Kelime Analizi 50: Gölge-Saye-Zıll

kenz-i mahfi

Sorumlu
Bu defaki kelime analizimizde günlük hayatımızda çok kullandığımız "gölge" kelimesi ile Farsça "gölge" manasına gelen fakat şuursuzca kullandığımız "saye" kelimesi - kaç kişiye sorduğum halde hiç birisi bu kelimenin manasını söyleyemedi- ile bu kelimelerin Arapça karşılığı olan "zıll" kelimesini işleyeceğiz. Detaylara girsek konu çok uzayacağı için genel hatlarıyla incelemeyi uygun gördüm.

GÖLGE (Türkçe)
1. Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık:
2. Güneş ışınlarından korunacak yer:
3. Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, silüet:
4. Resimde bir şekli cisimlendirmek için, onun ışık almaması gereken yerlerine vurulan az çok koyu renk.
5. Yetkisi olmadığı hâlde etkili olan: Gölge başkan. Gölge kabine.
6. Röfle. (Saçın doğal renginden bir ton açık ya da koyu saç tutamı)
7. mec. Birinin yanından hiç ayrılmayan kimse
8. mec. Koruma, kayırma himaye manalarında kullanılmaktadır.

Eski Türkçe'de "kölige" kelimesinden dönüştürülmüştür. Gölgelik için "köliklik" kelimesi kullanılmaktadır. Açık ve zayıf gölge için "köşige", örtü, perde ve gölge için "köşik", örtmek manasında "köşimek", gölgelenmek, gizlenmek manasında "köşinmek" kelimesi kullanılmaktadır. Eski Türkçe'de kullanılan "kuz" kelimesi "güneş görmeyen, gölgeli yer" manasında olup "kuzey" kelimesi bu kökten türetilmiştir. Aynı şekilde "güney" kelimesinin zıddıdır.

Gölge kelimesi günlük hayatta çok sık kullanılmakla, atasözlerine dahi girmiştir.
Bunlara misal;
"Yazın gölge hoş, kışın çuval boş"
"Ağustosta gölge kovan, zemherirde karın ovar."
"Giden kağnının gölgesinde oturulmaz"
"Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar" (Arap Atasözü)
"Büyük ağaca yaslanan her zaman gölge bulur" (Arnavut Atasözü)

Gölge kelimesini öyle dar anlamda değil de daha geniş anlamda kullandığımızda karşımıza şu mülahazalar çıkmaktadır.

Işık kaynağının kesafetine göre gölge, berrak bir görünürlükten belirsiz bir hale kadar değişir. Işığın geliş, derece, alçaklık, yükseklik durumuna göre büyür, küçülür, uzar, kısalır.

Gölgenin koyuluğu ancak maddenin geçirgenliğiyle doğru orantılıdır. Mekanda yer tutan bazı maddelerin gölgesi olmadığı halde, bazı saydam olarak tabir ettiğimiz maddelerin ise latif bir gölgesi mevcut iken, maddesi kesif olan bir cismin de gölgesi o nisbette kesif olmaktadır. Hava, dünyamızda bir yer kapladığı halde onun gölgesi mevcut değildir. Buhar, cam ve su gibi saydam cisimlerin ise latif birer gölgesi mevcuttur. Taş gibi bir cismin gölgesi ise koyudur. Gölge niçin bu kadar ehemmiyetlidir. Yaşantımızdaki pek çok ehemmiyete sahip şeylerin aslında gölge sayesinde bulunduğunu biliyor muyuz? Mesela zaman kavramı gölge ile alakalıdır. Çünkü saati yani zaman kavramını bulan Mısırlılar, diktikleri bir çubuğun gölge boyundan günün saatini yani zamanını belirlemişlerdir ve saatin ilk örnekleri bu şekilde hesaplanmıştır. Güneş saatinin temel ölçü birimi de zaten gölge boyudur.

Güneşin hareketiyle gölgenin uzayıp kısalması, zamanla boyut arasındaki bağlantıyı göstermektedir. Güneş saatleri ile zaman ölçümü gölgenin hareketi prensibine göre çalışır. Gölgenin oluşabilmesi için birinci şart, güneşin hareketi yani zamandır. İkinci şart ise üç boyuttan biri olan yükseklik boyutudur, yüksekliği olmayan gölgesi de olmaz yani iki boyutlu bir dünyada gölgeden söz edilemeyecektir. Zaman da bir boyut olduğuna göre, dört boyutlu bir cismin mekanda bulunduğunu gölgesi ispatlamaktadır.

Gölgenin yoğun olması aynı zamanda bir cismin mekandaki belirginliğinin ölçüsüdür.

Gölge bir anlamda zıtlıkları da göstermektedir. Karanlıkta gölge olmaz, ancak aydınlıkta gölge olur. Öyle ise aydınlık olan her yerde gölgenin olması kaçınılmazdır. Aslında gölge, aydınlığın en büyük ispatı durumundadır. Gölge olmasaydı, aydınlığı ispat edemezdik. Çünkü her şey zıddıyla bilinir. Karanlık yani gölge olmazsa, aydınlığın kıymeti bilinemezdi, bizce meçhul kalırdı. Eğer gölgenin derinlik oluşturan hassası olmasaydı bir cismin ne kadar uzakta olduğunu veya hangi cismin daha büyük, hangisinin daha küçük olduğunu anlayamayacaktık.

Gölge aynı zamanda renklerin vücuduna sebeptir. Renk, bir ışık kaynağından gelen ışığın cisme çarpması sonucu, değişik dalga boylarında tekrar yansıması ve gözün bu yansıyan dalga boylarını algılamasıdır. Gölgenin rengi, kokusu, mekanda kapladığı bir yer olmadığı gibi, rüya aleminde gölge olmaz. Madde aleminde, yer kaplayan, kütlesi ve boyutu olan cisimlerde gölge olur.

Hayatımızda büyük değere sahip olan zaman, renk ve maddenin vücudu ancak gölgenin varlığıyla anlaşılabiliyor.

Latince'de gölge "umbra"dır. Avrupa dillerinde şemsiye manasında kullanılan "umbrella" kelimesi "gölgelik" demektir.

Gölge kelimesinin İngilizcesi "shadow", Fransızcası "ombre", İtalyancası "ombra", Arapçası "zıll", Farsçası "saye", Kürtçesi "sîh" kelimeleridir. Günlük hayatta kullandığımız "saye" kelimesi Farsça'da "gölge, himaye, sahip çıkma, koruma" manasına gelip mecazen "ihsan, lütuf" olarak kullanılmaktadır.

Günlük hayatta çok kullandığımız ve Farsça'da "gölge" manasına gelen "saye" kelimesi mecazen lütuf ve ihsan anlamına gelir. Erbab-ı tasavvuf, başarılı olduğu bir işi anlatırken, kendi varlığını ortadan kaldırmak için, "Rabbimin sayesinde", "sâye-i erenlerde", "pîr sayesinde" gibi ifâdeler kullanırlar. Eskiden "sâye-i şahanede" diye bir kullanım daha vardı ki bu, padişahlara lâyık gölgede, padişahın lütuf ve ihsânıyla anlamında olarak, padişaha yakın kişilere söylenirdi. Gölge, hakikatin gölgesi olarak değerlendirilir ki, bu da, öze göre kışr (kabuk) demektir. Olumlu manaları ifade etmek için "filanın sayesinde" gibi tabirleri kullanıyoruz fakat olumsuzlukları ifade ettiğimizde mesela "Ahmet'in sayesinde otobüse geç kaldım" cümlesinde bizce "saye" kelimesi yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine "Ahmet'in yüzünden otobüse geç kaldım" cümlesi kullanılabilir. Fakat bu kelimenin yaygınlığından olsa gerektir ki bazen olumlu yerde kullanmayıp, olumsuz yerde yanlış kullanıyoruz. Birinin gölgesinde, onun yardımı ve çabasıyla olduğunu ifade eden bu kelime olumsuz ifadelerde yanlış kullanılıyor diyebiliriz.

Arapça'da gölge kelimesinin karşılığı "Zıll" kelimesidir. Zıll kelimesi aynı Farsça'daki gibi"koruma, himaye" manalarına da gelmektedir. Çoğulu "Zılâl" kelimesidir. "Zalîl" kelimesi "gölgeli, gölgede" manasına gelmektedir. "Mizallet" kelimesi ise "şemsiye, abajür" manasına gelmektedir. "Zıll" kelimesi Kur'anî bir kelime olup Kur'anda türevleriyle birlikte 30 defa zikredilmiştir. Arapça'da kullanılan ve "geri dönmek, batıdan doğuya meyletmek" manasına gelen "fey'" kelimesinden türetilen "tefeyyeu" kelimesi "gölgesi düşmek, dönmek, meyl etmek" manasında olup Kur'an'da 1 defa zikredilmiştir. Fey' kelimesinin çoğulu olan "Fuyû'" kelimesi "öğleden sonraki gölge" demektir.

“Gölge” kelimesi Risale-i Nur’da çoğu yerde “tecelli”, "in'ikas" ve “cilve” yerinde kullanılmıştır. Bunlara misal olarak;
Onuncu Söz’ün Zeylinde; “…bütün kainatı bir gölgesiyle ışıklandıran ve bir cilvesiyle bütün Dar-ı Ahireti zerratiyle beraber hayatlandıran hayat-ı sermediyyesine şehadet ederler.

Otuzikinci Söz’ün Üçüncü Mevkıfında; “Hem dünyada yalnız zaif gölgeleri gösterilen Esma, o Cennet’in ayinelerinde en şa’şaalı bir surette gösterilecektir.”

Yirminci Mektub’un Onbirinci Kelimesi’nde; “…bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemal, O’nun cilve-i cemalinin ve hüsn-ü esmasının bir nevi gölgesi…”

Yirmidokuzuncu Mektubun Altıncı Kısmında; “İnsanların teveccühü; o teveccüh-ü rahmetin in’ikası ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür, yoksa arzu edilecek bir şey değildir.”

“Gölge” kelimesinin en çok geçtiği yer 19.Mektup olan Mucizat-ı Ahmediye Risalesidir. Burada 9 defa zikredilmiş ve hepsinde de ilk manada zikredilmiştir.

Gölge ancak bir ışık kaynağının vücuduyla olabildiği gibi bütün mevcudat dahi Cenab-ı Hakk’ın varlığıyla vücut bulabiliyor. Buna dair 20. Mektupta; “Evet bir hayat ki, bütün vücud, bütün envârıyla onun gölgesidir” denilmiştir.

Gölge etmek tabiri bir diğer anlatımla ışığı kesmek yani tesiri azaltmak, karanlık yapmaktır. 26.Mektup’ta; “Ne vakit dellâl ve vekil gölge etse, yani onlara teveccüh edilse, o me'hazdaki kudsiyetin tesiri kaybolur” denilmiştir.

Gölge kelimesi ile Farsça’da “gölge” manasına gelen “saye” kelimesi aynı cümlede kullanılarak, karşılıklı olarak manaları verilmiştir. Buna misal olarak 29. Mektubun 9. Kısmında; “Tarîkatın gaye-i maksadı, marifet ve inkişaf-ı hakaik-i imaniye olarak, Mi'rac-ı Ahmedî'nin (A.S.M.) gölgesinde ve sayesi altında kalb ayağıyla bir seyr ü sülûk-u ruhanî neticesinde…” denilmiştir. Yine aynı Risalede; “her bir makamın çok zılleri ve gölgeleri var” cümlesinde “gölge” ve “zıll” kelimeleri aynı cümlede zikredilmiştir. “

“Saye” kelimesini günlük hayatta çok kullandığımız halde kelime manasını neredeyse bilmiyoruz diyebilirim. Şuursuzca fakat çok güzel manalı kullandığımız bir kelimedir.

Risale-i Nur’da kullanılan kelimelere baktığımızda bir kelimenin ifade ettiği başka manalar yine o metin içinde zikredilmiştir. Bu ise edebiyatın fevkalade bir kaidesidir. Buna dair Risalelerde binlerce misal mevcuttur. “Saye”kelimesiyle alakalı olarak Mesnevi-i Nuriye’de; “Evet cismine verilen hayat sayesinde, geniş duyguların ile âlem-i şehadet üzerinde cevelan etmekle filcümle cüz'iyet kaydından kurtulmuşsun. Ve keza insaniyet i'tasıyla bilkuvve "küll" hükmündesin. Ve keza iman ve İslâmiyet ihsanıyla bilkuvve "küllî" olmussun. Ve keza marifet ve muhabbetin in'amıyla muhit bir nur olmuşsun” cümlelerinde “saye” ve “ihsan” kelimeleri kullanılmakla “saye”nin bir manası olan “ihsan” zikredilmiştir.

Risale-i Nur'da "gölge, "saye" ve "zıll" kelimeleri;

Sözler: 30 - 3 - 10
Mektubat: 34 - 2 - 6
Lem'alar: 14 - 3 - 1
Şualar: 18 - 4 - 0
Mesnevi-i Nuriye; 10 - 18 - 6
İşarat'ül İ'caz: 2 - 15 - 0
Barla Lahikası: 1 - 13 - 1
Kastamonu Lahikası: 2 - 2 - 0
Emirdağ Lahikası: 0 - 5 - 0
Sikke-i Tasdik-i Gaybi: 1 - 4 - 0
Tarihçe-i Hayatı: 7 - 15 - 0
Asa-yı Musa-12 - 2 - 0
TOPLAM:131 - 86 - 24

Ebced Değerlerine baktığımızda;
Gölge = 81
Saye = 76
Zıll = 960
 
Z

Ziyaretçi

Misafir
saye kelimesini bu kadar şuursuzca kullandığımın farkına, sayenizde vardım. Dua ve muhabbetle...
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
saye kelimesini bu kadar şuursuzca kullandığımın farkına, sayenizde vardım. Dua ve muhabbetle...

Evet kardeşim, biz de aynen sizin gibi şuursuzca kullanıyorduk ki, kelimenin ne manaya geldiğini öğrenmekle bahtiyar olduk.
Bir kardeşimiz tarikatlar bahsinde geçen "sayesi altında" ibaresini biraz garip bulduğunu söylemişti. Evet doğrudur çünkü saye kelimesi hem gölge, hem de himaye ve koruma anlamına geliyor. Bu bakımdan bu bahiste gayet şuurkarane kullanılmıştır diyebiliriz. Zaten risalelerin umumundu şuurlu olarak kullanılmıştır.
 
Üst