Hadis Sohbetleri 75: Üc Aylar ve Kandiller.

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
.







besmele-arapca1.jpg



Selamünaleyküm Degerli Kardeslerim;

avatar.jpg


Bu haftaki Hadis Sohbetleri dersimiz basladi.

avatar.jpg

Buyrun beraber mütaala edelim anladiklarimizi paylasalim insallah..





Hadis Sohbetleri 75:


Manevî İklim, Üç Aylar ve Kandiller.



[BILGI]
"Allahım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır."

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259) [/BILGI]​
 
Son düzenleme:

faris

Well-known member
Kainatta yok yoktur. Herşey bir şekilden başka bir şekile inkılab etmekte ise insanın manevi cihazatlarıda zamana göre şekilden şekile istidaddan istida girmesi mümkündür.

Mesela bundan çok değil otuz sene önce bu bilgisayar ve netten bahsedilseydi akıl alamayacaktı imkansız diyecekti nitekim bugün akıl bunu anlayabilecek istida girmiş durumda. İşte öylede insanda ki herbir cihazatta zamana göre ve çeşitli sebeblerle rengini değiştirmekte ölçüsünü değiştirmektedir. Ve Cenabı Hak nasıl ki mekanlar içinde mukaddes mekanlar yaratmışsa zaman içinde de öyle mukaddes zamanlar yaratmıştır. Bu zamanlardan en genişi olan receb, şaban ve ramazan aylarıdır ki bu ayları ilköğrenim, ortaöğrenim ve yükseköğrenim gibi kademeler olarak düşünebiliriz.

Rabbim bu ayları hakkıyla ihya eden kullarından olmayı nasip etsin ve hergünü Kadir bilenlerden eylesin.. (amin)

[BILGI]Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevablı ibadet ayları olan şuhur-u selâse gelecekler. Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üçyüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir'de otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideleri kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhur-u selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yusufiye'de geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir.
Şualar ( 494 )[/BILGI]
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
[BILGI]

“Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan”
“Allah’ım bize Recep ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır.” Âmin.

“Recep Allah Tealanın, Şaban Benim, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.”(Hadis-i Şerif)



[/BILGI]



Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, yeni bir rahmet iklimi olan mübarek üç aylara kavuşmuş bulunuyoruz.

Bu aylar, imanımızdan gelen bir heyecanla ibadet hayatımızın daha canlı tutulduğu rahmeti bol, bereketli bir mevsimdir.
Recep ayında, Regaip ve Mi’râc; Şaban ayında Berat; Ramazan ayında ise Kadir Gecesi gibi dört ayrı gece bulunmaktadır. Bu geceler, üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir. Bu geceler halkın din algısında kutsal sayılan gecelerdir. Bu gecelere halk arasında kandil geceleri de denir. Kandil anlayışı Peygamber Efendimizin uygulamasında yoktur. Hicri üçüncü asırda genelde tasavvufi çevreler tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı da ise ilk kez 2. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlanması ile beraber Kandil olarak anılmaya başlanmış ve bu çerçevede görkemli törenlerle kutlanmaya başlanmıştır.

Bu aylar, dua ve yakarışların Allah’a (cc) arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların yıkanması, yapılan ibadet ve taatlere verilen sevabın katlanması bakımından kaçırılmayacak bir fırsattır.

Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah’ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.

Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.
İnsan hatasız değildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “İnsanların hepsi hata edici ve günah işleyicidir. Hata edenlerin en hayırlısı ise, hatasını bilip tövbe edenlerdir” buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de:

“Ey Müminler! Hepiniz Allah’a (cc) tövbe ediniz ki felah bulasınız” buyurmaktadır.

Ramazan ayına bir hazırlık olmak üzere Recep ve Şaban aylarını daha verimli olarak değerlendirmeli, mümkün olabildiğince kendimizi günahlardan korumaya çalışmalı ve ayrıca bol bol tövbe etmeliyiz. Unutmayalım ki Mevla’mız bu aylar (Recep, Şaban) vesilesi ile bizlerin ibadet ve taat olarak çok yoğun geçecek olan Ramazan’a hazırlanmamızı istiyor. Çünkü Ramazan bizler için artık hasat vaktidir. Aslında her kandil lisanı hali ile bize bunu hatırlatmaktadır.

İnsanlar, dünyevi işlere kendilerini bazen çok fazla kaptırıyorlar ve uhrevi görevlerini ikinci plana itiyorlar. Zamanın normal seyri sırasında rutin meşguliyetlerle devam eden hayat sıradanlaşıyor hatta sıkıcı olmaya başlıyor.

Allah Teâlâ hem manevi hayattan uzaklaşmamızı önlemek hem de sıradanlaşan zamana ve hayata manevi bir canlılık katmak için bazı ay, hafta ve günlere özel bir değer atfetmiştir.

Bunlar, bayram günleri ve geceleri, Cuma geceleri, üç aylar diye adlandırdığımız Recep, Şaban ve Ramazan ayı ve Kandil geceleridir. Üç aylar mevsimi aynı zamanda kandiller mevsimidir.

İnsanımız bu günlere özel önem vermiş ve kandilleri, dini duygunun geliştirilmesi için vesile saymıştır. Bu gecelerde özellikle aile büyüklerinde bir araya gelinir, uzakta bulunan akrabalar aranarak hal hatır sorulur, böylece sılayı rahim terk edilmemiş, akrabalık bağları kavileştirilmiş olur.

Peygamberimiz üç aylar girince şöyle dua ederdi: “Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan.”
“Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur.”



Üç aylar ve kandiller muhasebe zamanı olarak önemlidir;


Her şeyden önce bir nefis muhasebesi yapmak mecburiyetindeyiz. Biz kimiz? Niçin ve kimin için yaşıyoruz?
Bu soruların cevabını şu mübarek günlerde fert fert herkesin kendisine sorarak aklıselim ile cevaplandırması, verdiği cevaba uygun bir hayatı da yaşaması gerekir.

Allah (cc) ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı? Her an ölüm gelecek hassasiyeti ile buna ne kadar hazırlıklıyım? Ahretimi mamur yapacak bir hazırlığım var mı? vs

Kısaca,“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”Hadis-i şerifinin gereğini yapabiliriz.

İşte, mübarek Üç Aylar ve bunlarda peşi-peşine sıralanan mübarek geceler bizim, hangi noktada olduğumuzu düşünmemiz açısından önemlidir.
Durum muhakemesi ve muhasebesi yapmamız, tefekkür etmemiz, kendi dışımızda yaşayan din kardeşlerimizi düşünmemiz açısından önemlidir.

Çünkü mübarek gün ve gecelerin asıl kutsiyeti bizi nefis muhasebesine davet etmesi sebebiyledir. Bizler inananlar olarak bu davete icabet etmek durumundayız.

Kefaret ve kaza borcu olanlar bu aylarda oruçlarını tutabilirler.
Nafile namazlar, hayır ve hasenatlar çoğaltılabilir.



Kandiller birer nimettir:

Evet, nimetler ayağımıza geliyor. Üç aylar ve kandiller, içinde yaşadığımız fakat farkında olmadığımız nimetlerdir.
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(Haşır, 59/18)

Üç aylar mevsimi ve kandiller, bu ayetin gereği olarak yani yarınlarımız için hazırlık yapmak için bir fırsattır. Tabii ki kastımız bütün bir yaşamı üçaylar ile sınırlandırmak değil tam tersine biten enerjimizi, boşalan akümüzün yeniden doldurulması için bu İlahi feyiz ve bereketin zirve yaptığı zaman dilimlerinden en üst derecede istifade etmektir.

Her biri müminlerin şuurlanmalarına vesile olabilecek bu mübarek aylar, her sene müminlere hayatın büyük bir süratle akıp gittiğini haber vermek üzere gelen birer ikazcı niteliğindedir.




Ömrümüz nice ihtar ve ikazlarla geçiiip gidiyor.


Asli görevimizin; Dünya ve Ahretimizin kurtulması için, çalışmak olduğunu anlayabiliyor muyuz? Yani Allah’la (cc) beraber bir hayat sürdürmek olduğunu, bu hayatı yaşamaya çalışırken kimin gibi yaşamalıyım? Sorusuna Peygamber efendimiz gibi diye cevap verebiliyor muyuz bütün mesele bu olsa gerek.

Ömür su gibi akıp geçiyor, bunun farkına varabiliyor muyuz? İşte üç aylar bu akışı haber vermek üzere her yıl bir daha geliyor, tabir caizse bir daha kapımızın ziline basıyor.
Bu sesi duyabilenlere, bu ikazla kendini toparlayabilenlere müjdeler olsun!
Mübarek üç aylar içinde öyle feyizli geceler vardır ki, Allah (c.c.)’in sonsuz rahmeti bereketi bu gecelerde (daha fazla) yağmur gibi müminlerin üzerine iner.


Regaip Kandili, Allah-u Teâlâ’nın kullarına bağışta ve bol ihsanda bulunduğu bir rahmet gecesidir.

Miraç kandili, dinimizin direği namazımızın müminlere farz olduğu bir mübarek gecedir.

Beraat kandili, Allah’a şirk koşmayan bütün inançlı kulların günahlarından kurtuldukları bir kurtuluş gecesidir.

Kadir Gecesi, İbadetle geçirilmiş bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

İşte Üç Ayların faziletini artıran, bereketine bereketler katan bu gece ve gündüzler eğer inananları, kendilerini bulmaya vesile olmadan geçiriliyorsa müminlerin daha çok çekecekleri var demektir.

Dünya bizi aldatmasın… Huzurumuz, İslam’ın yaşanmasına bağlıdır.

İnandık, derken inanmayanlar gibi yaşamanın, iman ve kurtuluş açısından hiçbir önemi yoktur.
Bu günleri hasseten akrabalık bağlarının güçlenmesi, Müslümanların arasındaki birlik, beraberlik, kardeşlik duyguların pekişmesine vesile yapmamız gerekir.

İslâm ile gelen şeyler bir hatıra unsuru olarak değil, yaşanmak için gelmiştir. Hiçbir mübarek gün ve gecenin bugün anlaşılan manada bir merasime ihtiyacı yoktur. Merasimlerle oyalanmak yerine İslâm ile yeniden dirilmeye talip olmalıyız. Artık bazı maddi ve manevi değerlerin kabuğuyla oyalanmak yerine özüne inmeliyiz.

Tabiidir ki; Müslüman senenin her gününde her ayında, her saatinde, her dakikasında, her saniyesinde Rabbi ile beraber olmak durumundadır. Ama bazı günler vardır ki; o günlerde Müslümanlar daha da hassas olmak zorundadır.
İnanıyoruz ki; İmanla yaşayıp, imanla ahirete göç eden kimse kesinlikle mahzun olmayacaktır.

Allah (cc) en değerli varlığımız olan imanımızı elimizden almasın.
Allah (cc) bizi dünyada Peygamber Efendimizin (sav), yolundan, tarzından ve sünnetinden uzak eylemesin.
Ahrette Peygamber Efendimizin (sav) şefaatinden, muhabbetinden, yakınlığından ve beraberliğinden ayırmasın.
Bize O’nun sünnetini ve getirdiklerini gücümüz yettiğince anlama ve yaşama nimeti lütfetsin.
Bizi Peygamber efendimize (sav) karşı, dinimiz Islama karşı, Kitabımız Kurana karşı, vurdumduymaz ve duyarsız kılmasın.
Bizi Rahmetinden mahrum eylemesin.
Bu mübarek ayları ve içerisinde bulunan kandillerimizi cümlemiz hakkında hayırlara, iyiliklere, güzelliklere vesile eylesin.
Feyzinden, bereketinden cümlemizi hissedar eylesin… Âmin.


UNUTMAYALIM Kİ;

· Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasad ayıdır.
Yıl; ağaç gibidir. Recep; ağacın yaprakları, Şaban; meyvelerin olgunlaşması, Ramazan ise olgunlaşmış olan meyvelerin toplanmasıdır.


Muhammed Fesih KAYA
 

garp

Active member
Yüce Allah, kullarına olan rahmetinin bir boyutu olarak insanlar içerisinde özel insanlar, mekanlar içerisinde özel mekanlar, zamanlar içerisinde de özel zamanlar yaratmıştır. Dini geleneğimizde bu özel zamanlardan biri de, Mevlâ’mızın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı üç aylar mevsimidir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), üç aylara ulaştığında:

“Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” (Ahmed b. Hanbel; Müsned, 1/259) şeklinde duada bulunurdu. Bizim de bu değerli zaman diliminden azamî ölçüde istifade etmenin ve kandil gecelerinin aydınlığında bereketli bir mevsim geçirmenin gayretinde olmamız gerekir.

Üç aylar, Hakkın rızasını aramak için fırsatlarla dolu bir zaman dilimidir. Üç aylar, mahzun gönüllere neşe ve sevinç kaynağı olmak, yıkık kalpleri mamur eylemek, insanı insan yapan, değerine değer katan bütün güzelliklerle bu feyizli anlardan nasiplenmek mevsimidir.

Üç aylar, bizi esareti altına almaya çalışan her türlü süfli düşünce ve davranıştan arınma, zaman zaman içine düştüğümüz karanlıklarda körelen gözlerimizi aydınlatma, katılaşan kalplerimizi yumuşatma, kendimizle hesaplaşma vaktidir.

Üç aylar, yaratılış gayemizi düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi gözden geçirmemiz için bulunmaz bir fırsattır. Kandiller geçidi olarak adlandırılan, Regâib, Miraç, Berat ve Kadir gecelerinin de içinde bulunduğu üç aylar, kendimizi denetleme ve değerlendirmenin, taat, ibadet ve şükürlerimizi artırmanın, bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp geleceğe hazırlıklı olmanın bir vesilesidir.

16 Mayıs 2013 Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regâib kandilini idrak edeceğiz. Asırlardan beri kutlaya geldiğimiz Regâib, arzu ve istek anlamlarına gelir. Regâib gecesi, müminlerin mağfiret mevsimi üç aylara rağbet etmeleri ve onun taşıdığı manalardan, değerlerden istifade etmeleri gerektiğine dair mesaj yüklü bir gecedir.

Öyleyse bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek, yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğunu bir kez daha hatırlayalım. Yanlış ve kusurlarımızdan dönelim, elimizi ve gönlümüzü uzanabileceğimiz herkese açalım. Aramızdaki çatışma ve kırgınlıkları, şahsi menfaat hesaplarını bir tarafa bırakalım. Yüce Dinimizin bizden istediği sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulması, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesi, insanî ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşması için çaba sarf edelim.
 

Livza

Well-known member
Bir şuhur-u selâseye daha eriştik elhamdülillah

Bugün 1 Recep 1434.
Mânevî bir ticâret mevsimine girdik.
Ufuklarımızı rahmet ışıkları kapladı.
Gönüllerimiz Allah’ın rızâsını gözetmekte.
Günahlarımızın affı için Nisan yağmuru gibi bir bağış tufanı beklemekteydik.
Ruhumuz şeytanın dehşetli pençesinden kurtarabildiği ellerini Allah’a uzatmak için fırsat kollamakta.
Gözlerimiz Cennetin bağına, bahçesine, düzlüğüne, deresine, tepesine, toprağına, taşına, suyuna hasret!
İşte bir fırsat daha:
Allah’ın kullarının kalplerine sayısız defa nazar eylediği müstesna ayların eşiğinde, Rahmetin kapısındayız.

FEYİZ VE BEREKET AYLARI
Çalarsak, içeriye kabul edileceğiz.
Eğer dönüp gidersek, kulaklarımızda bir süre daha çağrı sesleri, dâvet terennümleri, hak tebliğleri yankılanıp duracak.
O bizi bırakmayacak. Çünkü O bizim Cehennem ateşini tercih etmemizi istemiyor.
Çünkü O bizim için Cennet istiyor.
Çünkü O bizim için ebediyet istiyor.
Çünkü O bize kavuşmak istiyor.
Recep, Şaban ve Ramazan aylarından müteşekkil Üç Aylar, maddî-mânevî feyiz ve bereket aylarıdır. Bilhassa maneviyatta Üç Ayların açtığı feyiz, bereket ve rahmet çeşmesinden doya doya istifade edebilmeliyiz.
Resûlullah Efendimiz (asm) bu mübârek aylar hakkında:
“Recep Ay’ı Allah’ın, Şaban Ay’ı benim, Ramazan Ay’ı ümmetimin ayıdır” buyurmuştur.

CENNETE LİYAKAT AYLARI
Recep Ay’ında Allah’ın gazabından ve Cehennem azabından Allah’ın rahmet ve mağfiretine sığınmalı ve her vesileyi Allah’ın rızasını kazanmak için bir fırsat bilmeliyiz.
Şâban ayında nâfile ibâdetleri arttırmalı, feyiz ve sevap hanemiz rahmet bulutlarının bereket sağanağına tutulmalı.
Ramazan Ay’ında Cennet’e liyakat kazanabilecek derecede tezkiye-i nefs etmeli, nefsi kötülüklerden ve kalbi günah kirlerinden arındırmalı, farz oruç ve namazla Allah’ın her emrine, “Lebbeyk!” diyerek, kalbe rikkat, incelik ve duyarlılık kazandırmalıdır.
Ve artık bu duyarlılığı ömrün diğer günlerine ve aylarına yaymalıdır.
Yani Üç Aylar bittikten sonra da arınmış ve nurlanmış bir ruh ile, koca bir hayat acı-tatlı göğüslenebilmelidir.

BEDİÜZZAMAN’IN MEKTUBU
Bedîüzzaman Hazretleri (ra), hapishanede bir üç aylar mevsimini (şuhûr-u selâseyi) mukabele ederken, yine aynı hapishanedeki talebelerine bir mektup yazıyor ve üç aylarını tebrik ediyor. Mektubunda üç aylarla ilgili önemli sırları da ifşa ediyor. Diyor ki:
“Azîz, sıddîk kardeşlerim,
“Her hasenenin sevâbı başka vakitte on ise, Receb-i Şerif’te yüzden geçer, Şâban-ı Muazzam’da üç yüzden ziyâde ve Ramazan-ı Mübârek’te bine çıkar. Ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadîrde otuz bine çıkar. Bu pek çok uhrevî faideleri kazandıran ticâret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakîkat ve ibâdet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i îmâna temin eden şuhûr-u selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yûsufiye’de geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse, ayn-ı rahmettir. İbâdet cihetinde böyle olduğu gibi; Nur hizmeti dahi nisbeten, kemiyet değilse de, keyfiyet îtibâriyle, bire beştir. Çünkü bu misâfirhânede mütemâdiyen giren ve çıkanlar, Nurun derslerinin intişârına bir vâsıtadır. Bâzen bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar fâide verir. Hem Nurun, sırr-ı ihlâsı siyâsetkârâne kahramanlık damarını taşıyan, Nurun tesellîlerine pek muhtaç bulunan mahpus bîçâreler içinde intişârı için bir parça zahmet ve sıkıntı olsa da, ehemmiyeti yok.”1

BİR MANEVÎ TİCARET MEVSİMİ
Şuhûr-u Selâseyi (üç ayları), kabre doğru hızla akıp giden ömrümüz için bir mânevî ticâret mevsiminin, bir büyük âhiret pazarının ve bir yüksek vicdânî muhasebenin vesîlesi yapmamız büyük ehemmiyet taşımaktadır. Çünkü asl olan üç ay değil; bütün ömrümüzdür.
Üç Aylar, ömrümüzün karanlık noktalarını aydınlatmaya, ruhumuza rahmet ışıkları serpmeye ve bütün ömrümüzü bize yeniden kazandırmaya ehliyetli bir deniz feneri hüviyetindedir.

Dipnot: 1- Şuâlar, 424.


Suleyman Kosmene
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Yoğun ibadet mevsimi; üç aylar

İşte pervasızca harcadığımız vakitlerin değerini bizlere hatırlatan mübarek bir mevsim geldi: Üç Aylar: Recep, Şaban ve içinde “bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi”nin bulunduğu Ramazan ayı!


Zaman su gibi akıp gidiyor. Allah’ın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil; kaç yıl, kaç ay, kaç hafta, kaç gün, saat, dakika, saniye... Hesap Günü için azık hazırlama fırsatı, her geçen gün elimizden hızla kaçıp gidiyor.

“Keşke şu hayatım için önceden bir şeyler yapıp göndermiş olsaydım.”(Fecr 89/24) diye pişmanlık duyacak insanlar arasında olmamak için, henüz vakit varken, Ahiret azığı hazırlamanın tam zamanıdır.


Şu kısacık ömrümüzü neler uğruna tükettiğimizin, zamanımızı nasıl hoyratça harcadığımızın, imkân ve enerjimizi neler için seferber ettiğimizin, gündemimizi kimlerin ve nelerin işgal etmesine izin verdiğimizin hesabının tek tek görüleceği bir Gün mutlaka gelecek. O yakîn olarak iman ettiğimiz“Din Günü” (Fatiha 1/4), o “Hesap Günü” (Mümin 40/27), o “Toplanma Günü” (Teğâbün 64/9), o “Kâr-Zarar Günü” (Teğâbün 64/9), o “Bağrışıp-Çağrışma Günü” (Mümin 40/32), o“Pişmanlık Günü” (Meryem 19/39) kesin gelecek!


“Sonra o gün (dünyada size verilmiş olan) her nimetten sorguya çekileceksiniz!”(Tekâsür 102/8)


Kendisinden hesaba çekileceğimiz nimetlerin başında da zaman nimeti gelir kuşkusuz. Şu kadrü kıymetini bilemediğimiz, nasıl geçtiğini fark edemediğimiz, tükettiğimiz, ‘öldürdüğümüz’ zaman...


İşte pervasızca harcadığımız vakitlerin değerini bizlere hatırlatan mübarek bir mevsim geldi:

Üç Aylar: Recep, Şaban ve içinde “bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi”nin bulunduğu Ramazanayı!


1) Recep: Haram/Hürmetli Ay


Hz. Peygamber (s.), diğer aylardan daha çok Recep ayına, Recep’ten daha çok Şaban ayına, ondan daha çok da Ramazan ayına önem verir, daha bir özen gösterir, ibadet ve âhiret havasına girerdi.

"Allah’ım, Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına eriştir" diye dua ederdi.


Receb ayı, hürmet edilmesi gereken dört kıymetli aydan biridir: “Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram (hürmetli) olan aylardır.” (Tevbe 9/36)


Kur’ân’ın hürmete layık buyurduğu “Haram aylar” ise; Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Haram ayların diğer üçü peş peşe gelirken, Receb ayı tek başına hürmetli ay olarak kalır.


Receb ayında oruç tutmanın, dua, tevbe ve istiğfarı çoğaltmanın, hayır-hasenatta bulunmanın faziletine dair hadis kitaplarında çeşitli rivayetler yer alır.


Reğâib Gecesi


Receb ayının ilk cuma gecesine Reğaib gecesi denir. 2 Haziran 2011 Perşembe gününü 3 Haziran 2011 Cuma gününe bağlayan gece Regaib Kandili idi. Elbette her Cuma gecesi kıymetlidir, ancak iki kıymetli gece bir araya gelince, daha bir kıymet kazanır. Reğâib; ihsanlar, ikramlar demektir. Allahü Teâlâ bu gecede, müminlere, rağîbetler (ihsanlar, ikramlar) yapar. Dolayısıyla bu geceye özel bir hürmet gösterip, bu ihsanlardan yararlanmak gerekir. Reğâib gecesini ibadetle, dua ve niyazla, nafile namazla, Kur’ân-ı Kerim tilaveti ve tefekkürü ile, tevbe ve istiğfar ile geçirmek tavsiye edilmiştir.


Mîrac Gecesi


Risaletin 11. yılı Recep ayının 27. gecesi, II. Akabe görüşmesinden sonra, (Hicret’ten 17 ay önce) Peygamberimizin (s.) İsrâ ve Mîrâc mûcizesi gerçekleşmiştir. İsrâ, gece yolculuğu/yürüyüşü; Mîrâc ise, yükseğe çıkmak demektir. İsra mucizesi İsra 17/1. ve Necm 53/1-18. âyetlerle sâbittir:


“Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya bir kısım ayetlerimizi gösterelim diye götüren o Allah'ın şanı yücedir. Şüphesiz O, işitendir, görendir.”(İsra 17/1)


Mirac (yükselme) olayı Kur'an'da anılmaz ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır: Rasûlüllah (s.) bir gece Kâbe'nin ‘Hatîm’ denilen kısmında iken Kudüs’teki Mescid-i Aksâ'ya Burak üzerinde getirilip burada namaz kıldı, oradan Refref ile semâya yükseltilip Âdem, Yahyâ, İsâ, Yûsuf, İdrîs, Harûn, Mûsâ, İbrâhim peygamberlerle görüştü, sonra da Sidretü'l-Müntehâ’ya ulaştı. Buradan ötesi sözle anlatılması mümkün olmayan bir âlemdi. Yanında bulunan Cebrâil (a.s) da buradan öteye geçemedi; "benim için burası sınırdır, parmak ucu kadar daha ilerlersem, yanarım..." dedi. Mîrâc’da Cenab-ı Hakk, kulu ve rasûlü Muhammed’e (s.) nice âlemler gösterdi. Kuluna vahyedeceğini vâsıtasız vahyetti. Beş vakit namaz da işte burada emredildi. Bir çok hadise göre bu yolculuk sırasında ona (s.) cennet ve cehennem de gösterildi. Daha sonra Hz. Peygamber (s.) Mescid-i Haram'a geldi.


Beş vakit namazla özdeşleşen bu geceyi; huşû dolu namazlarla geçirmek ve namazı bir ömür boyu ikâme etme yani dosdoğru kılma konusunda bir vesile olarak değerlendirmek ve “Namaz müminin mîracıdır”hadis-i nebevisi uyarınca her namazı bir “mîrac” yani Rab Teâlâ ile sohbet kılmak gerekir.

2) Şaban: Rasûlüllah’ın Ay’ı


Hz. Peygamber (s.), bu ayda oruç, namaz ve infaka özel bir önem vermiş ve şöyle buyurmuştur:

"Recep ayı Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."


Bu hadis-i şerif hakkında yapılan yorumlardan biri şöyledir: Receb ayında yüce Rabbimizin güzel isim ve sıfatlarını öğrenip düşünerek Tevhid’in hakikatini kavramak, Şaban ayında Allah Rasûlü’nü (s.) sîreti ve sünneti ile birlikte tanıyarak ona bol bol salat u selam etmek, Ramazan ayında ise Kur'ân-ı Kerim’i daha çok okuyup tefekkür ederek, anlayarak yaşamak işaret buyrulmuştur.


Peygamberimizin (s.), özellikle bu ayda oruç ibadetini artırırdı. Hz. Aişe (r.anhâ) annemiz der ki:


"Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim."

Berât Gecesi


Şaban’ın 15. gecesidir.“Berât” kelimesinin aslı Arapça "berâet" olup borçtan, suçtan, cezadan, hastalıktan kurtulmak, iyileşmek, uzaklaşmak, temizlenmek anlamlarına gelir. Dinî anlamıyla berâet, günahlardan, kötülüklerden arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak, erişmektir. Tevbe (Berâe)/1.ayette geçtiği üzere ‘Şirke/müşriklere ültimatom, son ihtar, kesin uyarı’anlamına da gelir.


Bazı müfessirler, "Apaçık kitaba yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı mübarek bir gecede indirdik." (Duhân 44/2-5) âyetindeki "mübarek gece"nin Berat, çoğu müfessir ise Kadir Gecesi olduğu görüşündedir. İlk müfessirlerden İkrime ve bir grup alim, Kur'ân Levh-i Mahfuz'dan topluca dünya semasına bu gece indirildi; Kadir Gecesi de Cebrail vasıtasıyla Peygamberimize parça parça indirilmeye başladı, der.


Peygamberimiz (s.): “Şaban ayının yarısı gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin.”buyurarak, hem Şaban ayında hem de Berat gecesinde yapılması gereken ibadetleri işaret etmiştir.


Ayrıca şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Şaban'ın on beşinci gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı cehennemden kurtarır. Ancak, kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabalarıyla bağını koparanların, kibirlilerin, ana-babasına isyankâr olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz."


"Kim Şâban’ın 15.gecesini ibadetle ihyâ ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez."


Elbette, bir geceyi ibadetle geçirip sonra eski hayata geri dönmenin hiçbir anlamı yoktur. Ancak bu gece tevbe, istiğfar ve af dilemek için bulunmaz bir fırsattır: Bu geceler ve günler her türlü günah, hata ve isyandan vazgeçip yepyeni bir başlangıç yapmak isteyenler için bir dönüm noktası olabilir.


Bu yüzden Rasûlüllah (s.) bu kutlu zamanlarda şu duaları tavsiye buyurur:


"Allahım, sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet."


Özetle Berât gecesi; her tür şirkten, haramdan, günahtan kurtuluş için bulunmaz bir fırsattır.

Ramazan’a Doğru…

Kutlu Peygamberimiz (s.) bir Şaban ayının son gününde ashabına şöyle hitap eder: “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.”


Ertesi gün başlayacak mübarek Ramazan’ı müjdeleyen Peygamberimiz (s.), bin aya yani uzunca bir insan ömründen (yaklaşık 83 yıl) hayırlı Kadir Gecesine dikkat çeker; hangi gecesi olduğu kesin belirtilmeyip her gecesi Kadir olması muhtemel bu ay’ın her gün ve gecesini Allah’ın razı olacağı amellerle geçirmeyi hatırlatır. Hadisin devamında; “O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir.”buyurur.


Evet, bir farza yetmiş farz, hatta daha fazlası! Ve “bir gece”ye “bin ay”dan daha hayırlısı!


3) Ramazan Ayı: “Kur’ân Ay’ı”



Ramazan ayının fazileti elbette Allah için tutulan oruçtan gelir. Peygamberimiz (s.) şöyle buyurur:


"Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır."


Ancak bu ayı asıl mübarek kılan ise, onda (Kadir Gecesinde) Kur’ân’ın nazil olmaya başlamasıdır.


"Ramazan ayı ki o ayda Kur'ân insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak indirildi." (Bakara 2/185)


Ramazan ayına “Kur’ân Ayı” denmesinin sebebi de, Kur’ân’ın bu ayda inmiş olmasıdır.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Bazı hikmet ehli âlimler Receb ayı hakkında şu yorumları getirmişlerdir:

Receb eza ve cefâyı terk içindir, Şaban amel ve vefa içindir, Ramazan sıdk ve safa içindir.

Receb tevbe ve pişmanlık ayıdır, Şaban muhabbet ayıdır, Ramazan kurbet (Allah'a yakınlık) ayıdır.

Receb hürmet ayıdır, Şaban hizmet ayıdır, Ramazan nimet ayıdır.

Receb ibadet ayıdır, Şaban dünyanın safasını terk etme ayıdır, Ramazan ibadetlerin mükafatını artıran aydır.

Büyük tasavvuf ehli Zünnün Mısrî der ki:
'Receb ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan derleyip toplama ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer, ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat zamanı ekmediğine pişman olur. Kıyamet gününde ise çok kötü duruma düşer.'


Madem Receb ayı günahların affedildiği aydır. Bağışlanmanın yolunu ve istiğfarın nasıl yapıldığını bilmek gerekiyor. Rivayete göre şu istiğfar duasını Receb ayında yedi kere okuyan kimsenin günahları affolunmaktadır.

'Estağfirullâhe'l-Azîme'llezî la ilahe illâ hû el-Hay-yü'1-Kayyûmu ve etûbü ileyh. Tevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ-yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ.'

Mânâsı: 'Hayat sahibi olan, her şeyi idare edip ayakta tutan, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah'tan mağfiret dilerim. Kendi nefsine zulmetmiş kulun tevbesi gibi Ona tevbe ederim. Öyle bir kul ki, kendi nefsi adına ne ölüme, ne hayata ve ne de tekrar dirilmeye sahip değildir.'

Üç aylar birer dua ve niyaz mevsimidir. En güzel duaları başta sahabiler olmak üzere İslâm büyüklerinden öğreniyoruz. Hz. Ali'nin Receb ayında şu şekilde dua ettiği rivayet edillir:

'Allahım, salat eyle Muhammed Aleyhissalâtü Vesselamın üzerine; hikmet yıldızları ve devamlı nimet ve ismet kaynağı ehl-i beytine.

Allahım, beni her türlü kötülükten koru. Beni unutkan etme ve gaflet üzerinde bırakma. Sonumu da hasret ve pişmanlıkla bitirme. Benden razı ve hoşnut ol. Senin mağfiretin zalimler içindir, ben de nefsime zulmettim.

Allahım, beni bağışla, beni bağışlamakla Sana bir zarar gelmez. Bana nimetlerini ihsan et, bana vermekle senin ihsanın azalmaz. Senin rahmetin geniş ve boldur. Hikmetlerin ise hoş ve güzeldir.

Allahım, bana sıhhat ve afiyet ver. Güven ve huzur ihsan eyle. Şükür ve takvaya ulaştır.

Allahım, Senden sabır ve doğruluk istiyorum. Bana işimde kolaylık ver. İşlerimi güçlükle gördürme. Aileme, çocuklarıma ve kardeşlerime iyilik ve ihsanda bulun. Onları mü'min ve Müslümanlardan kıl ve bu şekilde dünyadan ayrılmalarını nasip eyle.'

Bazı Selef büyükleri de Receb ayı gecelerinde şöyle dua etmişler:

'Allahım, Sana mahzun gönlümle, isteklerini kabul buyurduğun dostlarının duası ile niyaz ediyorum. Zatına eriştirdiğin ve Senin rızanı isteyenlerin dili ile Senden talep ediyorum. Umarım Senin ululuğundan, Seni bileyim ve kulluk edeyim.

Yâ Rab, bu gecenin rahmet ve bereketinden sevap ve mükâfatından beni nasiptar et.

Allahım, kullarından istediğine, istediğini verirsin, kim Seni onlara ikram etmekten alıkoyabilir? Ben fakir ve âciz bir kulum. Fazl ve kereminden nimetlerini ümit ediyorum. Sana sığınırım ve ancak Senden yardım dilerim

Yüce Mevlam, bu gece kullarına çok rahmet ve bereketini döker, saçarsın. Allahım, Sana yalvaran dilleri, Sana kalkan elleri boş çevirme. İyilik ve yardımınla faydalandır bizi. Nimetlerinle donat hepimizi.

Allahım, salât eyle Muhammed ve evladına, eşlerine ve dostlarına, bitip tükenmeyen rahmet ve bereketinle. Yâ Rabbe'l-Âlemin!'
 
Üst