imanın rükünleri

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
arafa ve hz.isa nın geleceğine inanmayan dinden çıkmış mıdır?

Burada üç husus söz konusudur.

Birincisi : Hz. İsa a.s.'ın ölmediğine ve yeniden yeryüzüne insan olarak (peygamber olarak değil) gönderileceğine dair bir çok ayet-i kerime ile hadis-i şerif ve islam alimlerine dair deliller mevcuttur. Bu imanın yani inancın bir gereğidir.

İkincisi birşeyi inkar etmek veya inanmamak için o şey ile alakalı bütün delilleri incelemek ve iddiayı delillendirmek gerekir. Bunlar olmadığı takdirde ehli sünnet dairesine dışına çıkılır iman ya zayıflar ya tamamen kopar..

Hadi ayeti kerimeleri bu dar akıl ile anlamak mümkün olmadı tevatür derecesinde kuvvetli olan hadis-i şeriflere baktığımızda Resulu Zişan a.s.v. efendimizin müşrikler tarafından bile sözü emin bilindiği ve hiç yalan söylemediği halde yeminsiz olarak söylemesi yeter iken yemin ile Hz. İsa a.s.'ın geleceğini bildirdiği halde müslümanım diyen birinin buna inanmıyorum diyorsa imanını bir sorgulaması oturup ya haline ağlaması yada uzun uzun düşünmesi gerek.


Sorunuzun net cevabını şu hadis-i şerif ile verebiliriz :

[BILGI]Cabir İbn-i Abdullah'dan rivayet edilen

"Mehdi'nin çıkışını inkar eden, muhakkak Muhammed (sav)'e indirilene küfretmiştir. Meryem'in oğlu İsa'nın inişini inkar eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir."

hadisi de İslam alimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir. Bu hadis, Şeyh Hace Muhammed Parisa'nın Faslul Hitap, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi'nin Meanil Ahbar, İmam Süheyli'nin er-Ravuzul Ünüf, İmam Suyuti'nin el-Arful Verdi fi Ahbaril Mehdi gibi ünlü İslami kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senetini de açıklamıştır: "Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah Hazretleri böylece bildirmişlerdir."[/BILGI]


Detaylı Bilgi için :

Kur'an-ı Kerim, Hz. İsa'nın ahir zamanda geleceğini neden açıkça ifade etmemiştir?

Hz. İsa (as) hakkında hadisler mütevatir midir?

Hz. İsa a.s. Nasıl Gelecek?
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Araf hususu ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde geçmektedir. Ancak Araf ehlinin kimler olduğu hususunda farklı tefsirler ve görüşler ifade edilmiştir. Ama herşeyden ziyade ayet-i kerimede geçen bir ifade olduğundan ve iman ile doğrudan orantılı olmaktadır. Arafa inanmamak ayet-i kerimede geçen ifadeye inanmamaktır ve hakeza böyle devam eder. Aşağıda meali verilen ayeti kerimeler biraz düşündürmeli hatta korkutmalıda.. Yani iman kolay kazanılıyor da bu kadar kolay kaybedilmemeli..

[DIKKAT]150 - Onlar, Allah'ı ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. "Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz" derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler.

151 - İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır.

Nisa Süresi[/DIKKAT]




A'raf Suresi'nde geçen "Araf Ehli" kimlerdir?

Araf`la ilgili izaha geçmeden önce, Araf Suresi'nde geçen “Araf” ve “Araf ehli” hakkındaki ayet meallerini verelim. Cennetliklerle Cehennemliklerin durumu ve aralarındaki konuşmaların zikredildiği ayetlerden sonra “Araf”la ilgili şu ayetler yer almaktadır:

[DIKKAT]"Cennet ile Cehennemin arasında bir sur vardır. Orada bulunan A`raf ehli kimseler, Cennet ve Cehennem ehlinin hepsini yüzlerinden tanır. Onlar Cennet ehline, ‘Size selam olsun` diye seslenirler. Kendileri Cennete girmemiş, fakat girme iştiyakı içindedirler."

"Gözleri Cehennem ehline çevrildiğinde ise, ‘Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma.' derler."

"A`raf ehli, yüzlerinden tanıdıkları Cehennemliklere seslenirler ve derler ki: ‘Ne dünyadaki taraftarlarınızın çokluğu, ne servetiniz, ne de büyüklük taslamanız size bir fayda vermedi.` Allah onları rahmetine eriştirmez diye yemin ederek küçümsediğiniz kimseler, şu Cennet ehli olan zayıf ve fakir mü`minler miydi? Siz de ey mü`minler; girin Cennete. Size ne bir korku vardır, ne de mahzun olursunuz.” (1)[/DIKKAT]

“Araf”, “arf” kelimesinin cemi yani çoğuludur. Tefsirlerimizde Araf hakkında pek çok izahlar bulunmaktadır. Ancak bunların içinde müfessirlerin çoğunun ittifak ettiği görüş, “Araf”ın Cennetle Cehennem arasında bir perde, yüksek bir sur ve tepeler manasına geldiğidir. İbni Abbas ise, “Sırat Köprüsü üzerinde bulunan şerefelerdir.” demektedir.

Hasan-ı Basri Hazretleri ise şöyle demektedir:

[BILGI]“Bu kimseler, Allah`ın, Cennet ve Cehennem ehlini birbirinden ayırmak için tayin ettiği insanlardır. Vallahi, bilmem, ama bunlardan bazıları şimdi beraberimizdedir.” (2) [/BILGI]

Araftakilere, “Araf” denmesinin sebebi ise, onların, insanları amellerine göre tanımalarıdır. Yine tefsirlerimizde izah edildiğine göre, Cenab-ı Hak, Mizanda sevap ve günahları tartıp, Cennetlik ve Cehennemlikleri ayırd ettiği zaman, sevap ve günahı eşit gelenleri bir müddet bekletecektir. Sırat köprüsünün yanında bulunan bu kimseler, Cennetlik ve Cehennemlikleri tanıyacaklar, Cennet ehlini gördükleri zaman, “Allah`ın selamı sizin üzerinize olsun.” diyecekler; sol taraflarına baktıkları zaman da Cehennem ehlini görecekler, bulundukları yerde Allah`a sığınarak, “Ya Rabbi, bizi bu zalim topluluktan kılma.” diye dua edecekler. Cennetlikler ve Cehennemlikler gittikten sonra Cenab-ı Hak onları rahmetiyle bağışlayıp Cennete koyacaktır. (3)

Nitekim, Peygamberimiz (asv)'a Araf ehlinin kimler olduğu sorulduğunda, şöyle buyurmuştur:


[BILGI]“Cenab-ı Hak kullarını ayırıp bitirdikten sonra en son kalan kullarına da, ‘Sevaplarınız sizi Cehennemden kurtardı, fakat Cenneti hak edemediniz. Sizi ben rahmetimle Cehennemden azad ediyorum. İstediğiniz Cennete giriniz.` buyuracak.” (4)[/BILGI]


Ayrıca, Araf ehlinin bazı rivayetlerde insan olmayıp meleklerden bir sınıf olduğu da bildirilmektedir. Bütün bu izahlar ve açıklamalar, ayetlerin mefhum ve mealine uygundur.

Fakat İbrahim Hakkı Hazretleri, Marifetname`sinde, dini mükellefiyetlerden muaf tutulan delilerin ve kafir çocuklarının Araf ehli olduğunu, Cennetlikleri gördükleri zaman, o nimetlere kavuşamadıkları için mahzun olduklarını, Cehennemliklere baktıkları zaman da kendi hallerine şükrettiklerini ve bu halde ebedi olarak orada kalacaklarını bildirmektedir.

Bununla beraber, “Araf” ve Araf ehli hakkında yapılan bütün bu izahlar, ilgili ayetin bir tefsiri mesabesindedir. Esas mahiyetini ancak Allahuteala bilir.

Kaynaklar
1. A`raf Suresi, 47-49.
2. et-Tefsirul-Kebir, 14:87.
3. Taberi Tefsiri, 8:136-139.
4. A. g. e.

Selam ve dua ile...

Sorularla İslamiyet
 
Üst