Muhabbet-i Rasûlullâh

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Muhabbet-i Rasûlullâh



Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Kim Allâh’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar, Allâh’ın kendilerine lûtuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (Nisâ, 69)


Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kişi sevdiği ile beraberdir…” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)


Hz. Ebû Bekir (ra)’ın şu misâli ne zirve bir örnektir:

Birgün Hz. Peygamber (sav):

“Ebû Bekr’in malından istifâde ettiğim kadar başka hiçbir kimsenin malından faydalanmadım…” buyurmuştu.

Hz. Ebû Bekir (ra) ise bu iltifatkâr sözlere karşı gözyaşları içinde:

“Ben ve malım, yalnızca Sen’in için değil miyiz yâ Rasûlâllah?!.” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 11) demek sûretiyle kendisini bütün varlığıyla Peygamber Efendimiz’e adadığını ve O’nda fânî olduğunu ifade etmişti.

Şu hadîs-i şerîf de bu hakîkatin diğer bir misâlidir:

“Bize iyiliği dokunan herkese, bunun karşılığını aynıyla veya daha fazlasıyla ödemişizdir. Ancak Ebû Bekir müstesnâ! Onun o kadar çok iyiliği olmuştur ki, karşılığını kıyâmet günü Allah Teâlâ verecektir. Bana Ebû Bekr’in malı kadar kimsenin malı faydalı olmamıştır. Eğer kendime bir dost edinseydim, mutlakâ Ebû Bekir’i edinirdim. (Kendini kasdederek) haberiniz olsun, arkadaşınız Allah Teâlâ’nın dostudur.” (Tirmizî, Menâkıb, 15/3661)

Nitekim Ebû Bekir (ra), Efendimiz’in sağlığında iken hep yanında olduğu hâlde, yine de O’na sonsuz bir hasret içerisinde kalırdı. Bu hasreti, Rasûlullah Efendimiz’in dâr-ı bekâya irtihallerini müteakip had safhaya çıktı.

Âişe (ranhâ) vâlidemiz, babasının vefat ânındaki Hz. Peygambere vuslat heyecanını şöyle anlatır:

Babam Ebû Bekir (ra) ölüm hastalığında:

“–Bugün hangi gündür?” diye sordu.

“–Pazartesi.” dedik.
“–Eğer bu gece ölürsem beni yarına bekletmeyiniz! Zira benim için gün ve gecelerin en sevimlisi Rasûlullâh (sav)’e en yakın olanıdır. (Yâni O’na bir an evvel kavuşacağım andır.) dedi.” (Ahmed ibn-i Hanbel, I, 8)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
en-Nûr: Nurlandıran, nurun kaynağı, âlemleri nurlandıran, simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran, kulunun iç âlemini nurlandırarak onu hidâyete kavuşturan, hakkı, doğruyu görmesini sağlayan demektir.


Kısa Günün Kârı

Rabbimiz, gönüllerimize O eşsiz sultânın ism-i latîfini, nâmını ve salevâtını hiç silinmeyen bir muhabbet yazısı ile nakşeylesin… Cümlemizi O’nun sünneti üzere yaşayıp şefaat-i uzmâsına nâil olan bahtiyar kullarından eylesin… Âmîn…
 
Üst