Konuşma adabı ve enaniyet

osmanlim

Yeni Üye
Kişilerle münasebetlerimde her zaman samimiyetime göre abi, beyefendi, bey, hoca, kardeş vs. gibi saygımı ifade edecek şekilde konuşmalarıma hep dikkat etmeye çalışıyorum.

Fakat samimiyetim olmadığı halde ...ciğim li laubali tavırla konuşan kardeşlerimizin tavırları bana ağır gelmeye başladı.

Ayrıca düşüncesine değer verip, vereceğim kararların iştişaresini yaptığım büyüklerin; önemli olduğunu düşündüğüm bir mevzu esnasında, geçiştirmeye yönelik tavırları, yüzüme dahi bakmadan verilen cevapları, küçümsendiğimi hissettiren ikili konuşmalar vs. da aşk ve şevk kırıcı etki yapmıyor değil.

Bu tür ikili ilişkilerde muhatabı kırmadan nasıl uyarmak gerekir.
 

Sade ve Sadece

Active member
Saygı göstermek, kişinin kendisine olan saygısından kaynaklanıyor. Bazen bu durum saygı veya saygısızlıktan ziyade daha samimi bir hava oluşturmak içinde olabilmektedir. Tabi ortam ve durumu bilemiyorum ancak aynı çalışma ortamında bulunan biri yaşlı biri genç iki kişi arasında geçen bir diyalogda şahit olduğum bir meseleyi aktarayım:

Yaşlı olan adam genç olana teneke diye hitap edince genç olan ciddi bir eda ile ne tenekesi çöp tenekesimi diye cevap verir. Yaşlı adam bir an şaşkınlıkla ne yaptığını anlamaya çalışırken genç olan siz benden yaşça çok büyüksünüz ben size şu ana kadar hitap ederken saygısızlık etmedim ancak bu saygıya karşılık siz bana teneke derseniz benimde size konteynır demem gerekecektir. Böyle bir saygısızlığı siz kabul eder misiniz diye sorunca yaşlı adam iyice hatasının farkına vardı..

Uyarmak ikaz etmek her zaman özelliklede bizim milletimizde ters tepki doğurabilmekte. Bundan ziyade daha açık bir uslup ve saygı çercevesinde muhataplarınıza durumun hassasiyetini hatırlatabilirsiniz. Zati aklı selim olan kişiler bu gafletlerinden vazgeçerler yok enaniyet ve kibirlerinden taviz vermek istemez ise zati onlardan alacağınız tavsiyeler menfi kararlar olacağından yüzünüzü başkalarına çevirebilirsiniz..
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bizler denizin içindeki balık gibimiyiz sonsuz maddi ve manevi nimetler içinde birer körleriz. İslamiyetin merkezinde islamiyetten bi haberiz.

Bediüzzaman r.a. insanların en ekmeli olan resulullah s.a.v.'i tanıtırken üç ana unsura ayırmakta bunları da : ef'al, akval ve ahval olarak tanımlamakta. Demek akval islamiyetin olmazsa olmaz temel taşlarından biri ancak en çok ihmal ettiğimiz husus da akval ve ahval olsa gerek. Bu mesele o kadar ehemmiyetlidir ki Kur'anı Azimüşşan da bir çok ayetle beyan edilmiş ve hadis-i şerifler ile tefsir edilmiş..

Bir kaç örnek ile meseleyi somutlaştıracak olursak :

[BILGI]Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme! (İbn Mâce, Zühd, 15)[/BILGI]


[BILGI]
Ümmü Habibe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

İnsanoğlunun her sözü aleyhinedir; ancak iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah Tealâ'yı zikretmek müstesnadır.

[Tirmizî, Zühd 63, (2414).][/BILGI]


[BILGI]Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iffet ve nâmusunu koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.

(Buhârî, Rikâk, 23)[/BILGI]

[BILGI]O kimseler ki boş söz ve işlerden yüz çevirirler.(Mü'minûn, 23/3)[/BILGI]

İslamiyet sadece namaz gibi ibadetlerden müteşekkil bir din olmayıp yani ef'al ile sınırlanmayı kişinin ahval ve akvalinin de olması gereken istikameti göstermiştir. Bunlara dikkat etmek ibadet olacağı gibi ihmal etmek de mesul edecektir.

Bu kısa hatırlatmalardan sonra bizim tutumumuza bakacak olursak yine bu istikamete riayet ederek sizi geçiştirenlere düşüncenizi ifade edebilirsiniz.

Mesela bazen Risale-i Nur derslerinde dersi yapan kişiye cemaatten bazıları sorular aktarıyor, dersi yapan kişi soru, konu ile alakasız ise dersin bütünlüğünü sağlamak için ve o ders ile bir bağlantı olmadığından ve bu soru bunla alakalı değil boşuna kafanız karışmasın demek için kısaca o başka mesele diyerek kestirip bırakabiliyor. Böyle durumlarda bu soru bize o dersden aklımıza takılıyorsa ve merak ediyorsak dersden sonra yanına giderek soru tekrar sorulabilinir. Ve bazen dersi yapan kişi meseleye hakim biri olabiliyor böyle durumlarda sohbete katılanların keşfettiği meseleleri idrak edemeyebiliyor.

Yine ihlas risalesinde geçen bir husus ki çok ehemmiyetlidir :

[BILGI] İKİNCİ DÜSTURUNUZ: Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkid etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmemektir. Çünki nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkid etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez.. belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder; yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır. Hem nasılki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârane uğraşmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkid edip sa'ye şevkini kırıp atalete uğratmaz. Belki bütün istidadlarıyla,


Lem'alar ( 160 )
[/BILGI]


[BILGI] Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

Sünuhat-Tuluat-İşarat ( 85 )


[/BILGI]

Ancak tüm bunlar ışığında empati ve hüsnü zannınıza rağmen mabeyninizde sizi husumete sevk edecek sebeplerden kaçınınız. Umarım yardımcı olabilmişizdir.
 

Kýrýk Testi

Well-known member
Konuyla alakalı olarak İmam Gazali nin ihyasın dan olan bir bölümünün tercümesi olan 'dil belası' adlı kitap semerkand yayınların dan çıktı.
Bu kitabın ana başlıkları şunlar;Dilin tehlikesinin büyüklüğü ve susmanın fazileti
Malayani konuşmak
Fuzuli konuşmak
Batıla dalmak
Münakaşa ve Mücadele
Düşmanlık
Yapmacık konuşmak
Sövmek ve çirkin sözler söylemek
Lanet etmek
Şarkı ve şiir
Mizah/şaka
Alay etmek
Sırrı yaymak
Yalan yere söz etmek
Yalan konuşmak ve yalan yere yemin etmek
Gıybet etmek
Söz taşıma kovuculuk
Dedikodu nedir
İkiyüzlülük
Övmek
Konuşulan sözdeki gizli hataların farkında olmamak
Halkın yersiz soruları

 
Üst