Kelime Analizi 85: Model

kenz-i mahfi

Sorumlu
MODEL (Fransızca)
"Model" kelimesi günlük hayatta çok değişik amaçlarla kullandığımız bir kelimedir. Kullanım alanlarına bakıldığında;
1- Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek,
2- Bir özelliği olan nesne veya kişi
3- Biçim,
4- Giysi örneklerini içinde toplayan dergi
5- Otomobil gibi vasıtalarda tip
6- Benzer
7- Örnek olmaya değer kimse veya şey, örnek, paradigma,
8- Manken,
9- Tasarlanan ürünün tanıtım veya deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip

"Model" kelimesi Fransızca "modèle" (bir şeyin küçük boyutta numunesi) kelimesinden dilimize aynen geçmiştir. Yine bu manaya gelen "nümune" kelimesi Farsça olup "örnek, görümlük" demektir. Günlük hayatta en çok kullandığımız ve pek çok şeyi tarif edebileceğimiz bir kelimedir model...

"Model" kelimesi özlü bir ifade ile "gerçek hayattaki bir nesnenin, durumun küçük ölçekli basit bir benzeri" olarak tanımlanmaktadir. Nasıl ki harita belli bir coğrafi alanı ifade ediyor fakat yerine geçemiyorsa "model" de aynen öyledir.

"Model"in örnek ve numune manasına gelmesine baktığımızda temsilen yapılan modeller bir şeyin bazı hususiyetlerini anlatmaya yarayan üç boyutlu ve küçük boyutta benzerleridir. Modellerin cinsleri çok farklı olmasından dolayı ortak bir model tarifinde bulunmak zordur. Pek çok alanda modellerden faydalanılmaktadır. Modeller genellikle aslından çok küçük olurlar. Mesela güneş sisteminin modeli çok küçüktür. Fakat bazı modeller vardır ki aslından daha büyük olmak zorundadır. Mesela bir maddenin molekül yapısını ifade eden model elbette ki aslından çok büyüktür. Topografyadaki modeller ise aslından çok küçük olmakla beraber çok karmaşıktır. Uçak, otomobil, gemi gibi ulaşım araçları yapılmadan önce modelleri yapılarak bu modeller üzerinde çeşitli testler gerçekleştirilir. Böylelikle hem yapılan şeyin küçük modelde denemesi yapılarak gerçek şartlara ne kadar uygun olarak üretildiği anlaşılmaya çalışılır. Bunun için bu sektörlerde modeller büyük ehemmiyet taşımaktadırlar. Model gerçeği temsil eder ama gerçek değildir.
Model kelimesini dilimizde en çok kullandığımız yerler, elbise ve giyim eşyaları modeli, saç modeli, araba modelidir. Yine Fransızca'dan ithal ettiğimiz "manken" kelimesi yerine de sıklıkla "model" kelimesi kullanılmaktadır. "Manken" kelimesi "terzi korkuluğu" manasında iken Cumhuriyetten sonra "model" yani canlı elbise tanıtan kimse (kadın) manasında kullanılmaya başlanmıştır.
Günlük hayatta çok kullandığımız "model" kelimesi Fransızca'dan dilimize geçmiş olup pek çok dilde ortak kullanıma sahiptir. Mesela:
Arnavutça, Azerice, Boşnakça, İngilizce, Hırvatça, Çekçe, Felemenkçe, Bulgarca, Rumence gibi pek çok dilde "model" kelimesi kullanılır. Bunlara karşılık;
Hintçe'de "modala"; Japonca'da "moderu"; Rusça'da "model'"; Gürcüce'de "modeli" ve Yunanca'da "montelo" kelimeleri kullanılmaktadır. İtalyanca'da "modello" kelimesi kullanılmaktadır. Latincesi "modus" kelimesi olup "ölçü" demektir.
"Model" kelimesinin Arapça'da karşılığı "enmuzec" kelimesidir.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Risale-i Nur Külliyatı'nda "model" kelimesi toplam 25 defa kullanılmıştır.
Risale-i Nur'da "model" kelimesinin kullanım alanlarına baktığımızda;
1- Terzilerin elbiseyi insan vücudunda denemek için kullandıkları şey manasında olarak
- Cenab-ı Hak, insana giydirdiği vücud libasını san'atına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış, o vücud libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder tağyir eder..." (Lem'alar, 9)
- ...gayet mahir bir sanatkar, güzel san'atını, kıymetdar servetini göstermek için, miskin bir adama modellik vazifesini gördürmek maksadıyla, bir ücrete mukabil, bir saatçik zamanda murassa' ve gayet sanatlı diktiği bir gömleği, bir hulleyi o fakire giydirir." (Lem'alar, 207)
- Meselâ; Nasılki terzi gibi bir san'atçı, bir çok külfetler, meharetlerle musanna' bir şeyi icad eder ve ona bir model yapar. Sonra onun emsalini külfetsiz çabuk yapabilir." (Sözler, 196)
- İşte bak o Nakkaş-ı Ezelî, her bir asrı bir model yaparak mu'cizat-ı kudreti ile murassa', taze bir alemi ona giydiriyor. Her seneyi bir mikyâs ederek, havarik-ı rahmetiyle musanna', taze bir kainatı o kamete göre dikiyor. Her bir günü bir satır yaparak dekaik-i hikmetiyle müzeyyen, mücedded mevcudatı onda yazıyor. Hem o Kadir-i Mutlak, her bir asrı, herbir seneyi, herbir günü bir model yaptığı gibi, ruy-i zemini, herbir dağ ve sahrayı, bağ ve bostanı, herbir ağacı birer model yapmıştır." (Sözler, 196)
- "Gayet zengin, nihayet derecede san'atkâr ve çok san'atlarda mahir bir zât; âsâr-ı san'atını, hem kıymetdar servetini göstermek için âdi bir miskin adamı, modellik vazifesini gördürmek için, bir ücrete mukabil bir saatte murassa', musanna' yaptığı gömleği giydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler verir, tebdil eder." (Sözler, 472)
- "Cenab-ı Vâcib-ül Vücud'un tecelliyat-ı icadiyesini tecdid ve tazelendirmek için her birtek ruhu model gibi ederek, her sene mu'cizat-ı kudretinden taze birer cesed giydirmek ve her birtek kitabdan ayrı ayrı bin muhtelif kitabı, hikmetiyle istinsah etmek ve birtek hakikatı başka başka surette göstermek ve kâinatların ve âlemlerin ve mevcudatların, taife taife arkasından gelmelerine yer vermek ve zemin hazırlamak için, Fâtır-ı Zülcelal kudretiyle zerratı tahrik ve tavzif etmiştir." (Sözler, 551)

- "hem hilkat-i arzdan tâ harab-ı arza kadar, belki ezelden ebede kadar ulaşacak, hikmetli, kudretli iki manevî elin varsa ve bütün atkılarımdaki bütün ferdleri icad edecek kemal-i intizam ve hikmetle tamir ve tecdid edecek sende bir iktidar ve hikmet varsa, hem bizim modelimiz ve bizi giyen ve bizi kendine peçe ve çarşaf yapan küre-i arzı elinde tutup mûcid olabilirsen, bana rububiyet dava et. Yoksa haydi dışarıya!" (Sözler, 595)

- "San'atkâr bir zât, bir ücret mukabilinde seni bir model yapıp gayet san'atkarane yaptığı murassa' bir libası sana giydiriyor..." (Mektubat, 45)

-"Herşey bir model olup, pek kesretli muntazam ve mevzut suretler giydiriliyor." (Mektubat, 230)

- "Demek o Mâlik-ül Mülk-i Zülcelal; küçük-büyük, cüz'î-küllî herşey'i birer model hükmünde inşa ederek, yüzler tarzda, taze taze nakışlarla münakkaş mensucat-ı san'atını onlara giydirir; cilve-i esmasını, mu'cizat-ı kudretini izhar eder. Kendi mülkünde herbir şey'i, birer sahife hükmünde inşa etmiş; her sahifede, yüzer tarzda manidar mektubatını yazar; hikmetinin âyâtını izhar eder, zîşuurlara okutturur." (Mektubat, 233)

- "Yirmialtıncı Söz'ün hâtimelerinde denildiği gibi; nasılki bir mahir san'atkâr kıymetdar bir elbiseyi murassa' ve münakkaş surette yapmak için, bir miskin adamı lâyık olduğu bir ücrete mukabil model yaparak kendi san'at ve meharetini göstermek için; o elbiseyi o miskin adam üstünde biçer, keser, kısaltır, uzatır; o adamı da oturtur, kaldırır, muhtelif vaziyetler verir." (Mektubat, 284)

2- Kaderin isbatında "model" kelimesi kullanılmıştır. Bunlar;
- Sâni'-i Zülcelal herbir nevi mevcudatın mahiyetini birer model ittihaz ederek ve nukuş-u esmasıyla kemalât-ı san'atını göstermek için; herbir şey'e hususan zîhayata, duygularla murassa' bir vücud libasını giydirerek, üstünde kalem-i kaza ve kaderle nakışlar yapar; cilve-i esmasını gösterir. Herbir mevcuda dahi, ona lâyık bir tarzda bir ücret olarak; bir kemal, bir lezzet, bir feyz veriyor." (Mektubat, 285)

- "Çünki zaman altına girdiği için o ferd-i vâhid bir model hükmüne geçer, her gün bir ferd-i âher şeklini giyer." (Mektubat, 332)

- "Sâni'-i Hakîm ve Nakkaş-ı Alîm, şu âlem sarayını müştemilâtıyla beraber bedî' bir surette yaptıktan sonra cüz'î ve küllî, cüz ve küll herşeye bir model hükmünde bir nizam-ı kaderî ile bir mikdar-ı muayyen vermiştir." (Sözler, 196)

- "Ve o mikdar-ı kaderî, o şey'in vücuduna bir plân, bir model hükmüne geçer." (Lem'alar, 193)

- "Ve madem esbab-ı tabiiye cahildir, camiddir; bir ilmi yoktur ki bir plân, bir fihriste, bir model, bir proğram takdir etsin, ona göre manevî kalıba gelen zerratı eritip döksün; tâ dağılmasın, intizamını bozmasın." (Lem'alar, 240)

- "Emr-i Kün Feyekûn'e mâlik olduğundan ve her baharda hadsiz mevcudat-ı bahariyenin madde-i unsuriyesinden başka, hadsiz sıfât ve ahval ve eşkallerini hiçten icad ettiğinden ve ilminde herşeyin plânı, modeli, fihristesi ve proğramı taayyün ettiğinden ve bütün zerrat onun ilim ve kudreti dairesinde hareket ettiklerinden, kibrit çakar gibi herşeyi nihayet kolaylıkla icad eder. "(Lem'alar, 241)

3 -Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (ASM)'in ümmete "model" olması hakkında;
- "İşte böyle bir zâtın ef'al, ahval, akval ve harekâtının herbirisi, nev'-i beşere birer model hükmüne geçmeye lâyık iken, ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin, (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar." (Lem'alar, 60)
 
Üst