Vecize Analizi Ders 32: Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

teblið

Vefasýz
Selamun Aleykum;

Vecize Analizi ders halakamızda bu hafta şu mubarek vecizeyle yolumuza devam etmeye niyetlendik;
[NOT]
"Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.
Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir​
."
Yer: Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a, Birinci Düstur[/NOT]

Soru ve cevaplarla konuyu hep beraber anlayıp pekiştirmeye çalışalım inşl..Destek ve katılımlarınızın olması ümidiyle ;

Konuyla alakalı bir kaç soru ;

Soru 1..Rıza-i İlahi nedir ?

Soru 2..İnsanın Allah'ın dışında herhangi bir başka varlığın rızasını düşünerek hareket etmesi Kuran-ı Kerim'de "şirk" ya da "Allah'a ortak koşmak" olarak bildirilmiştir.Bu anlamda kul şirkten kendini nasıl muhafaza edebilir..???
 
Son düzenleme:

teblið

Vefasýz

Soru 1..Rıza-i İlahi nedir ?

Rıza, öncelikle Cenab-ı Hakk’ın takdir ettiğine karşı olmamaktır. Teslimiyet ve razı olmaktır. Bir kulluk vazîfesidir. Hakk’tan gelen ve hak olan her şeye rıza göstermektir.

Rıza, kazanın hükümlerine kalbin güzel bir surette bakması ve teslimidir. Her durum ve her işte Cenab-ı Hakk’a itimaddan, kulluk vazifelerini yerine getirmekten ibarettir.


Hakikatte, sır ve özü belli olmayan, akla aykırı ve nefse zahmetli görünen, İlahi kazanın hükmüne karşı kulun pozisyonu teslim ve rıza olarak meydana gelir. Çünkü o hükmün sonunda hayır mı, şer mi olduğu bilinemez. Ve onun öyle olması Allah katında kesinleşmiş ve takdir edilmiş şeyler arasındadır. Çünkü ayet-i kerimede; “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. Bezen da sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz” buyrulmaktadır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Soru 2..İnsanın Allah'ın dışında herhangi bir başka varlığın rızasını düşünerek hareket etmesi Kuran-ı Kerim'de "şirk" ya da "Allah'a ortak koşmak" olarak bildirilmiştir.Bu anlamda kul şirkten kendini nasıl muhafaza edebilir..???

Ustadımız Bediüzzaman mesnevi nuriyede şunu ifade ediyor :

Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hâdiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir.

Nasıl ki sıcağın ve soğuğun ve herbir şeyin derecesi varsa imanında derecesi vardır. Ustad Bediüzzaman iman iki çeşittir; biri tahkiki iman diğeri taklidi iman demekte. ve bunlarında kendi içinde derecesi var. Eğer bizler tahkiki iman ile hayatımızı imanlaştırmaz isek bir çok sözümüzde küfrü hafi bulunması ihtimaldir. Fıkıhda bir kişinin şirke girmiş sayılabilmesi için bunu bilerek ve kasden yapması gerektiği ifade edilmekte. Ancak şuda ihtimaldir ki bilmeyerek yapılan işlerin bir çoğu yapıla yapıla meleke kazanmaktadır. Gizli şirkleri ihtiva eden sözleri söylemek ve işlemek zamanla bize bunu meleke kazandırması mümkündür. Mesela kişi rızkı verenin Allah olduğunu bilir ancak ben olmasaydım aç kalırdın gibi tehlikeli cümleler kullanabilmekte. Veyahut kar yağıyor, yağmur yağıyor ifadeleri basit masum ifadeler olsalar bile kendi kendine oluyor felsefesini ihtiva ettiğinden hatta öyle bir ifade ki dil bilgisi kurallarına dahi uymamakta. Bunun gibi çok ifadeler ve misaller vermek mümkün.

Ustad Bediüzzaman r.a. mektubat eserinde: Velayet yollarının ve tarikat şubelerinin en mühim esası ihlastır. Çünkü ihlas ile hafi şirklerden halas olur demekte.

Dert belli deva nedir?

Dertimiz imanımız imanımız tutuşmuş yanıyor. Hergün vicdan azabı ile azablanan bu gönüllerimizin devası Kur'an ve Kur'ani hakikatler ile imanı kavileştiren risale-i nurlardır..
 

nurhadimi

üye Sorumlusu
Allah razı olsun ağabey,

Risale-i Nur'ların en sevdiğim yönlerinden biri aklı ikna eden ispet ve delilleri ki işte onlardan biri:

Veyahut kar yağıyor, yağmur yağıyor ifadeleri basit masum ifadeler olsalar bile kendi kendine oluyor felsefesini ihtiva ettiğinden hatta öyle bir ifade ki dil bilgisi kurallarına dahi uymamakta.

kar yağıyor= cansız bir şey - kar, taş, toprak vs.- kendi ihtiyarıyla hareket edemez, ancak dışarıdan bir kuvvetin etki etmesiyle harekete geçebilir, bu fizikte kanunlaşmış, eylemsizlik prensibi diye newton amcamız yasa haline getirmiş....

velhasıl teşekkür ederiz ağabey :)
 

teblið

Vefasýz
DÜŞÜNÜYORUM DA !!!!!

İlim yuvalarında eskiden öylesine bir ihlas vardı ki.. insanlar sırf Allah rızası için gelir, bir şeyler öğrenirler, ders okurlar; makam, paye, mansıb, diploma, kariyer nedir bilmezlerdi. Onlara “diploma” deseniz; “Ötede Allah diploma mı soracakmış?” derlerdi. Sonraki dönemlerde ihlas öldü.

İnsanlar diploma ve dünyalık uğruna okumaya-çalışmaya başladılar. Diplomayı küçümsediğim, onun önemini inkar ettiğim düşünülmesin. Benim söylediğim, Allah rızasının önüne başka şeylerin geçtiği hakikatıdır.( Kİ İTİRAF EDİYORUM Kİ ŞAHSIM DAHİ AKADEMİK KARİYER VE EĞİTİMLER İÇİN YILLARIMI GÖZ KIRPMADAN FEDA ETTİM NE YAZIK Kİ )

Yoksa diploma da, kariyer de, meslekî başarılar da hep Allah rızasını kazanmak uğruna kullanılmalıdır. Her işin başı Allah rızasıdır, onun dışındaki her şey tali ve ona tabi olmalıdır.( ahh şu nefis !)


Aslında ferdin başında bir kayyım olmalı ve başını döndürecek-bakışını bulandıracak dünyalık bir şeye nail olduğunda o onu yıkmalı. Aynı küçük çocukların özene bezene yaptıkları şeyleri büyükçe bir çocuğun gelip bozması, dağıtması gibi. Evet, bir kayyım bizim nazarlarımızı dünyaya celbeden şeyleri yerle bir etmeli, ta ki her şey halisane Allah için olsun.

Zaten Allah sevdiği kimselere dünyayı nasip etmez. Ellerini her uzattıklarında dünya onlardan kaçar. Allah çeşitli vesileler ile onları dünyaya küstürür.Rabbim bizleride dünyaya ve zevklerine küstürsün inşl..
 

teblið

Vefasýz
şairin dediği gibi'!!


  • Kim umar senden vefâyı
    Yalan dünyâ değil misin?
    Muhammed-ül-Mustafâyı
    Alan dünyâ değil misin?
    Yürü hey vefâsız yürü
    Sensin hod bir köhne karı
    Nice yüzbin erden geri
    Kalan dünyâ değil misin?
    Kimisini nâlân edip
    Kimisini giryân edip
    Âhir-i kâr üryân edip
    Soyan dünyâ değil misin?
    Kasdedip halkın özüne
    Toprak doldurup gözüne


    Sonu bir avuç toprak olan bir bitişe bu kadar hırs niye !!!:(

    EVVELA KENDİ NEFSİME DİR BU NASİHATLAR:(

    İçinde yaşadığımız bu dünya hayatı insanı çok oyalıyor ve hırpalıyor. Üstelik bu dünyanın cazibesi de çok fazla. Buna karşı dayanmak ve karşı koymak kolay olmuyor, olamıyor. Özellikle genç nesli avucunun içerisinde tutmayı ve istediği gibi onlar üzerinde oymamayı hedefleyen fesat şebekelerine karşı ancak kuvvetli bir inanç, sağlam bir irade, sistem üzerine dayalı bir eğitim ve sabır ve tahammüle dayanan bir kesin duruşla mukabele edilip karşılık verilebilir.

    SEN YARDIM ET İLAHİ.....



 

faris

Well-known member
İnsanı İlahi Rızadan koparan dünyevi tuzaklar nelerdir sizce ??~



Dost fmde Namazın Hakikatleri konulu bir sohbette, namaz kılamamanın sebebleri arasında haram yemek olduğu ifade ediliyordu.

Şöyle kendimizi bir yokladığımızda Kur'anı Kerimde şiddetle men edilen ve ap açık bir ceza ve tehdit ile yapılmaması gerekenleri yapmadığımızı mı sanıyoruz. Mutlaka yapıyoruz ama bu yaptığımızın adına başka konulduğu için ve toplumda hoş karşılanacak hal aldığından kriterlerimiz değişmiş. Netice de ise topluma ayak uyduruyor rıza-i ilahi dairesinden uzaklaşıyoruz.

Mesela ayeti kerimede :

Faiz yiyenler kendilerini şeytan çarpmış birer mecnundan başka bir halde kabirlerinden kalkmazlar. Böyle olması da onların, 'Alım satım da ancak faiz gibidir' demelerindendir. Halbuki Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bakara, 2/275)

Hadisi Şerifde ise :

Faizi yiyen, yediren, şahitlik ve katipliğini yapan, Allah'ın rahmetinden uzak kalmıştır. (Müslim, Müsakat, 105)


Böyle açık emirler var iken faize bulaşmadım diyenimiz olabilir mi? Hafazanallah bile bile yapıyoruz.

Açık saçıklığın adı olmuş çağdaşlık, zinanın adı ise arkadaşlık.. Bunlar içinde net ve kesin ayet ve hadisi şeriflerde emirler mevcut.

Nur Süresi 31. ayette :

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

Zina için ise zina ancak malum olan gibi değildir. Zinanın da dereceleri vardır; göz zinası, kulak zinası ila ahir.

Konuyu çok uzun tutmamak için bir kaç emiri ifade etmeye çalıştım, irdelediğimizde öyle hakikatler peyda olacaktır ki değil açık saçıklığa girmek burnumuzu evden dışarı çıkarmazdık..

Neticede manen bütün irtibatımızı kesiyor, frekanslarımızı bozuyoruz. Bozulan frekansdan ilahi hiçbir veri gelmiyor. Ruhumuzu öldürüyor bütün letafetlerimizi günah karanlığında boğuyoruz.

şimdi nasıl ilahi rızayı umabiliriz?

Allahım bizleri senin rızana ulaştıracak mesaide iştigal eyle..
 

teblið

Vefasýz
Evet maalesef cok dogru soyluyorsunuz.
Derdimiz belli hastaligimiz asikar ama bir turli sifaa recetesini uygulayamiyoruz toplum olarak.
Sanirim asrın hastalığı;üzüm üzüme baka baka karardık :(
 

Huseyni

Müdavim
Bir sorum olacak?

İnsanı İlahi Rızadan koparan dünyevi tuzaklar nelerdir sizce ??

Üstad Hazretleri Yirmi Birinci Lem'a da ihlası kıran manilerden, birkaçı olarak şunları söylüyor. Maddi menfaatler, makam sevgisi ve şöhretperestlik, korku ve tama (korkaklık ve açgözlülük). Bunlardan hariç, ihlası muhafaza etmek için tavsiye ettiği düsturlara, aykırı davranmakta, ihlastan koparan maniler olarak değerlendirilebilir.


Cenâb-ı Erhamürrâhimînden bütün Esmâ-i Hüsnâsını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tâmma muvaffak eylesin. Âmin.
 

teblið

Vefasýz
Allah razi oldun talha hocam ve huseyni hocam kiymetli bilgiler aktardiniz.

Yanliz cidden merak ettigim bir diger husus daha var.

Nefis dunyevi bir tuzakmidir biz kullara??
 

yakup1988

Yeni Üye
slmün aleyküm. ben risalelerde geçmeyen üstada ait sözleri arıyorum. bu yardımcı olabilirseniz tşk ederim adresime de yollayabilirsiniz:
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Z

Ziyaretçi

Misafir
yirmi birinci lema her nur talebesinin en az 2 haftada bir okuyacağı ders olmalıdırki, ordaki düsturları hayatında tatbik etmeme gafletine düşmesin. ve ihlasa mani olan şeylerin farkındalığı devam etsin. Yoksa boşa değil 15 günde en az bir defa okunsun tavsiyesi. Ara ne kadar uzarsa sohbetlerle, risalelerle, kardeşlerle, hayırlarla bağımız o kadar fazla çözülüyor. yirmi birinci lema adeta risaleler zincirinin en birinci halkasıdır. birinci halka olmazsa, diğer halkalar nereye tutunabilir. ihlas olmazsa onuncu sözü anlasak, ondokuzuncu sözü, onbirinci lemayı, bütün risaleleri anlasak ne değişir. ancak bilgi yüklemesi yapmış oluruz kendimize. zincirin ilk halkası olmaksızın nasıl diğer halkalar tutunacak yer bulamazsa, ihlassız bütün dersleri anlamak, bilmek ve anlatmakta buna benzer. ihlas meselesini ilk sıraya koymak duamız olsun...amin...
 

KatRe2

Member
"İhlâsı esas tut ve yalnız rıza-yı İlâhîyi düşün.
Tâ ki senin ağzından çıkan mübarek kelimelerin havadaki efradları,
İhlâs ile ve niyet-i sadıka ile hayatlansın, canlansın,
Hadsiz zîşuurun kulaklarına gidip onları nurlandırsın,
Sana da sevap kazandırsın.." Lem'alar ...



 
Bir hareketi yaparken kendine sor "ben bunu neden yapıyorum?" alacağın cevapta eğer rıza-i ilahiden başka maksatlar da varsa ortaya çıkar. işte cümle başka maksatlar olmamalı diyor. Eğer bir insan dünyanın peşinde koşuyorsa ihlası kazanması ve muhafaza etmesi hemen hemen mümkün değildir.
 
Üst