isabet ettiği muhakkak, benim anladığım insan acz fakirliği nisbetinde Allah'ın büyüklüğünü anlıyabilir. şefkat yine Rahman ve Rahim ismine mazhar olmamıza vesile olur, tefekkür ise Allah'ın kainattaki isimlerinin tecelilerini anlamanın en kolay yoludur. yinede ayrıntılı bilgi verirseniz memnun oluruz,istifade ederiz inşallah.:017:
maşl abi çok güzel beyan etmişsiniz :045:.:045::045:.İmza karaelmas dahasını da beklerdim
acz,fakr,şevkat,tefekkür...Esma külliyatta aktifdir .....
Efendimiz (sav) mirac'ın kapısını, hz Adem as ise Esma'nın kapısını açık bırakmıştır. Kaldı ki bunlar bir yana Efendimize kadar bütün peyganberler insanlığı kemalata erdirmiştir.
Bir saatlik tefekkür bin yıllık ibadetten daha efdaldir inş. (sav) bu kısacık bir yol, esma ise Allah cc 99 tane kapı açmıştır. Bu kapıların hepsinde acz, fakr,şevkat ve tefekkür vardır. Bunları aşmadan bu yollardan geçilmez.. sadece bir örnek ele alırsak;
Üstad hz. buyuyorki bir cümlesinde
ben kendime malik değilim fakat kendime malik gözüyle bakıyorum ki hakiki maliki mabudumu bileyim.
Evet biz kendimize sahip değiliz eğer öyle olsaydı elimiz, kaşımız, gözümüz bizim istediğimiz gibi olurdu, oysa onlar bize külli iradeyle verilmiş, hatta hediye edilmiş tabi kıymet,değer bilene...
ama diyor kendime sahip gözüyle bakıyorum ki hakiki malikimi mabudumu bileyim! Eğer bunlar bana emanet edildiyse,bana verildiyse ben sahipleniyorsam, bu demek oluyor ki benimde bir sahibim var. Ben sahibimi bilmiyor da sadece sahip olduklarımı biliyorsam farkında olmadan şirke giriyorum.Yani kişiye verilen enaniyet kendini bildirmekle birlikte sahibinide bildiriyor. Ne kadar ince bir çizgi bazen insanlar risalelerde anladıklarını anlatamazlar yada ben bazen cümlelerde boğulurum, bu cümlede onlardan biri. Bana sahip olduklarım veriliyor ama bunlar beni tefekkür boyutuyla yaradan çıkarmıyorsa ayağımı kaydırıyor.
Eğer ki tefekkürle sahibimi bulduruyorsa o zaman ben ne kadar acizim, bana verilenlerin hiçbirini yapacak kabiliyete sahip değilim (teşbihte hata olmaz inş.) ne büyük bir şevkat bahşedilmiş emek vermediğim halde, görevimi yerine getirmediğim halde istemeden, farkında bile olmadan, neye yaracağını bile bilmeden, bana sunulmuş. Bu şevkat kimde, nerde var. Ve bununla birlikte anlıyorum ki ben hiçbirşeye sahip değilim çok fakirim, bana sunulan herşey emanet.....Demek ki benim bir görevim var, bu görev ise KULLUK.
Yukarıda belirtildiği kişi bunlarla kul old. biliyor...
Bununla kalmayıp acz, fakr, şevkat ve tefekkür bir nevi ihlasla da doğru orantılıdır.
İhlas kelime mana itibari ile samimiyet, dini boyutta çevirirsek Allah'ın rızası diyebilirz değilmi?
Acizim rıza-i ilahi karşısında ...
Fakirim, rıza-i ilahi karşısında...
Şevkat, rıza-i ilahide var,
Tefekkür yine aynı bunlarda örnek ve açıklamalarla çoğaltılabilir, uzun olmaması açısından burada noktalıyorum.
İşte bu yüzden esma külliyatta aktifdir...
Risale çok farklı gerçekten anlatmak bitmez, herzaman yazmışımdır tekrar yazmaktan çekinmiyorum çünkü bildiklerimizi okumadıkça, dinlemedikçe bilmediklerimize gidemeyiz.
Üstad. hz. diyorya benim görüşmek istiyorsanız risale okuyunuz. Çünkü risale Kur'an'la teknik olarak bizleri buluşturur. Evet tefsirdir aynı zamanda da iksirdir. İnsanı rab kul ekseninde oturtacak bir düşünce eğilimi vardır.Bir nevi kendini formatlamadır.Yangına karşı dirençtir risale...Yada bana öyle öyle geliyor.
Eğer inci bulmak istiyorsan önce istiridye bulacaksın, onun için de denizin içine girmen lazım.....
Selam ve dua ile...