Tabiat kanunlarının ruhtaki karşılığı ve tezahürleri

ruhani

Member
İnsan kainat münasebeti açısından; tabiattaki tekvini kanunlardan manevi aleme ait bağlantılar kurmak ruhtaki, manevi alemdeki karşılığını ve tezahürünü aramak adına neler yapabiliriz?

SU VE GÖNÜL

Üstad risalelerde bir çok yerde kalbin halini su damlasına yani reşhaya benzetiyor.

Suyun özellikleriyle ilgili b
ilim teknik ocak sayısında şöyle bir bilgi mevcut :

“ Bir kilo suyu belli birsıcaklığa yükseltmek için suya verilmesi gereken ısı enerjisi miktarı, aynı miktarda altını aynı dereceye ısıtmak için gereken ısıdan 30 kat daha fazla. Bir diğer değişle su, aynı miktardaki ve sıcaklıktaki altından 30 kat daha fazla ısı enerjisi depolayabiliyor.”


Katı madde elle tutulur gözle görülür sertliği kütlesi hacmi özellikleri olan madde şeklinde tanımlanıyor. Madde incelendiğinde derinliklerine inildiğinde atom altı dünyada gitgide elle tutulur olma, kütlesi olma gibi kesif özelliklerinden uzaklaştığını görürüz. Gittikçe incelir şeffaflaşır latifleşir ve en önemlisi özelliklerini kaybetmeye başlar.

Örneğin buz; içine girdiğimizde o katılıktan yumşaklığa geçiş yaparak su olur suyun içine girdiğimizde H2O melekülü, daha ilerledikçe elektron nötron proton karşımıza çıkar ki elektron için kuantum fiziği araştırmalarında ve yapılan deneylerde tanemi dalgamı olduğu tartışılmaktadır. Bir elektronun hızını tespit etseler yerini tespit edememekteler yerini tepsi etseler hızını tepsi edememekteler. Elektron tabancasıyla yapılan bir deneyde, tek bir elektron karşısında bulunan ve üzerinde iki delik(yarık) mevcut olan duvara fırlatıldığında aynı anda duvar üzerindeki iki yarıktanda geçtiği görülmektedir ki bu kuantum fiziğine göre dalga hareketine benzetilsede bizim litaratürümüzde yani islami tasavvufi litarüdürde ruhu nuraniyet kesbetmiş bir evliyanın aynı anda memleketinde, kabede ve değişik yerlerde görülmesi gibi elektronunda bu Allahın nuraniyet kanununa uyduğu görülmektedir. Elektron için her yerde ama hiçbir yerde değil gibi ancak nuraniyetle açıklanabilecek tarifler yapılmaktadır. Nötronun içinde kuarklar ve onları da birbirine bağlayan gluon denilen sanal parçacıklardan bahsedilmektedir ki bilim dünyası bu kuarkları birbirine bağlayan gluon parçacığına sanal demekten kendini alamamıştır. Daha derinlere doğru enerji, esir, madde-i hayat hayatın zatı ve cevheri olan ruh biraz daha ilerlediğimizde nur karşımıza çıkmaktadır.

Bu zaviyeden enerji latifdir kesif değil, nurani veya yarı nuranidir. Bir bakıma enerji maddenin nuraniyetini sembolize etmekte alemi emirdeki nurun alemi halktaki bir tezahürü de enerji olmaktadır. Allahın nur isminin mertebelrinden bir mertebe olarak enerji nur isimine kabiliyetince ayinedarlık yapmaktadır.

Burada suyu temsili ve sembolik olarak ibadetler, zikirler ve Salih amelle nefsin tezkiyesi kalbin tasfiyesiyle kalbi su gibi berraklaşmış bir mümine benzetiyor üstad. Suyun rengi tadı kokusu gibi özellikleri yoktur kendini kibirlenircesine ortaya koymaz tam tersine kendinde tecelli eden güneşi bütün ihtişamıyla gösterir bu kanunun insandaki tezahürü; benim ilmim benim gücüm benim makamım demeden egosunu ön plana çıkarmadan kendini sıfırlayarak bütün o istidat ve özelliklerini sahibi hakikisine vererek allahın isimlerine parlak bir ayna olan mümin kalbidir yani reşhadır .

Fiziki alemdeki katılığın metafizik alemdeki karşılığı ve tezahürüde günahlarla kalbi katılaşmış kendi özelliklerini kabiliyetlerini egosunu ön plana çıkaran ve sahiplenen, kendini kendine malik zanneden bir insan modelini göstermektedir.

Mülk tabiri diğerle fiziki alemdeki latif su katıya göre 30 kat enerji depolamaktadır, Enerjinin metafizik alemdeki karşılığının nur olduğu düşünüldüğünde buradan şu sonuca varmaktayız. Su gibi berraklaşmış bir müminin kalbi günahlarla katılaşmış bir insana göre Allah marifeti adına Allahtan gelen feyiz ve ilhamlara mahzar olma adına günahkar bir müminden çok daha geniş bir kalbe sahiptir tabiri caizse su gibi berrak kalpli bir mümin katı kalpli bir müminden 30 kat fazla nur depolama kapasitesine sahiptir.

Burada 13 -15 yaşlarındaki mevlanaya muhyidin arabinin sorduğu soru ve mevlananın verdiği cevap akla gelmektedir. İbni Arabi mevlanaya sorar beyazidi bistamimi daha büyük yoksa Hz Muhammed (sav) mi. Çünkü beyazidı bistami şanım ne yücedir ben rabbimi bildim derken peygamperimiz (sav) Allahım biz seni hakkıyla bilemedik buyurmaktadır mevlananın bu soruya cevabı müthiştir şöyle der mevlana: bistaminin gönlü kalb kasesi o kadar dardı kİ Allahtan gelen birkaç damla feyzle nurla dolup taşıverdi ancak peygamberimizin kalbi ummanlar okyanuslar gibi o kadar geniş ki Allahtan gelen marifete feyze doymak bilmiyor. Evet bizim burada beyazıdı bistaminin kalbine katı dememiz haddimize değil ancak latif suyun katı altından 30 kat fazla enerji tabiri diğerle nur depolayabilmesi gibi peygamberimizin su gibi berrak Allahın isimlerine en azam mertebede ayna olan kalbi altın kalpli beyazidi bistamiyi çok gerilerde bırakmaktadır. Zaten peygamberimizin kuranın bir ayetinden aldığı feyiz bir peygamberin ömür boyu aldığı feyizdende fazladır.
 
Son düzenleme:
Üst