Yeni Yılınız Kutlu Olmasın!!!
Ne idik ne olduk değerli kardeşlerim. Ben Almanya’da doğdum ve büyüdüm. 2. Kuşak zümresindenim.
Paskalyalar, Noel Babalar, Yılbaşılar, Sevgililer günü, Ana-Baba günleri, v.s hep bunlarla büyüdük. Başımıza az da olsa akıl girince bunların ne kadar saçma olduğunu anladık Elhamdülillah.
Aslında bu yazı asırlar önce yazılması gerekiyormuş. Yine de geç kaldık sayılmayız. Zira bugün hala Hocalar namazın farz olduğunu, 1400 kusur senedir anlattıklarına rağmen, hala kılmayan varsa, hocalarımızın devam etmesi gerektiği gibi, bu tür yazılar da sanırım zaman zaman birileri tarafından yazılması lazım.
Yılbaşı:
Öncelikle, geçmiş Hicri yılbaşınız mübarek olsun. Zira yeni yıla 15 Kasım’da girdik.
Elhamdülillah biz din kardeşlerimizle Hicri yılbaşını beraberce geçirdik. Yanlış anlaşılmasın, eğlenmedik.
Kuranı Kerimler okundu, ilahiler okundu ve hicri yılbaşının tarihi hakkında bilgilendik. Zaten eğlenmek, gülmek dans etmek, hele ki bu gün gibi günlerde müslümana yakışmaz.
Ey Müslüman olan vatandaşlarım. 31 Aralık’ta Yılbaşı kutluyorsanız şu yazdıklarımı bir gözden geçirin.
Uluslararası ismi ile “Silverster” diye adlandırılan Yılbaşı gecesi, aslen 335. yılında yaşamış I.Silvester isminde bir Papa’ya hürmeten tatil günü tayin edilmiştir. Silvester’e çok hürmet gösteren Papa I. Gregor, 1582 yılında, 24 Aralık’ta biten takvimi 31. Aralık’a uzatmış ve takvimin son gününü I. Silvester’e atfetmiştir ve tatil ilan etmiştir. Şimdiye dek bu takvimi yani gregoryen takvimini kullanmaktayız. Ayrıca Papa I. Gregor’un bir İslam/Osmanlı düşmanı olduğu, tarih kitaplarında yerini almıştır.
Ey Osmanlı torunu! Senin bayram günleri sana yetmedi mi de, bir Hıristiyan Papa’ya atfedilmiş ve gayri Müslimlerin bayramı olan bir gününü kutlamaktasın? Üstelik senin dinine ve ecdadına düşman olmuş biri tarafından tayin edilen bir günde, vur patlasın çal oynasın zıplayıp duruyorsun?
Maalesef yılbaşı gününde
Avrupa da dahi görülmemiş çirkinlikler de gözlenilmektedir. Kırmızı don giymek gibi. Gece saat 12 olduğunda üzerine kırmızı don giymek, yeni yıla uğur getirirmiş ve yeni yıla hayatını değiştirerek başlanılırmış. Bu edep dışı hareketlerle hangi iyi niyeti tarif edilebilinir ki? Umarım yeni yıla değişikler ile girmek isteyenler ilk etapta eşlerini boşayıp değiştirmezler.
Evinde çam ağacı dikip de süsleyen vatandaşlarımızın, “ne idik ne olduk” sorusunu kendilerine sorsunlar ve özlerine dönmelerinin gayretini göstersinler. Biz Müslümanların, kurban kesmemizi bir vahşet olarak nitelendiren, barbarca kan döktüğümüzü söyleyip eleştirenler, sadece Almanya’da Noel günü hasebiyle 25 milyon çam ağacı satmaktadır. Ülkelerindeki ağaçlar yetmeyip dışarıdan ithal ediliyor. Asıl vahşet budur!!!
Anneler günü:
Anneler günü diye kutlanılan gün başkalarının adeti olma dışında, bir “
Annelere hakaret günü” olarak saymaktayım. Her ne kadar o gün Anneler sevindirilse de dinimizin verdiği önemi vermemektedir. “Cennet anneler ayakları altındadır” (Hadisi Şerif) olmasına rağmen ve mademki, annelere önem verildiğinden bu gün kutlanıyor, neden anneler sadece o günde tebrik ediliyor?
Kadın hakları hareketi üyesi olan Anna Jarvis diye bir Amerikalı kadın, kendisi gibi olan kadınların hakları için günün Amerikasında mücadele etmiş. Annesinin vefatı üzerine 1905 yılında Anna Jarvis, henüz seçme hakkı bile bulunmayan kadınlara daha fazla haklar tanınması üzere, Amerikan Başkanına, bari bir “Anneler günü” tayin edilsin diye dilekçe verir. Teklifi kabul eden Başkan, Anna Jarvisin annesinin ölüm gününe denk gelen Mayısın 2. Pazar gününü, yani 8 Mayısı, Anneler günü ilan eder. İş adamları bu yasa ile para kazanabileceklerini anlayıp kolları sıvadılar ve o gün’de köşeyi döndüler. Bu günün manasının yitirildiğini düşünen Anna Jarvis, daha sonraları günün iptaline uğraştıysa da başarılı olamamıştır.
Ey Türk milleti, adet başkasının adeti, kutladığınız gün Anna Jarvisin anasının ölüm günü.
Bence, analarımızı sevindirmek için mümkünse her gün onların kalplerini kırmamaya çalışalım. İllaki bir Anneler günü veya bir Annenin ölüm gününü kutlayacaksanız, bu kendi Annenizin günü olsun. Adına bir hayır işleyin, açlar doyurun, adına çeşme veya cami yaptırın veya dini ve milli kahraman kadınların günlerini yad edin. Bizim Analarımız, kesinlikle Anna Jarvisin anasından önemlidir.
Hz. Meryem anamız var, Hz. Hatice var, Hz. Aişe ve Hz. Fatima var, İslam’ın ilk şehidi Sümeyye Annemiz var, Sümeyra Hatun var. Yok, illa ki milli kahraman arayacaksak, Nene Hatun var, Fatma Seher Hanım var. Al seç bir tane. Seç de alemin adetini taklit etme. Zira buna ihtiyacın yoktur. Bu isimlerin ölüm günlerini araştırmaktan ziyade, nasıl yaşadıklarına öğrenin ve ardından Kuranı Kerim okuyun.
Sevgililer günü:
Uluslararası ismiyle “Valentinstag” olarak bilinir. 14 Şubatta kutlanılır. Sevdiklerimize, eşimize veya nişanlımıza hediye aldığımız bu anlamsız gün, 14 Şubat 269 yılında asılarak öldürülen bir Başpapazın ölüm yıldönümüdür. Bu Papaz, bir anda birçok çiftleri evlendirmekle meşhurmuş ve evlendirdikleri çiftlerin evlilikleri kutsallaştığına inanılırdı. O dönemde kilisede yapılan nikahlar zamanın Roma imparatoru tarafından getirilen yasağa uymadığı sebebiyle asılarak öldürüldü. Bu sebeple 14 Şubat 469 yılında, kilise tarafından Anma günü yani “Valentinstag” olarak belirlenmiştir. Bir dönem kilise tarafından bu gün iptal edilmişse de, ticari gelirlerini sezen tüccarlar sık sık başvurmaları ile tekrar yürürlüğe girmiştir.
Avrupa da ise bu gün 1950 senesinde kutlanılmaya başlanmıştır.
Benim burada bu misallerle anlatmak istediğim husus, dinimizin anamızı, sevdiklerimizi, eşimizi, dostumuzu düşünmek ve onları sevindirmek için yeterli ayetler, hadisler ve fırsatlar verilmişken, batılıların adetlerini kendimizinmiş gibi kabul edip, şuursuzca icra etmek gücüme gidiyor da ondan.
Avrupa da yaşayan bir müslüman vatandaşınız olarak, Batının islamiyeti ve adetlerimizi yok etme çabasını görüyorum da ondan.
Çocuklarımızı bile sünnet etmeyi yasaklayan bir ülkede yaşıyoruz da ondan. Başörtülü bacılarım okul tahsilinden sonra meslek sahibi olmaları için “başını aç” dedikleri için de ondan.
Her fırsatta bizim dinimizi bir kenara bırakıp, uyum sağlamamızı diretiyor da ondan.
Çocuklarımıza anaokulundan itibaren Hıristiyan adetlerini öğretip dinimizden yozlaştırmaya çalıştıklarındandır bu yazımız.
Bizler burada bunlara karşı mücadele ederken, hakkımız olan dinimizi yaşayıp çocuklarımıza batının adetleri içinde kaybolmaktan korumaya çalışırken, ülkemizde görünen bu çirkin kutlamalar bizleri daha da çok üzüyor. Çünkü artık ülkemizi bize örnek olarak gösteriyorlar ve diyorlar ki: “Türkiye’de bütün bunlar kutlanıyor sen niye karşı çıkıyorsun?” deyip, bizleri radikal İslamcı diye damgalıyorlar. Bu sebeple, şuursuzca, önemsemeden bu günleri kutlayanları kınıyorum. Hangi batı ülkesi, İslamiyet’in adetini taklit ediyor???
Bir sürü ülke, Bati’nin teknolojisini medeniyet diye alırken biz hep edepsizliklerini mi alacağız ve medeniyet diye benimseyeceğiz?
Bu fikrimizi benimsemeyenler olabilir hatta aşırı bulanlar da olabilir. Kendileri bilir. Bu fikirlerimiz aşırı oluyor da, şu hadisi şerifi göz ardı etmek şuursuzca olmuyor mu?
"Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir." (Tirmizi)
“Bir kimse herhangi bir topluma benzerse onlardandır." (Ebu Davud)
Alem kendi değerlerine ve kahramanlarına tatil günleri atfederken, bizim şuurlu sözde Aydınlarımız, Fatma Seher Hanıma “
Kara Fatma” lakabı takar, Sütçü İmam’ın ismini bir “
Böceğe” verir. Başkaları yutar ama şuurlu müslüman kardeşlerimiz bunu asla yutmayacaklar ve bu şuursuzları unutmayacaktır.
Kaynak : Risale Ajans