Hureyre rivayet etmiş olmakla birlikte Müslim, bunları kitabına ayrı ayrı almıştır. Hatta, ikinci paragrafta yer alan rivayet Kitabu'l-Cennet'te daha önce yani 52 numarada kaydediliyor, birinci paragraftaki hadis ise daha sonra yani 53 numarada kaydediliyor. Dahası, bu hadis, Müslim'in az sayıdaki mükerrerlerinden biridir, daha önce Kitabu'l-Libas'ta 2128 müteselsil numara ile 125. hadis olarak kaydedilmiştir.

2. Alimlerimiz bu hadisleri, Resulullah (asv)'ın gaybtan haber verme nevine giren mucizelerinden olarak değerlendirmişlerdir. Çünkü hadislerde zikri geçen ihbarlar az bir zaman sonra vukua gelmeye başlamıştır.

Sığır kuyruğuna benzeyen şey, zabıta memurlarının kamçıları ile yorumlanmıştır. Resulullah (asv)'dan bir müddet sonra, bilhassa Emeviler devrinde halka zulmeden idareciler eksik olmamıştır. Mesele çoğu durumda "kamçılama seviyesi"nde kalmayıp idama kadar ulaşmıştır. İmam Malik, Ahmed İbnu Hanbel, İmam Âzam gibi nice büyükler bile bu zulümlerden nasiplerini almışlardır. Resulullah (asv) halka zulmeden insanların akşam ve sabah Allah'ın hışım, gadab ve nefretlerine maruz kaldıklarını belirterek onların davranışlarını tel'in ediyor.

3. Kâsiyat "giyinmiş kadınlar" demektir, âriyat da "çıplak kadınlar" demektir. Kadın, hadiste iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: "Giyinmiş fakat çıplak kadın." Alimler, bunu farklı yorumlara tabi tutarlar:

* Bazıları kâsiyatı Allah'ın nimetine bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı: Kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde, diğer bir kısmını açar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı da bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.

Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece "giyinmek" aramaz, giyinmenin tarzını da ister.

* Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden örtülmelidir.

* Vücud hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen "giyinmiş çıplak" hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.

* Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince naylon ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.

* Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekmek gayesini güden kıyafetler. İslam elbiseyi örtünmek için emrettiği halde günümüzde birçok çevreler elbiseyi örtünmeden çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev'e giren giyimler de giyinmiş çıplak manasına dahildir.




4. Mâilat: Lügat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Alimler umumiyetle Allah'ın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazı alimler de bu tabirle sağını solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. Mümilat da başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir.




5. Başlarını deve hörgücü gibi yapacak kadınlar tabiri bilhassa günümüzün kadınlarını tasvir ediyor gibidir. Kadınlar, değişik saç modaları uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler. Mü'min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini dikkatle gözönüne alıp cennetin kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar.
(bk. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi)



Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Giyinmiş Çıplaklar Kimlerdir?

●Deve Hörgücü Ne Demektir?

●Bu Kişiler Cennete Giremeyecekler mi?

●Tesettür Nasıl Olmalıdır?






Giyinmiş Çıplaklar Kimlerdir?


Ebu Hureyre anlatıyor: Allah’ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ateş ehlinden /Cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri; yanlarında inek/sığır kuyruğuna benzeyen sopalar/joplar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri ise;



1- Giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan),

2- Erkeklere olan meyillerini yansıtan/veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen,

3- Başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar.

Bu kadınlar cennete giremez ve –kokusu şu kadar/çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar.” (Müslim, Libas, 125)



Bu hadis metninin açıklaması şöyledir :


İmam Nevevi rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:

“Bu hadis, nübüvvet mucizelerindendir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin aynen buyurduğu şekilde vaki olmuştur. Hadisteki giyinik çıplaklara gelince onda birkaç yön vardır:

●Birincisi: Allah’ın nimetinden giyinirler, şükründen çıplaktırlar.

●İkincisi: Elbise olarak giyiniktirler, ancak hayır işlerinde ahirete önem verme ve ibadetlere özen gösterme gibi işlerde çıplaktırlar.

●Üçüncüsü: Güzelliğini göstermek için bedeninin bir kısmını açarlar. Bunlar giyinik çıplaktır.

●Dördüncüsü: Vücudunun iç kısmını belli eden ince elbiseler giyerler. Bunlar giyinik çıplaktır. Meyleden ve kendine meylettiren kadınlara gelince, onlar hakkında: ‘Allah’a itaat, namuslarını korumak vb. hususlardan yüz çevirenlerdir’ denilmiştir.

Meylettirenler: Yaptıklarını başkalarına öğretenlerdir. Yürürken kibirlenerek yürüyenlerdir. Omuzlarını sallayıp salınarak yürüyenlerdir, denilmiştir.

Meyledenler: Hayat kadınları gibi saçlarını tarayanlardır. Erkeklere meylederler, gösterdikleri süsleriyle de erkekleri kendilerine meylettirirler.


Başları deve hörgücü gibidir…’ cümlesinin manası:


Başa örtülen eşarp vb. bez parçalarıyla başların büyük gösterilmesidir. Hatta deve hörgücüne benzetilmiştir. Hadisin tefsirinde en meşhur olan budur. Bu hadis, asrımızda şahit olunan bir hareketi haber vermektedir.

Zamanımızda kadınların saçlarını düzenleyen, güzelleştirerek değişik modellerde şekiller veren kuaför adlı salonlar kurulmuştur. Şer artıp büyümüş, birçok kadın Allah’ın kendilerine bağışladığı saçla yetinmeyip yapma saç satın alıyorlar. Allah yardımcımız olsun!

Bu konu ile alakalı bazı hadisi şerifler de şöyledir:


“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir.”

Başka bir rivayette; “onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar” ilavesi vardır. (Müslim, Libas, 125, Cennet, 52; Ahmed b. Hanbel, II, 223, 356, 440)

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen elbiseler giyen kadınlara ‘Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar’ buyurmuştur.” (Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s.103)



Bu Kimseler Cennete Girecekler mi?



Bu iki sınıf insanın “cennete giremeyeceği”hükmünün açıklaması hususunda iki yorum yapılmıştır:

a. Hadiste geçen iki sınıf insan, yaptıklarında bir sakınca olmadığını söyleyip –bilerek- bu haram fiilleri helal sayarlarsa kâfir olup ebedi olarak cehennemde kalacaklardır. Çünkü haramı helal kılan dinden çıkar.

b. Bunlar kâfir olmamakla beraber, Allah’ın yasakladığı büyük günahları ve zulümleri işledikleri için, ilk önce cennete giden kurtuluş ehli kimselerle birlikte cennete giremeyecekler, ancak bir miktar azap çektikten sonra –mümin oldukları için- yine cennete gireceklerdir. (bk. Nevevî, ilgili hadisin şerhi)


Tesettür Fıkhı: Tesettür Nasıl Olmalıdır?

●Tesettür bir ibadettir; nasıl ve ne kadar olacağı diğer ibadetler gibi Allah ve Resûlü belirler. Zevklere, zamana ve coğrafyaya göre üzerinde oynanmaz.


Tesettür ile alakalı bazı ayetler şu şekildedir:



“Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar… Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü’minler! Hepiniz Allah‘a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız.” (en-Nur, 31. ayet meali)

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (el-Ahzab, 59. ayet meali)



Şu beş ölçü, tesettürün temel kurallarıdır:

1.Fitne zamanında olduğumuz için yüz de el de örtülecek. (Hanefi uleması görüşü bu yöndedir.)
2.Bol olacak; vücudun ayrıntılarını ortaya çıkarmayacak.
3.Şeffaf olmayacak.
4.Erkeklere mahsus bir giysi olmayacak.
5.Tesettürün kendisi bir ziynet malzemesi olacak şekilde çekici olmayacak. Çünkü Kur’an tesettürü emrederken kadının ziynet ve cazibesinin örtülmesini istemiştir. Ziynet ziynetle örtülünce, karşı cinsin ilgisini çekmesi bakımından kimi zaman daha çekici bir görüntü ortaya çıkabilir. O zaman giyinmiş çıplaklar türer.

Mü’min saliha kadın şunu unutmaz:


Tesettür, Allah’ın emri olduğuna göre, şeytan için de bir aldatma ve tuzak konusudur. Mü’min, Allah Teâlâ’nın emirleri ile şeytanın tuzakları arasında durduğunda cihad mevkiinde durmuş olur. Tesettür bir cihad türüdür. Uğruna feda edilemeyecek bir değer olmalıdır.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
SÜSLÜMAN DEVE HÖRGÜÇLÜLERE:

Onlar kapanmayı “dindarlaşmaya” değil “sosyalleşmeye” aracı olarak gören; genç neslin “dolama” diye ağzına doladığı renk renk,desen desen şalları ve saçlarının arkasına sardıkları ismi lazım olmayan o her neyse ile kafalarını bir füze gibi yapmayı becerebilen,görünüşüyle adeta “Ben Resulullah’ın (a.s) ‘’ Onlara cennetin kokusu haramdır’ dediği deve hörgüçlüyüm” diye bağıran ve işin ilginç tarafı bu mide bulandırıcı halleriyle bir de başları dik gezerek ve kendilerini İslam’ı veya sofiliği temsil eden kişiler olarak görmeye cüret edebilen, üniversite gençliğinin “süslüman” olarak tanımladığı süslü Müslümanlar.



GİYİNMİŞ ÇIPLAK KADINLAR: CENNET ONLARA UZAK


İSLAMDA YASAKLANAN DEVE HÖRGÜCÜ (TOPUZ) ÇEŞİTLERİ“Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim. (Birinci sınıf) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler… (İkincisi) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allah’a taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu gibi kadınlar, Cennet’e girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar. Halbuki Cennet’in kokusu şu şu kadar uzak mesafeden hissedilir.” (Hadîsin ravisi Ebu Hureyre hazretleridir.)


“Cennetin hangi kapısından istersen o kapıdan gir!” müjdesine layık olmak varken, “Cennetin kokusunu dahi duyamayanların içine düşecek hale gelmek” göze alınabilecek bir akıbet değildir.

Bu konuda ahir zaman kadınlarının giyimlerini tarif eden hadislerde: “kasiyatün!- ariyatün!..” kelimeleri kullanılmıştır. Yani, onlar giyinmişler ama çok dar giyerek hiç giyinmemişler gibi görüntü verecekler… saçlarını başlarına toplayıp deve hörgücü görüntüsü vererek de dikkatleri hep kendi üzerlerine çekmeye çalışacaklar.. İşte bu türlü tahrikçi giyimleri tercih edenler cennetin kokusunu dahi duyamayacaklar… uyarısında bulunulmuştur.

Bu sebeple, ahir zaman kadınlarının giyimini tercih eden görüntü vermemek için el-yüz dışında bedeni tümüyle örten bolulukta, beden hatlarını belli etmeyen genişlikte giyimleri tercih etmekte isabet olduğu kesindir. Yani giyinmişler ama giyinmemişler gibi kendine baktıran darlıkta giymemeli, saçlarını başına deve hörgücü görüntüsü verecek şekilde toplayarak dikkatleri üzerine çekmeye çalışıyor yorumuna sebep olmamalıdır..

Zaten tesettürün hedefi de, bakışları üzerine çekmek değil tam aksine, üzerine yönelecek rahatsız edici bakışlardan kendini korumaya almaktır..

YAPMAYIN ALLAH AŞKINA!

Giysiler çok abartılı. Renkler çok parlak. Görünüş fazla kokoş.. Yapmayın Allah aşkına. Geçen otobüsle eve dönerken yaşadığım bir olay. Birbirleriyle sarmaş dolaş genç bir çiftin hal ve hareketlerinden rahatsız olduğum için olacak arka taraflarında otururken ön taraflarındaki yerin boşalmasıyla oraya geçtim. O sırada namı diğer modern bir kapalı, namı diğmez bir deve hörgüçlü otobüsten indi. Bakmaya değil aynı ortamda durulmaya haya edilecek bir giyim. Hareketlerinden rahatsız olduğum gençlerin kısık sesle olan konuşmalarına kulak misafiri oldum , şöyle diyorlardı

“ Şuna baksana . Başına sarmış kırmızı eşarp, başını eğdiğinde ensesi, yukarı baktığında boğazı, eğildiğinde göğsü açılıyor. Altına giydiği daracık bir kot, ayaklarında boyum kadar topuk..Yüzündeki makyajı da gördün mü? Birde Müslümanım diye başları dik geziyorlar. Baş örtüsü işte böyle bir şey. İyi ki açık saçlarım..”

Utandım. Gerçekten utandım. Bu konuşmaları duyduktan sonra henüz ineceğim durak gelmeden indim ve böyle bir şey yazmaya karar verdim.



Başını örttü diye bu kıza tesettürlü mü diyeceğiz?


Yukarıda mealini verdiğim hadîs-i şerifte “Giyinmiş çıplak kadınlar…” ibaresi yer alıyor. Evet, böyleleri tesettürlü çıplaklardır. Böyle çarpıcı, göze batıcı, tahrik edici kıyafet, çıplak kadınlarınkinden daha fazla dikkat çeker.

Saçları deve hörgücü gibi olan kadınlar hadîsi, Resulüllah Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir mucizesidir. “Ben onları görmedim…” diyor, ileride olacak bir şeyden bahs ediyor…

KUR’AN’DA GEÇEN GERÇEK TESETTÜR NASILDIR?

İslâm bilginleri âyet ve hadislere dayanarak avret mahallini (örtülmesi zorunlu yerlerini) erkekler için diz kapağı ile göbek arasının; kadın için; Müslüman kadınlara karşı göbek ile diz kapağı arasının; mahremlere yani dinen evlenemeyeceği erkeklere karşı; yüzü, başı, saçı, göğsü (sadrı), ayakları, bacakları, elleri ve kolları hariç diğer uzuvlarının; namahremlere yani dinen nikâhlanması helâl olan erkeklere karşı; yüzü, elleri ve ayakları hariç bütün uzuvlarının avret yeri olduğunu söylemişlerdir.

Kur’ân-ı Kerim’de kadınların örtünmeleri ile ilgili olarak Ahzâb sûresinde, “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara (dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salmalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” buyurulmuştur (Ahzâb, 33/59).

Bu âyetten sonra inen Nûr sûresinin 31. âyetinde ise; “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görünen kısmı hariç, zinetlerini açmasınlar. Baş örtülerini, yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini; kocaları, babaları, kayınpederleri, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunan köleleri, erkekliği kalmamış hizmetçiler yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” buyurulmuştur.

Kur’ân’daki bu hükümlerin yanında Hz. Peygamber de, vücut hatlarını belli edecek tarzda giyinmeyi, karşı cinsi tahrik edecek şekilde, dar ve şeffaf giyinmeyi yasaklamıştır. Bu âyetler ve Hz. Peygamberin hadislerinden, avret mahallinin namazda olduğu gibi namaz dışında da örtülmesinin gerektiği anlaşılmaktadır. Bu âyetlere bakıldığında, başka bir delile gerek olmaksızın, tesettürün emredildiği anlaşılır. Çünkü, açılması yasaklanan uzuvların örtülmesi emredilmeyip sadece tavsiye edilmiş olsaydı, daha sonra kimlerin yanında ziynetlerin açılabileceğinin sayılması anlamsız olurdu. Bu da, örtünme ile ilgili bu âyetlerin emir ifade ettiğini göstermektedir. (Kaynak: Diyanet)

GÜNAHKARA DEĞİL GÜNAHA DÜŞMANIZ

Ne olur artık kendinize gelin. Tesettürün kuralları belli ve aşikardır. Mübarek Erol bir sohbetinde şöyle buyuruyor “ Allah’u Teâla’nın emrini kendi nefsimizin emrinin üstüne koymadan gerçek anlamda iman etmiş olamayız ”. Allah rızası için değişin. Değişin ‘Allah rızası’ için.

Allahu teala buyuruyor: “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah’a dönün” (Tahrim 8 )

Mustafa Sefa EREM
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Topuz Yapmak Ve Topuzun Tarifi

Hadis-i şeriflerle sabit ”Lanetliklerdir” hükmünde olan birçok haram vardır. Bunun en yaygını ve hızla özenti haline geleni ise TOPUZ yapmaktır. Peki nedir topuz.??

Topuzun tarifi:

Saçları deve hörgücü gibi yapmak ,topuz yapmaktır..
Saçlara bez veya başka bir şey sarma ,
Veya güzel dursun diye şişkinlik verecek cisim koyma,
Veya saçları küme topuz şeklinde yapma kendi saçıda olsa onu şişkinlik verecek hale getirme, güzel dursun diye ek ilave saç takma, ..
Başörtüsünü gösteriş için takmak bir yana dursun, o kafayı berbat bir hale getiren ancak ve ancak topuzdur.

TOPUZ CENNETIN YOLUNU KAPATIYOR…

İnat ediyor kendi Cennetinizin yolunu kapatıyorsunuz!!
Ne giyinmiş çıplak olmaktan vaz geçiyorsunuz ne topuzdan…
Hiç etki yapmıyor mu Allah aşkına bu hadisi Şerifler!!!
Hiç mi, Sızlatmıyor kalbiniz!!!
Kıyamet alameti değil mi bunlar !!!
Hala neyi bekliyorsunuz???
Anlamıyorum!!! Hiç anlamıyorum!!!

Hadisi şeriflere gönülden kulak verin!!!!

(Ahir zamanda ümmetimin kadınları vücutlarını gösterecek elbiseler giyecekler, saçlarını da deve hörgücüne benzetecek şekilde topuz yapacaklardır. Onlar lanetliktir.) [İbni Hibban]
“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar. (Ebu Davud Libas 125, Cennet 52)
Resulullah (Aleyhissalatuvesselam )”Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah´a taatten dışarı çıkmışlardır Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar Başları deve hörgücü gibidir Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur” buyurdular. [Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128)]
(Bir kadın, güzel kokular sürünüp, [kürk ve deri veya rengarenk dikkat çken kumaş vs gibi] göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir toplumun önünden geçerse, o kadın zina işlemiş gibi günaha girer.) [İbni Hibban]
(Herkes baksın diye [süslü] elbise giyen, onu çıkartıp atıncaya kadar, Allahü teâlânın rahmetinden uzak olur.) [Taberani]
“Kim dünyada şöhret için elbise giyerse, Allah ona kıyâmet gününde zillet elbisesi giydirir Sonra da onu cehennemin alevli ateşlerinde yakar” (Ebû Dâvud, Libas 5, h No: 4029, 4030)
(Şöhret elbisesinden maksat, başkalarına câzip görünmek ve fors satmak için giyilen elbisedir. (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c 2, s 94)

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Kim şöhret(Moda gösteriş, kendini begendirmek) elbisesi giyerse Allah ona zillet elbisesi giydirir.” Bir rivayette de şöyle denmiştir: “…Kıyamet günü Allah ona onun aynısını giydirir, sonra içinde ateşi tutuşturur.”
Ravi : Hazreti İbnu Ömer
Kaynak :Ebu Davud, Libas 5, (4029), 4030)

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Kim muktedir olduğu halde tevazu maksadıyla (Allah için) (kıymetli) elbise giymeyi terkederse, Allah kıyamet günü, onu mahlukatın başları üstüne çağırır ve dilediği iman elbisesini giymekte onu muhayyer bırakır.”
Ravi : Hazreti Muaz İbnu Enes
Kaynak :Tirmizi, Kıyamet 40, (2483)
BUNLARI OKUDUKTAN SONRA, İNAT GÖSTEREN KIŞININ VAY HALİNE,!! ALLAH O KİŞİYE HİDAYET VERSİN ÇÜNKÜ İNAT ŞEYTANDANDIR.
Kuranı kerimde ALLAH’ın Rasülünü dinlememiz bildiriliyor:
, “Rasûl size ne getirdiyse-verdiyse onu alın, sizi neden nehyetti-yasakladı ise ondan da hemen sakının-vazgeçin” buyurmuştur,
(Haşr suresi, 59/7)

O halde hadisi şeriflerde geçen her kelimeyi virgülüne kadar bilmemiz şarttır.
Cennetin kokusunu dahi duyamamak.!!! Çok kötü birşey değil mi?
Aman Allah’ım.! Hiç mi titretmiyor bu yürekleri.. Diye düşünmeden edemiyor insan. Bu hadisi şerifler gerçekleşmedi mi çevrenize sessizce bir bakın.
Görmemezlikten, duymamazlıktan gelinemez sanıyorum bu gerçekler. İslam’a verilen değer böyle mi taşınıyor.? Bu kadar duyarsız kalınamaz gerçeklere. Nedir TOPUZ yapmak.! Olmazsa olmaz mı. Güzel mi durmuyor TOPUZ olmayınca. Ama unutma.! O TOPUZ sana cennetin kokusunu aldırmayacak. Üzerine ”Lanetliktir” damgası vurulacak. Ben demiyorum bunu yukarıda hadisi şeriflerde geçiyor Bunlar bir peygamber sözüdür.

Fazlasıyla gösterişli kıyafetler satan firmalar gözleri o kadar köreltmiş ki, güya(!) İslam’a hizmet ediyorlar ve tesettüre uygun satış yapıyorlar. Ama hiçbir mankenin kafasındaki o kocaman TOPUZU görmemek mümkün değil. Ayetle hadisi şeriflerle bağdaşmıyor o kıyafetler. Bakınca “aa ne kadar güzel ” diyor nefs ve birden hadis-i şerifler unutuluyor yada kim bilir belki hiç akla bile gelmemiştir. Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem)in buyruğu..
Onlar dini kullanarak para peşinde gözü doymamış insanlar. Hani bir yazar diyor ya;
“Moda uğruna, tesettürle vurdular İslam’ı” Modacı kesip biçti, topuz yaptırdı, mini giydirdi ve hâlâ giydiriyor.. Ne yazık ki bizler de gözleri para bürümüş insanları takip ediyoruz..
Yıllarca profesörler hüsnü-zan ile anlatıyor İslamı azap ayetlerini gizliyorlar gerçekleri dolaylı yoldan anlatıyorlar kişi üzülmesin kırılmasın diye…
Peki ne değişti tesettür değişti mi ? Ilıman bir şekilde anlatmakla! Moda şekilleri türedi ve tesettür
Evet evet tesettür değişti. Ayetten çıkıp modanın emrine girerek öyle bir değişti ki başına baş örtüsü takıp vücudu açık olan başı bozuklar kendini cennetlik zannettiler Bu modanın neresinde hüsnü-zan!
Modacılar İslama şak diye yerleştiriyorlar ürettikleri kıyafetleri ılıman bir hoca bulup fetvada verdirdinmi tamamdır… Moda ayet yerine geliverir..
Bizim Müslümanlarda bu sayede ayete hadise Kitap sayfalarına bakmazlar tesettür için, ya neye bakarlar Tabi moda vitrinlerine Çünkü Onun ayeti moda olmuştur…
elinize bir anket veya mikrofon alın sorun tesettür ayetini biliyor musunuz? diye modaya göre giyinen güya tesettürlü şahıslara. Sorun ki alacağınız cevaplar bellidir.

Dini kullananlar için, şimdi de Efendimiz’in buyurduklarına bakalım:

Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden riyakarlar çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur.) [Tirmizi]
(İnsanların en kötüsü, dini dünya malına alet eden kimsedir.) [İbni Asakir]
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselama bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Çocukların ve neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını talep etsin, sakın ola ki dini geçim aracı yapmasın, dini kullanarak dünya malı toplayanlara yazıklar olsun!) [Hâkim]
(Yazıklar olsun ilmini ticarete alet eden ilim sahibi kötü kimselere ki, devlet adamlarına yaklaşır ve kazanç temin ederler. Allah onların ticaretine kesatlık versin!) [Hâkim]
(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp, helal-haram olduğuna bakmazlar.) [R.Nasıhin]
(Din bilgilerini dünya menfaati için öğrenenlere, ilmini paraya değişenlere kıyamette ateşten gömlek giydirilir.) [Deylemi]
(İlim, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur eder.) [Abdurrezzak]
(İnsanların en şerlisi, kimseye ikram etmeyen, yalnız yiyen ve hizmetçisini dövendir. Bundan da kötüsü, insanlara kızan, buğz eden ve insanların kendisine buğz ettiği kimsedir. Bundan da kötüsü, şerrinden korkulan ve kendisinden hayır beklenmeyen kimsedir. Bundan da kötüsü, dünya karşılığında ahiretini satan kimsedir. Bundan da kötüsü, din ile dünyayı yiyen yani dini dünya menfaatine alet eden kimsedir.) [İbni Asakir]
Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem) onlar için; yazıklar olsun, insanların en kötüsü, insanlarım en şerlisi, diyor. Düşünün biraz insanların en şerlisinden en kötüsünden bize fayda gelir mi. ?TOPUZ yaptırarak sizleri de aynı yola sürüklüyorlar. ALLAH ‘ın rızasını kazanmak varken ne diye asi oluyoruz.!
Gösteriş uğruna satılan değerleri farketmek güç olmasa gerek. Topuz yapan birine arkadan bakınca o kocaman TOPUZDAN yüzünü görmek ne mümkün.! Hâlâ “e ne yapayım başka türlü olmuyor. Çok kötü duruyor topuz(!) yapmayınca” gibi cümlelerle kendini savunan kardeşlerimin insaflı olmaları gerek.
Değerli hanım kardeşlerim, değer mi bu hadis-i şerif kapsamına girip, gazap olunanlardan olmaya? Değmez… Hem bu oyuna alet oluyorsunuz, hem de gazaba müstehak oluyorsunuz.
Bazıları “ tesettür teferruattır” dese de siz kanmayın bu aldatmacalara. Keyfinizin ve modacıların istediği gibi değil Allah’ımızın istediği gibi kapanın.
Allah Celle Celaluhu ,bize bir tane kafa vermiştir. İkinciye gerek kalsaydı o şekilde yaratırdı. Bu zamanda insanlar kafalarının üstüne bir kafa koymayı güzel olarak görüyorlar ki ; bu !! işte bu güzellik lanetlenmiştir.
Saçları deve hörgücü gibi olan kadınlar hadîsi, Resulüllah Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir mucizesidir. “Ben onları görmedim…” diyor, ileride olacak bir şeyden bahsediyor. Ve Peygamber Efendimiz kadınların ince, şeffâf veya cilde yapışık dar elbise, çorap, baş örtüsü ile örtünmelerini ve saçlarını, başlarının üstünde küme yapmalarını yasak etmektedir. Böyle örtünmek, çıplak gezmek gibidir. Müslüman hanımları, kızları, ince, dar şeylerle örtünmemeli, saçlarını veya (peruk) takarak, (’’ilave saç takana taktırana Allah lanet etsin‘‘ hadisi şerifine de uymamış olur.)
Deve hörgücü gibi başlarının üstünde toplamamalı, saçlarını topuz yapmamalıdır. Bunların Cehenneme götüren günah olduklarını bilmelidir.
Şimdiki tesettürlü bayanlar topuz yapmadan dışarı çıkmıyorlar. Bunu bir asalet olarak görüyorlar. Yani topuz yapmayınca kendilerini küçük görüyorlar. Dikkat çekmek için, güzel görünmek için ellerinden geleni yapıyorlar bu kardeşlerim. Allah Teala yarattığı kişilerin fıtratını (yaratılışını) en iyi şekilde bildiği için, hanımların fıtratında da çekici yönlerinden dolayı, onlara çekici olan âzalarını örtmelerini emretmektedir.
Bu konuda hem Kur’an-ı Kerim’deki hem de Resulullah’in sünnetindeki hükümler açıktır ve bu emirler örtünmenin farz olduğu hükmünü ortaya koymaktadır. Bu konuda bütün mezhep imamları, fıkıhcılar, hadisciler ve tefsirciler ittifak etmişlerdir.
Ama Müslüman kardeşlerim bunları bile bile hala gösteriş peşinde. Tesettüre uygun olmayan giyim, tavır ve hareketlerin cennetten mahrum olmaya ve cehennem azabına neden olacağı unutulmamalıdır. Kısa dünya hayatı ve nefsimizin istekleri için ebedi hayatımızı tehlikeye atmak asla doğru değildir. Lütfen güzel kardeşlerim Müslüman isek İslamiyet’in gerektirdiği gibi giyinmeye özen gösterelim. Başkaları beğensin diye değil, yalnızca Allah beğensin diye örtünmeliyiz. Unutmayalım biz Nur Suresi 31. Ayeti taşıyoruz. Ve ayetle alay etmeden örtünelim. Hiçbir şey için geç değildir. Tövbe edersin bir daha topuz yapmazsın. Ama yeter ki yürekten Allah’a teslim olalım. Dışarda ya da çevrimizde örtünüş şekilleri İslam’a uymayan insanları uyarmalıyız. Belki bilmiyordur bizim sayemizde öğrenecekler. Güzel şeylere vesile oluruz inşAllah.

Müddessir Suresi 2. Ayette ne diyor ? ’’KALK VE UYAR’’ ! Biz elimizden geldiği kadar güzel bir şekilde insanları uyarmaya çalışıyoruz.
Haydi sizler de kalkın ve uyarın ! Kalk ve uyar.! Ama önce kendin uygula ve itaat et can kardeşim.. Nefsin diz çöksün artık doğrulara karşı. Açılsın körelmiş gözlerimiz. Bütün azalarımız tek tek teslimiyetini ilan etsin.
Ve sonra.. Sonra o kısık sesini biraz daha yükselt .Bağır nefsinin duyabileceği kadar.. Gözlerinden yaşlar süzülürken, dilinden inci tanesi kelimeler dökülsün:
“Ben Allah ve Resulü ‘ne kayıtsız şartsız itaat edeceğim. Dayanamam.. Cennetin kokusunu uzaktan dahi duyamamaya dayanamam.. O yüzden duy beni ey nefsim, duy beni gösteriş ve özentiye bürünmüş halim.! Ben artık TOPUZ yapmayacağım. Bugün teslim olduğum, tövbe ettiğim gündür.! Rabbim merhametlilerin en merhametlisidir.
Duyun artık tüm azalarım, bugün teslimiyetimin günüdür.!”
Ve sus.! Sus ve gözyaşların dökülmeye devam etsin. Pişmanlık sarsın bütün bedenini. Efendimiz buyuruyor;( Pişman olmak, nedamet göstermek bir tövbedir.),

Yepyeni bir sabaha uyan. İçin huzur dolsun. Tam tesettüre bürünmüş halin artık yüzünde tatlı bir tebessüm uyandırsın. Mutlusun…Çünkü artık sen TOPUZ yapmıyorsun, kaş almıyorsun, dar giyinmiyorsun,
özenmiyorsun ve gösteriş kokmuyor hiçbir tarafın..
SEN ALLAH VE RESÜLÜNÜN YERYÜZÜNE GÖNDERDİĞİ EN GÜZEL SANATSIN, TESETTÜRÜNLE!!
Sana bakan ALLAH ve Resulü sallallahu aleyhi ve sellem’i hatırlayacak ve İNŞALLAH örnek olacaksın tüm Müslüman kardeşlerine…

Ayet-i kerime de buyuruyor Rabbimiz:

(De ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]
Hadisi kutside Rabbimiz şöyle buyuruyor.

(Kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.) [Tirmizi]
Secde de al ağlamaklı hıçkırık dolu nefesini ne varsa boşalt içinden geçenleri, ağla secdede, hüngür hüngür ağla ki, şeytan kahrolsun erisin bitsin kulaklarını tıkasın hayır hayır diye feryat etsin, kahru perişan olsun ebu mürre, her tövbe deyişinle bir kurşun sık nefsine ve şeytana…
Melekler bile hüzünlensin tövbene, sen dua ettikçe Onlar da amin desin dualarına…
Yutkunurken acı hisset boğazlarında, ellerini yüzüne kapat ’’Ben giyinmiş çıplak değilim ve Cennetten Efendimiz’den uzak kalamam’’ de…
De işte bir şeyler , ALLAH ve Resülüne olan hürmetini, aşkını sevgini göster. Düşündüm ve ayet ve hadisi şeriflerin her harfine itaat ettim de…
TÖVBE… TÖVBE… TÖVBE… de mesela…
Deki Arşı ala titresin…..

Ben kapanacağım deyip kapanmıyorsan hala..
Ölünce kapatırlar üzerini serin toprakla..
Sual vermeye başlarsın iğneden ipliğe meleğe,
Ah ben ne yapmışım !!! Düşersin endişeye…


______________mustafa kuş

Genç İhvanlar | İsmailağa Cemaati'nin Yükselen Sesi
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Şimdi Kütüb-i Sitte eserinden bu hadisi verelim.

35. (5969)- Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ömrün biraz uzarsa ellerinde sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyan birtakım insanları çok geçmeden göreceksin. Onlar Allah'ın gadabına uğrayarak sabaha ererler, Allah'ın nefretine uğrayarak akşama ererler."

Resulullah bir başka rivayette de: "Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur" buyurdular." [Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128).]

AÇIKLAMA:

1- Teysir iki ayrı rivayeti birleştirerek tek bir rivayet gibi sunmuştur. Biz iki paragraf şeklinde ayırdık. Her iki hadisi de Ebu Hureyre rivayet etmiş olmakla birlikte Müslim, bunları kitabına ayrı ayrı almıştır. Hatta, ikinci paragrafta yer alan rivayet Kitabu'l-Cennet'te daha önce yani 52 numarada kaydediliyor, birinci paragraftaki hadis ise daha sonra yani 53 numarada kaydediliyor. Dahası, bu hadis, Müslim'in az sayıdaki mükerrerlerinden biridir, daha önce Kitabu'l-Libas'ta 2128 müteselsil numara ile 125. hadis olarak kaydedilmiştir.

2- Alimlerimiz bu hadisleri, Resulullah'ın gaybtan haber verme nevine giren mucizelerinden olarak değerlendirmişlerdir. Çünkü hadislerde zikri geçen ihbarlar az bir zaman sonra vukua gelmeye başlamıştır.

Sığır kuyruğuna benzeyen şey, zabıta memurlarının kamçıları ile yorumlanmıştır. Resulullah'tan bir müddet sonra, bilhassa Emeviler devrinde halka zulmeden idareciler eksik olmamıştır. Mesele çoğu durumda "kamçılama seviyesi"nde kalmayıp idama kadar ulaşmıştır. İmam Malik, Ahmed İbnu Hanbel, İmam Âzam gibi nice büyükler bile bu zulümlerden nasiplerini almışlardır. Resulullah halka zulmeden insanların akşam ve sabah Allah'ın hışım, gadab ve nefretlerine maruz kaldıklarını belirterek onların davranışlarını tel'in ediyor.

3- Kâsiyat "giyinmiş kadınlar" demektir, âriyat da "çıplak kadınlar" demektir. Kadın, hadiste iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: "Giyinmiş fakat çıplak kadın." Alimler, bunu farklı yorumlara tabi tutarlar:

* Bazıları kâsiyatı, Allah'ın nimetine bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı: Kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde, diğer bir kısmını açar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı da bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.

Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece "giyinmek" aramaz, giyinmenin tarzını da ister.

* Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden örtülmelidir.

* Vücut hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen "giyinmiş çıplak" hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.

* Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince naylon ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.

* Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekmek gayesini güden kıyafetler. İslam elbiseyi örtünmek için emrettiği halde günümüzde birçok çevreler elbiseyi örtünmeden çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev'e giren giyimler de giyinmiş çıplak manasına dahildir.

4- Mâilat: Lügat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Alimler umumiyetle Allah'ın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazı alimler de bu tabirle sağını solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. Mümilat da: Başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir.

5- Başlarını deve hörgücü gibi yapacak kadınlar tabiri bilhassa günümüzün kadınlarını tasvir ediyor gibidir.Kadınlar, değişik saç modaları uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler. Mü'min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini dikkatle gözönüne alıp cennetin kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar.

Kanaatimiz:

Hadis şerhi yazan Prof. İbrahim Canan’ın yukarıdaki görüş sahiplerine katıldığı gibi bizde katılıyoruz. Ancak bazı kavramsal açıklamalar yapmamız ve konumuz olan türban ve diğer baş bağlama usulleriyle ilişkisini kurmaya, tahminlerimizi açıklamaya çalışalım. Çünkü, gerek uzun saç bırakarak ve bunları başın yukarısında toplayıp üzerine turban geçirilmesi, gerekse arkaya toplayıp çıkını yapılması ve hımarın, türbanda olduğu gibi boyun kısmını sıkarak başın örtü altında toplanan kısmını daha belirgin haline getirip adeta altını çizmek gibi düşünerek yorum yapalım. Daha önce pahalı dokumalardan türban edinmenin ve siyah beyaz veya kahve rengi gibi dikkat çekmeyen renklerden ve motifsiz olması gerektiğine değinmiştik. Bu bölümde ipek başörtüsü veya giysinin kadına helal olduğu yolundaki yorumların zorlalı yorum olduğunu, altının kadına helal erkeğe haram yorumlarının da zorlamalı olduğunu düşünmekteyim. Eğer İnsanlara ipek ancak cennette vaadedilmişse kadında erkekte Sabırlı olmalıdır. Yine ipek, ipek böceklerinden milyonlarcasının gelişmesini tamamlamak için ördükleri kozadan çıkmadan katliam gibi öldürülmesiyle elde edilir. Hayvanlar insanlara rızık olarak yaratılmışlarsa da,İnsan bütün mahlukata hayırlı olmalıdır. Merhamet tüm mahlukata karşı gereklidir. Bir koylundan yün alan insan böyle bir katliam yapmaz. Yine eti için kestiği büyükbaş hayvanın derisini kullanmak israfta kaçınmak için gereklidir. Ama bir metrekare ipek dokuma için öldürülen ipek böceği kurtçuklarını katletmek çok daha başka şeydir. İnsan ve hayvana karşı merhametli olması gereken insanın en az zayiatla ihtiyacı karşılaması gerekir. Mesela sadece ciğerini yeyip gerisini atmak için bir hayvanın kesilesi merhametsizliktir.Harama yakın mekruhtur.

Birkaç tanesinin ancak bir insanı doyuracağı serçeyi avlamak kerih bir şeydir. Onun yerine birkaç kişi doyuracak yaban kazının avlanması efdaldır. Yine kazdan daha efdalı, on kişiyi doyuracak bir dağ keçisinin avlanmasıdır.Veya bir aileye bir ay yetecek bir büyükbaş hayvanın, mesela geyiğin avlanması ondan da efdaldır. İslam olarak doğru yolu seçmiş insan bu ince hesapları yapmak zorundadır. Hiçte zorunlu ihtiyaçlardan olmayan İpek giymek için yüzlerce, hatta binlerce hayvanı koza içinde haşlayıp öldürmekte bir zorunluluk yoktur. İnsan başka giysilerde giyebilir. İşte ipek bütün bu olumsuzlukları içinde taşıyan bir giysi edinme yoludur. Lükstür,şöhret giysisidir. Yine palı olduğu için israftır.Yine şöhret elbisesi olduğu için harama yakın mekruhtur diye düşünmekteyim. Bazı renklerde dince haram edilmiş veya kerih görülmüştür. Bazı renklerin vücut kimyası açısından olumsuzluk içerdiği için dini yasak kapsamına alındığı gibi, ipek ham maddesinin ve kimyasal zincirinin insan için faydalı ışınların vücuda girmesine mani olmadığını kim bilebilir. Birçok dini anlayışta ipek yasaksa, kadına da erkeğe de aynı sebeplerden dolayı yasaktır. Mütedeyyin kimse ince eleyip sık dokumak zorundadır. Bütün bu sakıncalarına rağmen şöhret elbisesi giymekte niçin ısrar edilir. İpek giyenler giyinik çıplaklar niçin olmasın. Hadiste hem başın boğazın sıkılarak ve üstelik saçın topuzlarla kabartılması suretiyle dikkat çeker hale getirilmesi, hem pahalı dokumadan yapılan ipekle kapatılması erkeğin hayalde soymasına çok elverişlidir. Sora bu tür bir kıyafet dikkatleri çektiğinden örtünmek değil, onun ötesinde teşhir niteliğindedir. Çünkü genelden sayılmayan her ayrıcalık fitneye daha yakındır. Nasıl saçı kısa kesilmiş ve saçı açık bir kadının dikkat çekme oranı, toplumda az bulunan saçını kökünden kazıtmış kadının dikkat çekme oranından çok düşükse, başını dikkat çekecek şekilde ve bir modaya uyarak kapatan kadının dikkat çekme oranı da, saçını kısa geçip, sadece taramakla yetinen kabartıp perma yapmayan kadının fitne olması daha düşüktür. Çünkü umumi görüntüye aykırı olan her şeyin altı çizilmiş ve ilgiye davet niteliğindedir.

Bunun içinde, hadiste geçen “kamçıyla vurmak” kısmını bir tarafa bırakıp, sadece başlarını örttükleri halde saçlarını hotos gibi yapanlarla, türbanlıların uzun saçlarını yukarda veya arkada topuz yaparak verdikleri görünüm esas alınarak bu örtünmenin takva ve tevazua ne kadar uyduğunu, dikkatlerden kaçmak ve güzelliği ve zenginliği teşhir etmemek ilkesine aykırı bulunup bulunmadığı inceleyeceğiz. Sonra da, üryan kelimesini nimete nankörlük olarak yorumlayan bilginlerin haklılık payları açısından bir analiz yapacağız. Bu kadınlarda bir tembellik var mı? Hazırdan mı geçiniyorlar. İş kadınlarıysa,kazançlarını çokluğu yanında toplumla paylaşmalarını düşük olduğundan mı bu sonuca varmışlardır. Bu çok önemli bir analizdir. Çünkü sadaka veren kadınlar ve erkeklerin durumu Ahzab süresi 35. ayette bize açıklanmış ve erkek ve kadının kuruluşunda örtünüp örmemenin daha son sıralarda geldiğini, öne çıkar değerin bu olduğunu öğrenmiştik. Yine ırz ve namustan anlam bakımından çok başka nitelikte olan iffetli olunmanın daha efdal olduğunu Nur-60. ayette öğrenmiştir. Yani lükse kaçan ihtiyaçlara sapmayan, kazanırken ister istemez işin niteliği olarak eline ihtiyaçtan fazla geçen kadın veya erkek müktesibin, ihtiyacının dışında kalan her kör kuruşu topluma iade etmesinin iffet anlamına geldiği, kavramın cinsel şehvet değil, mülksel şehvete karşı bir önlem olduğunu ve bunun efdal olduğunu öğrenmiştik. Sadaka veren kadınlar, kendi babalarından kalan veya kocalarının gelirinden çalışıp terlemeden verenler değildir. Bu veriş olsa olsa zekat niteliğindedir. Akar gelirlerinden verilende de zekat türündendir.

Sadaka hadislerde övülen, elinin emeğini ve alın terini yiyen insanın kendi nafakasından keserek muhtaca verdiği maddi şeydir demiştik. Yine güler yüzün veya geçimini sağlamak maksadıyla iş yapan insana, onun işine yardım ederek onun adına rızık üretmesidir demiştik. Zaten bu ayetlerde mukayese edilen şey çalışan erkek ve kadının tasaddukudur. Zaten sadakanın ne olduğunu bize sahabeler anlatmışlardır. Bu tür rivayetlerde sahabe, “Sırtımızla yük taşır bundan tasadduk ederdik demek suretiyle sadakayı tanımlamışlardır. Kadın ve erkeğin Salih olabilmesi ve salah bulabilmesi için bu yola gitmeleri gerekir. Aylak gezen ve hazırdan beslenen bir kadının tesettürle işi geçiştirmesi makbul değildir. Bakınız, Resulullah’ın(s.a.v) muhterem zevcelerinden ve müminlerin annesi Zeynep bitni Cahş sadaka veren kadınlara iyi bir örnektir. Yine kolunu abdest yerine kadar sıvamayı gerektiren deri tabaklamak gibi bir iş yapması da onun horozdan kaçan akletmez cahilin takvasına değil, hak dinin verasına soyunmuş örnek alınması gereken kadın tipi olduğunu anlarız..Bunu da daha sonra vereceğiz.

Örtünme için kullanılan malzeme ipek gibi pahalı ve bence erkeğinde kadınında kullanması hoş olmayan bir malzemedir demiştik. Yine desenli malzeme ile örtünmek ve mat ve tek renk yerine alaca bulaca motifler kullanmanın fitne olduğunu belirtmiştir. Hele saçları sünnet olan kulak hizası ve omuz üstünden kesmeyip veya örerek boyundan sırta salmayıp, Avrupa modasına uyarak saçın kabarıklığı giderilmeden üzeri örtülse de o kadınları çağrıştıran bir hotos şekli verilmesi sevaptan çok günaha götür insanı. Zaten hadiste günümüzün şuursuz örtünme işi anlatılır. Üstten kabartanlar deve hörgücüne benzemekte. Uzun saçı arkadan toplayıp arkaya hotos yapmak ise devenin başına benzemektedir. Çünkü devenin yukarı kalkık başı ve arkaya kalkılan kulak arkasıyla hiçbir hayvanda olmayan bir görünümü vardır. Saçlarını arkaya toplayıp türban takanların bir kısım arkaya bombe yaptıklarında yandan bakan birisi çok bariz görecektir ki, bu kez onun başı deve hörgücü gibi değil, deve başı gibidir. En azından bende bu çağrışımı uyandırıyor.Yani yolun bir (T) harfinin dikey çizgisi gibi başın ortasında durmaktadır. Şekliyle çekici renkleriyle başa verilen şekliyle örtünüyoruz zannederek gerçekte açılan(ilgiden açarken daha çok ilgi çeker hale gelen) bu kadınların günümüzde çağrıştırdığı tip boyundan sıkılan ve saçın arkaya veya üste toplandığı türbanlı kadının bilinçsizce verdiği biçimle ilintilidir. İpek konusunda Resulullah(s.a.s) görüşü kesin ve yasak herkesi kapsar. Altın takılarda sözü çarpıtanlar buruda da aynı şeyi yapmışlardır. İpek erkek-kadın herkese yasaktır. Zaten zorunlu bir giyside değildir. Ekabirlerin şöhret elbisesi giyenlerin aksesuarıdır. İşte altın takı ve ipek yasağını delmek için getirilen yorumu da kapsayan şekliyle verelim.

15. (2107)- Ukbe İbnu Âmir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ehline takı ve ipeği yasakladı ve: "Eğer sizler cennet takılarını ve cennetin ipeğini seviyorsanız, bunları dünyada takınıp giymeyin" buyurdu." [Nesâî, Zînet 39, (8, 156).]

Nesâî'nin İbnu Ömer'den yaptığı bir diğer rivâyette: "Resûlullah, altın takınmayı, mukatta' yani az bir parça olmak kaydıyla tecvîz etti" denilmiştir.

Mukatta: Az bir şey demektir, kulağın üst kısmına takılan küçük halka, kadın yüzüğü gibi. İsraf, kibir ve zekât vermekten kaçınmak gibi durumları mekruh addetmiştir.

Ayrıca bu modayı kullananlar ziynet sayılan pahalı dokumayı göstermekle şöhret elbisesi giymiş olurlar. Bunun için önceki din bilginlerinin şöhret elbisesine yormaları da doğrudur. Allah şöhret elbisesi giyenlere kıyamette zillet elbisesi giydirir.Çünkü İslam’da örtünme sadelik ve dikkatten kaçma ve varsa doğal güzelliğini örtmek içindir. Kim ne kadar can alıcı güzelse, onun daha sıkı örtünmesi bundandır. Nasrettin hocanın sözü kıssadan hissedir bu konuda. Hoca ile evlenen doğal güzelliği noksan kadın hocaya sorar:”Hoca kimden kaçıp göçeyim” der. Hoca der ki:”bana görünmede kime görünürsen görün”.İşte örtünmek maksadıyla giyinmede iki şey ölçüdür. Çok güzel olanlar daha sıkı, güzellik fukarası olanlar ise daha hafif örtüneceklerdir. Yine o toplum bedevilikten çıkmamışsa daha sıkı, medeniye geçmiş ve iman kalbine işlemiş kendisini cinsel ve mülksel tutkudan arındıran gerçek Müslümanlar toplumu ise daha az kapalı giyinebilir. Bu kez türban bir aksesuar ve bilhassa nimete küfran içinde bulunan erkeklerin yakınları olarak yaptıkları iş nimete küfran tanımına girebilir. Çünkü daha sonra vereceğimiz bir hadiste belirtilen yedi şeyden birisi olan “Tuğyan” , sadece aşırılık, katıkalplilik Rum(Avrupa hükümetleri)’ni işlerinde yön verici ve hakem yapmanın dışında azdıran zenginlik olarak ta ilave bir anlam verildiği için zenginlik ve onun teşhiri nimete nankörlüktür. Çünkü fitnelerin en kötüsü lüks yaşam, mütrefleşme ve ihtişam sergilemektir. Nimete nankörlük konusu yine ele alınacaktır.

Bana öyle geliyor ki, hicabın ötesinde tesettür yaptıklarını zan ve iddia eden ve bilhassa bende bu hadis kıyamet alametleri guruplandırmasından olduğu için, türbanlıları tanımladığı hissini veren yukarıdaki hadisteki kadınlar, ne başlarını açtıklarından, ne de örttüklerinden dolayı değil, örtünürken tevazua aykırı davranıp kibre ve gösterişe saptıkları için cenneti hak edememişlerdir. Diğer yandan başörtülerini boneye benzeterek deve hörgücü gibi yapanlardır. Ama daha önce şunu açıklamamız gerekir. Önceki alimlerin giyiniklik ve çıplaklığın bir arada bulunmasını açıklarken, çıplaklık kavramının nimete nankörlük anlamına geldiğini açıklamalarının yanında önemli bir sonuç daha çıkartmışlardır. Bu ise kadınlara kırıtarak yürümeyi öğreten kadın olarak bir sonuç çıkarmışlardır. Bizde buna ilaveten, eğer kavramda bu anlam varsa günümüzde bunu şunlara da yorabiliriz. Bunlar tesettürü moda haline getiren moda evleri ve ona da kullandıkları mankenlere de gider. Yani hadisteki çok anlamlığı bilgi ve görgümüze dayanarak güncelleştirme yaptığımızda dini ticarete alet edenler ve bundan çok para kazanılan bir sektör oluşturan ve kırıtarak yürüme tekniğini de bu tesettür malzemesiyle birlikte şuuraltlarına yerleştirenlerdir. Bunların türbanlı kadınlara yaptıkları en büyük kötülükte budur. Çünkü tevazu gereği örtülmeyi şuralına yerleştirme yerine, şöhret elbisesi, kimlik açıklaması ve üstelik bunun içinde nasıl yürünmesi gerektiğini de mankenler vasıtasıyla öğreterek, onun amacını tersine çevirerek bir aksesuar haline getirmişlerdir.

Yine saçlarını arkada topuz yaparak devenin başı gibi arkadan çıkıntı yapan görünümleriyle dışardan ve bilhassa profilde bakıldığında bazı türbanlıların görünümleri tanımlanmış gibidir. Bunların kural olarak takva ve verâ amacıyla örtündüklerini farz ederek fikir yürüttüğümüz için, İslam’da erkek ve kadın saç boyları ve uzunsa örülmesinin gerektiğine dair hadisler vereceğiz. Yine Namaz esnasında başın örtülmesine dair kesin rivayet olmasına rağmen, namaz dışında bunun farz olduğuna dair bir hadise rastlamadığımı itiraf edeyim. Yine hac esnasında erkek ve kadının kural olarak başlarına örtü almadıkları, aksine saçları kabarık intibaı vermesin diye yağladıklarını(zeytinyağı, bal ve benzeri yapışkan bir şeyle), ama tavaf sonrası ereğin ve kadının belli uzunluklardan fazlasını(Kadında omuz veya kulak memesi hizasından, erkekte bayağı kısaltılarak ilgi çekmez hale getirilmesi) gerektiğine dair rivayetleri verelim.Hacc esnasında onu yapıştırmakta yine kibirli intibaını silmek içindir. Ama Hacc amacıyla bu merasimi yapan insanlar medeni(Hazri) sayıldıkları için medeniyete alıştırma provasında bile saçların, gerek erkek ve gerekse kadın tarafından dikkatlerden uzak bir sudan çıkmış ve düzleşmiş ve burada eşitleşmiş olmasına dikkat edilmiştir. Hani derler ya, kadının güzeli çirkini olmaz, kiminin saçı güzeldir, kiminin kaşı, suya sok çıkart hepsi aynıdır. İşte iticilikte eşitlenmesi için suya sokup çıkarmak gibidir hacda saçın kafa derisine adeta yapışırcasına düzleştirilmesi için yağ sürülmesi. Hacı normal hayata geçtiğinde bu iticilikte eşitliği erkek kazıyarak veya üç numaraya vurarak korur, kadın ise saçını kulak memesi hizasından keserek korur. Buradan çıkartmamız gereken en önemli sonuç şudur. Saçın kabartılarak ilgi odağı olmasında, açıkta veya örtü altında bulunması arasında bir fark yoktur. Eğer saç kabartılmamış sadece taranarak yetinilmiş ise ve omuz veya kulak memesi hizasından kesilmişse, bu kadın fitne üretmezken, saçını uzun bıraktığı ve arkadan elbisesinin içine koymadığı için türban içinde topuz yapmak zorunda kalan kadın fitne açısından daha çekicidir. Kapatılmasına rağmen örtü altından kabartılmasının haram veya mekruh olduğu kanaati vermektedir. Halbuki tevazu için ve takva amaçlı örtünme ilgi çekmemek içindir. Saçı açık ama yukarıdaki kurallara uyan ve saçını ve başını bir ilgi aksesuarı için kullanmayan kadın sanki diğerinden daha efdaldır sonucuna varılabilir. Ama şu bir gerçek ki, insanlar hizipleşip guruplaştıklarında artık akıl devreden çıkmış muhakeme gücü dumura uğramıştır. Sadelik vera ve tevazu için gereklidir.

Bunu içermeyen bir örtünme insanı günahtan koruma yerine kibir gibi çok menfi bir hale götürerek cehenneme biraz daha yaklaştırır. Sadeliği tercih etmek bunun için gerekir. Bunun yolu ise, ya saçları arkadan elbisenin içinden sırta sarkıtmak, ya da kısaltmaktır. Topuz gibi başörtüsünün atından belirmesi erkek hayal gücünü çalıştırır ve Avrupa sosyetesinin güzellik salonundan veya hamamdan çıktıktan sonra bornozunun veya havlusu üzerinde iken saçına sivri havlu bağlaması veya bone takması çağrışımını vermektedir. Nasıl Cilbab açıklanırken, çarşaf gibi bürünülen ama önünde düğmesi veya boydan boya dikişi bulunmadığı için o zamanın insanlarının böyle giyinen kadınları üzeri dış elbisesiyle örtülü ama iç çamaşırı ihtiva etmeyen ve bir yerden bir yere nakledilen cariyeleri o kültürde çağrıştırdığından cübbe giyilmesini bu cübbenin önü kapatılarak entari şekline bürünmesi fitne oluşturmaması açısından ayetle tavsiye ediliyor. Zamanımız kültüründe de boneyi çok andıran bu baş örtüsü biçimi hele de saçların arkada topuz yapılması veya başın üzerinde topuz yapılması erkeğin hayal gücüyle onun gerisini bone veya hamam havlusu ile başını kapatmış henüz iç elbiselerini giymemiş sosyetesi kadınlarına benzeterek hayalinde soyması fitnesine sebebiyet verir. Zaten bir aklı evvelin baş örtüsünü güya modernlik kazanması için tavsiye ettiğini de bildiğine göre, erkekler bunu hep Avrupalı kadının giyimini şuuraltlarından çıkartarak bakacaklardır. Yine pahalı dokumalardan ve rengarenk desenlerinden dolayı bu tür tesettür şöhret elbisesidir diyenlerin haklılık payları vardır. Öyle ise Peygamber kadınlarının saçları ne kadar uzundu ve topuz yapma gafletinden kurtulmak için, başı doğal yapısını koruyan kabartı vermeyen tevazu hicabı için ne yaptıklarına bakmak gerekir. Dindar bunu merak eder ve bakar. Biz de öyle yapalım. Ama önce bu hadis kime uyuyor diye bir objektif değerlendirme yapmalını tavsiye ediyorum.

alinti
 
Üst