Yargıtay'dan 5 maddede cunta tarifi

HaberRss

Haber Robotu
yargitay.jpg
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz davasına ilişkin gerekçeli kararı şerhiyle birlikte tam 68 sayfa. Sanıkların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Tutuklamalar Çalışma Grubu’ndan aldıkları yargısal niteliği bulunmayan kararına bile bakılmış.Lakin Çetin Doğan cuntası Balyoz planında öyle isabetli bir ‘faydalanılacak’ gazeteciler listesi yapmış ki, onları ikna etmek mümkün değil. General Çetin Doğan Taksim Meydanı’na tankla gelse, “Bahar gezisine çıkmıştır. Nihayetinde tank askerî araç değil mi? Doğan başka neye binsin ki..” diye savunma yapacaklarından kuşku yok.Yargıtay’ın gerekçeli kararında görülen şu: Kararı veren daire, sanıkların ortaya koyduğu itirazları dosyanın bütünlüğünü esas alarak tek tek incelemiş. Örneğin, Gölcük’te yapılan aramalarda bulunan deliller konusunda sanıklar, bunların başkaları tarafından konulduğunu söylüyordu. Heyet, kamera kayıtları da dahil olmak üzere elde bulunan bütün delillere bakmış. Arama yerinde bulunan görevli sayısından, tanık ifadelerine; ele geçirilen delillerin başka yerde bulunanlarla uyumuna kadar birçok veri yan yana konulmuş. Bütün bunlardan sonra yapılan tespit aynen şöyle: “Savunmalar dosya kapsamına ve hayatın olağan akışına uygun görülmemiştir.” Hukuk dilini normal hayata tercüme edecek olursak sanıklara denen şu: ‘İnandırıcı değilsiniz.’ Yargıtay, inandırıcı bulmadığı sanık savunmalarını değerlendirirken gerekçeli kararda 6 defa ‘hayatın olağan akışı’na uyan veya uymayan ifadesini kullanıyor.Kararda, Balyoz’un ‘HAREKAT TASARISI’ndan, ‘İCRA SAFHASI’na; ‘MAKSAT’ından ‘VAZİFE’ taksimine hatta ‘YENİDEN YAPILANDIRMA SAFHASI’na kadar yazılanlar cümle cümle belirlenmiş. Yazılan eylem planları, ses kayıtları ile kıyaslanınca cuntanın ayak seslerini duymamak mümkün değil gerekçede... TSK’nın hiyerarşik yapısı dışında hareket eden cunta ile ilgili hüküm kurulurken tam 19 defa yasa dışı ‘oluşum’ ifadesi çıkıyor karşımıza. Emsal niteliği taşıyan bu karardan sonra Yargıtay’ın cuntayı tarif için koyduğu standardı şu şekilde özetleyebiliriz: 1- ‘Bilmesi gereken’ ve ‘bilinmesi gereken’ prensiplerine uygun hareket tarzını esas almak suretiyle gizliliğe riayet edenler. 2- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yasal teşkilat ve hiyerarşik yapılanması dışında suç işlemeye dönük ayrı bir yapılanmaya giden oluşum. 3- Planlama ve bu planlamayı hayata geçirecek kapsamlı bir organizasyon. 4- Bu organizasyona uygun bir iş bölümü. 5- Bu iş bölümü dahilinde görevlendirmeler ve bu görevlendirmelerin gereklerine uygun çalışmaları yapma. Tabi ki yasa dışı bu oluşumun amacı, ‘hükümeti ıskat veya vazife görmekten cebren men etme eylemini gerçekleştirmek.’ Gerekçeli kararının 54. Sayfasında bu çok net ifade ediliyor. Balyoz darbesini planlayanlar, sıkıyönetim sırasında kuracakları mahkemeden, el koyacakları marketlere kadar kimin nerede görevlendirileceğini tek tek yazmış. Gerekçeli kararda bu da var. Yargıtay dairesi, bu kişilerin sayısının ‘geniş bir coğrafi alana yayılan yaklaşık 20 bin kişi’ olduğuna dikkat çekiyor. Aynı kararda “Bu kadar kişi ve kurumu ilgilendiren ve 2003 yılına ait bilgi ve değerlendirmeleri içeren çalışmaların ileri sürüldüğü gibi tamamen kurgulanmış asılsız ve sahte olduğu yönündeki savunmaların tamamı hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.” deniyor. Yargıtay haklı değil mi? Cunta başka nasıl anlatılabilir ki?..

Devami...
 
Üst