Kalbimde Hile Yoktur

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Kalbimde Hile Yoktur


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“(Yusuf dedi ki): Bu, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.” (Yusûf, 52)
Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Ey Rabbim!... Kalbime hidâyet eyle, dilimi doğru kıl, göğsümdeki hile ve kin duygusunu gider.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 25; Tirmizî, Deavât, 102)



Enes (ra) diyor ki. Allah Rasûlü (sav)’in ashâbından bazı kimselerle birlikte otururken:
“-Şimdi buraya cennet ehlinden bir şahıs gelecek!” buyurdu. Tam o esnada ayakkabılarını sol eline almış, sakalından abdest suları damlayan Ensar’dan bir adam çıka geldi. Ertesi gün Peygamberimiz bu sözü tekrarladığı sırada yine aynı şahıs aynı şekilde çıkageldi. Üçüncü gün de benzer durum tekrar etti. Allah Rasûlü oradan kalkınca Abdullah bin Amr adamı takip etti ve ona:
“-Babamla münakaşa ettim ve üç gün eve gitmemeye yemin ettim. Bu müddet içinde beni misafir edebilir misin?” dedi. O zat da kabul etti.

Bunun üzerine Abdullah, onun evinde üç gece misafir oldu. Fakat adamın geceleyin ibadete kalktığını görmedi. Onun sadece yatağında sağa sola dönerken Allah Teâlâ’yı zikrettiğini, tekbir getirdiğini, vakit girince de sabah namazına kalktığını gördü. Abdullah bin Amr devamla diyor ki:
Ondan güzel ve hayırlı sözden başka bir şey işitmedim. Fakat bu üç gece geçince yaptığı amelleri biraz küçümser gibi oldum. Ona:

“-Ey Allah’ın kulu! Doğrusunu söylemek gerekirse babamla benim aramda bir dargınlık ve kırgınlık mevcut değildi. Ancak Allah Rasûlü (sav)’den üç gün üst üste; “Şimdi cennet ehlinden biri çıkıp gelecek!” buyurduğunu işittik. Her üçünde de sen çıkıp geldin. Bu yüzden senin yanında kalarak amellerini görüp, ben de senin gibi yapayım istedim. Ne var ki senin çok amel işlediğini görmedim. Acaba, seni Peygamberimiz’in buyurduğu mertebeye ulaştıran sebep nedir?” dedim.
O da:

“-Benim hâlim senin gördüğünden ibarettir” dedi. Sonra dönüp gitmek üzere iken beni geri çağırdı ve şöyle dedi:
“-Benim hâlim senin gördüğünden ibarettir. Ancak kalbimde hiçbir zaman herhangi bir müslümana karşı hile yoktur. Allah Teâlâ’nın kendisine iyilikler ihsân ettiği bir kimseye de haset etmem.” Bunun üzerine Abdullah bin Amr şöyle dedi:
“-İşte seni bu dereceye ulaştıran, bizim kolay kolay başaramadığımız husûsiyettir.” (Ahmed b. Hanbel, III, 166)



Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Mecîd: Fiilleri güzel, lütuf, keremi çok, şanı büyük, yüce, kadri çok büyük, medh ve övülmesinde ortağı bulunmayan demektir.



Kısa Günün Kârı

Mü’mine yakışmayan “hilekârlık” başta olmak üzere diğer mezmüm duygulardan uzak kalmalıyız.


 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Râbian: İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır. Bu küçük insan, o büyük insanın bir fihristesi ve hülâsasıdır. İnsanda bulunan nümunelerin büyük asılları, insan-ı ekberde bizzarure bulunacaktır. Meselâ: Nasılki insanda kuvve-i hâfızanın vücudu, âlemde Levh-i Mahfuz'un vücuduna kat'î delildir. Öyle de: İnsanda kalbin bir köşesinde lümme-i şeytaniye denilen bir âlet-i vesvese ve kuvve-i vâhimenin telkinatıyla konuşan bir şeytanî lisan ve ifsad edilen kuvve-i vâhime, küçük bir şeytan hükmüne geçtiğini ve sahiblerinin ihtiyarına zıd ve arzusuna muhalif hareket ettiklerini hissen ve hadsen herkes nefsinde görmesi, âlemde büyük şeytanların vücuduna kat'î bir delildir.


Ve bu lümme-i şeytaniye ve şu kuvve-i vâhime, bir kulak ve bir dil olduklarından, ona üfleyen ve bunu konuşturan haricî bir şahs-ı şerirenin vücudunu ihsas ederler.


Lem'alar ( 83 )


Mü'minlerde nifak ve şikak, kin ve adavete sebebiyet veren tarafgirlik ve inad ve hased; hakikatça ve hikmetçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece çirkin ve merduddur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için zehirdir.


Mektubat ( 262 )
 
Üst