Kelime Analizi 82: Hezeyan

kenz-i mahfi

Sorumlu
HEZEYÂN (هذیان) (Arapça)
Kötü sözler, soğuk şakalar, sayıklama, saçma sapan konuşmak manalarına gelmektedir.
Arapça "هذى" (sayıklamak" kelimesinden türetilmiştir. "هاذ" kelimesi "sayıklayan" demektir.
Boş ve anlamsız konuşmaları ifade etmek için "hezeyan" kelimesi kullanılmaktadır.
Arapça bu kelimenin Türkçe'deki karşılığı genellikle "sayıklama ve saçmalama" olarak kullanılmaktadır.
İngilizcede "delirium" kelimesiyle ifade edilmektedir. Farsça'da ise "hezeyan" kelimesi kullanılmaktadır.
Fransızca'da "delire" kelimesi kullanılmaktadır. İtalyanca'da "delirio" ile ifade edilmektedir.
Latincede "delirium" kelimesi kullanılmaktadır.

"Hezeyan" هذیان kelimesi mana olarak bir hastalık veya başka bir sebepten dolayı akla ve mantığa aykırı şeyler söylemek, saçma sapan konuşmak demektir. Bu hastalık maddi olabileceği gibi manevi yani kalbi hastalıktan da kaynaklanabilir. "Hezeyan"lı olma durumu bir hastalıktan kaynaklandığına göre mühim olan normal söz ile hezeyanlı sözü birbirinden ayırt edebilmektir. Hezeyanlı bir sözü ayırt edebilmek için illa ki bir uzman olmaya gerek yoktur. Hezeyanı anlayabilmenin en kolay yolu sebep-sonuç ilişkisini kontrol etmek olacaktır. Eğer sebep-sonuç ilişkisinde bariz hatalar var ise söylenilen söz delile dayanmayan saçma sapan bir söz yani hezeyandır.
İnsan sürekli hakkı aradığı için bazen eline batıl gelebiliyor, onu hiç şüphesi olmayan bir doğru gibi kabul edip aslında elindeki hezeyanın mantıklı olduğunu düşünmeye sevkediyor. Yani delili olmayan bir sözü sarsılmaz delillere dayanan bir fikir olarak kabul edebiliyor. Burada insanı hataya düşüren en mühim şey sebep-sonuç ilişkisini kuramamaktadır.
Mesela: Bir insanın elma çekirdeğini gösterip, koca elma ağacının küçücük çekirdekten kendi kendine çıktığını kabul etmesi bir hezeyandır. Akılsız, şuursuz, kuvvetsiz, ilimsiz bir şeyin böyle bir şey yapamayacağını bildiği halde elinde delil olmadan "bu bundan olmuştur" demek hezeyanın en bariz delilidir.
Psikiyatri açısından "hezeyan" هذیان kelimesi 2'ye ayrılmaktadır.
1. Tuhaf hezeyanlar
2. Tuhaf olmayan hezeyanlar
Birincisine misal vermek gerekirse; "semavat ve zemini bilim yarattı" demek tuhaf bir hezeyandır. Gerçekliği olmayan bu şekildeki saçma sapan ve delili olmayan sözlere tuhaf hezeyan denilir.
İkincisine misal vermek gerekirse; "eşi tarafından aldatıldığı" veya "gizlice takip edildiği" gibi hezeyanlardır. Bunlar mümkün olabilecek şeyler olmasına rağmen delilin sağlam olmaması yani sebep-sonuç ilişkisinin bozuk olması, söylenilen sözün "hezeyan" olduğunu göstermektedir.
En çok görülen hezeyanlar "kötülük görme düşüncesi, kıskançlık, büyüklük, suçluluk önemli bir kişinin kendisine aşık olduğu şeklindedir.
"Hezeyan" هذیان kelimesinin Ebced Değeri: 666'dır.
Risale-i Nur Külliyatı'nda "hezeyan" هذیان kelimesi toplam 50 defa zikredilmiştir. İman ve itikad yönlerinden "hezeyan"ın هذیان üzerinde pek çok durulmuş ve hezeyanlı fikirlerin neler olduğu gösterilmiştir. Risale-i Nur'da bahsi geçen ve hezeyanlı fikirler olduğu beyan edilen meselelere sadece birkaçına misal vermek gerekirse;
Güneşin ışığını gördüğü halde güneşi inkar etmek hezeyandır.
Nihayetsiz kudret sahibi Cenab-ı Hakk'ın dünyayı yarattığını kabul edip ahireti yaratamayacağını kabul etmek hezeyandır.
Kainatın vücudunu kabul edip yaratıcısı olduğunu inkar etmek hezeyandır. Aynı şekilde kainatın vücudunu inkar eden sofestailerin fikirleri de hezeyandır.
Aciz, sağır, kör, karmakarışık esbaba tesir vermek hezeyandır.
Kur'an-ı Kerim'i beşer kelamı farzetmek hezeyandır.
Kitabı görüp katibini inkar etmek hezeyandır.
Kur'an'a karşı muaraza edip "onun gibi söz söyledik" diyen Müseylime gibilerin sözleri hezeyan derecesinde kalmıştır.
Cenab-ı Hakk'a evlad isnad etmek müthiş bir hezeyandır. Aynı şekilde meleklerin "haşa!" O'nun kızları olduğunu isnad etmek de öyle saçma sapan bir hezeyandır.
"Kör, sağır, hududsuz, sel gibi akan küllî anasır ve tabayî' ve esbabın işidir" diyen bedbaht, "O tiryak-ı acib, kendi kendine şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur" diyen divane bir hezeyancı, sarhoşbulunan bir ahmaktan daya ziyade ahmaktır. Evet o küfür, ahmakane, sarhoşane, divanece bir hezeyandır.
Zerrelere ezeliyet vermek bir hezeyandır.
Hadsiz delilleri bulunan ahiretin vücudunu inkar etmek bir hezeyandır.
Sanatı görüp sanatkarı inkar etmek bir hezeyandır.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Hezeyanla şüpheyi birbirinden ayırt etmek gerekir. Sözgelimi bir insan komşusunun kendisini öldürmeye çalıştığını düşünse ama bundan emin olmasa buna hezeyan denemez. Psikiyatrik değerlendirmede, bir düşüncenin hezeyan olup olmadığını anlamak için, konuyu bir hafiye gibi incelemeye gerek yoktur. Mesela belli biri tarafından öldürülmeye çalışıldığına inanan bir kişinin düşüncesinin hezeyan olup olmadığını anlamak için bu durumun doğru olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Akıl yürütme biçimi ve konuyla uğraşma şeklinden hezeyan olup olmadığı anlaşılabilir. Mesela komşusunun kendisini öldürmeye çalıştığı şeklinde hezeyanı olana bu fikre nereden vardığını sorduğumuzda “komşum kapısının önüne kırmızı çöp kutusu koyuyor, bu şekilde beni öldüreceğini söylüyor” der. Bu yargı muhakeme bozukluğunu göstermektedir. Akıl hastalığının temel özelliği muhakeme bozukluğu, sebep-sonuç ilişkilerini mantıksız kurmadır. Karısının kendisini aldattığını iddia eden bir ki;i, kanıt olarak karısının akşamları yorgun olmasını gösteriyordu. “Bu durum ev işi yapmasına bağlı olamaz mı?” diye sorulduğunda “benim karımınki ondan değil, bundan eminim” der. Hezeyanları olan kişiler doğruluklarını ispatlamak, kendilerini hayali düşmanlarından korumak ya da haklarını almak için büyük bir çaba içindedirler. Hayatları adeta bu hezeyan etrafında dönmeye başlar.

Kendisinin mehdi veya bu tür bir kurtarıcı olduğunu iddia ederek etrafına pek çok insanı toplayan kişiler, eğer dolandırıcı değillerse, genellikle hezeyanlı bozukluk (paranoya) hastasıdırlar. Hezeyanlı bozukluk (paranoya) hastalığında, şizofrenidekinden farklı olarak, tek bir hezeyan vardır; bu hezeyan sistemlidir, tuhaf değildir. Hezeyanıyla ilgili çok geniş ve detaylı açıklamaları vardır. Etrafında olup biten hemen her şeyin, o kişiye göre hezeyan sistemi içinde bir yeri vardır. Mesela kendisinin mehdi olduğuna inanan bir ki;i, şehirde çıkan orman yangınının kendi mehdiliğini kutlamak için bir işaret olduğunu der.

Hezeyanlı kişilerin çevresindeki bazı insanlar da bu hezeyana ortak olabilirler. Hezeyana ortak olan insanlar hezeyanla ilgili konuda tıpkı bir akıl hastası gibi akıl yürütürler ancak aslında akıl hastası değillerdir, sadece etki altında kalmışlardır. Hezeyanı paylaşan kişiler asıl hezeyanlı hastadan uzaklaştıklarında, bir süre sonra düşünce tarzları değişir ve tedavi edilmese bile düzelirler. Buna “paylaşılmış hezeyan” adı verilir. Hezeyanlı bir kişinin etrafında ona inananların oluşturduğu topluluklar, hezeyanlar doğrultusunda yönlendirilerek akılla bağdaşmaz yollara itilebilirler. Bu topluluklar genel kabul görmüş inanç sistemlerinin dışında fikirler öne sürebilirler. Mesela kıyametin kopmak üzere olduğuna liderleri tarafından inandırılan Amerikalı bir grup insanın topluca intihar edişi medyaya da yansımıştı. hasta oldukları anlaşılan ve mehdilik hezeyanı olan hastaların ortak bir özelliği, hezeyanlarını İslam dinindeki bir meselenin üzerine bina etmelerine ve hezeyanlarını ispatlamak için İslam dinindeki bazı meseleleri kullanmalarına rağmen dinin temel esasları ile açıkça çelişen fikirlerinin olmasıydı. Bu çarpık fikirler için kendileri dışında bir delilleri bulunmamaktaydı. Bütün hezeyanlı durumlarda olduğu gibi bu hastalar da, din konusunda bilgili kişilerle konuştuklarında dahi düşüncelerini değiştirmiyorlardı.

Hezeyanlı hastalar insan ilişkilerinde genellikle güvensizlik yaşarlar. Bunun muhtemel sebeplerinden bazıları yetiştikleri aile ortamının düşmanca olması; annelerinin aşırı kontrolcü, babalarının ise soğuk ve sadist tutumlar içinde olmasıdır. Hezeyanlı kişilerin kullandığı temel savunma mekanizmaları reaksiyon formasyon (tersine davranma), inkar ve yansıtmadır. Hezeyanın meydana gelme mekanizması kişinin kendi içinde bastırdığı ve varlığını inkâr ettiği duygu ve düşünceleri (saldırganlık, bağlanma ihtiyacı vb.) bir başkasına ya da başkalarına yansıtmasıdır. Mesela saldırganlık duyguları bastırılıp inkâr edilerek “bana düşmanlık ediyorlar” şeklinde başkalarına yansıtılır. Bu insan kendini rahatsız eden duyguların varlığını inkâr ederek acı verici gerçeklerden kaçınır. Yansıttıkları kötülükleri başkalarının üzerinde görerek kabul edemeyecekleri dürtülerin kendilerinde olduğunu fark etmekten korunurlar. Aşağılık kompleksine karşı oluşturulan bir reaksiyon formasyon (tersine davranma) ve yansıtma ile büyüklük hezeyanı (megalomani) oluşur.

Hezeyanlı hastaların hissettikleri durum, kendilerini anlamayan ve karşı olan bir dünyada yaşadıklarıdır. Yansıtma temel savunma mekanizmalarıdır ve bütün kötülükleri çevredeki insanlara ve kurumlara yansıtırlar. Böylece iç dünyalarında tehdit edici olabilecek bir dürtüyü, bir dış tehdit ile yer değiştirerek kontrol ederler. Hastanın kontrol etme ihtiyacı, paranoyanın temelindeki düşük benlik saygısından kaynaklanır. Paranoid hastalar, kendilerini büyük görerek veya önemli kişi ve kuruluşların kendi peşinde olduğuna ya da kötülük etmeye çalıştığına inanarak, zayıflık duygularını ve aşağılık komplekslerini telafi ederler.

mesihlik ya da mehdilik iddia eden kişilerin normal gibi görünmeleri ve davranmalarına ya da çok bilgili ya da eğitimli olmalarına aldanmamak gerekir. Bu durum psikiyatrik bir rahatsızlığın parçası olabilir. Bu insanlar, çok aklı başında gibi görünüp pek çok insanı çevrelerine toplayabilir ve yanlış yönlendirebilirler. Bundan korunmak için inançlı kişilerin dinin bazı açık prensipleriyle çelişen ya da bazı dini konuları zorlamalı şekilde tevil eden yaklaşımlardan sakınmaları gerekir.
 
Üst