Neşir ve Neşriyat

yozgati

Well-known member
Neşir ve Neşriyat

Neşir ve Neşriyat arasındaki fark nedir?​

نشريات NEŞRİYÂT: Gazete, kitap, radyo ve sâir vasıtalarla neşrolunmuş, yayılmış şeyler.

نشير NEŞİR: Dağıtma, yayma, herkese duyurma.

●Hazret-i Üstad ulûm-u imaniyeyi neşretmekle, âlem-i İslâm ve âlem-i insaniyeti hayattar ve ziyadar eylemiştir. Cenab-ı Hak, o büyük üstaddan ebediyen razı olsun. Sözler ( 763 )

●Risale-i Nur eserleri gibi eserler neşretmek ve böylece cihanın maddî manevî "Fâtih"i olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sünnet-i seniyesinin bir hizmetkârı olarak, bugün milyonlara baliğ olan bir câmiayı, inayet-i İlahî ile, Kur'an-ı Hakîm'in cadde-i kübrasında selâmetle ilerletmek ve mü'minlerin ve beşeriyetin sadece dünyalarını değil, ebedî saadetlerini temine Risale-i Nur gibi bir eserle vesile olmak; bu mezkûr hususiyetlerin manevî şahsında toplanması, Risale-i Nur müellifi Bedîüzzaman Said Nursî gibi, tarihte hangi bir zâta daha nasîb olmuştur acaba? Sözler ( 770 )

●..hakaik-i Kur'aniyeyi neşretmek kudsî vazifesi.. Şualar ( 560 )

●.Evet, Risale-i Nur iman-ı tahkikîyi bu vatanda neşretmekle imanı kuvvetlendirip, bu memleketteki dinsizlik ve imansızlık, dalalet ve sefahete karşı mukabele ve müsbet bir tarzda mücadele ederek bunları mağlub etmiştir. Tarihçe-i Hayat ( 156 )

●Ve velayet-i kübra ashabları olan Sahabîler gibi, veraset-i nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır. Tarihçe-i Hayat ( 315 )

●Risale-i Nur'u okumağa ve neşretmeğe, kahraman üstadları misillü feragatla çalışırlar.

Tarihçe-i Hayat ( 542 )

●haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti'nin vazifesidir.

Tarihçe-i Hayat ( 616 )

●bütün maksadları, Kur'an-ı Mecid'in hidayetinden ve hakaik-i imaniye ile nurlanmaktan ibarettir. Bütün çalışmaları ilim ve irfan ve hakaik-i imaniye neşretmektir. Tarihçe-i Hayat ( 731 )

●Risale-i Nur talebeleri, bu musibete karşı çabalamak mecburiyetiyle hakikî ve en mühim vazifesi olan neşir hizmetini bırakmağa mecbur oluyor. Kastamonu Lahikası ( 198 )

●İslâmî fikri zedeleyen ve bütün beşeriyeti tehdid eden, yeni nesillere ve gençliğe imansızlık fikr-i küfrîsini aşılamak isteyen kitab, broşür, gazete gibi neşir vasıtalarının İslâm ve iman düşmanlarınca ön plâna alındığı böyle acib ve dehşetli bir zamanda elbette Risale-i Nur'a, okunmasına, neşredilmesine şiddetle ihtiyaç ve zaruret var. Barla Lahikası ( 7 )

●Hakaik-i Kur'aniye nurları olan Sözler, Lem'alar gibi eserlerini te'lif, tashih ve neşr ile meşgul olmakla beraber kelimat-ı kudret olan masnuat ve mevcudatı seyr ü temaşaya, kitab-ı kâinatı mütalaaya çok müştak idi. Tarihçe-i Hayat ( 460 )

●Risale-i Nur'u okuyacağız, neşredeceğiz. Sözler ( 769 )

●Neşr-i hak için Enbiyaya ittiba' etmekle mükellefiz. Kur'an-ı Hakîm'de, hakkı neşredenler اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللّٰهِ ٭ اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللّٰهِ diyerek, insanlardan istiğna göstermişlerdir." Asa-yı Musa ( 263 )

●Dinsizliği, zındıkayı neşredenler, müdhiş tokatlar yiyecekler. Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 199 )

●Risale-i Nur parlıyor. Neşriyat dairesi genişliyor. Sözler ( 768 )

●Taarruzlar ancak ve ancak Nur'un neşriyat ve fütuhatının genişlemesine, inkişafına sebebdir ve millet-i İslâmiye nazarında itimad ve emniyet kazanmasına medardır. Tarihçe-i Hayat ( 690 )

●manevî tesirat ve fütuhatına ve neşriyatına şahid olan İslâmiyet düşmanları yine bazı taarruzlar yapmışlar. Tarihçe-i Hayat ( 690 )

●Risale-i Nur'un hakikî şakirdleri, neşriyat-ı diniyelerinde ve ittiba-ı sünnetteki ibadetlerinde ve içtinab-ı kebairdeki takvalarında, Kur'an hesabına vazifedar sayılırlar. İnşâallah riya olmaz. Meğer ki, Risale-i Nur'a başka bir maksad-ı dünyeviye için girmiş ola. Kastamonu Lahikası ( 185 )

●kıyas-ı fasid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyat ile ahlâk-ı İslâmiyeyi sarstılar. Ve efkâr-ı umumiyeyi perişan ettiler. Divan-ı Harb-i Örfi ( 17 )

Vasiyetnamemdir!

Aziz, sıddık kardeşlerim ve vârislerim!

Ecel gizli olmasından, vasiyetname yazmak sünnettir.

Benim metrukâtım ve Risale-i Nur'dan olan benim hususî kitablarım ve güzel cildlenmiş mecmualarım vesair şeylerimin bütününü, Gül ve Nur fabrikalarının heyetine, başta Hüsrev ve Tahirî olarak o heyetten oniki {(*): Kardeşim Abdülmecid, Zübeyr, Mustafa Sungur, Ceylan, Mehmed Kaya, Hüsnü, Bayram, Rüşdü, Abdullah, Ahmed Aytimur, Âtıf, Tillo'lu Said, Mustafa, Mustafa, Seyyid Sâlih.} kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum.Onlara bırakıyorum ki; emr-i hak olan ecelim geldiği zaman, benim arkamda o metrukâtım, benim bedelime o sadık ve mübarek ellerde hizmet-i Nuriye ve imaniyede çalışsın ve istimal edilsin. Emirdağ Lahikası-1 ( 136 )

Neşir Tüm Nur Talebelerinin vazifesi olurken, Neşriyat Üstadımızın Tayin ve muvazzaf kıldığı kimselere mahsustur. Onlar neşriyatı yapacak bizler de neşrini taki bu hizmet yürüsün. Yoksa herkes neşriyat kurarsa meşreblerin ihtilafiyla kuvvet zayi olur ittihad ve ittifak zail olur.

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL
 

faris

Well-known member
Neşriyat yaptıklarında dahi herşey ortada 20 küsür yayınevi kafasına göre orasını burasını çıkartıp kendi tarz ve meşreblerine göre bu eserleri neşretmekte. Hatta o kadar ileri gidilmiş ki Ustad Bediüzzamanın mahremdir dediği eserleri dahi şekillendirip basma cesaretini göstermişler..

Şimdi deistler, ben peygambere inanmıyorum ama Allah'a inanıyorum diyorlar. Bunun gibi birçok mezhep ve meşreb kendi tarzlarına göre bir kulvar oluşturmuşlar o kulvarda koşturuyorlar. Ne kadar koşarlarsa koşsunlar hedeflerine ulaştıracak rehberlere itaat etmedikçe zafere ulaşamazlar. Risale-i Nurun hakikatine ve vazifesine inanıp bu hizmeti kuraniyeyi günümüze ulaştıran ağabeyleri varisleri bir kenara iterek sıradanlaştırmakla bu kıymetli eserleri kıymetsiz ellerinde heba etmekten başka iş yapamazlar. Maalesef bir takım akıldan ve hakikatten yoksunlar bu eserlere Kur'anın Malıdır diyip parmak karıştırmaktan imtina edemeyecek kadar cesaret gösteriyorlar.. Risale-i Nur bir bütündür, bir yerini cımbızlayarak diğer bütün hakikatleri görmezden gelmek hakikate değil anarşizme yol açar.

Ve bu son yıllarda Risale-i Nurun hukukuna tecavüz o kadar ileri gidilmiş ki medyada bu eserlerin hakikatlerinden ziyade daha çok hukuku konuşulmakta. Hatta bu işlerde hak taleb edenlere baktığımızda gayeleri bu hakikatleri neşretmekte iken siyaset ile iç içe girmiş durumdalar, dolayısıyle bu eserleri dahi siyasete alet ediyorlar. Elbette bunun da manevi şiddetli bir tokadı olacak..
 

yozgati

Well-known member
Neşriyat yaptıklarında dahi herşey ortada 20 küsür yayınevi kafasına göre orasını burasını çıkartıp kendi tarz ve meşreblerine göre bu eserleri neşretmekte. Hatta o kadar ileri gidilmiş ki Ustad Bediüzzamanın mahremdir dediği eserleri dahi şekillendirip basma cesaretini göstermişler..

Şimdi deistler, ben peygambere inanmıyorum ama Allah'a inanıyorum diyorlar. Bunun gibi birçok mezhep ve meşreb kendi tarzlarına göre bir kulvar oluşturmuşlar o kulvarda koşturuyorlar. Ne kadar koşarlarsa koşsunlar hedeflerine ulaştıracak rehberlere itaat etmedikçe zafere ulaşamazlar. Risale-i Nurun hakikatine ve vazifesine inanıp bu hizmeti kuraniyeyi günümüze ulaştıran ağabeyleri varisleri bir kenara iterek sıradanlaştırmakla bu kıymetli eserleri kıymetsiz ellerinde heba etmekten başka iş yapamazlar. Maalesef bir takım akıldan ve hakikatten yoksunlar bu eserlere Kur'anın Malıdır diyip parmak karıştırmaktan imtina edemeyecek kadar cesaret gösteriyorlar.. Risale-i Nur bir bütündür, bir yerini cımbızlayarak diğer bütün hakikatleri görmezden gelmek hakikate değil anarşizme yol açar.

Ve bu son yıllarda Risale-i Nurun hukukuna tecavüz o kadar ileri gidilmiş ki medyada bu eserlerin hakikatlerinden ziyade daha çok hukuku konuşulmakta. Hatta bu işlerde hak taleb edenlere baktığımızda gayeleri bu hakikatleri neşretmekte iken siyaset ile iç içe girmiş durumdalar, dolayısıyle bu eserleri dahi siyasete alet ediyorlar. Elbette bunun da manevi şiddetli bir tokadı olacak..

Varisleri kabul etmemek onların neşriyatından başka neşir oluşturmak SADECE KURAN BİZE YETER, ASHABA GEREK YOK gibi fikirleri ileri sürenlerle aynı mecraada koşmak demektir.
 
Üst