Kader İnancı

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Kader İnancı





Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Yeryüzünde vukû bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musîbet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın! Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” (Hadîd, 22)


Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına bir şey gelirse, “şöyle yapsaydım, böyle olurdu” diye hayıflanıp durma. “Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar” de. Zira “eğer şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.” (Müslim, Kader 34. İbn Mâce, Mukaddime 10.)



Amr b. Ebû Cündeb’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
Sıffîn’de Saîd b. Kays’ın yanında oturuyorduk. Karanlığın yeni bastığı bir sırada Hz. Ali (ra) asâsına dayanmış bir halde yanımıza geldi. Bu durumu gören Saîd:
“-Gelen mü’minlerin emîri midir?” diye sordu.

Hz. Ali:

“-Evet” diye cevab verince:

“-Birinin sana suikast yapmasından korkmuyor musun?” dedi.

Hz. Ali şöyle cevap verdi:

“-Hiç kimse yoktur ki kuyuya düşmek, dağdan aşağı yuvarlanmak, taş isâbet etmesi ya da bir hayvanın zarar vermesi gibi durumlardan koruması için yanında Allah’ın görevlendirdiği bir melek olmasın. Ancak kader geldiği zaman, onu kendi kaderiyle baş başa bırakırlar.” (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 9.Cilt, Erkam Yay.)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım: İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.


Kısa Günün Kârı
Kadere rızâ ve teslimiyet, olaylar karşısında en büyük güç kaynağıdır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Sâniyen:مَنْ آمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ "Kadere iman eden gam ve hüzünden emin olur" sırrıyla, خُذُوا مِنْ كُلِّ شَيْءٍ اَحْسَنَهُ "Herşeyin güzel cihetine bakınız" kaidesinin sırrıyla,


َالَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ اُولئِكَ الَّذِينَ هَدَيهُمُ اللّٰهُ وَ اُولئِكَ هُمْ اُولُوا اْلاَلْبَابِ


gayet kısacık bir meali: "Sözleri dinleyip en güzeline tâbi' olup fenasına bakmayanlar, hidayet-i İlahiyeye mazhar akıl sahibi onlardır." mealinde. Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine


ve ferah verecek vechine bakmak lâzımdır ki manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin. Sekizinci Söz'de bir bahçeye iki adam, biri çıkar biri giriyor. Bahtiyarı bahçedeki çiçeklere, güzel şeylere bakar, safa ile istirahat eder. Diğer bedbaht, temizlemek elinden gelmediği halde çirkin, pis şeylere hasr-ı nazar eder, midesini bulandırır. İstirahata bedel sıkıntı çeker, çıkar gider. Şimdi hayat-ı içtimaiye-i beşeriyenin safhaları, hususan Yusufiye Medresesi bir bahçe hükmündedir. Hem çirkin, hem güzel, hem kederli, hem ferahlı şeyler beraber bulunur. Âkıl odur ki; ferahlı ve güzel şeylerle meşgul olup, çirkin, sıkıntılı şeylere ehemmiyet vermez, şekva ve merak yerinde şükreder, sevinir.


Said Nursî


Şualar ( 510 )
 
Üst