Kelime Analizi 136: Simurg

kenz-i mahfi

Sorumlu
SİMURG "Farsça" سيمرغ

İslâm tasavvuf ve sanatında anka veya sîmurg, halk arasında zümrüdüanka adlarıyla anılan efsanevî kuş.
Araplarca "anka", İranlılarca "sîmurg" denilen bu efsanevi kuş, Türkçe'de ise her iki şekliyle birlikte zümrüdüanka veya sîmurg u anka olarak adlandırılmaktadır.Ön Asya efsanelerinde yer alan bu kuş, pek çok kaynakta birlikte ele alındığı Batı'daki Eski Mısır kökenli "phoenix" ve İslamî çevrelerdei "hüma" kuşundan tamamen, Hint mitolojisindeki "garuda" ile Altay mitolojisindeki çift başlı kartaldan ise kısmen farklı özelliklere sahiptir.
"Anka" kelimesi İbranice olup "anak" kelimesinden türemiştir. "anak" kelimesi isim olarak "gerdanlık, uzun boyunlu dev" manalarına gelmektedir. Fiil olarak ise "gerdanlık takmak, boğmak, boğazı sıkmak" manalarına gelmektedir. Anka kuşu, uzun boyunlu, ismi olup cismi olmayan büyük bir kuştur. Simurg, zümrüdüanka adlarıyla da bilinmektedir. Cennet kuşuna benzer yeşil bir kuş olduğu için bu ad verilmiştir. Bu adların dışında semender, devlet kuşu, phoenix, tuğrul, hüma adlarıyla da bilinmektedir. Bulunduğu yerdeki kuşları avlayarak batıya doğru uçtuğundan Anka-yı Muğrib de denilmektedir. İslam tasavvuf ve edebiyatlarında Anka kuşuna verilen bazı kaynaklarda "yutucu, yok edici" şeklinde de yorumlanan "muğrib" kelimesi "gurub eden, uzaklaşan, gözden kaybolan" sıfatı bu efsanevi kuşun gözle görülmeyişiyle alakalıdır. Bu özelliklerinden dolayı Anka kuşu, dünyanın en iri, en yüksekten uçan ve havada en fazla kalabilen kuşu olan "albatros" ile arasında bir benzerlik aramak mümkündür. Anka kuşu Hint mitolojisindeki "garuda" gibi kuşların padişahıdır. Bazı efsanelerde de yine onun gibi Kaf dağından başka denizin ortasında ulu bir ağacın tepesinde de oturur. Yüzü insan yüzüne benzer, boynu uzun, tüyleri renk renktir. Kendisinde her hayvandan bir alamet bulunduğu ya da vücudunda otuz kuşun renk ve alameti olduğundan dolayı İranlılarca Anka kuşuna "sirenk" veya "simurg" denilmektedir. Farsça'da "sî" kelimesi "otuz" olup, "murg" kelimesi "kuş" demektir. Türkçe'de ise zümrüdüanka olarak Arapça ve Farsça kelimenin birleşimi kullanılmaktadır. Anka kuşu, kırmızı ve altın renkli, uzun tüylü, güzel sesli ve erkektir. Bir rivayete göre dişidir. Hazret-i Musa zamanında yaratılan bu kuş, çoğalıp Necid ve Hicaz taraflarına yayılmıştır. Mısırlıların efsane olarak anlattıklarına göre Ankakuşu, kartal büyüklüğünde bir hayvan olup boynunun tüyleri altın gibi sarı ve kuyruğu beyaz ile karışık pembe renkli ve güzel gözlüdür. Gözle görülmeyecek kadar yüksekte uçan ve Kaf dağının tepesinde yatan Anka'nın doğumu ve ölümüyle ilgili çeşitli rivayetler mevcuttur.
İran destanlarında Simurg kuşu yani Anka kuşu, Firdevsi'nin Şehnamesinde Zâl'i yetiştiren ve oğlu Rüstem'e yardım eden kuş olarak bilinmektedir. Ayrıca Rüstem'in cerrahı, babası Zâl'in ise dadısı olarak bilinmektedir.
İslam mitolojisinde ise, Anka kuşu, kuşların padişahı olarak anılmaktadır. Hazret-i Musa zamanında yaratılmıştır. Hicaz'a gitmiş, Hazret-i Süleyman meclisinde bulunmuştur. Kısas-ı Enbiya'nın Hazret-i Süleyman'la ilgili bölümünde Anka kuşu ile Hazret-i Süleyman arasında geçen olaylar anlatılmaktadır. Ayrıca rivayetlere göre Anka kuşu, Hazret-i Zülkarneyn ile Kaf dağında görüşmüştür. Hazret-i Muhammed'den önce bir peygamberin bedduasıyla yok olmuştur.
Çeşitli efsanelere göre Anka kuşu, insanlar gibi düşünür ve konuşur. Çok geniş bilgi ve hünerlere sahiptir. Kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yapmıştır. Tüyleriyle sıvazlayıp yaraları iyi eder. Kaf dağını aşabilmek için ve göğe yükselebilmek için Anka'ya binmek gerekir. Çeşitli dinsel, büyüsel etkileri olduğuna inanılan Anka kuşu ile ilgili inançlar, kaynağını Eski Mısır inançlarından almakla birlikte, Çin'den İran mitolojisine ve Müslümanlıktan Hristiyanlığa kadar geniş bir inanç alanına yayılmıştır. Hristiyanların "phoenix" adını verdikleri bu kuş, öldükten sonra yeniden dirilmenin simgesi olmuştur. Çinliler ise Anka kuşunu, raks ve müziğin mucidi olarak kabul etmiştir. Yahudilere göre Anka kuşu, çocukları kapıp boğduğu için Hazret-i Musa'nın bedduasıyla yok edilmiş ve soyu kurutulmuştur. O günden beri yeryüzünde görünmez. Bir efsaneye göre beş yüz yıl yaşar. Dünyada her dönemde yalnız bir tane Anka kuşu olduğuna inanılır. Halk hikayelerinde ve masallarında önemli bir yer tutan Anka kuşu, masallarda daha çok Kaf Dağı ile birlikte anılmaktadır. Masal ve hikaye kahramanlarına yardım eder, onları kimi zaman zor durumlardan kurtarır, kanatlarında çok uzun seyahatlere ya da uzak diyarlara götüren yardımcı bir kuş olarak tasvir edilmektedir.

Farsça'da kullanılan "simurg" kelimesi "otuz kuş büyüklüğünde" manasındadır. Simurg ile ilgili olarak ayrıca mitolojiye göre Kaf dağının arkasında yaşadığına inanılır.Elburz dağında bulunduğuna inanılan Simurg'da her kuştan bir iz bulunduğu için Simurg denilmiştir. Bir başka rivayete göre Simurg her kuştan bir tüy taşıdığı için vücudu bir kuş koleksiyonu gibidir ve yüzü insan yüzüne benzer. Simurg kuşunun Farsça'daki diğer adı "sireng"dir.

İran destanlarında iki simurgdan bahsedilmektedir. Bunlardan biri Zal ile Rüstem'i koruyan Simurg, diğeri ise İsfendiyar'ın öldürdüğü dev kuştur.Doğduktan sonra babasının emriyle ıssız bir yere bırakılan Şam'ın oğlu Zal'i, Simurg kuşu bulup yuvasına götürerek yetiştirmiştir. İnsan gibi konuşan Simurg, Zal'a konuşmayı öğretmiş, sonra da onu babası Şam'a götürmüştür. Simurg ayrılacağı zaman Zal'a tüylerinden birini vermiş ve bir tehlike anında bu tüyün bir kısmını yakmasını söylemiştir.
Anka, sahip olduğu hemen bütün özellikleriyle ve etrafında gelişen çeşitli efsane, inanış ve telakkilerle Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında yer almıştır. Bu üç edebiyat ve kültür çevresinde yukarıdaki bölümlerde başlıcaları verilen efsanevî özellikleriyle ve değişik adlarıyla çeşitli teşbih, mecaz ve mazmunlar halinde geniş bir kullanıma sahip olmuştur. Bilhassa divan edebiyatının manzum ve mensur metinlerinde müsbet özellikleriyle zikredildiğinde renkli tüyleriyle bir cennet kuşu kabul edilerek zümrüdüanka diye adlandırılmış ve bazan devlet kuşu hümâ ile karıştırılarak aynı özelliklere sahip kabul edilmiştir. Kafdağı’nda yaşaması, yük seklerden uçması ve kolay avlanamayışı gibi özellikleri sebebiyle ulaşılması çok zor durumları ifade etmek için de kullanılmıştır. Sevgili, adı herkesçe çok iyi bilindiği halde kendisini görenin olmaması veya gözle görülemeyişi sebebiyle ankaya benzetilmiştir. Onun âşığa iltifat etmesi ve yakınlık göstermesi ise âşığın başına devlet kuşu konması olarak kabul edilmiştir.

Ankanın en yaygın özelliği, kimseye muhtaç olmadan kendi başına yaşadığı için kanaati temsil etmesidir. Bundan kinaye olarak kanaat sahiplerine “ankameşrep”, “anka-tabiat” denir. Kafdağı gibi efsanevî bir yerde yaşadığı için bu kelimeyle birlikte çeşitli şekillerde kullanılır. “Kaf-ı kanâat beklemek” tabirinde görüldüğü üzere kanaat sahibi ve alçak gönüllü, herşeye ve herkese eğilmeyen, kimseye minnet etmeyen, uzlete çekilmiş kişileri ifade eder: “Cîfe-i dünyâ değil kerkes gibi matlûbumuz/Bir bölük ankalarız Kaf-ı kanâat bekleriz” (Fuzûlî). İsmi var cismi yok olduğu için bu sıfatla anılmak istenen şeyler için de kullanılmıştır: “Bî-vücûd olmak gibi yoktur cihânın râhatı/Gör ki sîmurgun ne dâmı var ne de sayyâdı var” (Râgıb Paşa). Yine bu özelliği sebebiyle kimseden bir şey beklemeden darda kalan herkese yardım eden bir varlık hüviyeti kazanmıştır.
"Simurg" kelimesinin Ebced Değeri: 1310 etmektedir.
Risale-i Nur Külliyatı'nda "simurg" kelimesi 3 defa zikredilmiştir. Asa-yı Musa, Şualar ve Tarihçe-i Hayatı kitaplarında 1'er defa zikredilmiştir. Bu kitapların hepsinde 11. Şua'nın 7.Meselesi'nde geçen "... miktoptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlarla, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar..." ifadesidir. Yani bu 3 kitapta geçen ibare de aynı bahis içindir. Dolayısıyla 1 defa zikredilmiştir diyebiliriz. "Anka" kelimesi Risale-i Nur Külliyatı'nda zikredilmemektedir.
 
Üst