İmam Mevdûdi bu konuda şunları söylemektedir:
Buradaki Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın emri, insanların sırlarını, gizli yönlerini araştırmayın, birbirinizin kusurlarını soruşturmayın, başkalarının hal ve hareketlerini araştırmayın demektir. Bu hareketler ister su-i zandan dolayı yapılsın yahut kötü niyetle birine zarar vermek için yapılsın veya sadece kendi merakını gidermek için yapılsın, her durumda da dinin yasakladığı şeylerdir.
Başkalarının üzerine perde çekilmiş hallerini araştırmak, o perdenin arkasına uzanarak kimin ne ayıbı var, kimin ne kusuru var, kimin ne biçim gizlenmiş hataları var diye öğrenmeye çalışmak, bir Müslüman’ın işi değildir. İki kişinin özel konuşmasına kulak kabartmak, komşuların evlerinin içini merak etmek, çeşitli yollarla başkalarının aile hayatını veya onların şahsi davranışlarını araştırmak büyük bir ahlâksızlıktır ve birçok kötülüğe sebebiyet verir. (Mevdûdi, Tefhim, Hucurat, 12)
Birer mümin olarak bizlere düşen sorumluluk ise; insanların hatalarını, ayıplarını ve kusurlarını ortaya çıkarıp yaymak değil, bilâkis onları bu hatalardan kurtaracak yardım ve nasihatlerde bulunmaktır. Nitekim Rahmet Nebisi (sas) Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeşine yardım et (Buhari) buyurmaktadır.
Müslümanların hata ve kusurlarını araştırmak ahirette büyük bir vebal yükleyeceği gibi dünyada da rüsva olmanın sebeplerindendir. Zira Peygamber-i Zişan (sas) efendimiz ikaz ediyor
“Ey diliyle ikrar edip kalbiyle iman etmeyenler! Müslümanlara eza ve cefa etmeyin, onları küçümsemeyin, aşağı görmeyin, kusurlarını araştırmayın. Çünkü bir müslüman kardeşinin ayıplarını araştıran bir kimsenin ayıplarını da Allah araştırır. Hak Teâlâ da bir kimsenin kusurlarını tetebbu ederse (araştırırsa) onu rezil rüsva eder. (Tirmizi)
Hz. Ömer (ra) hilafeti döneminde şehrin asayişini kontrol için geceleyin Medinede dolaşırken evlerden birinde bir adamın şarkı söylediğini işiterek, evin duvarından, evin içindeki adama bakmaya başladı ve; Ey Allahın düşmanı! Sen günah işlerken Allahın seni koruyup durumunu hiç kimseye bildirmeyeceğini mi sanıyordun?dedi.
Adam; Sen de ya Emiril müminin dur, çok acele etme! Eğer ben Allahın bir emrine muhalefet etmiş isem, sen Onun üç emrine muhalefet etmiş bulunuyorsun!
Cenab-ı Allah; Tecessüs etmeyin (Birbirinizin kusurunu araştırmayın) (Hucurat, 12) buyurduğu halde, sen benim halimi araştırdın.
Cenab-ı Allah; Evlere kapılardan gerin (Bakara, 189) buyurduğu halde sen, benim evime duvardan geldin.
Cenab-ı Allah; Kendi evlerinizden başka evlere, sahiplerinden izin almaksızın ve onlara selam vermeden girmeyin. (Nur,27) buyurduğu halde sen, benden izin almadan evime girdin. dedi.
Hz. Ömer (ra), adama; “Ben seni bağışlarsam, sende beni bağışlar mısın? dedi.
Adam; Evetdeyince, Ömer (ra) geri dönüp adamı kendi haline bıraktı. (Y. Kandehlevî, Hayatüs- Sahabe, c:2, sh: 618)