Anne-babanın evladı üzerindeki hakları nelerdir?
Evladın anne babaya nasıl davranması gerekir?
Anne babanın evlatları üzerinde çok önemli hakları vardır
“Bu ümmetlerin üzerinde, yaratanın hakkı ile Peygamberlerin hakları vardır. Ana hakkı benim hakkıma, baba hakkı ise Peygamberlerin hakkına benzer.” [1]
“Birisi: “Ya Resulullah! Anne-babanın evladı üzerinde ne hakkı vardır?” diye sorunca Resul-i Ekrem (asm):
“Onlar senin ya cennetin, ya cehennemindir. (Onlara iyilik yaparsan cennete, kötülük yaparsan cehenneme gidersin.) buyurdu.” [2]
Evladın ilk görevi, onlara itaatsizlik etmeyerek her daim onlara hizmet etmektir
Çocukların ana ve babalarına karşı başlıca vazifeleri; onlara hürmet ve itaat etmektir. Kendilerinin hayatlarına vesile olan, kendilerini senelerce bir muhabbet ve şefkatle kucaklarında beslemiş bulunan babalarına analarına karşı “of” demeleri bile caiz değildir.
Babasına, anasına bakmayan, onların meşru emirlerini dinlemeyen, onların ihtiyaçlı zamanlarında yardımlarına koşmayan bir çocuk hayırlı evlat olmak şerefinden mahrum kalır, toplumun fertleri arasında kıymetli bir uzuv sayılamaz, Hak Teala’nın (cc) azabına müstehak olur. Babalar hürmet analar da yardım bakımından önceliklidir. Bununla beraber ananın hakkı, babaya göre iki kattır. [3]
Cenab-ı Hak anne-babaya karşı gelmeyi haram kılmıştır
“Cenab-ı Hakk size; ana babaya karşı gelmenizi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmenizi, verilmesi gerekeni vermemenizi, hakkınız olmayanı almanızı haram kıldı. Dedikodu yaparak lüzumsuz şeyler konuşmanızı, gereksiz şeyler konuşmanızı ve boş yere mal harcamanızı da mekruh kıldı.” [4]
Anne-baba kafir bile olsa onlara ihsanda bulunulmalıdır
Hz. Ebu Bekir’in (ra) kızı Esma (ra) şöyle rivayet eder:
“Rasulullah (asm) zamanında Allah’a inanmayan annem yanıma gelirdi. Rasulullah’a (asm):
Beni özlediği ve sevdiği için annem yanıma geliyor. Ona iyilik ve ihsanda bulunabilir miyim? diye sordum O da:
“Evet, annene iyilik ve ihsanda bulun” dedi. [5]
Anne babaya her daim şükretmeli ve onlara minnettar olunmalıdır
“İnsana, ana babasını (gözetip, onlara iyilik etmesini) de tavsiye ettik. Anası onu, zayıflık üstüne zayıflık çekerek (karnında) taşımıştı (sütten) ayrılması da iki sene içinde olur. (Bu yüzden
“Bana şükret! Ana babana da!” (diye tavsiye ettik). Dönüş ancak banadır.” [6]
Bir kişi, tavafta yaşlı annesini kucağına alarak ona tavaf ettiriyordu. Peygamberimize (asm):
“Hakkını ödedim mi?” diye sordu. Peygamberimiz (asm):
“Hayır, onun sana hamileyken aldığı tek bir nefesi bile ödeyemedin” dedi.
İşte böyle bir nefes verimindekini bile değil. Hamileliği veya doğum anındaki, zira o onu güçsüzlükler içinde taşırdı. Bu duygulandırıcı sahne aracılığıyla ilk nimet verene, ardından da ikinci nimet veren ana-babaya şükrana yönlendirerek görevleri sisteme koyuyor. Buna göre; önce Allah’a şükür geliyor, onu ana-babaya teşekkür izliyor. “Bana ve ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur.” Bu gerçeği edilmiş şükrün yarar sağlayacağı ahiret gerçeği ile bağlıyor. “Dönüş Allah’adır.” [7]
Anne-babana karşı nazik davranmalı ve onları incitmemeli
“Eğer ana-babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara “öf be, bıktım senden” deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve saygılı sözler söyle. Hem onlara merhamet(in)den alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki: “Rabbim! (Onlar) beni küçük iken nasıl(merhamet edip) yetiştirdilerse, (sen de) onlara (öyle) merhamet eyle!” [8]
Tohumdan çıkan fidanın tohum tanesindeki bütün gıda maddelerini emerek onu kapak haline getirdiği, bir civcivin yumurtanın içindeki bütün gıdaları yiyerek onu bir kabuktan ibaret bıraktığı gibi çocuklar da anne-babalarının güzel nimetlerini, çabalarını, sağlıklarını ve bütün enerjilerini emerek onları -eğer ömürleri vefa ederse- düşkün ihtiyarlar haline getirirler. Buna rağmen yine de anne ve baba hallerinden mutludurlar.
Çocuklar ise,
bunların hepsini çok çabuk unuturlar, ileriye dönük rollerini yerine getirmeye
koşarlar. Eşlerine ve çocuklarına yönelirler. Böylece hayatın akışı devam eder.
İşte bu nedenle
anne-babaların çocuklarına iyi davranmaları için özel bir övgüye ihtiyaçları
yoktur. Bu konuda vicdanları sağlam bir şekilde coşturulması gerekenler
çocuklardır. Onlara hatırlatılmalıdır ki, kuru bir ceset haline dönene kadar
bütün enerjilerini ve imkânlarını, onlar için harcayan kuşağa karşı görevlerini
hatırlasınlar! [9]
Mal ile de anne babanın hakkını gözetmeli ve onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışılmalıdır
Malı, parayı onlara serbest etmek gerekir. Ne zaman isterseniz, malım, param sizefeda olsun demeli, bir kızgınlıkları varsa, bu yolla onları teskin etmelidir. Ana-babaya harcanan paradan sual olunmaz. Muhtaç olan ana-babaya yardım farzdır.
Kime infak edeceğini soran kimseye Resulullah Efendimiz;
Kendine, ana-babana, sonra hanımına ve çocuklarına, hizmetçine bundan sonrasını da artık sen bilirsin.” buyurdu. [10]
Zengin çocuğun, fakir olan ana-babasına nafaka vermesi farzdır. Fakir kimsenin, fakir babasına nafaka vermesi farz değildir. Fakir olan ana-babasını kendi evine alıp, birlikte otururlar. [11]
Uzakta iseler ziyaretlerine gidilmeli ve gönülleri alınmalıdır
Ana-baba ve mahrem akrabaları ziyaret etmek vaciptir. Hiç olmazsa, selam göndererek, tatlı mektup yazarak onların gönüllerini almalıdır. Ziyarette sıra, ana, baba, evlat, dede, nine, kardeş, amca, hala, dayı ve teyzedir.
Onların giyim kuşam gibi ihtiyaçlarında da yardımcı olmak gerekir
Anne babanın ihtiyaçları olup da söylemekten çekineceklerini göz önünde bulundurmak gerekir. Bunun için onlar istemeden, evladın bu ihtiyaçları gidermesi gerekir. Hatta kendinden önce, onlara elbise almalı ve kendi yiyeceğinden iyisini onlara vermelidir.
Anne-babanın dostlarına ikramda bulunulmalıdır
Dostlarını dost bilip davet ederek gönüllerini alıp, düşmanlarından da uzak durmaya çalışmak gerekir. Onları sevindirecek şeyleri yapıp, üzecek şeylerden uzak durmak gerekir.
Hastalandıkları zaman, tedavileri ile meşgul olmak ve ilaç masraflarını tedarik edilmelidir
Evlerini temizlemek, boyamak, tamir etmek gibi hususlar yerine getirmesi gereken vazifelerdendir
Evladın yerine getirmesi gereken diğer başlıcagörevleri ise şöyledir:
Maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak,
Huzurlu bir yaşama ortamı sağlamaya çalışmak,
İstetmeden vermek,
Kendilerinden aşırı fedakarlıklar beklememek,
Haklarında şikayetçi olmamak,
Kusurlarını saklayıp iyiliklerinden söz ederek itibarlarını korumak,
Uyarılmaları zorunlu olan durumlarda ise uyarıları incitmeden yapmak,
Hayatta iken ve öldükten sonra haklarında duacı olmak,
Haram olmayan konularda isteklerini yerine getirmek,
Hayır ve ibadetlerine yardımcı olmak,
Öldüklerinde vasiyetlerini yerine getirmek ve arkalarından hayır hasenatta bulunmak,
Hatıralarını yaşatmak üzere dostlarıyla ve sevdikleriyle ilişkiyi devam ettirmek,
Dinin ve örfün gerekli veya güzel bulduğu diğer hususlarda lazım geleni yapmak. [12]
Kaynakça:
[1] Ahmediyye Şerhi
[2] İbn-i Mace
[3] Ömer Nasuhi Bilmen; Büyük İslam İlmihali
[4] Buhari
[5] Buhari, Müslim, Ebu Davud
[6] Lokman, 14
[7] Seyyid Kutub; Fizilal’il Kur’an
[8] İsra; 24
[9] Seyyid Kutub; Fizilal’il Kur’an
[10] Nesai
[11] Hayreddîn-i Remlî ; Fetava-i Hayriyye
[12] Prof. Dr. M. Zeki Duman; Adab-ı Muaşeret Görgü Kuralları