Başbakan Erdoğan'dan, başörtülü memura provokasyon uyarısı

HaberRss

Haber Robotu
zamanlogo.jpg
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan düzenleme ile birlikte süreci provoke etmek isteyenler olabileceği konusunda başörtülü çalışanları uyardı. Erdoğan, "Süreci provoke etmeye çalışanlar olabilir, lütfen bunları da size bırakıyorum. Bu oyuna asla gelinmesin." dedi. Kılık kıyafet yönetmeliğindeki değişiklikle hiçkimseye imtiyaz vermediklerini belirten Erdoğan, "Tam tersine yıllarca esirgenen bir insan hakkını, bir inanç hakkını nihayet bugün hak sahiplerine teslim ediyoruz. Yıllardır öz yurtlarında garip, öz vatanlarında parya muamelesi gören bu ülkenin çocuklarına, bu ülkenin öz be öz evlatarına kendi vatanlarında özgürce yaşayacakları bir zemini, imkan ve fırsat eşitliğini sunuyoruz. Türkiye'nin yakın tarihindeki kara bir lekeyi, Türkiye'nin tarihine ayrımcılık lekesi olarak geçmiş kara bir gölgeyi kaldırıyor, sadece başörtülülerin değil, 76 milyonunun tamamının ufkunu bugün daha da genişletiyor, daha da aydınlatıyoruz. Bu kısıtlamanın kalkması sadece ve sadece bir normalleşmedir. Bu baskının, bu dayatmanın kalkması, sadece ve sadece eşitliğin tesis edilmesidir." dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketinin 11 yılllık sürecin aşamalarından sadece birisi olduğunu söyledi. TBMM'de AK Parti Grup Toplanısı'nda konuşan Erdoğan, hükümet programında dile getirdikleri reformları da ilk iktidara geldikleri günden beri kararlı bir şekilde uyguladıklarını belirtti. Erdoğan, partisinin kurulduğu zaandan bu yana ülkedeki sorunları, dayatmaları, yasakları etraflıca tespit ettiğini, çözüm önerilerini, reform projelerini, düşünce alternatiflerini çok net bir şekilde programına koyduğunu dile getirdi. İktidarda oldukları 11 yıl içinde defalarca reform yaptıklarını kaydeden Erdoğan, geçen hafta açıkladıkları demokratikleşme paketine değindi: "Geçtiğimiz pazartesi günü açıkladığımız paket ne bir ilktir ne de sondur; bu paket önceki reformlarımızın bir devamıdır. Bundan sonraki süreçte de bir çok güncellemeler olacaktır, bir çok bunlara ilaveler olacaktır. Bu paket içinde çözüm noktasında sürprizler olsa da ele alınan sorunlar noktasında hiç bir sürpriz yoktur. Seçim barajından tutunuz, partilere yapılan yardıma; partilere üye olma yasaklarının kaldırılmasından tutunuz, başörtüsü özgürlüğüne kadar açıkladığımız her madde, on yıllardır Türkiye'de konuşulan ve sorun olduğu herkesçe kabul edilen maddelerdir." dedi.MUHALEFETE SEÇİM BARAJI ÜZERİNDE ÇALIŞIN ÇAĞRISIBu paketteki değişiklikler arasında yer alan seçim barajı konusuna değinen Erdoğan, muhalefetin sürekli barajı indirelim dediğini anımsattı. Kendilerinin de 3 tane seçenek sunduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir, ya mevcut durumla devam ederiz, evet ya da hayır ne diyorsunuz? Söyleyin. İki; gelin barajı bir günde 5'e indirelim, 5'li bölge barajları yapalım. Bu ne demek? Türkiye genelinde 110 ve bölge oluşturalım, her bölge 5 tane milletvekili çıkarsın. Sonuncusu bir teklif daha; buyurun barajın tamamını kaldıralım, sıfır. Ve Türkiye'yi 550 bölgeye ayıralım, her bölge bir milletvekili çıkarsın. 3 tane teklif, çalış üzerinde, hangisini uygun görüyorsanız gelin beraber çıkartalım, ha siz uygun görmüyorsunuz; o zaman biz oturacağız, nihai kararımızı AK Parti olarak kendimiz vereceğiz. Biz kamuoyu araştırmalarımızı ayrıca yaparız." Partilere yardım konusundaki düzenlemeye de değinen Erdoğan, "Nihayetinde yüzde 3 barajını aşan her siyasi parti Hazine yardımından istifade edecek. Nereden buraya indirdik? Yüzde 7 idi, yüzde 7'den yüzde 3'e indirdik. Çalış senin de olsun. Barajı aş, Hazine yardımını al, kendini sevdir, al yardımı." şeklinde konuştu."BDP'LİLER PARTİLERİNİN KAPATILMASINI İSTİYOR"Geride kalan 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 halkoylamasında milletin çözüm iradesine tam destek verdiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Partilerin kapatılmasına bir parti özellikle karşı değil miydi? Karşıydı. Peki bu parti 26 maddelik Anasaya paketini görüştüğümüz gün niçin Meclis'i terketti gitti? Niçin partilerin kapatılmasına yönelik maddeye desteğini vermedi? Bir taraftan 'partiler kapatılmasın' diyeceksin ama önüne madde geldiği zaman da Meclis'i terkedeceksin. Bu ne samimiyetsizlik? Böyle bir doğru yaklaşım anlayışı olabilir mi? Ama bunu benim özellikle, BDP'ye gönül vermiş kardeşlerimin çok iyi bilmesi lazım. Bakın bu gönül verdiğiniz partinin yöneticileri, partilerinin kapatılmasını özellikle istiyorlar, oradan bir şey elde ederim diye bunu istiyorlar. Kapatılmayı engelleyecek böyle bir Anayasa değişikliğine evet demediler, Meclis'i terkedip gittiler. Bir şey daha söyleyeyim: Bizim içimizden de ne yazık ki 3-4 arkadaş ihanet etti, onlar da bırakıp gitti. Eğer onlar bırakıp gitmeseydi, biz yine 330'u yakalardık ve bugün partilerin kapatılması diye bir olay olmazdı, 26'ın yanında 27. madde olarak, o da çıkardı ve bu işi biz bitirmiş olurduk. Onun için, zaman zaman maalesef bu tür yaklaşımlar her siyasi partinin içerisinde olabilir, bizim içimizde de oldu, bunu da söylemek durumundayım. Çünkü bir parti kendi içinde istişarelerini yapıp, nihai kararını verdikten sonra, ona bütün mensuplarının uyması gerekir, partilerin gücü buradan gelir. Ha sen kendine çok güveniyorsan, gidersin bağımsız olursun, adımını da ona göre atarsın. Bağımsız olarak seçilir gelirsin, bildiğini okursun. Ama bu partinin bayrağı altında giriyorsan. Eğer partinin Merkez Karar Yönetim Kurulu varsa, MYK'sı varsa, grubu varsa, buradan çıkacak karara her birimiz uyduğu gün bu parti güçlüdür. Her isteyen istediğini söyleme hürriyetine siyasi partiler içinde sahip olamaz. O partinin ilkeleri var, prensipleri var. O ilkeler çerçevesi içerisinde hareket etmeye mecburdur. Zira o partiden aday olurken, ona müracaatını yaparken, 'ben sizin ilkelerinizi benimsedim, bu ilkeler çerçevesi içerisinde de de hareket edeceğim' demektir bu. Temenni ederim ki bu yanlışlar olmaz. Biz bu paketle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Önceden vaat ettiğimiz çözümleri, şartlar ve imkanlar oluştuğu için artık hayata geçiriyoruz.""BAŞÖRTÜ KISITLAMASININ KALKMASI SADECE NORMALLEŞMEDİR"Başbakan Erdoğan ardından demokratikleşme paketinde yer alan kılık kıyafet yönetmelliğindeki değişikliklere değindi: "Kılık kıyafet yönetmeliğindeki değişiklikle çok canlar yakan, gençlerimize, onların anne babalarına çok ağır acılar yaşatan bir uygulama, bir karanlık dönem böylece sona eriyor. Hiçkimseye imtiyaz vermiyoruz, tam tersine yıllarca esirgenen bir insan hakkını, inanç hakkını nihayet bugün hak sahiplerine teslim ediyoruz. Bu kısıtlamanın kalkması sadece ve sadece bir normalleşmedir. Bu baskının, bu dayatmanın kalkması, sadece ve sadece eşitliğin tesis edilmesidir" "BEN NASIL BARTHOLOMEOS'U ATAYAMIYORSAM, SEN DE BENİM ORADAKİ MÜFTÜMÜ ATAYAMAZSIN"Paketteki bir diğer değişiklik olan Mor Gabriel arsasının Süryani vatandaşlara iadesi konusuna da değinen Erdoğan, Vakıflar Meclisi'nin dün aldığı kararın ardından gerekleşecek tapu tescil işleminden sonra bu iadenin de gerçekleşmiş olacağını dile getirdi. Erdoğan, ''Mor Gabriel Kilisesi'nin vakfına iade edilmesi...Bu çok önemli bir adımdır ve Hazine şu anda bunu devretmek suretiyle dün Vakıflar Meclis'nden de geçirerek gerçekleştirmiş oluyoruz. Şimdi tapu tescil kayıtları yapılıyor. Bugüne kadar gelenler bunu niye yapmadı, niye yapamadı?'' dğerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, bugüne kadar yaklaşık 2,6 milyar liralık Türkiye'deki azınlıklara ait gayrimenkulleri sahiplerine teslim ettiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

Devami...
 
Üst