Zulmedenlere destek olmayın; yoksa...

jararhagin32

Yeni Üye
TOBb3.jpg


Zulmedenlere destek olmayın; yoksa...
Yazar: Ali Ünal, Zaman Tarih: 19 May 2014. Kategori 2014 Köşe Yazıları

Zaman Gazetesi yazarı Ali Ünal, bugünkü yazısında Kur'an'da geçen “Zulmedenlere destek olmayın; yoksa size ateş dokunur.” ayetindeki İlâhî ikazı köşesine taşıdı.

Ali Ünal yazısının devamında, kader, bir toplum hakkında umumî bir musibete hükmederken, toplum çoğunluğunun hata ve zulümlerini de nazara alır ve böylesi musibetler geldiği zaman suçlu-masum ayrımı yapmaz diye yazdı.

İşte Ali Ünal'ın o yazısı:

Musibete davetiye çıkarmak

İnsan irade sahibi ve dolayısıyla sorumlu bir varlık olmakla, başına gelenler “kader” deyip geçiştirilemez. Aksi halde dünyada da, Âhiret’te de, hukuk ve Allah karşısında da hesap, ceza, mükâfat olmazdı. İnsan, sorumluluk sahasına giren her meselede iradî fiillerinden, hata ve ihmalinden sorumludur ve Kader, takdirinde insanın sorumluluğu ve iradesini de hesaba katar.

Bir topluma gelen musibetlerde birinci derecede sorumlular, elbette yapılması gereken ve yapılabilecek olanı yapmayıp, alınması gereken tedbirleri almayıp, musibete sebep olanlardır. Kader, bir toplum hakkında umumî bir musibete hükmederken, toplum çoğunluğunun hata ve zulümlerini de nazara alır ve böylesi musibetler geldiği zaman suçlu-masum ayrımı yapmaz. İmtihan, bunu gerektirir. Şu kadar ki, böyle musibetlerde vefat eden mazlum ve masumlar şehid, telef olan malları da sadaka hükmündedir. Soma faciasının mazlum kurbanları da inşaallah şehiddir ve Cenab-ı Allah’ın onlara şehid muamelesi yapmasını, acılı ailelerine sabr-ı cemil vermesini dileriz.

İkinci olarak, Cenab-ı Allah (c.c.), bir toplumla ilgili hüküm ve icraatında toplumun çoğunluğundan sonra sorumluluk ve temsil mevkiindekilere bakar. Hz. Musa (a.s.), kavmindeki buzağıya tapma ihtilâli karşısında tevbe maksadıyla kavmini temsilen 70 kişiyle Tur’a çıkar ve bu 70 kişi Cenab-ı Allah’ın Hz. Musa ile konuştuğuna inanmak için Allah’ı görme isteğinde bulununca dağ sarsılır. Cenab-ı Allah bunu Kur’an’da anlatırken, bütün İsrailoğulları’na seslenerek, “Böyle yaptınız!” der. Çünkü o 70 kişi, İsrailoğulları’nın tamamını temsil ediyordu. Bundan dolayıdır ki, Hz. Ömer (r.a.), “Dicle kenarında bir koyunu kurt aşırsa İlâhî adalet, bunu Ömer’den sorar.” der ve bir kıtlık yılında alnını secdeye koyarak, “Allah’ım, benim günahlarım sebebiyle Ümmet-i Muhammed’i cezalandırma!” diye inler. Hz. Bediüzzaman da (r.a.), “Memur (sorumlu) olup da kanun namına kanunsuz hıyanet eden, ilişen, o memlekete, o biçare ahaliye bir umumî tokada vesile olur.” diye yazar.

Bugün Türkiye’de bir başbakan ve hükümeti var ki, tatminsiz bir hırsla belki tarihin en büyük, en kapsamlı yolsuzluk ve rüşvet bataklığına düşme suçlamasına muhatap; ve bunu örtmek için, dünyanın her tarafında hiçbir ferdi yolsuzluk, hırsızlık, zina, fuhuş gibi fiillerle anılmamış yüz binlerce mensubu bulunan masum bir Cemaat ve onun masum ve mazlum bir rehberine her gün tarihte eşine rastlanmadık yalan ve iftiralarla hücum ediyorlar; bununla kalınmıyor, görevlerini hakkıyla yapmaktan başka suçu olmayan binlerce Emniyet ve Yargı mensubu, memur ve bürokrat, zulüm üstüne zulme maruz; hukuk, “Sen yap, kanununu ben çıkarırım!” tavrına emanet. Vatandaşı tokatlayan, azarlayan Başbakan’ın, yerdeki vatandaşı tekmeleyen müşavirinin yüzlerinden okunduğu üzere, tarifi imkânsız bir kin ve düşmanlık, kalb katılığı ve kibir, vicdanları esir almış. Bütün bunları asla hata kabul etmezlik enaniyeti içinde savunan parti sözcüleri, mensupları ve bütün bunlar karşısında lâl kesilmiş, hattâ destekçi hocalar, kanaat önderleri, Diyanet görevlileri. Ve Kur’ân, helâk edilen kavimlerin aldatma, ahlâksızlık, ölçüde-tartıda hile yapma, zulüm, zalimlere körü körüne itaat, bol geçimlikle şımarma, fısk, ikazlara kulak asmama gibi sebeplerle helâk edildiğine vurgu yaparken, nefsi ruha, cebi, cüzdanı vicdana, mideyi kalbe, parayı ahlâka tercihten başka manâya gelmeyen “Çalıyor ama çalışıyor”la böyle bir iktidarı tercih edenler. Allah buyuruyor: “Zulmedenlere destek olmayın; yoksa size ateş dokunur.” Evet, Hocaefendi’nin duasıyla, “Allah, ülkemizi başka ve daha büyük felâketlerden korusun.”
 

Huseyni

Müdavim
Yahu kardeşim aynı telden çalıyorsunuz yine. Başbakanın tokatladı dediğiniz adam ben satın alındım, beni parayla konuşturdular diyeli en az 2 gün oluyor. Bu mu sizin gazeteciğiniz. Malum kişi gezi olaylarında çok afedersiniz "velev ki ...z" diye pankart açan bir vatandaştır. Bu itirafı bilerek, yalanda devam etmek gazetecilik midir ? Önce kendi yalanlarınızı düzeltin ki sözünüze itibar edilsin. Hem Başbakan hakkında yazarın ithamda bulunduğu fiiller yapılmış dahi olsa ben şunu biliyorum ki çalıyor dahi olsa gözönünde görünen hizmetler var. İnsanlar dini vecibelerini eskiye göre hayal edilemeyecek kadar daha rahat yaşıyor. Bununla birlikte bir kimse tamamen kusursuz olamaz. Elbetteki yanlışları ,bunlarda zaten halk tarafından eleştiriliyor. Ne yani dine muhalif, dini özgürlükleri kısıtlayan, bu yönde insanları canından bezdiren liderlerin zulmüne mi ortak olalım ? Siyasi demagoji yapmayın burda rica ediyorum..
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Yaptığımız Beddua yerini buldu diyebilecek kadar alçaklaşıyorsunuz öyle mi? Ve bunu da allayıp pullayıp hayır duasıymış gibi göstermek, gayri müslimlere hoşgörü müminlere kin ve nefret öyle mi? yazıklar olsun başka birşey diyemiyorum...

Bir çok hadis-i şerifde açık ve net olarak ayeti kerimelerden ilmi olmadan tefsir ve hükümler çıkarmak yasaklanmak ile beraber küfre bile götüreceği ifade edilmekte. İlgili ayeti kerimenin tefsiri bu gibi meselelerden çok farklı iken ve Somada ki çeşitli sebebler ile netice bulan bir kazayı ve Ondördüncü Sözün Zeylinde hikmetleri ifade ediliyorken bu meseleyi böyle ayet-i kerimeler ile şahsi menfaatlere alet etmek ehli ilmin imtina etmesi gerekmektedir.

Bu gibi zamanın dumanını nefesleyerek beyinleri ve akılları uyuşan adı yazar kalemi kiralık olanlar ile İslamiyet anlaşılamayacağı gibi kıymetli şeyler kıymetsiz ellerde kıymetini de kaybeder. Hatta Ahir zaman hadis-i şeriflerinden birinde bu zaman için "yazar çoğalacak kalem bollaşacak" diye ifade edilmekte. İşte böyle akılları uyuşmuş zatların o hadis-i şeriflerden pek çok nasipleri var..
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
"Muhali talep etmek kendine fenalık etmektir. bir dağdan uçmak niyetiyle kendini havalandıran parça parça olur. Zira onların istedikleri şey, ya bir hükümet-i ma'sumedir.. Halbuki şimdi şahs-ı vahid bile ma'sum olamaz. Nerede kaldı; zerratı günahkarlardan mürekkeb bir hükümet tamamiyle masum olsun! Demek nokta-i nazar hükümetin hasenatı, seyyiatına tereccühüdür.Yoksa seyyiesiz hükümet, muhal-i adidir. Ben öyle adamlara anarşist nazariyle bakıyorum."

Yukarıdaki Üstadın sözüne göre hükümeti kusursuz bekleyenlere "Anarşist" gözüyle bakılacağını anlıyoruz. İnsan kendi nefsini avukat gibi savunursa işte böyle safsatalara düşecektir. Kendi büyük hatalarını, dini ticaretleştirdiklerini görmezler, bilmezler... başkasının yaptıklarına bakarlar. Dini nasıl ticarete döktüğünüzü cümle alem biliyor da siz mi bilmiyorsunuz? Ayrıca üstaddan filan da bahsetmeyin. Risale-i Nur'a ihanet eden, risalelere ihanet eden, üstadın varis talebelerine ihanet edenleri dost ve kardeş olarak görmüyoruz. Ancak CHP ve yandaşları ile Hıristiyan ve Yahudi ve Gayr-i Müslimlere şu anda hoş gözüküyorsunuz. Zira hem onların dedikleri gibi diyorsunuz, hem de yaptıkları gibi yapıyorsunuz. Öyle ise sizin ile anarşistler arasındaki farkı bir söyleyebilir misiniz?
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Sevgili Zaman yazarı kendini bilmiş beyefendi diyor ki "Zulmedenlere destek olmayın" Ne yani şimdi CHP ye mi destek olalım sizlerin yaptığınız gibi.... Tükürün zalimlerin o hayasız yüzüne... demiş üstad, Eğer olsaydı hayatta kimin yüzüne tüküreceği herhalde son seçimlerde anlaşılacaktı... Sizi gidiler sizi....
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Üstadın talebeleri Soma'daki musibetin, müslümanlar için keffaret olduğunu, daha büyük musibetlerin gelmesine mani olduğunu beyan ederlerken, güya kendilerini nur talebesi zanneden zavallılar da "oh, iyi oldu, bedduamız tuttu" diyecek kadar alçalmışlardır. Eminim ki bundan o kadar zevk aldılar ki.... Neyse ağzımızı bozmayalım. Anlayana bu kadar yeter.
 
Üst