“E” kodlu katkı maddeleri

yozgati

Well-known member
“E” kodlu katkı maddeleri

Batının modernizasyonunun hayatımıza soktuğu “E” kodlu katkı maddeleri

BATI MODERNİTESİNİN GÜNLÜK HAYATIMIZA SOKTUĞU “E” Rumuzlu Katkı Maddeleri Nedir?

Emperyalist devletlerin kontrolundaki Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) ile Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO)’ nun Katkı Maddeleri üzerinde çalışan Ortak Uzmanlar Komitesi (IECFA) dünyada, her çeşit katkı maddesi ile ilgili yapılan toksikolojik çalışmaları değerlendiriyor ve Uluslararası Gıda Kodeksi Komisyonu’na tekliflerini sunuyor. IECFA, ayrıca katkı maddesinin özelliklerini belirliyor, analiz yöntemlerini standartlaştırıyor. Katkı maddesi ile ilgili A, B, C listelerini hazırlıyor. A listesi pozitif listedir. B listesinde değerlendirilmesi tamamlanmamış katkı maddeleri yer alır. C listesi ise kullanımına izin verilmeyen negatif listedir.

Katkı Maddeleri Nedir?

Satışı teşvik etmek, pazarlamayı kolaylaştırmak maksadı ile ilave edilen kimyasal maddelerdir. Normal şartlarda tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıda ham veya yardımcı maddesi olarak kullanılmayan, tek başına besleyici değeri olan veya olmayan, seçilen teknoloji gereği kullanılan işlem veya imalat sırasında kalıntı veya türevleri mamul maddede bulunabilen gıdanın üretilmesi, tasnifi, hazırlanması, işlenmesi, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel olmak ve gıdanın biyolojik değerini düzeltmek amacıyla kullanılmasına izin verilen maddelerdir.

Katkı maddelerinin kullanma gayelerini şöylece sıralayabiliriz.

1 – Koruyucu olarak, gıda maddesinin bayatlama, kokuşma, bozulma v.s. olaylarını geciktirmek için. Benzoik asit, Sodyum benzot vs gibi

2 – Normalde birbirleri ile karışmayan veya zor karışan maddeleri birbirine bağlayıcı olarak, bu maddelerin emilsiyonunu kolaylaştırmak için, Lesitin v.s. gibi

3 – Koyulaştırıcı olarak. Agar agar, jelatin vs gibi

4 – Renklendirici olarak, gıda maddelerinin göze hoş gözükmesi için kullanılan boya maddeleri.E 120 Karmen vs gibi

5 – Tat vericiler, aromalar. Damağa lezzet vermek için. Vanilya, vanilin vs gibi

6 – Besin değerini korumak veya geliştirmek için.

7 – Tatlandırıcılar. Aspartam vs gibi

8 – Üretimi kolaylaştırmaki stabil tutmak için E 920 L.Sistain gibi

Bugün toplam 4500 cins katkı maddesi dünya piyasasında gıdalarımıza katılmak üzere pazarlanmaktadır. Bu maddelerin pek çoğunun kanserden tutun beyin hücrelerinin tahribatına varıncaya kadar çeşitli zararları tespit edildiği halde, sırf uluslarası boyutta kurulan modern gıda sanayi sistemini kontrol etme ve bu işte görev almış patronlarının(!) para kazanma hırsları uğruna insanlığın midesine bu zehirler zerkedilmeye devam edilmektedir. Birçok devletler ya habersiz veya haberli seyirci kalmaktadır.

Çocuk mamalarından bisküvilere, hazır çorbadan, çikolatalara margarinden hazır yemeklere kadar çok yaygın bir hazır gıda sanayiinde bu maddeler fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmaktadır.

Ayrıca Müslüman olarak bizi alakadar eden meselenin diğer önemli bir tarafı da bu maddelerin pek çoğunun, dinimizde kesinlikle haram olduğu belirtilen maddelerden imal edilmekte olduklarıdır. Bu maddelerin ekseriya leş hükmündeki hayvanlardan, domuzlardan veya alkol gibi yenmesi, içilmesi haram kılınan maddelerden yapılmış oldukları keyfiyeti ayan beyan ispat edilir durumda olmasına rağmen, geniş halk kitlelerin habersiz, ilgisiz, batı ve onun kontrolündeki patronların tutsağı olarak bu tehlikeli oyunun içinde seyretmesi dehşet verici bir manzara arzetmektedir.

Şimdi bu katkı maddelerinden en belli başlı olanlarını, bir sıra içinde tanımaya çalışalım.

Uluslararası kuruluşta kabul görmüş katkı maddesine bir numara verilir. Mesela Monosodyum Glutomat için verilen numara 621 dir. Tartarin için 102 dir. Numaralanmış bu listelerden Avrupa Ekonomik Topluluğunda kullanımına izin verilen Katkı Maddelerine E kodu verilmiştir. Mesela, 621 numara ile belirlenmiş Monosodyum Glutomat, eğer AB tarafından kullanımına izin verilmişse, AB Kodeksinde bu katkı maddesi E621 olarak isimlendirilmiş olmaktadır.

Katkı maddelerinin üretiminde kullanılan maddeler geniş bir yelpaze teşkil etmektedir. Bitkisel artıklardan yapılan katkı maddeleri olduğu gibi, mesela Pektin (E440), Karragenan (E407), Keçi boynuzu zamkı (E410), Klorofil(E140) Agaragar(E406) gibi bitki kökenlidir. Bazı katkı maddeleri ise sırf hayvanlardan ve artıklarından elde edilmektedir. Mesela Jelatin(E441) domuz yada sığır veya diğer hayvanların kemik ve deri artıklarından, Karmin(E120) kokonial; Şellak (E904) yine bir böcek türünden; Sistain(E920),insan, at veya domuz kılından, Rennin sığır ve davar midesinden; Pepsin, domuz midesinden elde edilmektedir.

Bir kısım katkı maddeleri de hem hayvan artıklarından, hem bitki artıklarından, hem de sentetik olarak üretilmektedir. Bu gruba da örnekler verirsek E475 Gliserin, E322 Lesitin, E471 Mono ve Digliseridler, (E160) Betakarotenler,( E210) Benzoik asit gibi maddeleri zikredebiliriz.

Katkı maddeleri incelenirken uzun bir laboratuar çalışması gerektirir. Kullanılan kobay hayvanlarının normal ömür sürelerinin %85 inde vücutlarının çeşitli organlarında karsinolojik, mutojenik, teratojenik ve allerjik etkilenmenin olmadığı günlük doz miktarları, hayvanın kg ağırlığı başına mg olarak tespit edilir. Bu miktara “etkisiz doz” adı verilir. Güvenlik faktörü dikkate alınarak insana vücut ağırlığının kg başına bu miktarın %1’i günlük doz olarak kabul edilir. Mesela belirli bir katkı maddesi için kobayda etkisiz günlük doz 100 mg/kg olarak tespit edilmişse,insana uygulanabilecek günlük doz, 1 mg/kg vücut ağırlığı olacaktır.

Ürüne katılacak, katkı maddesinin maksimum miktarının tespiti ayrı bir çalışmayı gerektirmektedir. Ürünün üretim teknolojisinin gerektirdiği miktar ile,günlük doz miktarı aşılıyorsa, katkı maddesinin kullanılmasına izin verilmemesi gerekir.

Günlük doz, teknolojinin gerektirdiği miktarda aşılmıyorsa, bu sefer, günlük hayatımızda kullanılan ürünlerden kaç tanesinde bu katkı maddesinin kullanıldığına bakılmalı. Bu ürünlerin toplamındaki katkı madde miktarı, günlük maksimum alınmasına izin verilen dozu aşıyorsa, bu katkı maddesinin tüm ürünlerde kullanılmasının yasaklanması gerekir.

Uluslararası IECFA komitesi, bütün faktörleri dikkate alarak gıda ürünlerinde kullanılacak katkı maddelerinin % de miktarlarını tespit etmek zorundadır. Komitenin bütün ihtimamına rağmen vücut ağırlıkları farklı olan insanlarda riskli durumlar oluşabilmektedir. 80 kg vücut ağırlığına sahip insanın günlük maksimum dozu 80 mg olsa, aynı gıda ürünlerini kullanan 60 kg.lık bir insan için doz aşımının oluşması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca bütün bu araştırma çalışmalarında insanların dini inançlarındaki hassas noktalar tamamen gözardı edilmektedir.

Ülkemizde de AB’ye uyum programı uygulandığı için aynı isimlendirme kullanılmaktadır. Kullanılmasına izin verilen Katkı maddelerinde ülkeler sınırlamalar getirebilir. Nitekim, uluslararası listelerde izin verildiği halde bazı katkı maddelerini Amerika, Avusturya, İsviçre, Danimarka, Avrupa kendi ülke sınırları içerisinde yasaklamışlardır.

Türk Gıda Kodeksi yönetmeliğinde izin verilen aroma maddelerinin dışındaki katkı maddesi sayısı 400 civarındadır. 1997’de yürürlüğe giren Yönetmeliğe göre, ürünlerin etiketlerindeki içindekiler kısmında ürüne katılmış olan katkı maddesinin fonksiyonu, adı, E kodu ve hayvani kökenli ise hayvanın cinsi yazılmak zorundadır.

Bazı Katkı maddelerinin kullanımındaki bu karışıklığına ilaveten, ülkemizde hem insani boyutta, hem İslâmi boyutta endişelerimiz daha büyüktür.

İnsani boyuttaki endişelerimiz, üreticiler bazında ve kontrol mekanizmaları bazında bilgisizlik, laubalilik ve istismarın alabildiğine yaygın oluşundandır. Maalesef, birçok üretici firmanın ürettiği ürünün, ambalajındaki içindekiler kısmında belirtilen bilgilerle, ürünün kendisinin terkibi birbirini tutmamaktadır. Bunlar bazı üreticilerden bizzat dinleyerek aldığımız bilgilerdir.

Bazı ürünlerde ise izin verilen sınırların üzerinde katkı maddesi kullanılmaktadır. Bu konuda seneler önce yapılan araştırmalarda “Kullanılan katkı maddelerinden en çok tartışılanları nitrit ve nitratlardır (E250, E251) Kansere neden olan nitrozaminleri oluştururlar. Kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltırlar”

“Ülkemizde yapılan çalışmalarda et ürünlerinde izin verilenin çok üzerinde nitrit kullanımı saptanmıştır.”

Astım, deri döküntüleri, hiperaktiviteye neden olabilen bir diğer katkı maddesi Benzoikasit (E210) dur. Yapılan bir çalışmada Ankara piyasasından sağlanan meyve sularında Benzoik asit miktarının izin verilen değeri aştığı saptanmıştır.”

“Astımlı hastalarda astım atakları başlatan bir diğer katkı maddesi Kükürtdioksid (E220) dir. 1980li yıllarda en az 12 kişinin ölümüne neden olacak kadar ciddi alerjik reaksiyonlara yol açtığı saptanmıştır.”

Renklendirici katkı maddelerinin kullanıldığı ürünler için 25 şekerleme örneğinin 11’inde izin verilmeyen renklendiricilere rastlanmışdır. pasta süsleri ve şekerlemelerde ise pasta süslerinin %12,5 uğunda izin verilen boyaların izin verilen miktarlarında, %59,4 ‘ünde izin verilen boyaların izin verilen miktarlarının üzerinde, %28,1 inde ise izin verilmeyen boyların kullanıldığı saptanmışdır. Şekerlemelerde ise uygun renklendirici kullanım oranı %20,8 dir. %64,2 sinde izin verilen miktarın üzerinde, %15 inde ise yasaklanmış boyalar kullanılmıştır.”

Yasaklanan renklendirici maddeler kesinlikle Toksik ve kanser yapıcı maddelerdir. İzin verilenlerin ise, sınırlarının üstüne çıkıldığı zaman alerjik reaksiyonlar, deri döküntüleri, astım ve hiperaktivite olayları meydana getirebilmektedir.

Bütün bu anlatılanlar, üreticilerin ve kontrol mekanizmalarının ne kadar ciddiyetten uzak olduklarını göstermektedir.

İslâmi boyutuna gelince, endişelerimiz bir kat daha artmaktadır. Bu konuda, bilgisizlik, bilinçsizlik, istismar ve ilgisizlik daha da yoğun boyuttadır.

1995 de yürürlüğe giren Yönetmelik ilgili maddesinde;

Katkı maddesi hayvansal kaynaklardan elde edilmiş ise elde edildiği hayvanın cinsinin belirtilmesi şartı getirilmiştir. Maalesef bu mecburiyet, bazı ithalatçı ve üretici firmalarca ciddiye alınırken, bazı firmaları da yalan beyanla işini yürütmeye sevk etmiştir.

Sadece bir misalle bu olayın ne kadar vahim olduğunu anlatabiliriz. Kitabımın diğer sayfalarında belgesini verdiğim Almanya’dan ithal edilen jelatinlerin, üretimini yapan firmalar, kesim hanelerden domuz da dahil hayvan artıklarının karışık geldiğini ve jelatin üretimini yaptıklarını belirtmektedirler. Bu şekilde üretilip, paketlenen jelatinler, ne gariptir ki Türk gümrüklerinden bu paketlerin üzerine sonradan yapıştırılmış “Sığır Jelatinidir” etiketi ile geçirilmektedir. Kaldı ki böyle bir sahte etiketle bile o jelatinin helalliği iddia edilemez, çünkü biliyoruz ki avrupada ve diğer ülkelerde kesim şartları helal kesime uymamaktadır.

Son zamanlarda televizyon ekranlarında da uzun uzun sorgulanan bir katkı maddesi de E920, E921 L-Sistain. Yufkadan, pizzaya pek çok unlu ürünlerde kullanılan bu katkı maddesinin kökeni ucuz olması sebebi %90 insan saçı ve domuz kılıdır. Ne yazık ki bizim sorgulamamıza kadar bu katkı maddesinin resmi laboratuarlarda dahi tesbit çalışmaları yapılmıyordu.

Halbuki bu konuda Müslümanları yakından ilgilendiren daha pek çok katkı maddesi söz konusudur.

Yukarıda örneklerini verdiğimiz olumsuzlukların temelinde üreticinin, ithalatçının, satıcının, kontrol mekanizmasının bilinçsizliği, bilgisizliği, istismarı ve ilgisizliği açıkça gözükmektedir.

Bu açıklamalardan sonra, meselenin sadece E rumuzunda olmadığı, meselenin daha geniş boyutlu olduğu Müslümanların uluslararası örgütlenerek kendi katkı maddeleri ve gıda, kozmetik ve tedavi ürün kodekslerini yürürlüğe sokması gerektiği anlaşılmaktadır.

Bunlardan korunmak için Gimdes.org sitesindeki ürünleri kullanmamız gerekmektedir.
 
Üst