Haftanın Konusu 7 - Ne olacak Memleketimizin hali ?

Huseyni

Müdavim
Es Selamün Aleyküm...

Haftaya, Ülkemizin bugünü ve istikbali hakkında düşüncelerimizi paylaşacağımız bir konuyla başlıyoruz..

Mümkün mertebe siyasi konulara girmeden, ülkemizdeki olayları, olumlu-olumsuz gelişmeleri, hem dinimizin, hem memleketimizin selameti açısından düşündüğümüzde, istikbalimiz hakkında neler düşünüyoruz ?

Bu süreçte bizlere düşen vazifeler, ihmal ettiklerimiz neler olabilir ?

Hem bu olayların içindeki tavrımızı neye göre belirlemeliyiz ve tavırlarımız nasıl olmalıdır ?

Kıymetli yorumlarınızı bekliyoruz..

Selam ve dua ile..
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Aleyküm Selam,

Allah'a hamd olsun çok güzel gelişmeler var ülkemizde..Tabi ki düşmanlarımız bu gelişmeleri bizden daha çok takip ediyor.Hatta basın yoluyla aksi yönde her türlü fitneliğe destek veriyorlar.Sırf bu bile vatandaş olarak herkesi düşündürmeli..

Vatanımızı zamanında işgal eden kuvvetlerin desteklerini sanki çok büyük bir başarıymış gibi orda burda bak Rus basını da bizi destekliyor ya da ingiliz basını da bizimle diyecek kadar vefasız ve nankördür !..

Sorarım bu aklı sarhoşluğa tercih eden zihniyetlere ? Dün ÇANAKKALE'YE işgal ile gelen kuvvetler bu yandaş basın değil miydi ?

Böyle fitnelik zamanlarında gördüğüm şu ki;destek verenler neye destek olduğunu bile bilmiyor.Adam kafasında kilitlemiş bir ismi sırf o var diye tencere çalalım haydi !..Niye ? Nerden çıktı ? Neden böyle bir zamanda ? diye düşünmeden alet oluyorlar.En çok da bu durumda ailelere üzülüyorum.Orada desteklediği fitneliğin içine evladını körü körüne yollayabilen bir ana baba nasıl bir ana babadır !..

Siyasete evet bulaşmıyoruz diyoruz.Elhamdülillah da korumaya çabalıyoruz.Lakin sessizliğimiz fitne zamanındaki formasızlıktandır.( Ümmet olarak bir formayı giyebilsek )Zira bu fitnelik zamanlarında kimin ne yanda olduğu hiç belli olmaz.Herkes vatan forması taşır güya..Ardında ise ne kirli planlar vardır Allah muhafaza..

İnşaAllah bu şerrin ardından da hayır çıkar diye dua ediyoruz.Çünkü en azından destekleyenlerin içlerinden aklı başına gelenler de gördüler ki,meğer ne kadar hain varmış aramızda.Kuzu postuna bürünmüş kurt misali fırsat bekliyormuş.

İnşaAllah daha da güzellikler olacak.Daha da kenetlenecek kendi değerlerini bularak ve sarılarak..İnşaAllah..

:)
 
Son düzenleme:

Huseyni

Müdavim
Şükür ki tavırlarımızı belirleyeci olan bir dinimiz var. Böyle bir dinin mensubu iken, her meselede balıklama olayların içine dalan müslümana yazık. Müslüman itidalli olmalı, ölçmeli, tartmalı.."Neye hizmet ediyorum, kimin yolundan gidiyorum, yaptığım işin faydası-zararı nedir ?" bunları tartmadan her meseleye atlıyacaksak, bu din sadece kitaplarda muhafaza edilsin diye mi indirildi ?

En önemlisi de müslümanlar afaka çok dalıyor ve Allah'ta cc. bunun bir neticesi olarak başımızdan musibetleri eksik etmiyor. Musibetlerin ihtar edici yönü vardır. Bu ihtarlar ferdi olabildiği gibi umumi de olabiliyor. Müslümanlar olarak başımıza gelen felaketler de bir ihtar özelliği taşır. Bu ihtarı iyi okumamız gerekiyor. "Bu musibetle verilmek istenen mesaj nedir ?" anlamamız gerekiyor. Koyun bile sahibi bir taş attığı zaman, daha büyük bir tehlikeden sakındırıldığını farkedip, gittiği istikametten dönüyor. Bizler koyun değil, insanız. Rabbimizden bir musibet taşı isabet ettiğinde, gittiğimiz istikametin yanlış olup olmadığını ya da giderken, yolculuğumuzu etkileyecek büyük hatalar yapıp yapmadığımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.

Müslüman kargaşaların içinde olmamalı, kargaşaya alet olmamalı. Müslümanlar olarak afaka çok dalıyoruz. Halbuki Rabbimiz bizi, bütün dünyanın derdini, sorunlarını öğrenelim, çözelim diye değil, en başta kendi dünyamızın sorunlarıyla, nefsimizle, nefsimizi baştan çıkaran şeytanla mücadele etmek için gönderdi dünyaya. Bizim tahrip gücü ehl-i dünyanın tüfeğinden, bombasından çok daha yüksek, dua gibi bir silahımız var. Başka silaha tenezzüle gerek yok, duaya sarılalım yeter. Ve dünya hayatımızı tehdit eden tehlikelerden çok daha mühim, sonsuz hayatımızı tehdit eden tehlikeler var. Müslümanın afakta boğulurken kendini ihmal etmesi hali; dünyanın öbür tarafındaki adama el bombası atarken, ayağının dibinde kendini öldürmeye çalışan düşmanı ciddiye almamaya benziyor.

Tıpkı asr-ı saadetteki gibi, birbirimizin her güzel halinden, ahlakından istifade etmek durumundayız. Güzelliği daha çok birbirimize tavsiye etmek durumundayız. İnsanları en büyük zaafımız olan iman hakikatleri ile daha çok tanıştırmak zorundayız. Maalesef imanını çok az sorgulayan bir milletiz. Cennet sadece hayal edilmekle kazanılmaz, gayret ister..Allahın rızası sadece "var" demekle kazanılmaz, bedel ister..Biz kendi alemimizdeki sorunları gidermeden dış alemin sorunlarını çözmeye kalkarsak, ne biz o sorunları bitirebiliriz, ne de o sorunlar biter ? Elimize sadece kocaman bir kayıptan başka geçmez..Cenab-ı hak bizi öyle feci akıbetlerden muhafaza eylesin, amin..
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Namuslular namussuzlar kadar cesur olduğu zaman bu ülke karanlık oyunlara alet olmayı bırakacaktır. Diğer bütün herşeye kıyas edilebilir..

Bu günümüzde yaşanan hadiseler ne siyaset ile alakalı ne de ağaç sevgisi ile alakalı hususan islamiyet ile alakalı ve müslümanların yeniden muzaffer olabilecek iktidara sahip olmasını engellemek ile alakalı.

İkinci husus ise davaya sadakat ile alakalı.

Bugün günümüzde yaşanan meselelerin özetin bundan ibarettir.

Diyorlar ki orada masum samimi insanlarda var. Evet Osmanlı İmparatorluğunda da ayaklanmalar masum insanların eli ile çıkmakta idi ve Osmanlı ahalisi ümmeti muhammedin ve masumların canına kıyamı büyük günah bildiklerinden çoğu ayaklanmaya teslim olmuştur. Osmanlı İmparatorluğunu örnek vermemde ki mesele Padişahlık var ve Padişah öngördüğünün ve gördüklerinin kellelerini alabilecek bir otoriteye sahip olmasındandır. İkincisi buna rağmen İslamiyetin düsturlarından taviz vermemişlerdir. İşte Osmanlının veledi olan cumhuriyette ise hep böyle olmuştur.

Bazı karanlık güçler bu tespiti çok iyi yaptıklarından yani müslümanların şuurlu ve bilinçli olanlarının din kardeşlerine kılıç çekilmeyeceğini tespit ettiklerinden. Siyasetimiz ve milletimizin idaresi üzerinden bu oyunu hep kurmuşlardır.

Bu oyun iki şekilde kırılabilir.

Birincisi tarikat ve cemaatlerde sözleri müteber olanların taşın altına ellerini koymaları ve milleti, milletin selameti üzerine bilinçlendirmeleri.

İkincisi müslümanların davalarında sadakat.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmed Akgündüz ülkemizde yaşanan bu gelişmelerin iç yüzünü gösteren "Gezi Parkına Tepkimiz ve Bediüzzaman" konulu yazısıyla bakın hangi konuları dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor ;

Muhterem Arkadaşlar;


Gezi Parkı Olayları, ikinci bir 31 Mart Olayıdır. Orada hedef Sultan Abdülhamid Han’ı iktidardan indirmek ve Osmanlı Devletini dağıtmak idi ve irticacılar çıkardı diye Birinci Halk Partisi olan İttihad ve Terakki tarafından gerekçelendi.

Bu ise dinsizler, PKK’liler, sarhoşlar, faizciler ve CHP zihniyeti tarafından tertipleniyor. Yani dinsiz bir 31 Mart Olayıdır.

Geliniz kimler bu iki harekette de devrede beraber görelim:


31 Mart’a kimler neden Abdülhamid Han’a karşıydı?

a) Avrupa’da tahsil gören bazı gençler ve genç subaylardır. Buna Galatasaray Mektebi gibi seçkin okullarda okuyanları da katmak gerektir. Aleyhindeki ilk propaganda yapanların, Rusya’dan gelen gençler, Avrupai hayat yaşayan ailelerin çocukları, Arnavudlar gibi Türk olmayan aile çocukları olması dikkat çekmektedir.

b) Avrupalılar, milyonlarca Hıristiyan’ı pençesinde tuttuğu, hilafet sıfatıyla Müslümanlar üzerindeki manevi nüfuzunu kullandığı ve güttüğü dış politika ile Hıristiyan devletleri birbirine düşürdüğü için, Abdülhamid’i asla sevmiyorlardı.

c) Filistin’i kendilerine satmadığı için Yahudiler ve Müslümanları kırdırtmadığı için de Ermeniler Abdülhamid’i sevmiyorlardı.

d) Hicaz demiryolu ve Bağdad demiryolu ile petrol bölgelerini onların elinden alan Abdülhamid, İngilizler ve Fransızlar tarafından da asla sevilmiyordu. Kısaca dinini ve vatanını sevenler, II. Abdülhamid’i seviyor; ama bu iki değere düşman olanlar Abdülhamid’i sevmiyorlardı.

Gezi Parkında kimler hükümete karşıdır?

a) Eğer hükümetle görüşmek için teşkil edilen komisyona bakarsanız anlayacaksınız: Cami düşmanı mimarlar, komunist sendika liderleri, Müslümanları katleden Esed’ciler, Alevilikten nasibi olmayan ve o adı kullanan dinsizler. Yani kısaca Avrupai hayat yaşayan ailelerin çocukları, Ermeniler gibi Türk ve Müslüman olmayan aile çocukları olması dikkat çekmektedir.

b) Avrupalılar ve buna ilaveten Amerika ve İsrail. Avrupa şu anda belki Gezideki serseriler muvaffak olur diye bayram yapıyorlar. Aslında buna dair en güzel yorumu Rus Faşist lider Jirinowski yaptı: Türkiye’nin yeni Osmanlı olmasını engellemek, İslam alemi ile ittifak yapmasını önlemek ve İslam aleminin maddi servetinin Türkiye’de toplanmasına mani olmak isteyenler.

c) PKK’yi bitirerek Kanal İstanbul, 3. Köprü, 3. Havaalanı, IMF borçlarının kapatılması ve Türkiye’nin uçuşa geçmesini istemeyenler (Süleyman Özışık Beyin makalesini okuyunuz). Abdülhamid ile ne kadar benzerlik arzediyor.

d) One Minute hadisesi yani yine Filistin Meselesi ve Türkiye’nin dünyada lider duruma gelmeye başlaması ve kısaca İttihad-ı İslam belirtilerinin görülmesinden rahatsız olanlar.

e) Kısaca dinini ve vatanını seven ehl-i imanın büyük çoğunluğu bu hükümeti seviyor; ama bu iki değere düşman olanlar sevmiyorlar.

Nasıl tepki verelim?

Burada Bediüzzaman’ın tesbitleri (İhsan Atasoy Ağabeyin işaret ettiği gibi) devreye girmelidir.

1) Asla emniyet ve asayişi ihlal edecek derecede olumsuz hareket etmeyeceğiz. Ancak şu gerçekleri de unutmayacağız. Ancak yalancı basının iftiralarına kulak verip de Türkiye’yi şahlandıran bu samimi insanları asla yedirtmeyeceğiz. Kusurları varsa şahsen görüşüp anlatacağız. Zira şu anda söylenecek aleyhteki her söz ehl-i dalalet hesabına geçecektir.

Evet bu zamanda dinsizlik hesabına, benlikleri firavunlaşmış derecede ve imana hücumları zamanında onlara karşı tedafü' (savunma) vaziyetimizde tevazu ve mahviyet göstermek, büyük bir cinayet ve hıyanettir. Ve o tevazu, tezellül hükmünde bir ahlak-ı rezile olur. Onlara karşı izzet-i diniyeyi ve şerafet-i ilmiyeyi muhafaza etmek için kahramancasına bir sebat bir kuvve-i maneviyeyi göstermek, acaba hiçbir vecihle hodfüruşluk olur mu? Hiçbir şöhretperestlik ve enaniyet olur mu ki, o zat öyle tevehhüm etmiş.Emirdağ Lahikası-2 ( 153 )

Ehl-i dalalet, Kur'an-ı Hakim'den alıp neşrettiğimiz hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeye karşı müdafaa ve mukabele elinden gelmediği için, münafıkane ve desisekarane iğfal ve hile damını (tuzağını) istimal ediyor. Dostlarımı (burada da hükümeti) hubb-u cah, tama' ve havf ile aldatmak ve beni bazı isnadat ile çürütmek istiyorlar. Biz, kudsi hizmetimizde daima müsbet hareket ediyoruz. Fakat maatteessüf herbir emr-i hayırda bulunan manileri def'etmek vazifesi, bizi bazan menfi harekete sevkediyor.

2. Hükümet yetkililerine ve ehl-i imana da tamamen menfaatleri için Türkiye’yi ateşe atmak isteyenlere taviz vermeyiniz. Şu hakikatı unutmayınız:

Menfaat üzere çarkı kurulmuş olan siyaset-i hazıra; müfteristir (parçalar, Taksim’de inşaat demirlerini bile parçaladılar), canavardır. Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen (sevimli görünmeye çalışırsan); merhametini değil, iştihasını açar. Sonra döner, geliyor; tırnağının, hem dişinin kirasını senden ister. Sözler ( 707 )

Hürmetlerimle

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz
 

Kýrýk Testi

Well-known member
Hiçbir düşmanı küçük görmemeli, eğer küçük görüyorsak kendimizi büyük görüyoruz demektir.. Küçük görüdüğümüz an tepemize çıktıkları andır..

Her şerde vardır mutlaka bir hayır.. Rabbim devletimizi ve milletimizi fitnenin ve musibetin her türlüsünden muhafaza eylesin.. Amin


İmâm-ı Rabbânî, ikinci cildin altmışsekizinci mektûbunda buyuruyor ki: Sevgili yavrum! Tekrar tekrar yazıyorum ki, şimdi, günahlarımıza tevbe edecek, Allahımızdan af dileyecek zamandayız. Fitnelerin çoğaldığı bu zamanda, eve kapanıp, kimse ile görüşmemelidir. Fitneler, nerdeyse yağmur gibi yağarak, heryeri kaplıyacak. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Kıyâmet kopmadan evvel, her yeri fitneler kaplıyacak. Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. O zaman, evinden mümin olarak çıkan kimse, akşam kâfir olarak evine dönecek. Akşam mümin olarak evine gelen, sabah kâfir olarak kalkacak. O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayrlıdır. Yürüyen, koşandan daha iyidir. O zaman oklarınızı kırınız! Yaylarınızı kesiniz. Kılınclarınızı taşa çalınız! O zaman, evinize birisi gelince, Âdem nebînin iki oğlundan iyisi gibi olsun!) Eshâb-ı kirâm, bunu işitince, o zamanda bulunacak müslümanlara ne yapmağı emredersiniz dediler. Cevabında, (Evinizin eşyası olunuz!) Bir rivayette, (Öyle fitne zamanında, evinizden dışarı çıkmayınız!) buyurdu. [Bu hadis-i şerif, Ebû Dâvüdda ve Tirmüzîde mevcuttur.]


Hadis-i şerifte, (Fitne çıkarmayınız! Söz ile çıkarılan fitne, kılınc ile olan fitne gibidir. Zâlimlere, fâcirlere milleti çekiştirmekten, yalan ve iftirâ söylemekten hâsıl olan fitne, kılınc ile yapılan fitneden daha zararlıdır) buyuruldu.


Hadis-i şeriflerde buyuruyor ki, (Fitne zamanında, müslümanlara ve onların reîslerine tâbi olunuz. Hak yolda olan yoksa, fitneciler, isyâncılar arasına karışmayınız! Ölünceye kadar, fitneye katılmayınız!). (Fitne zamanında, hükûmetinize tâbi olunuz. Size zulmetse, mallarınızı alsa da, ona itaat ediniz!). (Fitne zamanında, islâmiyete sarılınız. Kendinizi kurtarınız. Başkalarına akıl vermeyiniz! Evinizden dışarı çıkmayınız. Dilinizi tutunuz!). (Fitne zamanında, çok kimse öldürülür. Onların arasına karışmıyan kurtulur). (Fitnecilere karışmıyan, saadete kavuşur. Fitneye yakalanıp, sabr eden de, saadete kavuşur). (Allahü teâlâ, Kıyâmet günü, bir kuluna soracak: Günah işliyeni gördüğün zaman, niçin mani olmadın diyecek. O kul, onun zararından, düşmanlık yapmasından korktum ve senin af ve magfiretine güvendim diyecek).

Bu hadis-i şerif, düşmanın kuvvetli olduğu zamanlarda, emr-i mârufu ve nehy-i münkeri terk etmek câiz olacağını göstermektedir.




 
Son düzenleme:

faris

Well-known member
Osmanlının geri gelebilme 'ihtimali' dahi bütün dünyayı korkutmuş durumda.. :)

Osmanlı her zaman vardı ancak azınlıklara tanınan imkan ve kanunlardan dolayı sesini duyuramıyordu. Hani bir tane hitabe dedikleri şey var ya orada ülkenin düştüğü durumu anlatmaya çalışıyorlar, hakikatte ülkeyi o hale kendileri getirdiler; bugün elhamdulillah azınlıkların tahakküm ve zihniyeti ile milletimiz zilletten ve perişan olmaktan kurtulmuştur. İnşaallah diğer milletleri de kurtaracaktır. Şu istikbal inkılabatı içinde en gür seda islamın sedası olacaktır..
 
Üst