Îmanî ve Hakiki Güzel Mektuplar

Hakikat

Well-known member
İmani ve Hakiki güzel Mektuplar
b635.gif

b524.gif

b638.gif

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Şimdiye kadar gizli münafıklar Risale-i Nur a kanunla, adliye ile ve asayiş ve idare noktasından hükumetin bazı erkanını iğfal edip tecavüz ediyorlardı. Biz, müsbet hareket ettiğimiz için, mecburiyet olduğu zaman tedafüi vaziyetinde idik. Şimdi planları akim kaldı. Bilakis tecavüzleri Risale-i Nur'un dairesini genişlettirdi. Bu defa yeni hurufla Asa-yı Musa yı tab etmek niyetimiz, ihtiyarımız olmadığı halde, tecavüz vaziyeti Risale-i Nur a veriliyor gibidir. Bu hadisenin ehemmiyetli bir hikmeti şu olmak gerektir:
Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevi bir halaskarı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli manevi belayı def etmek için matbuat alemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.
O dehşetli beladan birisi: Hıristiyan dinini mağlup eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı manevi istilasına karşı Risalei n-Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'âni vazifesini görebilir ve alem-i İslamın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lazım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.
Ben dünyanın halini bilmiyorum. Fakat Avrupa da istilakarane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatleri bir kale olduğu gibi, alem-i İslamın ve Asya kıt asının hal-i hazırdaki itiraz ve ithamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeye vesile olan bir mucize-i Kur'âniyedir. Bu memleketin vatanperver siyasileri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur u tab ederek resmi neşretmeleri lazımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun.
Acaba bu yirmi sene zarfında iman-ı tahkikiyi pek kuvvetli bir surette bu vatanda neşreden Risale-i Nur olmasaydı, bu dehşetli asırda, acip inkılap ve infilaklarda bu mübarek vatan, Kur'ân ını, imanını dehşetli sadmelerden tam muhafaza edebilir miydi? Her neyse... Risale-i Nur a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez; daha kimseyi o bahaneyle inandıramazlar. Fakat cepheyi
 

Hakikat

Well-known member
değiştirip, din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid a taraftarı veya enaniyetli sofi meşreplileri bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur a karşı-iki sene evvel İstanbul da ve Denizli civarında olduğu gibi-istimal etmek ve Risale-i Nur a ve şakirtlerine ayrı bir cephede tecavüz etmeye münafıklar çabalıyorlar. İnşaallah muvaffak olamazlar. Risale-i Nur şakirtleri, tam ihtiyatla beraber, bir taarruz olduğu vakitte münakaşa etmesinler, aldırmasınlar. Aldanan ehl-i ilim ve imansa, dost olsunlar, "Biz size ilişmiyoruz. Siz de bize ilişmeyiniz. Biz ehl-i imanla kardeşiz" deyip yatıştırsınlar.
Saniyen: Mübareklerin pehlivanı hem Abdurrahman, hem Lütfi, hem Büyük Hafız Ali manalarını taşıyan büyük ruhlu Küçük Ali kardeşimiz bir sual soruyor. Halbuki o sualin cevabı Risale-i Nur da yüz yerde var. "Risale-i Nur'un erkan-ı imaniye hakkında bu derece kesretli tahşidatı ne içindir? Bir ami mü minin imanı büyük bir velinin imanı gibidir, diye eski hocalar bize ders vermişler?" diyor.
Elcevap: Başta Ayetü'l-Kübrâ meratib-i imaniye bahislerinde; ve ahire yakın müceddid-i elf-i sani İmam-ı Rabbani beyanı ve hükmü ki, "Bütün tarikatlerin müntehası ve en büyük maksatları, hakaik-i imaniyenin inkişafıdır. Ve bir mesele-i imaniyenin kat iyetle vuzuhu, bin kerametlerden ve keşfiyatlardan daha iyidir"; ve Ayetü'l-Kübrâ nın en ahirdeki ve Lahikadan alınan o mektubun parçası ve tamamının beyanatı cevap olduğu gibi, Meyve Risalesi nin tekrarat-ı Kur'âniye hakkında Onuncu Meselesi, tevhid ve İmân rükünleri hakkında tekrarlı ve kesretli tahşidat-ı Kur'âniyenin hikmeti, aynen bitamamiha onun hakiki tefsiri olan Risale-i Nur da cereyan etmesi de cevaptır.
Hem, iman-ı tahkiki ve taklidi ve icmali ve tafsili ve imanın bütün tehacümata ve vesveseler ve şüphelere karşı dayanıp sarsılmamasını beyan eden Risale-i Nur parçalarının izahatı, büyük ruhlu Küçük Ali nin mektubuna öyle bir cevaptır ki, bize hiçbir ihtiyaç bırakmıyor.
İkinci Cihet: İman, yalnız icmali ve taklidi bir tasdike münhasır değil; bir çekirdekten, ta büyük hurma ağacına kadar ve eldeki aynada görünen misali güneşten ta deniz yüzündeki aksine, ta güneşe kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi; imanın o derece kesretli hakikatleri var ki, bin bir esma-i İlahiye ve sair erkan-ı imaniyenin kainat hakikatleriyle alakadar çok hakikatleri var ki, "Bütün ilimlerin ve marifetlerin ve kemalat-ı insaniyenin en büyüğü imandır ve iman-ı tahkikiden gelen tafsilli ve bürhanlı marifet-i kudsiyedir" diye ehl-i hakikat ittifak etmişler.
Evet, iman-ı taklidi, çabuk şüphelere mağlup olur. Ondan çok kuvvetli ve çok geniş olan iman-ı tahkikide pek çok meratip var. O meratiplerden ilmelyakin mertebesi, çok bürhanlarının kuvvetleriyle binler şüphelere karşı dayanır. Halbuki taklidi İmân bir şüpheye karşı bazan mağlup olur.
Hem iman-ı tahkikinin bir mertebesi de aynelyakin derecesidir ki, pek çok mertebeleri var. Belki esma-i İlahiye adedince tezahür dereceleri var. Bütün kainatı bir
 

Hakikat

Well-known member
Kur'ân gibi okuyabilecek derecesine gelir.
Hem bir mertebesi de hakkalyakindir. Onun da çok mertebeleri var. Böyle imanlı zatlara şübehat orduları hücum da etse bir halt edemez. Ve ulema-i ilm-i kelamın binler cild kitapları, akla ve mantığa istinaden telif edilip, yalnız o marifet-i imaniyenin bürhanlı ve akli bir yolunu göstermişler. Ve ehl-i hakikatin yüzer kitapları keşfe, zevke istinaden o marifet-i imaniyeyi daha başka bir cihette izhar etmişler. Fakat, Kur'ân ın mucizekar cadde-i kübrası, gösterdiği hakaik-i imaniye ve marifet-i kudsiye, o ulema ve evliyanın pek çok fevkinde bir kuvvet ve yüksekliktedir.
İşte, Risale-i Nur bu cami ve külli ve yüksek marifet caddesini tefsir edip, bin seneden beri Kur'ân aleyhine ve İslamiyet ve insaniyet zararına ve adem alemleri hesabına tahribatçı külli cereyanlara karşı Kur'ân ve İmân namına mukabele ediyor, müdafaa ediyor. Elbette hadsiz tahşidata ihtiyacı vardır ki, o hadsiz düşmanlara karşı dayanıp ehl-i imanın imanını muhafazasına Kur'ân nuruyla vesile olsun. Hadis-i şerifte vardır ki: "Bir adam seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyunlardan daha hayırlıdır." "Bazan bir saat tefekkür, bir sene ibadetten daha hayırlı olur." Hatta Nakşilerin hafi zikre verdiği büyük ehemmiyet, bu nevi tefekküre yetişmek içindir.
Umum kardeşlerime birer birer selam ve dua ediyoruz.
b126.gif

Kardeşiniz
Said Nursi
 

Hakikat

Well-known member
b635.gif

b524.gif

b638.gif

Şu kâinat semâsının gurûbu olmayan mânevî güneşi Kur'ân-ı Kerîm, şu mevcudât kitab-ı kebîrinin ayât-ı tekvîniyesini okutturmak, mâhiyetini göstermek için, Şuâlar hükmünde olan envârını neşrediyor. Beşerin aklını tenvir ile, sırât-i müstâkîmi gösteriyor. Beşeriyet âleminde her fert, hilkatindeki maksatlar ve fıtratındaki arzular ve istikâmetindeki gâyesini o hidâyet güneşinin nûru ile görür ve bilir. O hidâyet nûrunun tecellîsine mazhar olanlar; kalb kâbiliyeti nisbetinde ona âyinedarlık ederek, yakınlık kesb eder. Eşya ve hayatın mâhiyeti o nur ile tezâhür ederek ancak o nur ile görünür, anlaşılır ve bilinir. Ezelî Güneşin mânevî hidâyet nurlarını temsil eden Kur'ân-ı Kerîm, akıl ve kalb gözüyle hak ve hakîkati görmeyi temin eder. Onun nûrundan uzakta kalanlar zulmette kalırlar. Zîrâ, herşey nur ile görünür, anlaşılır ve bilinir. İşte şu hakîkatin mânevî ve sermedî güneşi olan Kur'ân-ı Kerîm'in nur tecellîsine, bu asrımızda, "Nur" ismiyle müsemmâ olan Risâle-i Nur'un şahs-ı mânevîsi mazhar olmuştur. O Nurlar ki; zulmetten ayrılmak istemeyen yarasa tabiatlı, gaflet uykusuyla gündüzünü gece yapan, sefahatperest, aklı gözüne inmiş, zulmette kalarak gözü görmez olanlara ve yolunu şaşıranlara karşı, projeksiyon gibi, nurlarını îman hakîkatlerine tevcih ederek, sırât-ı müstakîmi, büs bütün kör olmayanlara gösteriyor. Nur topuzunu ehl-i küfür ve münkirlerin başına vurup, "Ya aklını başından çıkar at, hayvan ol; yahut da aklını başına al, insan ol" diyor. İlim bir nur olduğuna göre, Risâle-i Nur'un ilme olan en derin vukufunu gösterecek bir iki delile kısaca işâret ederiz:
Evvelâ, şunu hatırlatmalıyız ki, Risâle-i Nur başka kitapları değil, yalnız Kur'ân-ı Kerîm'i üstad olarak tanıması ve ona hizmet etmesi îtibarıyla, makbuliyeti hakkında bizim bu mevzuda söz söylememize hacet bırakmıyor. Biz, ancak ilim erbâbı nazarında Risâle-i Nur'un değerini belirtmek için deriz ki:
Risâle-i Nur, şimdiye kadar hiçbir ilim adamının tam bir vuzuh ile ispat edemediği en muğlak meseleleri gâyet kolay bir şekilde, en basit avâm tabakasından tut da, en yüksek havas tabakasına kadar, herkesin istidâdı nisbetinde anlayabileceği bir tarzda, şüphesiz tam ikna edici bir şekilde izah ve ispat etmesidir. Bu husûsiyet, hemen hemen hiç bir ilim adamının eserinde yoktur.
İkincisi: Bütün Nur eserleri Kur'ân-ı Kerîm'in bir kısım âyetlerinin tefsiri olup, onun mânevî parıltılan olduğunu her hususta göstermesidir.
Üçüncüsii: İnsanlarm en derin ihtiyaçlarına katî delil ve bürhanlarla ilmî mâhiyette cevap vermesidir. Meselâ, Allah'ın varlığı, âhiret ve sâir îman rükünlerini bir
 

Hakikat

Well-known member
zerrenin lisân-ı hâl ve kâl sûretinde tercümanlığını yaparak ispat etmesidir. En meşhur İslâm feylesoflarından İbn-i Sinâ, Farabî, İbn-i Rüşd bu meselelerde bütün mevcudâtı delil olarak gösterdikleri halde, Risâle-i Nur o hakîkatleri bir zerre veya bir çekirdek lisânıyla ispat ediyor. Eğer, Risâle-i Nur'un ilmî kudretini şimdi onlara göstermek mümkün olsaydı, onlar hemen diz çöküp Risâle-i Nur'dan ders alacaklardı.
Dördüncüsü: Risâle-i Nur, insanın senelerce uğraşarak elde edemeyeceği bilgileri, komprime hulâsalar nevinden, kısa bir zamanda temin etmesidir.
Beşincisi: Risâle-i Nur, ilmin esas gâyesi olan rızâ-yı İlâhîyi tahsile sebep olması ve dünya menfaatine ilmi hiçbir cihetle âlet etmeyerek, tam mânâsıyla insâniyete hizmet gibi en ulvî vazifeyi temsil etmesidir.
Altıncısı: Risâle-i Nur kuvvetli ve kudsî ve îmânî bir tefekkür semeresi olup, bütün mevcudâtın lisân-ı hâl ve kâl sûretinde tercümanlığını yapar. Aynı zamanda, îmân hakîkatlerini ilmelyakîn ve aynelyakîn ve hakkalyakîn derecelerinde inkişaf ettirir.
Yedincisi: Risâle-i Nur, esas bakımından bütün ilimleri câmî oluşudur; âdetâ ilim iplikleriyle dokunmuş müzeyyen bir kumaş gibidir. Ve şimdiye kadar hiçbir ilim erbâbı tarafından söylenmemiş ve her ilme olan vukûfunu tebârüz ettiren vecîzeler mecmuasidir. Misâl olarak bir kaçını zikrederek, heyet-i mecmuası hakkında bir fikir edinmek isteyenlere, Risâle-i Nur bahrine mürâcaat etmelerini tavsiye ederiz:
1 . "Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir."
2 . "Bir kelebeğin midesini tanzîm eden, Manzûme-i şemsi dahi o tanzîm etmiştir."
3 . "Bir zerreyi îcad etmek için bütün kâinatı îcad edecek bir kudret-i gayr-i mütenâhî lâzımdır. Zîrâ, şu kitâb-ı kebîr-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zîhayat herbir harfinin herbir cümlesine müteveccih birer yüzü ve nâzir birer gözü vardir.
4 . "Tabiat misâlî bir matbaadır, tâbi değil; nakıştır, nakkaş değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kânundur, kudret değil; şeriat-ı irâdiyedir, hakîkat-i hariciye değil."
5 . "Sabit, dâim, fitrî kânunlar gibi, ruh dahi âlem-i emrden, sıfat-ı irâdeden gelmiş ve kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir. Ve bir seyyâle-i latîfeyi o cevhere sadef etmiştir."
Ve hâkezâ, binlerce vecîzeler var.
b126.gif

Üniversite Nur Talebelerinden Mustafa Hilmi
 

Hakikat

Well-known member
Ankara Üniversitesi Nur Talebelerinin Bir Mektubu

Azîz, Sıddık kardeşlerimiz,
Mektubunuzdan İslâm güneşinin bir ziyâsını sezer gibi olduk. Yüzlerce seneden beri insâniyet aleyhine, İslâmiyet zararına mütecâviz fikir neşreden ehl-i küfrün tahriplerini tâmir için ortaya atılan Risâle-i Nur'un, sizlerin mektubunuzdan, gençlerin arasına yayıldığını sezdik. Ebedî hayat yolunun hakperest yolcuları hayalî boş lâflan terk edip, Risâle-i Nur'la küfür tohumlarını eriteceklerdir. Nurun talebeleri, ehl-i kalb ve imanın hakîki kardeşleridirler. Siz kardeşlerimizin mektupları bizlere hız veriyor ve verecek.
Kur'ân'ın tefsiri olan Risâle-i Nur, bize, dalâlette kalmanın ve küfürle mücâdele etmemenin bu zamanda büyük ahmaklık olduğunu bildiriyor. Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde, en mühim bir vazife, Nura hizmet etmek ve rızâ-yi İlâhîyi tahsil için, onu isteyene vermektir. Bu en baş ve en ehemmiyetli, en kıymetli ve mübârek vazifemizden bizi döndürmek isteyen en ağır hücumlar dahi bizlerin hızını arttıracaktır.
Risâle-i Nur bize öğretiyor ve ispat ediyor ki, bu dünya, bir misâfirhânedir. Ebedî hayati isteyenler, misâfirhânedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki, şimdi en esaslı vazifemiz, bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dînin, karanlıktan usanmış, gıdâsız kalmış kalplerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nurun dellâllığını yapmaktır. Bilhassa ve bilhassa şurası çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki, en başta ve en evvel Risâle-i Nur'u dikkat ve tefekkürle devamlı olarak okumak ve o muazzam eser külliyatındaki Kur'ân ve îman hakîkatleriyle kendimizi teçhiz etmek; ve bu esas ve şartlarla, o hârika eser külliyatını bir an evvel ikmâl etmektir. İşte bu nîmet-i uzmâya nâil olan her genç ve herkes, bire yüz bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine faydalı olur; vatan, millet, gençlik ve âlem-i İslâm çapında hizmet edebilecek bir vaziyete gelebilir. Bunun için, başta Hazret-i Üstadımız Bediüzzaman ve onun hakîki ve ihlâslı talebeleri olmaya layık sizlerden duâ istirham ediyoruz ki, Risâle-i Nur'un mecmualarını bir an evvel temin edelim, arayalım, bulalım; dikkat, tefekkür ve ihlâsla okuyalım; Kur'ân ve îman hizmetinde bu vaziyette koşalım. Risâle-i Nur'un bu asırdaki makbuliyetine işaret eden deliller fazlasıyla mevcut olduğuna göre, insaf sahibi her mü'min kardeşimiz, onun tabiî bir yardımcısıdır.
Hem mâdem, Risâle-i Nur bu asra has husûsiyetler taşıyor; hem mâdem, binlerce âlimlerin takdirleriyle karşılanıyor. Hem mâdem, Kur'ân'ın dellâllığını yapan kahraman Üstad, eşine rastlanmayacak bir mükemmeliyetle, dürüst adımlarla,
 

Hakikat

Well-known member
hakîki prensiplerle, bütün hayatını îman ve İslâmiyete vakfetmiş, dünyevî hiçbir menfaat aramadan, sırf Allah rızâsı uğruna çalışmıştır. Hem mâdem, bütün kuvvetiyle, Nur Talebeleri de îman ve İslâmiyet'e ehl-i Sünnet dairesinde hizmet için hayatlarını dahi çekinmeden veriyor ve süflî menfaat peşinde değildirler. Ve mâdem, yüz binlerce Nur talebeleri bütün tazyik ve tehditlere rağmen bu hakîkati fiilen ispat etmişler. Hem, her talebe, bugün cereyan eden batıl felsefenin akîdelerine hakîki, mantıki cevaplar vermek üzere yetişmişler ve yetişiyorlar. Hem, her ihtiyacımıza Kur'ân cevap veriyor; onda, lazım olan her hakîkat sarih olarak vardır. Ve mâdem Kur'ân, en güzel şekilde ders veren, Allah'ın hediyesi, bir nûru ve rahmetidir. Öyle ise, bu hazîne-i rahmeti ve menbâ-i hakîkati ders veren ve hakîki sûrette gençliğin ve avamın anlayabileceği bir şekilde bildiren Risâle-i Nur'u dikkat ve tefekkürle ve devamlı olarak müsâit vakitlerimizi boşa gidermeden okumak ve yazmak en büyük bir ibâdet ve şevk kaynağıdır; hâl ve istikbâlin ve biz gençlerin çok leziz ve iştiyakla alacağı gâyet nâfî ve vâfi bir ilâç ve bir tiryaktır, bir mânevî kurtarıcıdır. Bu katî hakîkatler meydanda iken, ona bütün kuvvetimizle sarılmamak, baştan aşağı Risâle-i Nur' u tetkik etmemek, alâkadar olmamak, ancak gafletin eseri olabilir.
Hem, "Kim hakîkat peşinde koşuyorsa, Risâle-i Nur'dan ders alması lazımdır; ve Nur yolunda giden her münevver, hakiki saadete kavuşacak ve yeryüzünün mâhiyetini derk edecektir" diye, biz Ankara Nur Talebeleri dahi ittifak ediyoruz. Ebedî hayat hazînesini gösteren Kur'ân-ı Hakîm'in nûru olan Risâle-i Nur, elbette bir zaman dünyayı çınlatan nurlu sesini yükseltecektir.
Mâdem, İslâm âlimleri, hadîs-i şerife göre, dünya ikbal ve heveslerinin peşinde koşmadıkça peygamberlerin en emîn vârisleridirler; biz de Risâle-i Nur'u onun tam vârisi biliyoruz. Risâle-i Nur'un şahs-ı mânevîsi, hakîki vâris olmanın esâsını yaşamış ve yaşıyor. Onun karşısına çıkan körler ve sağırlar ve hissis gâfiller küçüleceklerdir. Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risâle-i Nur, elbette, bütün feylesofları, dünya ilim ve hak erbâbını çağıracak ve her akl-ı selîm ve kalb-i kerîm olan mübârek insanları talebesi yapacak. Bu da inşaallah uzakta değil, yakında tahakkuk edecektir.
Dünya, ekserî feylesofların ve âlimlerin dediği gibi, yep yeni bir oluşun eşiğindedir. Dünya, nûrunu arıyor. Hakîkat şairi Mehmed Âkif,
"O nûru gönder İlâhî, asırlar oldu yeter! Bunaldı milletin afakı, bir sabah ister. " diye, işte bu nûra işaret ettiği, bugün bizce bir hakîkattir.


Ankara Üniversitesi Nur Talebeleri
 

Hakikat

Well-known member
Çok azîz, çok mübârek, çok müşfik, çok sevgili Üstadımız Hazretleri,
Risâle-i Nur'u, himmet ve duâlarınızla dikkat ve tefekkürle okudukça, bu muazzam eser külliyâtının tılsım-ı kâinatın muammâsını keşf ve halleden bir keşşaf olduğunu, hâl ve istikbâlin bir mürşid-i ekberi ve bir rehber-i âzamı olduğunu, yine duâ ve himmetinizle idrâk ediyoruz.
Evet, Üstadımız Hazretleri,
Risâle-i Nur'u okuyan her idrâk sahibi anlıyor ki, Risâle-i Nur, gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın beşeriyetini fikir karanlıklarından kurtarıp, tenvir ve irşad edecektir.
Risâle-i Nur, yalnız bu vatan ve millet için değil, âlem-i İslâm ve bütün beşeriyetin ihtiyacına cevap verecek bir külliyat olarak telif edilmiştir. Bugün, tarihte hiç görülmemiş bir fecaat ve felâket içerisinde çırpınan beşeriyet için, halâskâr olarak Risâle-i Nur'a sarılmaktan ve ne pahasına olursa olsun, Risâle-i Nur'un nûrânî ve parlak eczâlarını elde edip, dikkat ve tefekkürle okumaktan başka bir kurtuluş çaresi yoktur. Risâle-i Nur'u okuyan herkes, bu hakîkati idrâk etmiş ve etmektedir. Eğer, biz muktedir olsak, bu hakîkati, kâinata nazır bir mahalle çıkıp, bütün kâinata ilân edeceğiz. Fakat, mâdem ki buna muvaffak olamıyoruz ve mâdem ki Risâle-i Nur'un cihanşümul kıymetini bu derece, Üstâdımızın himmetiyle, idrâk etmişiz; şu halde, nur ve feyiz hazînesi, irfan ve kemâlât menbâı olan Risâle-i Nur'u bir dakikamızı bile boş geçirmeden, mütemadî. ve devamlı bir şekilde her gün ve her saat okuyacağız ve bu uğurda geceli gündüzlü çalışacağız, inşaallah. Fakat, her an, bütün işlerimizde olduğu gibi, bunda da büyük Üstâdımızın duâ ve himmetiyle muvaffak olabileceğiz.
Hem, şu hakîkat zâhir ve bâhirdir ki: Bir kimse allâme dahi olsa, Risâle-i Nur'un ve müellifinin talebesidir, Risâle-i Nur'u okumak zarûret ve ihtiyacındadır. Eğer gaflet ederse, kendisini aldatan enâniyetine boyun eğip Risâle-i Nur külliyatını okumazsa, büyük bir mahrumiyete dûçâr olur. Fakat, biz, idrâk ettiğimiz bu muazzam hakîkat karşısında, beşeriyetin halaskarı ve milyarlarca insanların fevkinde olan bir memur-u Rabbânîye nasıl minnettar ve medyun olduğumuzu târif edemiyoruz.
 

Hakikat

Well-known member
Yine duâ ve himmetinizle idrâk etmişiz ki, Kur'ân-i Kerîmin bir mu'cize-i mâneviyesi olan hârika Risâle-i Nur külliyâtının bir satırından ettiğimiz istifâdenin bir miktar-i mukabilini dahi ödemeye gücümüz yetişmez. Bunun için, ancak, Cenâb-ı Hakka şöyle yalvarmaya karar verdik:
"Yâ Rab! Bizi ebedî haps-i münferidden kurtarıp, bâkî ve sermedî bir âlemin saadetine nâil edecek bir hakaık hazînesinin anahtarını Risâle-i Nur gibi nazîrsiz bir eseriyle bahşeden sevgili ve müşfik Üstâdımızı zâlimlerin ve düşmanların sû-i kasıtlarından muhafaza eyle; Kur'ân ve îman hizmetinde dâimâ muvaffak eyle. Ona sıhhat ve âfiyetler, uzun ömürler ihsan eyle" diye duâ ediyoruz.
Evet, Üstadımız Hazretleri,
Risâle-i Nur'u dikkat ve tefekkürle okumak nîmet-i uzmasına nâil olan biz bir kısım üniversite gençliği, bir hüsn-ü zan veya bir tahmin ile değil, tahkîkî ve tetkikî bir sûrette, sarsılmaz ve sarsılmayacak olan ilmelyakîn bir kuvvet-i îmâniye ile inanıyoruz ki; zemin yüzünün bu asra kadar görmediği bir vahşet ve dehşetin sebebi olan dinsizlik ve ilhadı, Bediüzzaman, ortadan kaldırmaya inâyet-i Hak ile muvaffak olacaktır.
Bizim bu kanaatimiz, safdilâne veya tahminle değildir; ilmî ve delile müstenit bir tahkik iledir. Bunun için, muârız olan dahi bu hakîkati kalben tasdik edecektir. Duâ ve şefkat buyurun; Kur'ân ve îman hizmetinde fedâî olalım, Risâle-i Nur'u bir dakikamızı bile kaybetmeden okuyalım, yazalım, ihlâs-ı tâmme muvaffâk olalım.


İstanbul Üniversitesi Nur talebeleri namına
MUHSİN
 

Hakikat

Well-known member
:037:İşte, Risale-i Nur bu cami ve külli ve yüksek marifet caddesini tefsir edip, bin seneden beri Kur'ân aleyhine ve İslamiyet ve insaniyet zararına ve adem alemleri hesabına tahribatçı külli cereyanlara karşı Kur'ân ve İmân namına mukabele ediyor, müdafaa ediyor. Elbette hadsiz tahşidata ihtiyacı vardır ki, o hadsiz düşmanlara karşı dayanıp ehl-i imanın imanını muhafazasına Kur'ân nuruyla vesile olsun.:037:
 
Üst