Kelime Analizi 69: Ezber

kenz-i mahfi

Sorumlu
EZBER (Farsça)
Bir metni veya bir sözü tekrarlayacak şekilde akılda tutma manasına gelmektedir.
Farsça “ez” (-den, -dan” ve “ber” (göğüs) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Kelime itibariyle “göğüsten, kalpten, gönülden” manasına gelir.
“Ezber” aynı zamanda ezberlenilecek ders manasına da gelmektedir.

Ezbere bilmek: Bir yerin her yanını iyice bilmek
Ezbere konuşmak: Bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak.
Ezbere iş görmek: İncelemeden gelişigüzel iş görmek.

Türkçe’de bu kelime “belleme, bellekte tutma” manasında kullanılmaktadır. “Bellemek” kelimesi pek çok manalara gelmekle beraber en bilinen manası “ezberlemek”tir. İnsanın belli bir şeyleri belleğinde tutmaksızın öğrenmesi oldukça zordur. Onun için bazı şeylerin muhakkak ezber edilmesi gerekmektedir.
Ezber, Farsça kökenli bir kelime olup, "kalpten, gönülden, göğüsten" demektir. Ezberleme (yürektenlik, kuşkusuzluk) ise bir bilginin "değişmez tek doğru" olarak benimsenmesi, öyle olduğuna ilişkin kalben duyulan itimadın akıl yoluyla irdelenmeyişidir. "Ezber", doğruluğuna dair ‘şüphe' duyulmaksızın bilginin aynen kabullenilmesidir. Akılda tutulan bilginin doğruluğuna dair ‘şüphe' yok ise bellenen bilgi ezber, şüphe var ise ezber değildir.

“Ezber” kelimesinin Arapça karşılığı “hıfz” kelimesidir. “Hıfz” kelimesi “korumak, muhafaza etmek, himaye etmek, aklında tutmak” gibi manalara gelmektedir. Bu kelimeden türetilen “hafız, muhafaza, muhafız, mahfuz” gibi kelimeleri kullanmaktayız. Asıl manası “korumak, muhafaza etmek” olsa da bilhassa ezber için “hıfz” kelimesi ve Kur’an-ı Kerim’i ezberleyenlere “hafız” denilmektedir.

İlim elde etmenin ve onu öğrenmenin ve ilmi kullanmanın yolları
1. Okumak,
2. Yazmak,
3. Dinlemek,
4. Ezberlemek,
5. Mütalaa
şeklinde sıralanmaktadır.Bunların yanında ilmin hocası olan “merak” devreye girmektedir. İnsandaki merak arzusu, soru sormaya, soru sormak ise meseleyi kavramaya yardımcı olmaktadır.
İlimde ezber yapmak konusunda zıt görüşler mevcuttur. Biz öncelikle ezber yönünden meseleyi ele alırsak, ilmi sağlamlaştıran ve şuur haline getiren en önemli vasıtanın ezber olduğunu görmekteyiz. Yalnız anlayarak yapılan bir ezber, o meseleyi ezber yapan kişiye mal eder. Artık ezber yapılan mevzu, o kişinin kendi malı gibi olur. Onun için eskiden beri ilim tahsil edenler ezber yapmışlardır. Ezber olmadan bir eğitim sistemi düşünülemez. Zira ezber olmayınca kitaplar ve yazılar elinden alınan bir kişinin ilmi de elinden alınmış gibidir. İlmi hafızaya almak, zihinde fikir olarak saklamak suretiyle hazmetmek suretiyle ilmi öğrenmek en güzel tekniklerden biridir.
Ezberci olmamak demek, kuşkucu, sorgulayıcı, araştırıcı olmak manasına gelmektedir. Halbuki ezber işi kişiden kişiye, zamandan zamana, şarttan şarta değişen göreceli hükümler ile mutlak ve değişmez ve her yerde ve zamanda ve şartta daima geçerli hakikatin arasını fark etmek ve ayırmak gerekir. Öğrenmek istenilen şeyin aklı ve anlamayı devre dışı bırakarak ezberlenmesi elbette ki istenilmez. Fakat ezberin tarifinde de geçtiği gibi, öğrenmek istediğimiz bilgi “değişmez tek doğru” yani hakikatin ta kendisi ise, onu aynen anlayarak ezberlemek niçin gereksiz olsun? Zaten ezber kelimesinin manasında gönülden, yürekten manası vardır. İşte bu mana değişmez hakikatler için tam yerindedir. Eğer o bilgi, iman ve Kur’an’a ait ilahi bir hakikat ise tam bir teslimiyetle gönülden gelen bir azru ile ihtiyacını da hissederek anlayarak yapılan bir ezber,o Kur’anî hakikatın aklıda, kalbde ve ruhda kökleşmesi için son derece gereklidir. Ezberlenen bir hakikat ruhda meleke haline gelir. Hafıza, zekanın en büyük sermayesidir.
Bir şeyi ne kadar dikkat ve alaka ile anlamaya çalışırsak, bellememiz ihtimali o kadar çok olur. Çok defa, kolayca öğrenilen şeyler çabuk unutulur. İşte bu günkü öğretim sistemimizdeki hatanın bir kısmı bu eksiklikten kaynaklanmaktadır. Çok defa kolayca ezberlenen bir şey rahatlıkla unutulabilmektedir. Sanki ezber yapılınca mesele anlaşılmış ve öğrenilmiş hissini insana vermektedir. Halbuki “dikkat, alaka, anlamaya çalışmak” üçlüsü olmadan ezberin pek bir faydası yoktur. İnsan farkında olmadan bu üçlüyü atlayarak ezberlediği şeyleri daha çabuk unutmasına sebep olmaktadır. Bilhassa tarih, coğrafya gibi derslerde ezberlenen şey kısa zamanda unutulmaktadır.
Ezberin en temel prensibi anlayarak ve hazmederek ezberlemektir. Bu şekilde zihinde yer tutar ve meleke haline gelir ve kolay unutulmaz. Zannedersek bu zamanın insanı bu noktayı unuttuğu veya eksik bıraktığı için çoğu zaman ezberlediği şeyin ne olduğunu dahi bilemiyor. Az ilerisi veya az gerisi söylendiğinde bocalayabiliyor.
Ezberin bir faydası da insanın konuşmasında terakki ve tekemmül ve inkişafı için gerekli olmasıdır. Aynen ezberlemek konuşma kabiliyeti için faydalı olduğu gibi mealen ezberlemek de muhakeme için faydalıdır.
Ezberde en mühim şeyin dikkat ve alaka olduğunu söylemiştik. Dikkat ve alaka öğrenilen şeyin bellenmesine sebep olur.
Ezber yapılmak suretiyle sarfedilen gayret neticesinde zihinde bağların kurulması sağlanır. Ezber olmadan bu bağları kurmak kolay değildir.
“Ezber zihnin sermayesidir” Hafızasında ezberden bir şey olmayan kişi, sermayesi olmayan kişi demektir. Ya lafzen ya da mealen ezberi olmayan sermayesi olmayan kişi gibidir.
Anlayarak ve kavrayarak ve dikkat ile yapılan bir ezber neticesinde insanın sahip olduğu bilgiler arasında tahlil ve terkip yapması sayesinde hayalinin vücuda getirici kabiliyeti de o nisbette artmaktadır. Ezberin en mühim amili “alaka”dır. Alaka ile yapılan bir ezber ancak netice verir. Yoksa ezber kuru bir bilgi yığını ve çabuk unutulan şeylerdir.
Alaka ve dikkat ile yapılan bir ezber ruhda meleke halini alır. Unutulması zor olduğu gibi kavrama kabiliyetini de arttırır. İşte bu nokta öğretim sisteminde eksik olduğundan maalesef ezberin neticesi vahim olmaktadır.

“Ezber” kelimesi Risale-i Nur’da;
Sözler; 1
Mektubat: 3
Mesnevi-i Nuriye: 1
İşarat-ül İ’caz: 1
Sikke-i Tasdik-i Gaybi: 2
Barla Lahikası: 2
Kastamonu Lahikası:2
Emirdağ Lahikası:2
Tarihçe-i Hayatı:4 olmak üzere toplam: 18 defa geçmekle az zikredilen kelimeler arasındadır.. Ezber kelimesi yerine daha ziyade ve kesretli olarak “hıfz” kelimesi ve bu kelimeden türetilen kelimeler kullanılmaktadır.
 
Üst