En Hayırlı Gençler

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
En Hayırlı Gençler



Cenâb-ı Hak buyuruyor:
"Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır." (Fâtır, 5-6)


Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlardan biri de, Rabbine ibadet ederek yetişen gençtir.” (Buhârî, Ezân, 36)


Peygamber Efendimiz’in hayatına bakıldığında çevresinde dâimâ genç bir kadronun bulunduğu ve Efendimiz’in de onlarla özel olarak ilgilendiği görülecektir. Neticesinde ise, nebevî terbiye altına girenler, fazîletler medeniyetinin müstesnâ birer şahsiyeti hâline gelirken, o kudsî nefesten uzak kalanlar ise, ebedî bir pişmanlığına sürüklenmekten kurtulamamışlardır.

Bu hakîkati meşhur bir teşbihle ifâde etmek gerekirse, kömürün de aslî maddesi karbondur, elmasın da. Lâkin elmastaki atomlar, son derece düzenli bir görünüm arz ederken, kömürdeki atomlar ise dağınık bir hâldedir. Ayrıca elmas, uzun süren çileli bir olgunlaşma merhalesinden sonra müstesnâ bir kıvama ulaşmıştır.

Bu sebeple mü’min bir gencin elmas gibi kıymet kazanıp başlara tâc edilmesi için, dâimâ istikâmet üzere bir hayat yaşaması, hizmet ve sabırla olgunlaşması lâzımdır. Yoksa kömür gibi dağınık ve düzensiz olan bir insanın âkıbeti de kömürden farksız olur. Tercih, insanın elindedir…

Şunu da ifâde etmek gerekir ki, bir milletin istikbâlini önceden görebilmek, kerâmet değildir. Bunun için o milletin gençlerinin enerjilerini nerelerde tükettiğine bakmak kâfîdir. Zira her devrin gençliği, aldığı terbiye neticesinde enerjisini harcayacak bir hayat tarzını benimser. Gençliğin hayat tarzı ise, o milletin istikbâlini gösteren berrak bir ayna gibidir. Eğer bir millette gençler güçlerini hayır, mâneviyat ve fazîlet yolunda hizmet ve gayrete sarf ediyorsa, o millet istikbâl vaad ediyor demektir.
Nitekim bu durumun en bâriz misâlleri, Çanakkale ve Millî Müdâfaa Harpleri’nde görülmüştür. Zira oralarda maddî gücümüz, düşmanın maddî gücünden çok azdı. Lâkin genç gönüllerin sînesindeki mânevî îman gücü karşısında, onların maddî gücü hiçbir şey ifâde etmedi. Unutmamak lâzımdır ki, bir harpte hakîkî şehidler veriliyorsa, zafer müyesserdir. Yok eğer korkaklar, ödlekler, şuursuz gâfiller ölüyorsa, o harbin neticesi sadece enkâzdır. (Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Kasım-2012)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
ez-Zâhir: Varlığını, birliğini belgelendiren, birçok delili bulunan, aşikar olan, eserleri ile tanınan, bilinen, sıfatlarıyla zâhir olan demektir.


Kısa Günün Kârı

Muhammed İkbâl şöyle der:

“Ey basîretli insan! Bir milletin sermayesi; para, gümüş, kumaş ve altın değildir. Onun asıl sermayesi; îmanlı, sıhhatli, dinç ve kudretli dimağlara sahip, çok çalışkan, cevvâl ve çevik evlâtlarıdır.”

Cenâb-ı Hak cümlemizi, Kurʼân ve Sünnet rûhâniyetinin bütün hücrelerine kadar işlediği, alnı îman nûruyla münevver gençler zümresine ilhâk eylesin…

Âmîn…



Lügatçe
müstesnâ: Apayrı.
istikbâl: Gelecek.


"İki Gün Bir Değil" mail servisi bir ALTINOLUK hizmetidir.
 
Üst