Kelime Analizi 95: Ferâset

kenz-i mahfi

Sorumlu
FERASET (Arapça) فراست
Zihin uyanıklığı. Bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti. Bir kimsenin ahlâk ve istidadını yüzünden anlamak. Firasetin bir nev'i, sebebini anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir. Diğer nev'i ise kesbîdir. Muhtelif huy ve tabiatları bilmek neticesinde hâsıl olur. Yiğitlik. Binicilik manalarına da gelmektedir.
Arapça "Ferase" فرس kelimesinden türetilmiştir. Bu kelime (hayvanın avını) parçalamak, bir şeyi incelemek, gözle süzmek, birindeki bir özelliği görmek, tespit etmek demektir.
Bu kelimeden türetilen "iftiras" افترس kelimesi "avını parçalamak" demektir.
"Faris" فارس kelimesi "binici, atlı, süvari, kahraman, şövalye" gibi manalara gelmektedir. Çoğulu "fursân" ve "fevâris" kelimeleridir.
"Feraset" فراست kelimesinin aslı "firaset"tir. "ince görüş" manasına gelmektedir.
Hem "ilmü feraset" علم الفراست tabiri "yüz/el vb.nin görünümünden insanların kişilikleri ile ilgili bilgiler çıkaran veya bunu konu edinen bilim"dir.
Yine bu kelimeden türetilen "ferâs" فراس kelimesi "at" demektir.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Feraset, zihin uyanıklığı, ber şeyi çabukça anlama kabiliyeti, bir insanın ahlakını, kabiliyetini yüzünden anlamak melekesidir.
İki türlü feraset vardır.
1- Bir nevi ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin meydana gelir.
2- Kazanma eseridir ki, muhtelif tabiatlara vakıf olmak sebebiyle meydana gelir.
Ferasetin zıddı ahmaklıktır, zekadan mahrum olmaktır. Ahmak insan aynı zamanda ferasetsizdir. Ferasetli kişilerin huzurunda dikkatli davranmak lazımdır, edebe, fazilete aykırı davranmamak lazımdır, Ferasetli kimselerin ferasetinden sakınmak lazımdır, zira o Allah'ın nuruyla bakar.
Müminlerdeki ferasetin kaynağı, Allah'ın müminin kalbine ilka ettiği nurdur. İman nuru bir kez mü'minin kalbine düşünce, artık o andan itibaren "dünyayı aydınlatan büyük bir elektrik lambasının düğmesine dokunulmuş gibi her şey aydınlanmaya başlar. Kafa feneri yerine hakikat güneşi devreye girer.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Yukarıdaki kelime tahlilinde "feras" kelimesinin Arapça'da "at" manasına geldiğini söylemiştir. Dolayısıyla aynı kökten türetilen "ferâs" ile "ferâset" kelimeleri arasında irtibat vardır. Yani atların görme duyuları ile "ferâset" kelimesi arasında bir bağlantı söz konusudur. Atların görme özelliklerinden söz edecek olursak;

Memeli hayvanlar arasında balinalar dahil olmak üzere en büyük göze sahip olan hayvan atlardır. Atların gözleri başlarının her iki tarafında yer aldığından gözlerinin yer aldığı bu açılar onlara dairesel bir bakış açısı sağlar. Bu açı sayesinde ise tam arkalarından gelmekte olan ya da duran herhangi bir canlıyı veya nesnesi görebilirler. Trafiğe çıkarılan at arabalarında atların gözlerine atların bu hassasiyetlerinden dolayı "at gözlüğü" takarlar. Böylelikle atların arkalarından ve yanlarından gelen nesneleri görüp ürkmeleri engellenmiş olur. Atların gözünün bu şekilde açılı yaratılmasından dolayıdır ki panoramik bir görüş ile her iki yanına da hakim olurlar. Atlar aslında tek gözleri ile dahi panoramik bir görüşe sahiptirler. Atlar yürüyüş ve koşma zamanlarında gözlerini birer dürbün gibi kullanma kabiliyetine sahiptirler.İki gözünü de aynı anda hareket ettirerek bir dürbün gibi burunlarının hizasını ve alt kısmını görürler. Atların büyük gözleri onlara hafif ve yavaş hareketleri dahi seçme kabiliyeti kazandırmıştır. Fakat bu kabiliyetleri rüzgarlı havalarda onları huzursuz eder. Çünkü rüzgarda savrulan kuma kadar en ufak hareketleri görebilen atlar için fazlaca görüntü kirliliği vardır. Atın gözlerinin böyle açılı olmasından dolayıdır ki atın gözü nereden görülüyorsa aslında at orayı görüyor demektir. Ata binen bir kişi atın kendisini görüp görmediğini merak ediyorsa gözlerine bakması yeterlidir. Eğer atın gözünü görüyorsa at da onu görüyor demektir. Atlar zayıf ışıklara karşı duyarlı olduklarından gece görüşüne de sahiptirler. Detaylar konusunda ise insana yakın bir görüş kabiliyetine sahiptirler. Atların göz mercekleri kafa yapısının dışına yerleştirildiği için gözlerinin her biri etrafı 160-170 derecelik açıyla görebilir. Birbirinden bağımsız olarak görme kabiliyeti sunan bu göz yapısı sayesinde atlar her iki tarafındaki nesneleri fark edebilirler. Dolayısıyla atlar takriben 320 derecelik bir görüş açısına sahiptir. İnsanla kıyas edildiği zaman oldukça büyük bir görüş açısı demektir.

Bu kadar izahtan sonra "feraset" kelimesi ile aynı kökten türetilen ve Arapça'da "at" manasına gelen "ferâs" kelimesi arasında böyle muhteşem bir alaka vardır. Feras kelimesi "at" demek olduğuna göre "feraset" de atın görme gücü yani görüş kabiliyeti ile alakalıdır diyebiliriz. İşte Arapça'da böyle muhteşem bir kelime ve mana zenginliği mevcuttur.
Feraset kelimesini atın görüş kabiliyeti ile ilişkilendirdiğimiz zaman müminin feraseti, bakılmakta olan herhangi bir şey veya hadisenin önünü, arkasını yani zahirini ve perde arkasındaki sebeplerini görebilmesianlamına gelmektedir.Geçmişi, şimdiyi ve geleceği aynı anda görüp değerlendirebilme kabiliyeti manasına da gelmektedir. Dolayısıyla "feraset" denildiği zaman, hem derinlik hem de ihatalı bir bakış kastedilmiş demektir.
 
Üst