Hadis Sohbetleri 94- Anne baba hakkı .

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
besmele-arapca1.jpg



Selamünaleyküm Degerli Kardeslerim;

avatar.jpg


Bu haftaki Hadis Sohbetleri dersimiz basladi.

avatar.jpg

Buyrun beraber mütaala edelim anladiklarimizi paylasalim insallah..





Hadis Sohbetleri 94- Anne baba hakkı


[BILGI](Ana-babası, yanında ihtiyârladığı hâlde, [onların rızâlarını alamayıp] Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün) [/BILGI]

[Tirmizî]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Ana-Baba hakkı ile ilgili hadisler / tavsiyeler


1- Hizmet ederek rızâlarını almak

ana-baba hakkı ile ilgili hadisler / tavsiyeler Allahü teâlâ, ana-babaya iyilik edilmesini emrediyor (Nisâ 36, En'âm 151, Ankebut 8)


Hadîs-i şerîflerde de buyuruldu ki:

(Ana-babasına hizmet edenin ömrü bereketli ve uzun olur Onlara karşı gelenin, âsî olanın ömrü bereketsiz ve kısa olur ) [Ey Oğul İlm]

(Ana-babasını dîne uygun hizmetleriyle râzı eden kimse, Allahı râzı etmiş olur, onları gazaplandıran, Allahı gazaplandırmış olur) [İNeccâr]

(Anasına-babasına âsî olan mel’ûndur) [Hâkim]

(Ana-babası, yanında ihtiyârladığı hâlde, [onların rızâlarını alamayıp] Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün) [Tirmizî]
(Ana-babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah Onun ömrünü uzatır) [Buhârî]

(Cihâd, fîsebîlillah [Allah yolunda] sadece kılıç sallamak değildir Ana-babaya veya evlâda bakmak da cihâddır Ele muhtâç olmamak için çalışmak da cihâddır) [Deylemî]


Hasan-ı Basrî hazretleri, Kâ'beyi tavâf ederken sırtında yük olan bir zât görüp der ki:


- Niçin yükle tavâf ediyorsun?

- Bu yük değil, babamdır Bunu Şam'dan yedi defa getirip tavâf ettim Çünkü, bana dînimi, îmânımı öğretti Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi Bendeki hakkı büyüktür

- Kıyâmete kadar böyle arkanda taşısan, bir defa kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider Bir defa da gönlünü yapsan, bu kadar hizmete karşılık olur
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anneye hürmet ve hizmet, babadan önce gelir Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:



(Anneye yapılan iyiliğin ecri iki mislidir) [İGazâlî]

(Önce, annene, sonra babana, kızkardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et!) [Nesâî]

(Veysel Karânî'nin kavuştuğu bütün ihsân ve dereceler, anasına yaptığı iyilik sebebiyledir) [RNâsihîn]

(Yâ Resûlallah, annem müşriktir Ona iyilik etmem câiz midir?) diye soran kimseye, Peygamber efendimiz, (Evet, annene iyilikte bulun) buyurdu (Ebû Dâvüd)

Her peygamber, kendi annesinden de üstündür Buna rağmen, peygamberler de, annelerine hürmet ve hizmet etmişlerdir Görüldüğü gibi, dünya ve âhiret rütbesi ne kadar yüksek olursa olsun, müslüman ana-babaya hürmet ve hizmet şarttır Hattâ kâfir olan ana-babaya da hizmet etmek, nafakalarını vermek, ziyâretlerine gitmek lâzımdır Küfre sebep olan şeyleri yaptıracaklarından korkulursa, ziyâretlerine gidilmez (Bezzâziyye)


Ana-babaya iyilik, ihsân ederek, onların yaptıklarına karşılık şükretmelidir Kur'ân-ı Kerîmde ana-babaya şükredilmesi emredilmiştir Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Allahü teâlânın rızâsı, ana-babanın rızâsında, gadabı da, ana-babanın gadabındadır) [Tirmizî]


Birgün Peygamber efendimizin huzûruna bir kimse gelerek dedi ki:
- Yâ Resûlallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazâya gelip cihâd etmek istiyorum
- Anan-baban var mı?
- Evet var
- Onların yanında bulun! Senin cihâdın, onlara hizmet etmektir (Müslim)


Annesini sırtına alıp Kâ'be-i muazzama'yı tavaf eden bir kimse, Abdullah ibni Ömer hazretlerine dedi ki:

- Efendim, annemi, böyle sırtıma alıp, Kâ'be-i muazzama'yı tavaf ettiriyorum Acaba annemin hakkını ödemiş olur muyum?
- Annenin hakkının yüzde birini bile ödeyemezsin Ancak iyi muâmele eder ve güzel bakarsan, yapacağın en küçük bir hizmete, çok büyük sevâb verilir


Enes bin Mâlik hazretleri şöyle anlatır:

Peygamber efendimiz zamanında Alkame isminde bir genç vardı Hep ibâdet ile meşgûl olur, yaz-kış oruç tutardı Bu genç hastalandı Fakat dili tutulup birşey söyleyemiyordu Durumdan Resûlullah efendimiz haberdâr edildi Peygamber efendimiz, HzAli ile Ammâr bin Yâsir hazretlerini gönderdi Onlar, gence Kelime-i Şehâdet telkîn ettikleri hâlde, genç söyleyemiyordu Peygamber efendimiz, Bilâl-i Habeşî hazretleri vâsıtası ile durumdan haberdâr edildi Peygamber efendimiz, yanında bulunanlara şöyle sordu:
- Alkame'nin ana-babası var mı?
- Yâ Resûlallah, ihtiyâr bir annesi var
- Annesini buraya getirin!
Annesi gelince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Alkame'ye ne oldu?
- Yâ Resûlallah, Alkame çok iyidir Hep ibâdet ile meşgûl olur Ama ben ondan râzı değilim Çünkü o, hanımının rızâsını, benim rızâmdan üstün tutmaktadır
- Dilinin tutulması bu yüzdendir Ona hakkını helâl et de dili açılsın!
- Yâ Resûlallah, O benim hakkıma riâyet etmedi Hakkımı helâl etmem
Bunun üzerine Peygamber efendimiz, (Ey Bilâl! Eshâbı çağır, odun getirsinler Alkame'yi yakalım Çünkü annesi, ondan râzı değildir) buyurdu Kadıncağız bunları işitince dedi ki:
- Yâ Resûlallah, oğlumu benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir?
- Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir tâ'ati makbûl değildir
Kadıncağız bunları işitince ağlamaya başlayıp dedi ki:
- Yâ Resûlallah, ben ondan râzı oldum, hakkımı helâl ettim
Böyle söyledikten sonra oğlunun yanına gitti ve oğlunun sesini duydu Kelime-i şehâdeti rahatlıkla söylüyordu Aynı gün vefât etti Cenâze hazırlıkları yapılıp defnedildi Definden sonra Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kirâma hitâben buyurdu ki:

Hanımını annesinden üstün tutana, Allahü teâlâ ve melekler la'net eder [RNâsıhîn]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
2- Ana-babaya iyilik ve ihsân, evlâd üzerine farzdır Allahü teâlâ buyuruyor ki:


(Ana-babadan biri veya ikisi yaşlanınca usanıp da öf deme! Ağır söz söyleme! Onlarla yumuşak ve tatlı konuş!) [İsrâ 23]
(Allahtan başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı verin) [Bekara 83]


Peygamber efendimize, Lokman sûresinin (Dünyada ana-babanla iyi geçin) meâlindeki 15 âyet-i kerîmesinin açıklaması sorulduğunda şöyle buyurdu: (Onlarla iyi geçinmek demek;

1- Aç iseler, yemek vermek
2- Elbiseleri yoksa elbise yapmak
3- Hizmete muhtâç iseler, onlara hizmeti cana minnet bilmek
4- Çağırdıklarında, buyurun deyip yanlarına gitmek ve onlara hep iyilik etmek
5- Bir iş buyurduklarında emirlerini yerine getirmek, günah olan emirler yerine getirilmez
6- Onlarla konuşurken tatlı ve yumuşak hitâb etmek
7- Onları isimleri ile çağırmamak
8- Onlarla bir yere giderken arkalarından gitmek
9- Kendi için sevdiği şeyi, onlar için de sevmek
10- Kendine duâ ederken, onlara da duâ etmek) [RNâsıhîn]



Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:

(Ana-babasının ihtiyâcını karşılamak veya onları insanlara muhtaç etmemek için çalışan kimse, fîsebîlillah [Allah yolunda] çalışıyor demektir) [Taberânî]

(Ana-babaya ihsânda bulunmak ve akrabayı ziyâret etmek şekaveti saâdete çevirir, ömrü artırır ve insanı fena ölümden korur [Ebû Nuaym]

(Ömrünün uzun, rızkının bereketli olmasını istiyen, ana-babasına iyilik etsin, sıla-i rahim yapsın!) [İ Ahmed]

(Evlâd, babasının hakkını hiçbir sûretle ödeyemez Ancak onu köle olarak bulur ve sonra da satın alarak âzâd ederse, ancak o zaman hakkını ödemiş olabilir) [Müslim]

(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder!) [Taberânî]
(Annenin duâsı, en çabuk kabul olan duâdır) [İGazâlî]

(Ana-babaya iyilik etmek, namaz, oruç, hac ve cihâddan daha üstündür) [İGazâlî]

(Evlâdının iyiliğini görmesi için, ona yardım eden babaya, Allah merhamet etsin) [İbni Hibbân]


Bir kimse gelip dedi ki:
- Yâ Resûlallah, büyük bir günâh işledim Tevbem kabûl olur mu, ne yapmam lâzımdır?
Peygamber efendimiz buyurdu:
- Annen var mı?
- Hayır yok
- Teyzen var mı?
- Evet var
- Öyle ise ona iyilik et! (Tirmizî)



Allahü teâlâ, Hz Mûsâ'ya vahyetti ki:


(Ana-babasına itâ'at edip bana isyân edeni iyilerden yazarım Bana itâ'at edip ana-babasına isyân edeni ise kötülerden yazarım) [İGazâlî]
Bu konudaki hadîs-i şerîflerden birkaçı şöyle:


(Ana-babasını üzen ve sıla-i rahmi terk eden, Cennetin kokusunu duyamaz) [Taberânî]

(En üstün amel, vaktinde kılınan namaz ve ana-babaya iyiliktir) [Müslim]

(Ana-babasının rızâsını alan mü'mine Cennetten iki kapı açılır Onları üzene ise Cehennemden iki kapı açılır) [Beyhekî]

(İlim öğrenen talebe, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlâd, Peygamberlerle beraber hesâbsız olarak Cennete girer) [İRâfi'î]

(Ana-babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur) [İAhmed]

(En fazîletli amel, vaktinde kılınan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir) [Müslim]

(Ana-babaya ihsân, bedbahtlığı saâdete çevirir, ömrü uzatır ve insanı kötü ölümden korur) [Ebû Nuaym]

(Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder) [Taberânî]

(Ömrünün uzun ve rızkının ziyâde olmasını istiyen, ana-babasına ihsânda bulunsun ve akrabasını yoklasın!) [İAhmed]

(Ebrâra "ebrâr" denmesi: Ana-baba ve cocuklarına iyilik etmelerindendir Ana-babanın senin üzerinde hakkı varsa, çocuklarının da senin üzerinde hakkı vardır) [Taberânî]

(Allah katında en fazîletli amel, vaktinde kılınan namaz, anaya-babaya ihsân ve Allah yolunda cihâddır) [Buhârî]

(İnsanlar içinde en büyük hak sahibi, erkeğin üzerine annesi, kadının üzerine de kocasıdır) [Hâkim]

(Sadaka veren kimse, neden müslüman olan ana-babasının ruhu için vermez? Halbuki böyle yaparsa, verdiği sadakanın sevâbı, onların rûhuna gideceği gibi, onlardan bir şey eksilmemek şartı ile, onların sevâbı gibi bir sevâb da kendisine yazılır) [Taberânî]

(Üç zümreye Cehennem ateşi dokunmaz: Bunlar, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlâd ve insanlara merhamet eden kimsedir) [RNâsıhîn]

(Ana-babasını küstürmüş olduğu hâlde, sabahlıyan kimseye Cehennemden iki kapı açılır Bu halde akıllanmıyana da aynı şekilde Cehennemden iki kapı açılır Bunlardan bir tanesi hayatta olur da, onun rızâsını almaz ve onu küstürürse, kendisini Cehenneme götüren bir kapı açılır Ana-babası kendisine zulmetseler de, zulmetmeseler de, böyledir) [Beyhekî]


Görüldüğü gibi ana-baba, zâlim de olsalar, kendisine zulmetseler de evlâd, onları küstürmemelidir

Ana-babanın veya hiç kimsenin günâh olan emirleri yapılmaz Ana-babanın yemeklerinde harâm karışmış olduğu şüpheli bile olsa, ana-baba bu yemekten yemesi için evlâdını zorlasa, evlâdın o yemekten yemesi lâzımdır Çünkü şüpheli şeylerden kaçınmak vera', ana-babanın rızâsını almak ise vâcibdir
Yemen'den bir kişi gelip dedi ki:
- Yâ Resûlallah, cihâda gitmek istiyorum
- Yemen'de anan-baban var mı?
- Evet var yâ Resûlallah
- Cihâda gitmene izin verdiler mi?
- Hayır vermediler yâ Resûlallah
- Ana-babana git, izin iste! Müsâade ederlerse cihâda git! İzin vermezlerse, onlara hizmet et! Çünkü îmândan sonra, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturucu amellerin en üstünü, ana-babaya iyilik ve ihsândır) (İAhmed)


Yine cihâda gitmek için gelen bir kişiye Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Annen var mı?
- Evet var yâ Resûlallah
- Onun yanına git! Cennet onun ayakları altındadır (Taberânî)

Bir kişi, hicret etmek için Peygamber efendimize dedi ki:
- Anne ve babamı ağlatarak geldim yâ Resûlallah
- Hemen git, onları ağlattığın gibi güldür! (Ebû Davud)

Bir zât suâl etti ki:
- Yâ Resûlallah cihâda gitmek istiyorum
- Annen var mı?
- Evet var
- Ona hizmet et, Cenneti, onu râzı etmekle kazanırsın! (Taberânî)

Cihâda gitmek için gelen başka birisine de, (Annenin yanından ayrılma! Cennet onun ayağı altındadır) buyuruldu (Nesâî)
Mûsâ aleyhisselâm dedi ki:
- Yâ Rabbî, Cennetteki arkadaşım kimdir?
- Filân yerde bir kasap vardır Senin Cennetteki arkadaşın odur
Mûsâ aleyhisselâm, tarif edilen yere gitti Güneş batıncaya kadar orada kaldı Akşam olunca, kasap, bir parça et alıp, çantasına koydu Kasap akşam evine giderken, Mûsâ aleyhisselâm sordu:
- Ey genç, misâfir kabul eder misin?
- Evet memnuniyetle
Beraber gittiler Eve gelince, genç, bu etten güzel bir yemek pişirdi Sonra evin tavanına asılı duran bir zenbili indirdi İçinde çok yaşlı, zaif, güçsüz bir kadın vardı Onu zenbilden çıkardı Bir kaşık alıp doyuncaya kadar ağzına yemek koydu Sonra elbisesini değiştirdi Tekrar zenbile yerleştirdi Bu esnâda kadının dudakları kımıldadı Sonra kasap zenbili alıp tavana astı Bunları gören Mûsâ aleyhisselâm sordu:
- Bu kadın kim, ona ne yaptın?
- Bu benim annemdir Çok yaşlandıTakati kalmadı Oturacak halde de değildir Çarşıdan gelince, onu doyurup altını değiştirmeden kendim bir şey yemem
- O esnâda annenizin dudaklarının kımıldadığını gördüm Bir şey mi söylüyordu?
- Evet hergün "Yâ Rabbî, oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma arkadaş eyle" diye duâ eder"
- Gözün aydın olsun, Mûsâ Peygamber benim ve Cennetteki arkadaşım da sensin (Şir'a)

İbni Abbâs hazretleri, "Ana-babana karşı, kusurlu, güçsüz, aşağı bir kölenin, sert kaba efendisine karşı bulunduğu hâl içerisinde ol" buyururdu


Hasan-ı Basrî hazretleri de buyurdu ki:

(Âlim bir evlâdın ana-babası kâfir olsa, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o da birkaç kova çektikten sonra öf dese, öf demesi sebebiyle bütün amelleri yok olur)

Ana-babasını beğenmiyerek ben onların oğlu, kızı değilim dememelidir! Çünkü Resûlullah efendimiz, (Annem-babam onlar değildir diyene, Allahın, meleklerin ve bütün insanların lâ'neti olsun Allahü teâlâ böyle diyenin farz ve nâfilelerini kabûl etmez) buyurdu (Şir'a)

Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâdan dokuz def'a nasîhat istedi Hepsinde de Cenâb-ı Hak, ana-babaya itâ'at etmesini istiyerek, (Ana-babasına iyilik edenleri, dünyada sevdiklerim arasına alırım Kabirde onlara arkadaş olur, mahşerde merhamet ederim Sırâtı geçirir, Cennette onlarla vâsıtasız konuşurum Ana-babasına âsî olan, Peygamberler gibi çok amel etse, amelini kabûl etmeyip, onu Cehenneme atarım Ana-babasına itâ'at edeni de, bana karşı kusurlu olsa da, affederim) buyurdu


Buhârî'deki hadîs-i şerîfte özetle deniyor ki:

Eski ümmetlerden üç kişi yolculuğa çıkarlar Geceyi geçirmek üzere bir mağaraya girince dağdan bir kaya parçası yuvarlanarak mağaranın ağzını kapatır "Bizi bu kayadan ancak iyi amellerimizi dile getirerek Allah'a yapacağımız duâ kurtarabilir" derler
İçlerinden biri şöyle dedi:

Anam-babam çok yaşlı idi Onları doyurmadan çoluk çocuğumu ve hayvanlarımı doyurmazdım Birgün, odun toplamak için uzaklara gitmiştim Geç vakte kadar da dönemedim Akşam içecekleri sütü, getirdiğimde anamla babam uyumuşlar Onlara sütlerini içirmeden önce çoluk çocuğumun ve hayvanlarımın karınlarını doyurmazdım Çocuklar da, yanımda ağlıyorlardı Çanak elimde tanyeri ağarıncaya kadar onların uyanmalarını bekledim Anamla babam uyanıp sütlerini içtiler "Ya rabbî bunu senin rızan için yapmışsam buradan bizi kurtar"

Kaya biraz açıldı Fakat çıkmak mümkün değildi

Diğeri her türlü imkân varken çok sevdiği amcasınının kızı ile zinâ etmediği ve kıza verdiği 120 dinar altını almadığı olayı hatırlayıp, (Yâ rabbî, bunları senin rızan için yapmışsam bizi buradan kurtar) dedi Kaya biraz daha açıldı Ancak yer çıkabilecekleri kadar değildi
Üçüncüsü şöyle dedi:

Çalıştırdığım işçilerden biri ücretini almadan gitmişti Ben de onun ücretini ürettim Öyle ki, bundan birçok mal meydana geldi Bir müddet sonra bana gelip ücretini istedi

(Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunların hepsi senin ücretinden üremiştir, al götür) dedim
O da (benimle alay etmiyorsun ya) dedi Ben de (hayır, alay etmiyorum, doğrusu bu) deyince, malların hepsini alarak götürdü Banahiçbir şey bırakmadı (Yâ rabbî bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz şu belâdan bizi kurtar)
Bunun üzerine kaya tamamen açıldı Onlar da mağaradan çıkarak yollarına devam ettiler
Ana-babaya karşı alçak gönüllü olmalı, yaşadıkları müddetçe onlara hizmet etmeli ve bununla onların rızâlarını kazanmalıdır HzHüseyn'in oğlu Alî, edeblerini gözetemem endişesiyle, ana-babasıyla yemek yemekten çekinirdi

Ana-babasını râzı eden kimse için, Cennette iki kapı açılır Bir kimsenin ana-babası zâlim olsalar dahi onlara karşı gelmek onlarla sert konuşmak câiz değildir Çeşitli vesilelerle, onların elleri öpülüp, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir

Bu vesilelerden biri de bayramlardır Bayramlarda, ana-babaya çeşitli hediyeler alıp, bayramları tebrik edilerek, hakları helâl ettirilmeli ve duâlarını almalıdır! Arada kırgınlıklar varsa bu vesile ile giderilmelidir Allahü teâlâ buyurdu ki:

- Yâ Mûsâ, günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir (Ey Oğl İlm)

Ana-baba, kızıp birşey söylediği zaman onlara karşılık vermemelidir Emrettikleri şeyleri bir an önce yapıp onların duâsını almalıdır Onların üzülüp bedduâ etmelerinden korkmalıdır Yanlış bir iş yapıp onları üzünce hemen ellerine sarılıp özür dilemelidir İnsanın saâdeti ve felâketi onların kalblerinden gelen ve ağızlarından çıkacak olan sözdedir Atılan ok tekrar geri gelmez Onlar hayatta iken kıymetini bilip, hayır duâlarını almak lâzımdır Vefâtlarından sonraki pişmanlık fayda vermez Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp onları memnun etmelidir

Soğuk bir kış gecesinde, Bâyezid-i Bistâmi hazretleri küçükken annesi ile yatsı namazını kılıp yatmıştı Gece yarısına doğru annesi uyandı Çok susamıştı Oğluna seslendi:

- Oğlum, bir bardak su verir misin?

Hemen yatağından fırlayan, küçük Bâyezid, su testisine baktı Fakat içinde su yoktu Annesine:

- Anneciğim, testide su yok ben hemen doldurup geleyim, dedi

Koşarak dışarı çıktı Her yer buz ile kaplıydı Zorlukla testiyi doldurup geri döndü Fakat, geri dönene kadar annesi tekrar uyumuştu Annesini uyandırmaya kıyamadı Elinde su dolu bardak ile, annesinin baş ucunda beklemeye başladı Hava çok soğuk olduğu için, bir müddet sonra soğuktan titremeye başladı Buna rağmen, bardağı bırakıp yatmadı Annesinin uyandığında, "Hani su" diyerek üzüleceğinden korkuyordu Anesini üzmemek için, her türlü sıkıntıya katlanmaya râzı idi Elinde su bardağı saatlerce ayakta annesinin uyanmasını bekledi Nihayet, annesi, "su, su" diye mırıldanmaya başladı Hemen, "buyur anneciğim, suyun hazır" dedi Annesi daha ilk sözünde suyun hazır olmasını anlıyamadı Oğluna sordu:

- Oğlum ne çabuk getirdin?

- Anneciğim, daha önce uyandığında, su istemiştin O zaman su olmadığı için, testiyi doldurmaya gittim Geldiğimde senin daldığını gördüm Uyanmanı bekledim

Oğlunun bu kadar, sadakatli olduğuna çok sevinen annesi sevinçten ağladı Allahü teâlâ kendisine böyle bir oğul ihsân ettiği için şükretti:
- Yâ Rabbî ben oğlumdan râzıyım, sen de râzı ol, dedi

Annesinin duâsı sebebiyle, Bâyezid-i Bistâmî hazretleri, evliyâlıkta yüksek derecelere kavuştu Allahü teâlânın sevgili kulu oldu
Kendisine sordular:

- Bu derecelere nasıl kavuştunuz?
- Annemin rızâsını almakla
Anne hakkı önemlidir Anneye hürmet ve hizmet, babadan önce gelir Biri, suâl etti ki:
- Yâ Resûlallah, insanlar içinde iyilik etmeme en lâyık olan kimdir?
- Annendir
- Sonra?
- Annendir
- Daha sonra?
- Babandır (Buhârî, Müslim)


Başka bir hadîs-i şerîfte de, (Önce, annene, sonra babana, kızkardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et) buyuruldu (Nesâî)

Üstünlük başka, hakkı olmak, iyiliğe lâyık olmak başkadır Anne, kâfir bile olsa ona iyilik etmelidir! Bir kimse (Yâ Resûlallah, annem müşriktir Ona iyilik etmem câiz midir?) diye sorunca, (Evet annene iyilik ve ihsânda bulun) buyurdu (Ebû Dâvüd)

Îmânlı olup, Cehennemden en son çıkacaklar Allah yolunda olan ana-babasının islâmiyete uygun olan emirlerine âsî olanlardır Allahü teâlâ buyurdu ki:
- Yâ Mûsâ, ana-babasını râzı eden beni râzı etmiş olur Ana babasını râzı edip bana âsî olan kimseyi dahi iyilerden sayarım Ana-babasına âsî olan, bana mûtî [itâatkâr] olsa bile, onu fenâlar tarafına ilhâk ederim [Ey Oğul ilm]


HzMuâz, Resûlullah efendimize sordu:

- Minbere çıkarken üç kere âmin demenizin sebebi nedir?

- Cebrâil aleyhisselâm geldi "Ramazan ayına yetiştiği halde [günahları] mağfiret olunmadan ölen kimse ateşe girsin" dedi Ben de âmin dedim Sonra "yanında senin adın anıldığı halde sana salevât getirmiyen kimse ateşe girsin" dedi Ben de âmin dedim Daha sonra "ana-babasına veya ikisinden birine yetiştiği halde onların hakkını gözetmeden ölen, ateşe girsin " dedi Ben de âmin dedim) [İNeccâr]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
3- Âsî olmamak, karşı gelmemek


(Agâh olun, büyük günâhların en büyüklerini haber veriyorum Bunlar Allaha şirk koşmak, ana-babaya âsî olmaktır) [Buhârî]

(Allahü teâlâ, Kıyâmette üç zümreye rahmet nazarıyla bakmaz: Ana-babasına karşı gelen, içki içen ve yaptığı iyiliği başa kakan kimse) [Buhârî]

(Ana-babaya karşı gelmek büyük günâhtır) [Buhârî]

(Ana-babasına âsî olan Cennete giremez) [Nesâî]

(Ana-babasına karşı gelenin ömrü bereketsiz ve kısa olur) [İslâm Ahlâkı]

(Ana-babaya karşı gelmekten, isyân etmekten sakının! Ana-babasına âsî olan, Cennetin kokusunu alamaz) [Deylemî]

(Allahü teâlâ, ba'zı günâhların cezâsını kıyâmete kadar geciktirir Ana-babaya isyân bundan müstesnâdır) [Hâkim]

Îmânı olanlardan Cehennemden en sonra çıkacak olanlar, Allahü teâlânın yolunda olan ana-babasının islâmiyyete uygun olan emîrlerine âsî olanlardır
Ana-babanın ve hiç kimsenin, dine uymıyan emri yapılmaz Fakat, ana-babaya, yine tatlı söylemek, onları incitmemek lâzımdır
Ana-baba kâfir ise, onları kiliseden, meyhâneden, sırtta taşıyarak bile, geri getirmek lâzımdır Fakat, oralara götürmek gerekmez Ana-baba zâlim de olsa, onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak câiz değildir


(Anam-babam çok şefkatsız, onlara nasıl itâ'at edeyim) diyen bir kimseye, Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

(Anan seni dokuz ay karnında gezdirdi İki yıl emzirdi Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve sakladı, kucağında gezdirdi Baban da seni büyütünceye kadar birçok zahmete katlandı İdâre ve mâişetini temîn etti Sana dînini, îmânını öğretti Seni islâm terbiyesi ile büyüttü Şimdi nasıl olur da, şefkatsiz olurlar? Bundan daha büyük ve kıymetli şefkat olur mu?) [Ey Oğul İlm]

(Yâ Resûlallah, yaşlı anama elimle yedirip içiririm Abdestini aldırır, sırtımda taşırım Hakkını ödemiş olur muyum) diye soran kişiye buyurdu ki:
(Hayır yüzde birini bile ödemiş olamazsın O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, sen ise, ölümünü bekliyerek hizmet ediyorsun Ancak Allahü teâlâ, bu az iyiliğine karşılık çok sevâb ihsân eder) [RNâsihîn]


Bir zât, (Yâ Resûlallah, ana-baba, evlâdına zulmetse de rızâlarını almıyan Cehenneme girer mi) diye sorunca, cevaben 3 defa (Evet zulmetseler de rızâlarını almıyan Cehenneme girer) buyurdu (Beyhekî)

Şu hâlde ana-baba zâlim olup, evlâda zulmetseler de, günâh işlemeyi emretseler de, yine onları üzmemeye, küstürmemeye çalışmalıdır! Günâh olan emirleri yapılmaz ama, yine de onları üzücü söz söylemek câiz olmaz Ana-baba kötü bile olsa, yine onlarla iyi geçinmelidir! Ziyâretlerini terk etmek büyük günâhtır Hiç olmazsa, selâm göndererek, tatlı mektûp yazarak, telefon ederek, bu günâhtan kurtulmalıdır!

Kur'ân-ı kerîmde 3 şey, 3 şeyle beraber bildirildi Biri yapılmazsa, ikincisi kabûl olmaz Peygambere itâ'at edilmezse, Allaha itâ'at edilmiş olmaz Ana-babaya şükredilmedikçe, Allahü teâlâya şükredilmiş olmaz Malın zekâtı verilmedikçe, namazlar kabûl olmaz (Tefsîr-i Mugnî
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
4- İtâ'at etmek, karşı gelmemek, günâh olmıyan emîrlerini yapmak



Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:


(Ana-babaya itâ'at, Allaha itâ'attir, onlara âsî olmak, Allaha âsî olmaktır) [Taberânî]

(Ana-babasını hoşnud eden, Allahı hoşnud etmiş, ana-basını kızdıran da, Allahı kızdırmış olur) [İNeccâr]

Babasına âsî gelen kimse, çocuğundan mürüvvet göremez, murâdına kavuşamaz, âilesi ile geçinemez, evinin tadı bozulur (Şir'a)

Hz Ömer, oğlu Abdullah'ın bilmediği önemli bir sebepten dolayı hanımımdan ayrılmasını ister Oğlu da, hanımını çok sevdiği için, bu sözü duymamış gibi hareket eder Hz Ömer sözünü dinlemediğini görünce, durumu Resûlullah efendimize bildirir O da, (Ey Abdullah, babanın sözünü dinle, hanımını bırak) buyurur (Tirmizî)

Ananın, babanın ve hocanın, harâm olan şeyleri emretmeleri hâlinde, bunlara isyân edilmez Karşı gelinmez Bu emirler, dinde günâh ve suç olmıyacak şekilde yapılır Meselâ bir adama anası evlenme derse veya falanca kızı almıyacaksın veya âileni bırakacaksın derse veya falanca âlime gidip dinini öğrenmiyeceksin derse, bu sözleri islamiyyetin îcâp ettirdiği bir sebep ile değil ise, itâ'at îcâb etmez Fakat, yine sert söylemek, karşılık vermek câiz değildir

Ananın, babanın, hocanın, itâ'at lazım olmıyan emirleri, yapılmadığı zaman uygun bir şekilde özür dilemedir
 
Son düzenleme:

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
5- Sert bakmamak, şefkatle, sevgi ile bakmak Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:


(Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibâdettir) [Ebû Nuaym]

(Ana-babanın yüzüne şefkatle bakana, kabûl olmuş bir hac sevâbı yazılır) [İRafiî]

(Huzurunda alıcı ile satıcı arasındaki köle gibi durmayan kimse babasının hakkını ödiyemez) [İGazâlî]

Evlâd, ana-babasına, merhamet ve sevgi ile bakınca ona, böyle bir bakışı için, kabûl edilmiş bir hac sevâbı verileceği bildirilince, oradakiler, (günde bin defa bakarsa da böyle sevâba kavuşur mu?) dediklerinde, Peygamber efendimiz, (Günde yüzbin defa baksa da) buyurdu (Şir'a)



6- Üzmemek, incitmemek, rızâlarını kazanmak

Allahü teâlânın rızâsı, dînine bağlı olan ana-babanın rızâsında, Allahü teâlânın gazabı, dînine bağlı olan ana-babanın gazabındadır (Cennet ana-babanın ayağı altındadır) Ya'nî, sana dînini, îmânını öğreten ana-babanın rızâsındadır (Şir'a)


Ana-baba çağırdığı zaman herhangi bir işle uğraşırsan, hemen onu terkedip, derhal ana-babanın emrine koşacaksın! Anan-baban sana kızıp bağırırsa, onlara sen birşey söyleme! Ananın-babanın duâsını almak istersen, sana emrettikleri işleri çabuk ve güzel yapmaya çalış! Bu işini beğenmeyip sana gücenmelerinden ve bedduâ etmelerinden kork! Sana darılır iseler, onlara karşı sert söyleme! Hemen ellerini öperek gazablarını teskin eyle! Ananın-babanın kalblerine geleni gözet! Zîrâ senin saadetin ve felâketin, onların kalblerinden doğan sözdedir Anan-baban hasta ise, ihtiyâr ise, onlara yardım et! Saadetini onlardan alacağın hayır duâda bil! Eğer onları incitip, bedduâlarını alırsan, dünya ve âhıretin harâb olur Atılan ok tekrar geri yaya gelmez Onlar hayâtta iken, kıymetini bil!

Hasan-ı Basrî hazretleri Kâ'beyi ziyâret ve tavâf ederken arkasında bir zenbil ile tavâf eden bir zâta dedi ki:
- Arkadaş, arkandaki yükü koyup öyle tavâf etsen daha iyi olmaz mı?

O zât cevâben dedi ki

- Arkamdaki yük değil, babamdır Bunu Şam'dan yedi defa buraya getirip tavâf eyledim Çünkü, bana dînimi, imânımı bu öğretti Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi

- Kıyâmete kadar böylece arkanda getirip tavâf eylesen, bir defa kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider ve yine bir def'a gönlünü yapsan, bu kadar hizmete mukâbil olur

Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbini kırarsan, derhal onların rızâsını almaya çalış, minnet eyle ve her ne yaparsan yap, onların gönlünü al! Ana-babanın evlâd üzerinde hakları çok büyüktür Bunu dâimâ göz önünde tut! (İslâm Ahlâkı)


Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Ana-babasına âsî olan kimse, ne yaparsa yapsın Cennete giremez Ana-babasına iyilik eden de, ne yaparsa yapsın, Cehenneme girmez) [RNâsıhîn]

(Rabbin rızâsı, ana-babanın rızâsında, gazabı da, ana-babanın gazabındadır) [Buhârî]

(Ana-babasının rızâsını alan mü'mine Cennetten iki kapı, üzene de Cehennemden iki kapı açılır) [Beyhekî]

(Evlâda önce namazdan, sonra ana-baba hakkından sorulur ) [RNâsıhîn]

(Ana-babasına âsi olana "İstediğin ibâdeti yap sana mağfiret etmem" denir ve sâdık olana da, "Bildiğini yap seni mağfiret ederim" denir) [Ebû Nuaym]

Ana-babayı üzmek, onlara eziyet etmek büyük günâhtır Ana-babanın veya hiç kimsenin günâh olan emîrleri yapılmaz Ana-babanın yemeklerinde harâm karşılığı olduğu şüpheli olsa, ana-baba bu yemekten yemesi için evlâdını zorlasa, evlâdın o yemekten yemesi lâzımdır Çünkü şüpheli şeylerden kaçınmak vera', ana-babanın rızâsını almak ise vâcibdir Fakat gayrı meşrû emîrleri dinlenmez Meselâ onlar, (İçki iç, namaz kılma, yoksa senden râzı olmayız) deseler de, harâm olan şeyler yapılmaz Çünkü (Hâlıka isyân olan işte, kula itâ'at edilmez) emri vardır (Hâkim)


Bir insan, gaflet ve şaşkınlığa kapılarak, ana-babanın kalbini kırarsa, derhâl onların rızâsını almaya çalışmalı, yalvarmalı, onların gönlünü almalıdır Ana-babanın evlâd üzerinde hakları çok büyüktür Bunu dâima göz önünde tutarak, ona göre hareket etmelidir

Evliyânın büyüklerinden birisi, nâfile hacca gitmek üzere yola çıktı Bir ara Bağdat'a uğradı Orada Ebû Hâzım-ı Mekkî hazretlerini ziyâret etti O esnâda uyuyordu Bir müddet bekledi Uyandı ve o zâta dedi ki:

- Şimdi Resûlullah efendimizi rü'yâda gördüm Bana, senin hakkında, (Annesinin hakkını gözetsin, bu, hac etmekten daha iyidir) haberini ulaştırmamı emretti Bunun üzerine o zât geri döndü ve bütün hayatı boyunca annesine hizmet edip duâsına kavuştu
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
7- İzinsiz sefere gitmemek Onlardan izinsiz cihâda bile gitmek câiz olmadığı halde, ilim öğrenmek ve ilim öğretmek için gitmek câizdir


Peygamber efendimiz, (Ana-babasından biri hayatta olup da, rızâsını almıyan, Cehenneme girmeye müstehak olur) buyurunca, Eshâb-ı kirâmdan biri, (Yâ Resûlallah, ana-baba, evlâdlarına zulmetse de böyle mi?) diye sorunca, cevabında, üç defa (Evet zulmetseler de) buyurdu (Beyhekî)


Hacca giderken, muhtâç olmıyan ana-babadan izin almak sünnettir
Ana-baba muhtâç ise, izinsiz gitmek harâmdır Ana-babası muhtâç olmıyan, onlardan izinsiz farz olan hacca gidebilir Fakat nâfile olan hacca izinsiz gidemez (RMuhtâr)


Cihâd için izin isteyen birine Peygamber efendimiz, ana-babasının sağ olduğunu öğrenince,
(Burada kal, onlara hizmet et, onlara hizmet cihâddır) [Buhârî]

Biri de, hicret etmek için gelip, (Yâ Resûlallah, ana-babamı ağlatarak geldim onları üzdüm) dedi Peygamberimiz, bu duruma üzülerek buyurdu ki:

(Hemen git, onları üzdüğün gibi sevindir!) [Ebû Dâvüd]

8- Saygıda, hürmette kusûr etmemek Onları görünce ayağa kalkmak, yanlarına gitmek, onlar oturuncaya kadar ayakta durmak, izinsiz oturmamak lâzımdır Otururken edebli oturmalı, ayağını uzatarak oturmamalı, bacak bacak üstüne atmamalıdır Onlar bana bir şey demiyor diye bunları ihmâl etmemelidir! Babamız olmasa da büyüklere saygı gerekir Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Büyüğünü saymıyan bizden değildir) [Tirmizî]


9- Onlarla yolda giderken, arkalarından gitmek Zarûretsiz önlerinde yürümemek HzAli, ak sakallı bir ihtiyârın yaşından dolayı önüne geçmemiş, arkasından yürümüş ve böylece namaza geç kalmıştı Cebrâil aleyhisselâm, Allahü teâlânın emri ile Peygamber efendimiz, rüküya eğilince, Hz Ali'nin ilk rek'ata yetişmesi için belini tutmuştur Ana-babanın arkasından yürümek ise elbette daha önemlidir!


10- Çağırınca, hemen kalkıp yanlarına gitmek, buyurun demek Ana-baba çağırınca, farz namazı bozmak câiz olur ise de, ihtiyâç yoksa, bozmamalıdır Sünnetler bozulur Hadîs-i Şerîfte buyuruldu ki:
(Ana-babaya iyilik etmek, [nâfile] namaz, oruç, hac ve cihâddan daha üstündür) [Şir'a]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
1- Yumuşak söylemek, tevâzû etmek Öf bile dememek Hak teâlâ buyuruyor ki:

(Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik) [Ahkâf 15]


(Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf bile deme; ağır söz söyleme, onlarla yumuşak ve tatlı konuş, onlara acı, tevâzû kanadını gerip "Rabbim, küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et" diye duâ et) [İsrâ 23, 24]


2- Konuşurken sesini, onların sesinden yüksek çıkarmamak Eshâb-ı kirâm Peygam efendimizin yanında olduğu gibi, ana-babalarının yanında da yavaş konuşurlardı Kurân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:

(Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin!) [Hücurât 2]

(Sesini alçalt, bil ki, seslerin en çirkini merkep sesidir) [Lokman 19]



3- Yanlarında çok konuşmamak, edebi aşmamak Başkalarının yanında bile çok konuşmak uygun değildir Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:

(En zararlı şey, çok konuşmaktır) [Deylemî]

(Çok konuşmak kalbi karartır Kalbi kararan da Allahü teâlâdan uzaklaşır) [Beyhekî]

Ana-baba, bildiğimiz şeyleri de anlatsa, (yine aynı şeyler mi) dememek, hiç duymamış gibi can kulağı ile dinlemek lâzımdır


4- Kaba, dokunaklı ve argo söz söylememek

(Çirkin konuşana Cennet harâmdır) [Ebû Nu'aym]

(Çirkin sözlü olmak hayâsızlıktan ve münâfıklıktandır) [Beyhekî]

(Çirkin konuşan ve hayâsı az olan, mü'min-i kâmil [imânı kuvvetli] değildir) [Buhârî]

İki kardeşi olan biri, öteki kardeşini kastedip (Oğlun şunu yaptı Ben yapsam kıyâmeti koparırdınız) veya (Anne torunu tepene çıkartıyor, çok şımartıyorsun Söz dinletemiyoruz) gibi sözlerle ana-babayı üzmemelidir! Çocuklarını ana-babanın yanında dövmemeli, azarlamamalıdır! Böyle şeyler ana-babayı üzer


5- Hanımını onlardan üstün tutmamak Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Hanımını anasından üstün tutana la'net olsun! Bunun farz ve diğer ibâdetleri kabûl olmaz) [Şir'a]


6- İsimleri ile çağırmamak, sözlerini kesmemek, sözlerinin arasına girmemek Bilgiçlik taslamamak Ana-baba yanlış da söylese, öyle değil diyerek itirâz etmemek


7- Ana-babanın arasını açacak söz ve hareketlerden uzak durmak Ana-baba ile oğul veya kızın arasını açacak işlerden uzak durmak Gelinleri, ana-baba ile oğullarının arasını açacak sözlerden uzak tutmalıdır! Peygamber efendimiz, (Ana ile oğulun arasını açana la'net etsin) buyurmuştur (Gunye)


8- Konuşurken, yap, yapma gibi ifâdeler kullanmamak Yapar mısın gibi ricâda bulunmalıdır! Ana-babası günâh işliyen çocuk, bunlara bir defa nasîhat eder Kabûl etmezlerse, susar Onlara duâ eder!

9- Hayır duâlarını almak Ana-baba duâsını ganîmet bilmek Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:

(Üç kişinin duâsı kabûl olur Ana-baba, mazlûm ve misâfirin duâsı) [Tirmizî]

(Ana-babanın duâsı, ilâhî hicâba ulaşır, duâları kabûl olur) [İbni Mâce]



10- Bedduâlarını almamak Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Ana-babanın çocuğuna ve mazlûmun zâlime olan bedduâları, reddolmaz) [Tirmizî]

(Kendinize, evlâdınıza ve malınıza bedduâ etmeyin! Duâların kabûl olduğu bir saate rastlar da bedduânız kabûl olur) [Müslim]

Ana-baba çağırdığı zaman herhangi bir işle uğraşırsan, hemen onu terkedip, derhal ana-babanın emrine koş! Anan-baban sana kızıp bağırırsa, onlara sen birşey söyleme! Ananın-babanın duâsını almak istersen, sana emrettikleri işleri çabuk ve güzel yapmaya çalış! Bu işini beğenmeyip sana gücenmelerinden ve bedduâ etmelerinden kork! Sana darılır iseler, onlara karşı sert söyleme! Hemen ellerini öperek gazablarını teskîn et! Ananın-babanın kalblerine geleni gözet! Çünkü senin saâdet ve felâketin, onların kalblerinden doğan sözdedir Anan-baban hasta ise, ihtiyâr ise, onlara yardım et! Saâdetini onlardan alacağın hayır duâda bil! Eğer onları incitip, bedduâlarını alırsan, dünya ve âhiretin harâb olur Atılan ok tekrar geri yaya gelmez Onlar hayatta iken, kıymetini bil!
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Ana baba duası almak




Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:


Kendisine dinini imanını öğreten ana babası ondan razı olmadıkça, bir kimse Allahü teâlânın sevgili kulu olamaz. İhsana kavuşma sebebi, anne baba duasıdır. Büyükler, (Annesini üzene yapılan dua kabul olmaz. Anne baba duası almayan, bizden dua istemesin) buyurmuşlardır.


Kendisine dinini imanını öğreten, Ehl-i sünnet itikadı üzere yetiştiren anne babasını üzen, rıza ve dualarını almayan, ölene kadar başını secdeden kaldırmasa bile Cehennemden kurtulması çok zordur.


Evliya bir zat talebeleriyle beraber otururken, dışarıdan bir talebesi gelir, bazı hususları arz ettikten sonra der ki:

- Efendim filan kişi de sizden dua istiyor.

O zat şu cevabı verir:

- Ben dua etsem Allahü teâlâ duamı kabul etmez.

Bütün talebeler şaşıp kalır, çünkü o dua isteyen, iyi tanıdıkları çok hizmet eden bir arkadaşlarıdır. Bunun üzerine, mübarek zat sözüne devam ederek buyurur ki:

- Ana babasının duasını almıyor. Onların duasını almazsa Allah ondan razı olmaz. Allahü teâlânın razı olmadığı kişiye, ben dua etsem ne fayda! Benim ona yapacağım dua kabul olmaz.

Peygamber efendimiz, (Ana babasının duasını almayan, Allah'ın rızasına kavuşamaz) buyuruyor, ama şu kardeşinize dua etsem, kabul olur, çünkü duydum ki, annesi ona çok dua ediyormuş. O kadar razıymış ki, (Oğlum, sana gündüz ettiğim dua beni tatmin etmiyor, sırf sana dua etmek için geceleri de kalkıyorum. Ya Rabbi, ben bu oğlumdan razıyım, sen de ondan razı ol! Onun tuttuğu taşı altın yap diye dua ediyorum) diyormuş. İşte bu kardeşinize dua etsem, elbette kabul olur.


Yine mübarek bir zatın talebesi, hocasına şunu anlatır:

(Babamın ölümüne belki 2-3 saat kala onun duasını almak nasip oldu, bana dua etti, ondan sonra da vefat etti. Belki size kavuşmama, bu dua sebep oldu. O zaman 13-14 yaşımdaydım. Babam ağır hastaydı, ama şuuru yerindeydi. Evde yatıyordu. Bir gün canı portakal istedi. Hemen gidip, bir portakal bulup getirdim. Acele soyup, birkaç dilim verdim. Ağzına aldı, iki üç defa biraz suyunu emdi, tamam dedi, alın bunları diye ağzından çıkardı. Ben de, oğlum benden iğrendi demesin diye, ağzından çıkanı geriye koymadım, aldım ağzıma attım. Sen ne yapıyorsun der gibi, yüzüme baktı. Gözleri dolmuştu, bana baktı, baktı, Allah senden razı olsun dedi. Ondan sonra konuşmadı, sonra da vefat etti.)



Hocası da, (Allah senden razı olsun) der ve ağlamaya başlar, talebelerin hepsi de ağlarlar.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Ana-Babaya Saygı Allah'ın Emridir (Vaaz)



Yüce Rabbimizin dünyada yaşam bulan canlılar için koymuş olduğu kanunlardan biride yaratılmış olanların bir ana-babadan meydana gelmesidir. İlk yaratılan insan olan Hz. Adem ve O’nun eşi Hz. Havadan sonra bütün insanlar bu dünyaya anne ve baba vesilesi ile gelmektedir. Kendisinin dünyaya gelmesine vesile olanlara saygı ise, insana yakışan en önemli ahlaki ilkedir. Bu ahlaki ilke, anne ve babaya saygı Yüce Rabbimizin de Hz. Ademle başlayan bütün insanlara emrettiği ilkeler arasında yer almaktadır.


Ana-babaya saygı sadece, Allah’ın göndermiş olduğu son din olan İslam Diniyle insanlara bildirdiği bir emir değildir. İslam Dininden önce gönderilmiş dinlerde de ana-babaya saygı emredile gelmiştir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır.


وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ


“Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.”[1]


Kur’an-ı Kerim’in değişik birçok ayetinde ana-babaya iyi davranma emredilmektedir. Yüce Rabbimiz bir ayette bizlere şöyle buyurmaktadır.


وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَا أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيماً


“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”[2] Bir diğer ayette ise bu emir şöyle ifade edilmektedir.


وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ


“Biz insana, ana ve babasına iyi davranmayı emrettik. Özellikle de anası nice sıkıntılara katlanarak onu karnında taşımış; emzirmesi de iki yıl sürmüştür. İşte bu sebeple, bana, ana ve babana şükret, diye tavsiye ettik.”[3] Bir başka ayette ise mealen şöyle buyruluyor. “Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”[4]



Ana-babaya iyilik yapma emredilmiş, kendilerine yapılan haksız muameleler ise yasak kapsamına alınmıştır. Bu sebeple ana-babaya itaatsizlik Yüce Rabbimiz tarafından haram kılınmıştır. İlgili ayet şöyledir. “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.”[5]



Allah-u Teala ana-babasına karşı güzel davranışlar sergileyenlerden ise övgüyle bahsetmektedir. Nitekim Yahya (a.s.) bahsedilirken O’nun bu özelliği şöyle övülmektedir. “Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.”[6] Sevgili Peygamberimizden ise bizlere şöyle bir hadis aktarılmaktadır. “Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: “Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Anan!” buyurdu. Adam: “Ondan sonra kimdir?” diye sordu. Efendimiz, “Anan!” buyurdu. Adam tekrar: “Ondan sonra kim gelir?” diye sordu. “Anan!” dedi. Adam tekrar: “Sonra kim gelir?” diye sordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: “Baban!” cevabını verdi.[7]



Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ana-babaya itaati ibadet olarak kabul etmiştir. Nitekim Abdullah İbni Mes`ûd (r.a.) Peygamber aleyhisselâm’a:


- Allah’ın en çok beğendiği amel hangisidir? diye sorunca, Efendimiz;

- “Vaktinde kılınan namazdır” diye cevap verdi.

- Sonra hangi ibadet gelir? dedim.

- “Ana ve babaya iyilik ve itaat etmek” buyurdu.
- Daha sonra hangisi gelir? diye sordum.

- “Allah yolunda cihâd etmek” buyurdu.[8]

Anne ve babaya saygı insanı cennete götürdüğü gibi, orada en yüce makamları elde etmeye vesile olmaktadır. Bir hadisinde Sevgili Peygamberimiz bizlere şöyle buyuruyor.

رغِم أَنْفُ، ثُم رغِم أَنْفُ، ثُمَّ رَغِم أَنف مَنْ أَدرْكَ أَبَويْهِ عِنْدَ الْكِبرِ، أَحدُهُمَا أَوْ كِلاهُما، فَلمْ يدْخلِ الجَنَّةَ

“Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun”[9] Anne babaya iyilik cennet vesilesi ki; Efendimiz onlara iyilik yapamayıp da bu vesileden mahrum kalanları kınamaktadır.

Anne babaya karşı gelmek büyük günahlardandır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde bu hususa şöyle dikkat çekmektedir. - “Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye üç defa sordu. Biz de: Evet, yâ Resûlallah, dedik. Resûl-i Ekrem: “Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve “İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak” buyurdu.[10]



Ana-babaya itaat etme zorunluluğu olmayan haller de vardır. Yüce Rabbimiz bir ayette bu hususu bizlere şöyle aktarmaktadır. “Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”[11] Bu ayet bazı putperest Arapların Müslüman olan evlatları üzerinde baskı kurmalarıyla ilgilidir. Ancık müminler bu tür baskılarla her zaman karşılaşabilirler; evlatlarının dindarlığından rahatsızlık duyan ve onlar üzerinde baskı kurmaya çalışan ailelere her dönemde rastlamak mümkündür. Böyle durumlarda bir yandan Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakınmak, diğer yandan da yine Allah’ın buyruğu olan ebeveyn hukukuna riayet etmek için samimi bir çaba göstermenin evlatlar için oldukça zor ama ecri büyük bir davranış olacağını ve bu gerilime katlanmanın da bu dünyada tabi olduğumuz sınavın bir parçası olduğunu daima göz önünde tutmak gerekir.[12]


Anne-babamız için dua edip günahlarının bağışlanmasını dilemeliyiz. Çünkü bir insan kendisinden sonra dua eden bir çocuk bırakırsa, amel defterleri hiç kapanmaz, kendisine vefatından da sonra sevap yazılmaya devam eder. Anne ve babamıza hayatlarındayken iyilik yaptığımız gibi vefatlarından sonrada onlara hayır duada bulunmak suretiyle iyiliklerimize devam etmeliyiz. Efendimize Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sorulunca, Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.”[13]

Kur’ân-ı Kerîm’de bir evlâdın ana babasına dua etmesini bildiren ayetler vardır. Bu ayetlerin manaları şöyledir. “Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et”[14]

Ayrıca beş vakit namazımızın son oturuşlarında Hz. İbrâhim’in ana ve babası için yaptığı, “Rabbim! Hesap sorulduğu gün beni, anamı babamı ve mü’minleri bağışla!”[15] duasını, namazlarımızda hep okuruz. Namazlarımızın dışındada bu duayı her daim dile getirmeliyiz. Yüce Rabbimiz bir başka ayette ise bize şöyle bir dua öğretmektedir.


İnsanoğlu ana-babasına karşı her zaman kırıcı olmayan latif sözler söylemelidir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in babası Azer ile olan diyalogunu, Hz. İbrahim’in babasının kendisine karşı yanlış davranışlarına rağmen nasıl bir dil kullandığını bizlere şöyle bildirmektedir. Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın? Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım. Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu. Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum. (Babası:) Ey İbrahim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur! İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır.[16]

Anne ve babamızın vasiyetlerini de imkanlarımız nispetinde yerine getirmeye özen göstermeliyiz. Çünkü bizim onlar için yapmış olduğumuz iyilikler vesilesi sebebiyle, günahları var ise affedilebilir, makamları yücelere ulaşabilir. Ayrıca hac ibadeti yapamayıp da vefat eden ve bizlere bu ibadeti yapmayı vasiyet eden ebeveynlerimizin yerine bu ibadeti yerine getirebilir, onları bu sorumluluktan kurtulmalarına vesile olabiliriz. Ayrıca onlar adına sadaka vermekle kendilerine fayda sağlayabiliriz. Nitekim Ashaptan Sa'd ibnu Ubâde, anasından uzak bir yerde bulunduğu hâlde anası ölmüş, bunun üzerine Sa'd: Yâ Rasûlallah! Ben anamdan uzakta iken anam vefat etti. Şimdi ben onun adına birşey sadaka etsem, bu sadaka yapacağım şey ona fayda verir mi? deyince, Rasûlullah: “Evet (onun adına yapacağın hayır, ona fayda verir)” buyurmuştur.”[17]

Ana ve babamızın dostlarını da unutmamalıyız. Anne ve babamızın dostluk kurdukları insanlar bizlere kendilerini hatırlatmaktadır. Nitekim, Sevgili Peygamberimiz ana-baba dostlarını da hiçbir zaman unutmamış, gerekli ilgi ve alakayı hayatı boyunca devam ettirmiş, onlara da saygı göstermiştir. Bir hadislerinde ise şöyle buyurmuştur. “En makbul iyilik, baba dostunu koruyup gözetmektir.”[18]


Dünya hayatına gelmemize vesile olan, her şeye muhtaç olduğumuz bir dönemde uykusundan, işlerinden, hayatından feragat ederek bizleri yetiştiren ve bu konuda titiz davranan, çocukluğumuzda bize ilk terbiyeyi veren, gençliğimizde tecrübelerinden faydalandığımız, dünyadan ayrıldıkları vakit kıymetleri daha iyi anladığımız ana-babamıza karşı saygılı olmamız öncelikle insanlığımızın bir gereğidir. İnsanlığın kaybetmemiş her birey vefakar anne ve babasına gerekli muhabbeti gösterecektir.


Ana-babaya saygı ayrıca Yüce Rabbimizin bir emridir. Bu sebeple onlara karşı iyi davranmamız bizlere dünya ve ahiret saadeti kazandıracakken, onlara karşı takındığımız kötü tavırlar Yüce Rabbimizin bize karşı gazaplanmasına sebep olacaktır. Sevgili Peygamberimizin bu husustaki, bir hadisiyle vaazımızı sonlandırıyoruz. “Allah Teâlâ’nın rızası, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı, anne ve babayı öfkelendirmek suretiyle çekilir”[19]

Yüce Rabbim hayatta olan anne ve babalarımıza hayırlı uzun ömürler versin. Ahiret hayatına intikal etmişlere ise merhamet ve mağfiret etsin. Dünya hayatımızda kendilerine saygıda kusur etmemeyi ve bu vesile ile dünyamızı ve ahiretimizi aydınlatmayı nasip etsin.

Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

Ahmet ÜNAL


[1] Bakara, 2/83


[2] İsra, 17/23


[3] Lokman, 31/14


[4] Nisa, 4/36


[5] En’am, 6/151


[6] Meryem, 19/14


[7] Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 318


[8] Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1, Edeb 1,


[9] Müslim, Birr 9, 10


[10] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:338


[11] Ankebut, 29/8


[12] Kur’an Yolu, Türkçe Meal ve Tefsir, DİB Yayınları, c.IV, s.257


[13] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:344


[14] İsrâ, 17/24


[15] İbrâhim, 14/41


[16] Meryem, 19/42-47


[17] Buhari, Vesaya, 15


[18] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:343


[19] Tirmizî, Birr 3
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Evladına kötü muamele eden anne-babaya karşı, evladın nasıl davranması gerekir?

Anne-baba evladına karşı sert ve kırıcı bile olsa, onlara kötü davranmak doğru değildir

Anne-baba zalim de olsa, onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak caiz değildir.

“Annem-babam çok şefkatsiz, onlara nasıl itaat edeyim?” diyen bir kimseye, Resulullah Efendimiz buyurdu ki:

“Annen seni 9 ay karnında gezdirdi. 2 yıl emzirdi. Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar birçok zahmete katlandı. İdare ve maişetini temin etti. Sana dinini, imanını öğretti. Seni İslam terbiyesi ile büyüttü. Şimdi nasıl olur da, şefkatsiz olurlar? Bundan daha büyük ve kıymetli şefkat olur mu? demiştir. [1]



Anne-baba evladına zulmetse de, onların rızalarını almayan cehenneme gider

Bir zat; “Ya Resulullah, anne-baba, evladına zulmetse de, onların rızalarını almayan evlat cehenneme girer mi?” diye sorunca cevaben 3 defa:

“Evet zulmetseler de rızalarını almayan cehenneme girer.” buyurdu. [2]

Şu halde ana-baba zalim olup, evlada zulmetseler de, günah işlemeyi emretseler de, yine onları üzmemeye, küstürmemeye çalışmalıdır! Günah olan emirleri yapılmaz ama, yine de onları üzücü söz söylemek caiz olmaz.

Bir anne-baba evladı büyüsün diye bakar, fakat evlat onların ölümünü bekleyerek bakar

“Ya Resulullah, yaşlı anneme elimle yedirip içiririm. Abdestini aldırır, sırtımda taşırım. Hakkını ödemiş olur muyum?” diye soran kişiye Resulullah (asm) buyurdu ki:

“Hayır, yüzde birini bile ödemiş olamazsın. O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, sen ise, ölümünü bekleyerek hizmet ediyorsun. Ancak Allah-ü Teala, bu az iyiliğine karşılık çok sevap ihsan eder. [3]

Kaynakça:

[1] İmam Gazali; Ey Oğul İlmihali

[2] Beyhaki

[3] Riyazün Nasihin
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Peygamberler de anne ve babalarına hizmet ve hürmet etmişlerdir




Peygamberler de anne ve babalarına hizmet ve hürmet etmişlerdir

Peygamberimiz (asm) her daim anne-babaya itaati ve hürmeti emretmiştir

Her Peygamber, kendi annesinden de üstündür. Buna rağmen, Peygamberler de, annelerine hürmet ve hizmet etmişlerdir. Görüldüğü gibi, dünya ve ahiret rütbesi ne kadar yüksek olursa olsun, müslüman ana-babaya hürmet ve hizmet şarttır. Hatta kafir olan ana-babaya da hizmet etmek, nafakalarını vermek, ziyaretlerine gitmek lazımdır. Küfre sebep olan şeyleri yaptıracaklarından korkulursa, ziyaretlerine gidilmez. [1]



Peygamberimiz (asm) anne babasız büyümesine rağmen, daima anne babaya hürmeti öğretmeiş ve emretmiştir

Peygamber Efendimiz (asm) henüz dünyaya gelmeden önce babasını, dört yaşında bir çocukken de annesini kaybetmişti. Hem yetim, hem de öksüz büyümüştü. Yüce Allah onu annesiz babasız bırakmıştı, ama kendi özel himayesine ve terbiyesi altına almıştı. “Beni Rabbim yetiştirdi ve eğitti” diyordu. fakat böyle olmasına rağmen, O’nun (asm) kadar annebabanın hakkını ve değerini öğreten bir başkası yoktur. Kur’ân’ın ifadesiyle insan üzerinde Allah ve Resulünden sonra en çok hakkı olan annebaba olduğu gibi, en çok sayılması ve sevilmesi gerekenler de onlardır. Lanet sözünü pek az kullanan Peygamberimiz (asm):

“Ana babasına lanet edene Allah da lanet etsin.” diye beddua etmiştir.

Kaynakça:

[1] Bezzaziyye
 
Son düzenleme:

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babanın günahkar olması bizim onlara karşı tutumumuzu değiştirmeli mi?

Anne-babanın hakkı evladı üzerinde ki hakları çok fazladır. Bu sebeple onlar ne durumda olurlarsa olsunlar, kişi üzerine düşen vazifeleri yapmakla yükümlüdür.

Anne baba kafir bile olsa, onlara hizmet edilmeli, gönülleri hoş tutulmalıdır

Bir gün bir sahabe:

“Ya Resulullah! Annem müşriktir. Ona iyilik etmem caiz midir?” diye sordu. bunun üzerine Resulullah (asm):

“Evet, annene iyilik ve ihsanda bulun! buyurdu.” [1]

Kafir olan ana-babaya hizmet etmek, nafakalarını vermek, ziyaretlerine gitmek gerekir. Küfre sebep olan şeyleri yaptıracaklarından korkulursa, ziyaretlerine gidilmez. [2]



Anne-baba kötü bile olsa, yine onlarla iyi geçinmelidir! Ziyaretlerini terk etmek büyük günahtır. Hiç olmazsa, selam göndererek, tatlı mektup yazarak, telefon ederek, bu sorumluluktan kurtulmalıdır! [3]

Anne-babanın dine uymayan istekleri yapılmaz. Fakat yine de onları incitmemek gerekir

Anne-babanın ve hiç kimsenin, dine uymayan emri yapılmaz. Fakat, anne-babaya, yine tatlı söylemek, onları incitmemek gerekir. Anne-baba kafir ise, onları kiliseden, meyhaneden, sırtta taşıyarak bile, geri getirmek gerekir. Fakat, oralara götürmek gerekmez.

Kaynakça:

[1] Ebu Davud

[2] Bezzâziyye

[3] Tefsir-i Mugni
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Bir annenin evladını dünyaya getirmek için çektiği sıkıntılı yolculuk




İnsanın vücut bulup hayatına başlayabilmesi için, anne pek çok sıkıntılardan geçmektedir

Bir evladın anne karnında başlayıp devam eden yolculuğunda, annenin yaptığı fedakarlıklar Kur’an da şöyle anlatılmıştır;

Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadislerinde anne babaya iyilik emretme çokça yinelenir. Anne babanın, çocuklarına iyi davranmaları konusundaki tavsiyeleri de; özel durumlarla sınırlı olmak üzere pek nadir görülür. Çünkü fıtrat, anne babanın bir özendiriciye gerek olmaksızın özden kaynaklanan yapısal bir güdü ile çocukları koruyup gözetmelerini tek başına güvenceye alır. Onlar bu koruyuculuk görevini; sıkıntı çekmelerini geçin, çoğunlukla ölüm sınırına ulaşan ilginç mükemmel soylu bir özveri ile ikilemeden, karşılık beklemeksizin hatta teşekkür bile ummaksızın yerine getirirler.

Doğmakta olan kuşak ise; arkada kalanlar ve tüm varlığını kurban edip yok olmaya yüz tutmuş olan kuşakla pek az ilgilenir. Çünkü o, ileriye itici rolü gereği varını yoğunu kurban ederek gözetip koruyacağı kendisinden oluşacak bir kuşak istediğindedir! Hayat sürecinin karakteri budur!

Kur’ân burada, anneliğin gerçekleştirdiği karşılık beklemeyen saygın soylu özveriyi tasvir ediyor. Öyle ki; çocuklar Allah’ın anne babaya ilişkin tavsiyesi konusunda ne ölçüde özen gösterirlerse göstersinler hiçbir şekilde onun karşılığını ödeyemeyeceklerdir:

“Anası onu zahmetle (karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur. Hem (anne karnında) taşınması ile sütten kesilmesi, otuz aydır.” [1]

Kelimelerin dizimi ve verdiği ses neredeyse; zorluk çekme, emek harcama, zayıflık ve yorgunluğu somutlaştırmaktadır:

“Annesi onu zahmetle taşımış ve zahmetle doğurmuştur.” Sanki ağır bir yük yüklenmiş, zorlukla nefes alıp veren, nefes alıp vermeden ötürü dili dışarıya sarkmış gamlı bir çilekeşin ahları ile karşı karşıyayız! Başka değil, özellikle son günleri olmak üzere hamilelik, doğum ve doğum sancılarının görüntüsünün ta kendisi!

Döl bilimi ilerliyor. Hamileliğin içerdiği özveriye ilişkin verdiği bilgilere baktığımızda olayın insanı etkin biçimde duygulandırıcı görünümü ile karşılaşıyoruz. Yumurta sperme ile birleşir birleşmez, yeteneği ile donatılmış olarak çeperine tutunmak için döl yatağına koşuyor. Yapıştığı döl yatağının çeperini yiyerek deliyor, hemen o noktaya anne kanı akın ediyor. Öyle ki; bu döllenmiş yumurta, sürekli besleyici anne kanı bolluğu içinde yüzüyor ve canlanıp gelişmek için onu emiyor. O sürekli döl yatağı çeperini yemekte, hayat suyunu emmektedir. Zavallı anne ise; temiz besleyici olarak bu yeme hırslısı, doymaz, obur yumurtaya sunmak için yer içer sindirir ve özümler. Ceninin kemik oluşumu döneminde, anne kanından kireç alımının artmasından ötürü anne kireç açısından zayıflar. Çünkü o, bu küçüğün kemiklerinin oluşması için kemiklerinin
eriğini vermektedir. Bütün bu söylediklerimiz söylenebileceklerin yanında az kalır.

Sonra doğum. O, zor ve yıpratıcı bir iş, fakat yol açtığı korkunç ıstırapların tümü de ne fıtratın önüne geçebiliyor ne de anneye meyvenin çekiciliğini unutturabiliyor. Cazibesi unutulmayan meyve, fıtratın emrine uyma ve hayata yaşayan gelişen bir fidan vermeden ibarettir. Bu arada kendisi solup ölürken!

Sonra annenin süt içinde kemiğinin etinin öz soyunu sunduğu emzirme ve gönlünün sinirlerinin enerjisini sarf ettiği koruyup gözetme. Bununla birlikte o ferahmesut olup merhamet ve sevgi doludur. Ne usanır ne de bu çocuğun verdiği zorluğu kötü görür. Yaptıklarına karşılık olmak üzere en büyük arzusu onu sağlıklı ve gelişir görmektir. Onun beklediği biricik sevgili karşılık işte budur!

İnsan bu özveriye karşılık verme ölçüsüne nasıl ulaşacak? Ne yaparsa yapsın, onun yapacağı azın azı olmanın ötesine geçemeyecektir.” [2]
Kaynakça:

[1] Ahkaf; 15

[2] Seyyid Kutub; Fizlal-il Kur’an
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babaya hürmet eden Nebilerle, Sıddıklarla ve Şehitlerle haşrolur




Anne-babaya hürmet ve itaat, kişiyi Peygamberlerle birlikte haşrolmayı nasib eder

Anne-babaya hürmet eden Nebilerle, Sıddıklarla ve Şehitlerle haşrolur

Bir adam Resulullah’a (asm) gelerek:

Ya Resulullah! Allah€™tan başka hiçbir İlah olmadığına, senin Allah€™ın Peygamberi olduğuna inanıyorum. Beş vakit amazı kılıyor, malımın zekatını veriyor ve Ramazan orucunu tutuyorum. dedi. Bunun üzerine Resulullah (asm):



€œAnne ve babasına karşı gelmedikçe bunları yerine getirerek bu hal üzere ölen, şüphesiz kıyamet günü Nebilerle, Sıdıklarla ve Şehitlerle (inanç ve imanları çok kuvvetli olanlarla) -iki parmağını yan yana getirerek- böylece birlikte olacaktır. buyurdu. [1]



€œAna-babasına iyilik eden evlat, Peygamberlerle beraber cennete girer. [2]

Kaynakça:

[1]İmam-ı Ahmed, Taberani

[2] İmam Rafii
 
Son düzenleme:

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babanın yüzünü güldürmek hicret etmekten daha faziletlidir




Anne-babanın yüzünü güldürmek hicret etmekten daha faziletlidir

Anne-babayı razı etmek, amellerin en üstünüdür

Adamın biri hicret üzerine bağlanmaya geldiği Hz. Peygambere (asm) şöyle dedi:

“Babamı ve annemi ağlatmadan sana gelemedim!”

“O halde dön ve onları ağlattığın gibi güldür.” [1]



Sevap kazanmak isteyen, anne babasına iyilik etsin

Resulullah’a (asm) bir adam gelerek

“Allah’tan sevap almak için hicret ve cihat etmek üzere sana bağlanıyorum.” deyince Hz. Peygamber (asm) :

“Annen baban hayatta mı?” diye sordu. Adam:

“Evet, ikisi de yaşıyor.” diye cevap verdi.

“Allah’tan sevap istiyor musun?”

“Evet ya Resulullah.”

“Öyle ise annene-babana dön ve onlara iyi davran. (Onlara yardımcı ol buyurdu)” [2]

Kaynakça:

[1] Ebu Davud, Nesai, İbn Mace, Hakim

[2] Müslim
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babanın yüzüne şefkatle bakmak, kişiye hac sevabını kazandırır




Anne ve babaya şefkatle bakmak, hac sevabına vesile olur

Anne-babanın kalbini hoşnud etmek, yüzüne şefkat ve sevgiyle bakmak, Cenab-ı Hakkı çokça razı eder

Resulullah (asm) anne-babanın yüzüne şefkatle bakanın sevabı hususunda şöyle buyurmuştur:

“Kim ana-babasının yüzüne şefkat ve merhametle bakarsa, Allah-ü Teala onun için makbul olan bir haccın sevabını yazar.” [1]

Peygamber Efendimiz (asm):

“Anne-babanın yüzüne merhametle bakana, hac ve umre sevabı yazılır.” buyurunca:

“Günde bin defa bakarsa da böyle midir?” denildi. Cevaben buyurdu ki:

“Günde yüz bin defa baksa da…” [2]

Anne-babanın yüzüne sevgiyle bakmak dahi ibadet olarak yazılır

“Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibadettir.” [3]



Kaynakça:

[1] Nehc’ul- Fesaha

[2] Riyaz’ün Nasihin

[3] Ebu Nuaym
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babaya hürmet ve iyilik etmek kişiye neler kazandırır

0


Anne-babaya hürmet ve itaat, kişiye çok büyük mükafatlarkazandırır

Anne babaya ihsan eden Peygamberlerle beraber cennete girer

Ana-babasına iyilik eden evlat, Peygamberlerle beraber cennete girer. [1]

Her hususta toplumsal kuralları düzenleyen İslam dini anne ve baba hakkına dair kuralları da düzenlemiştir. Hadis ve ayetlere bakıldığında bu konuya çok defa temas edildiğini ve sürekli olarak onlara itaatin emredildiği görülür. Hususen bu noktanın kebaire temas etmesi, yani anne ve babaya itaatsizliğin kebair şeklinde tabir edilen büyük günahlardan sayılması hadisenin önemini vurgulamaktadır.



Elbet böylesi önemli bir mevzuyu uygulama noktasında üzerine düşeni yapan bireyler, tıpkı diğer İslami hususları uyguladıklarında elde edecekleri mükafatlar gibi bu noktada da hem dünyada hem ahirette mükafat alacaklardır.

Anne-babaya iyilik edenin mükafatı iki kat fazla olarak verilir

“Anneye yapılan iyiliğin sevabı evlada iki kat olarak verilir.” [2]

Ebeveynine iyi davranan kişiler, kıyamet günün de arşın gölgesinde gölgeleneceklerdir

“Hz. Musa’nın (as) Cenab-ı Hak ile konuşması esnasında Rabbinin huzuruna çabuk varan, arşın gölgesinde bir adam görür ve bulunduğu makama imrenir ve:

“Herhalde bu adam pek keremli olmalıdır.” der. Rabbinden adamın ismini söylemesini ister. Allah-ü Teala (cc) adamın ismini söylemez ve:

“Ama sana onun üç amelini söyleyeceğim.” buyurarak şunları bildirir;

“Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu insanları kıskanmazdı, ebeveynine karşı gelmezdi, laf taşımazdı.” [3]

Allah (cc) katında en sevimli amel, Anne-babaya iyilik etmektir

Abdullah Bin Mesud (ra) der ki:

“Resulullah’a (asm):

“Hangi iş ve davranış Allah’a daha sevimlidir?” diye sordum. O da:

“Vaktinde kılınan namazdır.” dedi. Ben:

“Sonra hangisi?”

“Ana-babaya iyilik etmek.”

“Sonra hangisi?”

“Allah yolunda cihat etmektir.” buyurdu. [4]

Anne-babanın yüzüne sevgiyle bakmak dahi ibadet olarak yazılır

“Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibadettir.” [5]

Anne-babaya ihsan etmek, hayırlı evlatların olmasına vesiledir

Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder. [6]

Anne ve babaya şefkatle bakmak, kişiye hac sevabını kazandırır

Resulullah (asm) anne-babanın yüzüne şefkatle bakanın sevabı hususunda şöyle buyurmuştur:

“Kim ana-babasının yüzüne şefkat ve merhametle bakarsa, Allah-ü Teala onun için makbul olan bir haccın sevabını yazar.” [7]

Peygamber Efendimiz (asm):

“Anne-babanın yüzüne merhametle bakana, hac ve umre sevabı yazılır.” buyurunca:

“Günde bin defa bakarsa da böyle midir?” denildi. Cevaben buyurdu ki:

“Günde yüz bin defa baksa da…” [8]

Annesinin ayağını öpen, cennettin eşiğini öpmüş gibidir

“Annesinin ayağını öpen, cennetin eşiğini öpmüş olur.” [9]

Anne-babasının bakımı için çalışan Allah (cc) yolundadır

“Kişi küçük çocuklarının rızkını temin için çalışmaya çıkarsa, Allah yolundadır. Yaşlı anne babasının bakımı için çıkarsa, Allah yolundadır. Nefsini harama karşı korumak için çıkarsa, Allah yolundadır. Yok, eğer gösteriş ve başkalarına öğünmek için çalışmaya çıkarsa şeytan yolundadır.” [10]

Allah’ın (cc) rızası, Anne babanın rızasındadır

Anne-babasını razı eden bir kişi bilmelidir ki, Rabbi de ondan razı olmuştur. Fakat onları üzüp, mahzun eden yahut onları kızdıran, yine bilmelidir ki Cenab-ı Hakkın öfkesini üzerine çekmektedir. Zira Peygamberimiz (asm) bu konu da şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın rızası ana-babanın rızasındadır.” [11]

Anne-babasını razı ederek sabahlayan kişiye cennette iki kapı açılır

“Anne-babasını razı ederek sabahlayan, kimse için cennette iki kapı açılır. Aynı şekilde onları razı ederek akşamlayan kimse için de böylesi vardır. Eğer birini razı ederse, bir kapı açılır. Kendisine zulmetseler de, zulmetseler de, zulmetseler de (onları razı etmeye çalışmalıdır).

Kim ebeveynini kızdırdığı halde sabahlarsa ona da cehennemde iki kapı açılır. Onları kızdırarak akşamladığı zaman da yine kendisi için cehennemde iki kapı açılır. Eğer birini kızdırırsa bir kapı açılır. Kendisine zulmetseler de, zulmetseler de, zulmetseler de durum değişmez.” [12]

Anne-babaya iyilik etmek cehennem azabından uzaklaştırır

Bir adam Hz. Ömer’e gelerek katil olduğunu söyler ve ne yapması gerektiğini sorar. Hz. Ömer (ra) adama;

“Annen sağ mı?” diye sorar. Adam;

“Değil” deyince bu defa;

“Baban sağ mı?” diye sorar. Adam;

“Evet” deyince;

“Ona iyilik ve ihsanda bulun!” der ve şöyle devam eder; “Eğer bu adamın annesi hayatta olsaydı da, adam ona iyilik ve ihsanda bulunsaydı cehennem ateşinin onu asla yemeyeceğini umardım.” [13]

Anne-babaya hürmet eden nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle haşir olur

Bir adam Resulullah’a (asm) gelerek:

“Ya Resulullah! Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, senin Allah’ın peygamberi olduğuna inanıyorum. Beş vakit namazı kılıyor, malımın zekatını veriyor ve Ramazan orucunu tutuyorum.”dedi. Bunun üzerine Resulullah (asm)

“Anne ve babasına karşı gelmedikçe bunları yerine getirerek bu hal üzere ölen, şüphesiz kıyamet günü nebilerle, sıdıklarla ve şehitlerle (inanç ve imanları çok kuvvetli olanlarla) -iki parmağını yan yana getirerek- böylece birlikte olacaktır.” buyurdu. (İmam-ı Ahmed, Taberani)

“Ana-babasına iyilik eden evlat, Peygamberlerle beraber cennete girer.” [14]

Anne-babanın yüzünü güldürmek hicret etmekten daha faziletlidir

Adamın biri hicret üzerine bağlanmaya geldiği Hz. Peygambere (asm) şöyle dedi:

“Babamı ve annemi ağlatmadan sana gelemedim!”

“O halde dön ve onları: ağlattığın gibi güldür.” [15]

Resulullah’a (asm) bir adam gelerek

“Allah’tan sevap almak için hicret ve cihat etmek üzere sana bağlanıyorum.” deyince Hz. Peygamber (asm) :

“Annen baban hayatta mı?” diye sordu. Adam:

“Evet, ikisi de yaşıyor.” diye cevap verdi.

“Allah’tan sevap istiyor musun?”

“Evet ya Resulullah.”

“Öyle ise annene-babana dön ve onlara iyi davran. (Onlara yardımcı ol buyurdu)” [16]

Tevhitten sonra Allah’ın (cc) huzuruna götürülebilecek en iyi ibadet anne babaya yapılacak hizmettir

Ebu Said El-Hudri (ra) şöyle anlatıyor:

“Adamın biri Yemen’den Hz. Peygamber’e(asm) gelip cihada katılmak istediğini” söyledi.

Hz. Peygamber (asm) ona şöyle sordu:

“Yemen’de annen ve baban var mı?”

“Evet var.”

“Onlar sana (gelmen için) izin verdiler mi?”

“Hayır!”

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

O halde dön! Anne ve babanın yanına git! Onlardan izin iste. Eğer izin verirlerse (Allah yolunda) cihad et. Aksi takdirde gücün yettiği kadar onlara hizmet et. Çünkü tevhidden sonra Allah’ın huzuruna götüreceğin en iyi ibadet, anne-babana yaptığın hizmettir.” [17]

Anne-babası için hac eden kişi Allah (cc) katında itaatkar olarak yazılır

“Kim ana babasından birinin namına haccederse bu, (borcunu ödemeye) kafi getir ve semada babasının ruhuna müjdelenir. Asi olsa bile bu sebeple o kişi Allah katında itaatkar olarak kayda geçer.”

Diğer bir rivayet şöyledir:

“Babası için bir hac, kendisi için yedi hac (sevabı) yazılır.” [18]

Anne-babanın duası asla reddedilmez, kişi onların hayır duasını almaya çalışmalaıdır

“Kesinlikle makbul olan üç dua vardır; zulme, haksızlığa uğrayan kimsenin duası, misafirin duası ve ana babanın çocuklarına duaları…” [19]

“Kelime-i şehadet ve anne babanın evladına yaptığı dua hariç her şey ile Allah-u Teala arasında bir perde vardır.” [20]

“Babanın duası perdeyi deler (kabul makamına ulaşır).” [21]


Kaynakça:

[1] İmam Rafii

[2] İhya-u Ulumi’d-Din

[3] İhya-u Ulumi’d-Din

[4] Buhari, Müslim

[5] Ebu Nuaym

[6] Taberani

[7] Nehc’ul- Fesaha

[8] Riyaz’ün Nasihin

[9] Şir’at-ül İslam

[10] Taberani

[11] Riyaz’ün Nasihin

[12] Beyhaki

[13] İbn-i Receb

[14] İmam Rafii

[15] Ebu Davud, Nesai, İbn Mace, Hakim

[16] Müslim

[17] Ahmed, İbn Hibban

[18] Cem’ul Fevaid

[19] Tirmizi

[20] İbn-ün Neccar

[21] Kütüb-i Sitte
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Anne-babanın evladı üzerindeki hakları nelerdir?




Evladın anne babaya nasıl davranması gerekir?

Anne babanın evlatları üzerinde çok önemli hakları vardır

“Bu ümmetlerin üzerinde, yaratanın hakkı ile Peygamberlerin hakları vardır. Ana hakkı benim hakkıma, baba hakkı ise Peygamberlerin hakkına benzer.” [1]

“Birisi: “Ya Resulullah! Anne-babanın evladı üzerinde ne hakkı vardır?” diye sorunca Resul-i Ekrem (asm):

“Onlar senin ya cennetin, ya cehennemindir. (Onlara iyilik yaparsan cennete, kötülük yaparsan cehenneme gidersin.) buyurdu.” [2]

Evladın ilk görevi, onlara itaatsizlik etmeyerek her daim onlara hizmet etmektir

Çocukların ana ve babalarına karşı başlıca vazifeleri; onlara hürmet ve itaat etmektir. Kendilerinin hayatlarına vesile olan, kendilerini senelerce bir muhabbet ve şefkatle kucaklarında beslemiş bulunan babalarına analarına karşı “of” demeleri bile caiz değildir.

Babasına, anasına bakmayan, onların meşru emirlerini dinlemeyen, onların ihtiyaçlı zamanlarında yardımlarına koşmayan bir çocuk hayırlı evlat olmak şerefinden mahrum kalır, toplumun fertleri arasında kıymetli bir uzuv sayılamaz, Hak Teala’nın (cc) azabına müstehak olur. Babalar hürmet analar da yardım bakımından önceliklidir. Bununla beraber ananın hakkı, babaya göre iki kattır. [3]

Cenab-ı Hak anne-babaya karşı gelmeyi haram kılmıştır

“Cenab-ı Hakk size; ana babaya karşı gelmenizi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmenizi, verilmesi gerekeni vermemenizi, hakkınız olmayanı almanızı haram kıldı. Dedikodu yaparak lüzumsuz şeyler konuşmanızı, gereksiz şeyler konuşmanızı ve boş yere mal harcamanızı da mekruh kıldı.” [4]

Anne-baba kafir bile olsa onlara ihsanda bulunulmalıdır

Hz. Ebu Bekir’in (ra) kızı Esma (ra) şöyle rivayet eder:

“Rasulullah (asm) zamanında Allah’a inanmayan annem yanıma gelirdi. Rasulullah’a (asm):

Beni özlediği ve sevdiği için annem yanıma geliyor. Ona iyilik ve ihsanda bulunabilir miyim? diye sordum O da:

“Evet, annene iyilik ve ihsanda bulun” dedi. [5]

Anne babaya her daim şükretmeli ve onlara minnettar olunmalıdır

“İnsana, ana babasını (gözetip, onlara iyilik etmesini) de tavsiye ettik. Anası onu, zayıflık üstüne zayıflık çekerek (karnında) taşımıştı (sütten) ayrılması da iki sene içinde olur. (Bu yüzden;) “Bana şükret! Ana babana da!” (diye tavsiye ettik). Dönüş ancak banadır.” [6]

Bir kişi, tavafta yaşlı annesini kucağına alarak ona tavaf ettiriyordu. Peygamberimize (asm):

“Hakkını ödedim mi?” diye sordu. Peygamberimiz (asm):

“Hayır, onun sana hamileyken aldığı tek bir nefesi bile ödeyemedin” dedi.

İşte böyle bir nefes verimindekini bile değil. Hamileliği veya doğum anındaki, zira o onu güçsüzlükler içinde taşırdı. Bu duygulandırıcı sahne aracılığıyla ilk nimet verene, ardından da ikinci nimet veren ana-babaya şükrana yönlendirerek görevleri sisteme koyuyor. Buna göre; önce Allah’a şükür geliyor, onu ana-babaya teşekkür izliyor. “Bana ve ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur.” Bu gerçeği edilmiş şükrün yarar sağlayacağı ahiret gerçeği ile bağlıyor. “Dönüş Allah’adır.” [7]

Anne-babana karşı nazik davranmalı ve onları incitmemeli

“Eğer ana-babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara “öf be, bıktım senden” deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve saygılı sözler söyle. Hem onlara merhamet(in)den alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki: “Rabbim! (Onlar) beni küçük iken nasıl(merhamet edip) yetiştirdilerse, (sen de) onlara (öyle) merhamet eyle!” [8]

Tohumdan çıkan fidanın tohum tanesindeki bütün gıda maddelerini emerek onu kapak haline getirdiği, bir civcivin yumurtanın içindeki bütün gıdaları yiyerek onu bir kabuktan ibaret bıraktığı gibi çocuklar da anne-babalarının güzel nimetlerini, çabalarını, sağlıklarını ve bütün enerjilerini emerek onları -eğer ömürleri vefa ederse- düşkün ihtiyarlar haline getirirler. Buna rağmen yine de anne ve baba hallerinden mutludurlar.

Çocuklar ise,
bunların hepsini çok çabuk unuturlar, ileriye dönük rollerini yerine getirmeye
koşarlar. Eşlerine ve çocuklarına yönelirler. Böylece hayatın akışı devam eder.

İşte bu nedenle
anne-babaların çocuklarına iyi davranmaları için özel bir övgüye ihtiyaçları
yoktur. Bu konuda vicdanları sağlam bir şekilde coşturulması gerekenler
çocuklardır. Onlara hatırlatılmalıdır ki, kuru bir ceset haline dönene kadar
bütün enerjilerini ve imkânlarını, onlar için harcayan kuşağa karşı görevlerini
hatırlasınlar! [9]

Mal ile de anne babanın hakkını gözetmeli ve onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışılmalıdır

Malı, parayı onlara serbest etmek gerekir. Ne zaman isterseniz, malım, param sizefeda olsun demeli, bir kızgınlıkları varsa, bu yolla onları teskin etmelidir. Ana-babaya harcanan paradan sual olunmaz. Muhtaç olan ana-babaya yardım farzdır.

Kime infak edeceğini soran kimseye Resulullah Efendimiz;

Kendine, ana-babana, sonra hanımına ve çocuklarına, hizmetçine bundan sonrasını da artık sen bilirsin.” buyurdu. [10]

Zengin çocuğun, fakir olan ana-babasına nafaka vermesi farzdır. Fakir kimsenin, fakir babasına nafaka vermesi farz değildir. Fakir olan ana-babasını kendi evine alıp, birlikte otururlar. [11]

Uzakta iseler ziyaretlerine gidilmeli ve gönülleri alınmalıdır

Ana-baba ve mahrem akrabaları ziyaret etmek vaciptir. Hiç olmazsa, selam göndererek, tatlı mektup yazarak onların gönüllerini almalıdır. Ziyarette sıra, ana, baba, evlat, dede, nine, kardeş, amca, hala, dayı ve teyzedir.

Onların giyim kuşam gibi ihtiyaçlarında da yardımcı olmak gerekir

Anne babanın ihtiyaçları olup da söylemekten çekineceklerini göz önünde bulundurmak gerekir. Bunun için onlar istemeden, evladın bu ihtiyaçları gidermesi gerekir. Hatta kendinden önce, onlara elbise almalı ve kendi yiyeceğinden iyisini onlara vermelidir.

Anne-babanın dostlarına ikramda bulunulmalıdır

Dostlarını dost bilip davet ederek gönüllerini alıp, düşmanlarından da uzak durmaya çalışmak gerekir. Onları sevindirecek şeyleri yapıp, üzecek şeylerden uzak durmak gerekir.

Hastalandıkları zaman, tedavileri ile meşgul olmak ve ilaç masraflarını tedarik edilmelidir

Evlerini temizlemek, boyamak, tamir etmek gibi hususlar yerine getirmesi gereken vazifelerdendir

Evladın yerine getirmesi gereken diğer başlıcagörevleri ise şöyledir:

Maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak,

Huzurlu bir yaşama ortamı sağlamaya çalışmak,

İstetmeden vermek,

Kendilerinden aşırı fedakarlıklar beklememek,

Haklarında şikayetçi olmamak,

Kusurlarını saklayıp iyiliklerinden söz ederek itibarlarını korumak,

Uyarılmaları zorunlu olan durumlarda ise uyarıları incitmeden yapmak,

Hayatta iken ve öldükten sonra haklarında duacı olmak,

Haram olmayan konularda isteklerini yerine getirmek,

Hayır ve ibadetlerine yardımcı olmak,

Öldüklerinde vasiyetlerini yerine getirmek ve arkalarından hayır hasenatta bulunmak,

Hatıralarını yaşatmak üzere dostlarıyla ve sevdikleriyle ilişkiyi devam ettirmek,

Dinin ve örfün gerekli veya güzel bulduğu diğer hususlarda lazım geleni yapmak. [12]



Kaynakça:

[1] Ahmediyye Şerhi

[2] İbn-i Mace

[3] Ömer Nasuhi Bilmen; Büyük İslam İlmihali

[4] Buhari

[5] Buhari, Müslim, Ebu Davud

[6] Lokman, 14

[7] Seyyid Kutub; Fizilal’il Kur’an

[8] İsra; 24

[9] Seyyid Kutub; Fizilal’il Kur’an

[10] Nesai

[11] Hayreddîn-i Remlî ; Fetava-i Hayriyye

[12] Prof. Dr. M. Zeki Duman; Adab-ı Muaşeret Görgü Kuralları
 
Üst