Vecize Analizi 21 : Kanaat

HAYAL ET

Well-known member
Bismillahirrahmanirrahim

Selamunaleykum Değerli Dostlarım Vecize Analizindeki 21. dersimizin konusu KANAAT.
Herkezi yakından ilgilendiren bu konuyu beraberce fikir alışverişinde bulunarak gönlümüzü aydınlatalım İnşaallah.



[NOT]"Madem öyledir. Eğer malı çok seversen, hırsla değil, belki kanaatle malı talep et, tâ çok gelsin."
Yirmi ikinci Mektup / İkinci Mebhas[/NOT]


1.Kanaat ile istemek nasıl olur ?
2.Kanaatin alameti nedir ?
 

HAYAL ET

Well-known member
Başarının ve mutluluğun en büyük anahtarı kanaat ise, en dehşetli kilidi hırstır. Kanaat, çılgınca istemek ve çalışmak; ama, ulaşılan her sonuca razı olmaktır.1 Hırs da çılgınca istemek ve çalışmak; ama, hiçbir sonuçtan razı olmamaktır. Bu şaşırtıcı farkı kavrayamamak yüzünden hırsa kapılarak dünyayı başımıza cehennem yapıyoruz
 

HAYAL ET

Well-known member
Başarının ve mutluluğun en büyük anahtarı kanaat ise, en dehşetli kilidi hırstır. Kanaat, çılgınca istemek ve çalışmak; ama, ulaşılan her sonuca razı olmaktır.1 Hırs da çılgınca istemek ve çalışmak; ama, hiçbir sonuçtan razı olmamaktır. Bu şaşırtıcı farkı kavrayamamak yüzünden hırsa kapılarak dünyayı başımıza cehennem yapıyoruz.

Tarlanıza pirinç ektiniz, size düşen ne varsa, elinizden gelen herşeyi yaptınız. Sıra hasada geldiğinde, herhangi bir nedenle verim düşük oldu. Tek bir pirinç tanesi dahi elde etseniz, memnuniyetiniz yoksa, hırsınız vardır. Bir yarışa girdiniz ve birinci gelemediniz. Kaybetmek yüzünden esefleniyor, öfkeyle veya hüzünle doluyorsanız, orada hırs vardır.
 

HAYAL ET

Well-known member
Kendimizi kusursuz sanmayalım: Herkes hırs gösterir, ama hırsın şiddet dereceleri farklıdır. Az hırs az zarar verir; hırs şiddetlenirse insanı intihara veya cinayete kadar sürükleyebilir.

Diğer yandan herkes kanaat gösterir; ama, kuşlar veya bebekler kadar kanaatkâr olmayı bilseydik, tüm dünya hizmetimizi görmek için ayaklarımızın altına serilir veya başımızın üzerine titrerdi.

Bizim hedefimiz, felâketlerin nedeni olan hırsı en düşük, kanaati ise en yüksek düzeye çıkarmaya çalışmak olmalıdır. Çünkü kim daha kanaatkârsa, o daha yüksek başarılara ulaşacaktır.
 

HAYAL ET

Well-known member
Peygamber (a.s.m.) sınırsızca istemeyi hırsla karıştırmamış ve kendisi de, elindekine razı olmasıyla birlikte, daha fazlasını istemiştir:

• “Biriniz Allah’tan dilekte bulunduğunda bolca istesin. Çünkü, Rabbinden istemektedir.”6

• “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.”7

• “Allahım! Senden... doğru yolda kararlılığı istiyorum.”8

• “Allahım!... Senden tükenmeyen bir nimet diliyorum. Senden bitmeyen bir sevinç diliyorum.”9

• “Allahım! Beni yücelt.”10




6-Câmiu’s-Sagîr, 1:319, Hadis No:532.

7-Câmiu’s-Sagîr, 2:12, Hadis No:1201.

8-Câmiu’s-Sagîr, 2:130, Hadis No:1501.

9-Câmiu’s-Sagîr, 2:146, Hadis No:1537.

10-Câmiu’s-Sagîr, 2:145, Hadis No:1536.
 

pendüender

Well-known member
Peygamberimiz {S.A.S.) buyuruyor ki:

Kıyamet Günü olunca, Allah (CC) ümmetimden bazılarını kanatlandırır da onlar da kabirlerinden cennetlere uçarlar. Orada kosusurlar ve diledikleri nimetlere konarlar.

Melekler onlara: «Hesaplaşma gördünüz mü?» diye sorarlar. Onlar da: «Hiç bir hesap görmedik» «derler. Melekler onlara: «Sıratı aştınız mı» diye sorarlar. Onlar da: \”Biz Sıratı görmedik\” derler. Melekler onlara: «Cehennemi gördünüz mü?» diye sorarlar. Onlar: «Hiç bir şey görmedik» diye cevap verirler. Bunun üzerine melekler onlara: «Siz kimin ümmetindensiniz diye sorarlar, onlar: «Muhammed ümmetindeniz» derler. Bunun üzerine melekler: «Allah’ın hoşnutlugu üzerinize olsun, dünyada ne amel işlediginizi bize söyleyiniz» derler. Onlar da: «İki özelligimiz vardı, onlar sayesinde Allah’ın fazileti ile bu dereceye ulaştık» diye cevap verirler.

Melekler: «O iki özellik nelerdir?» diye sorarlar. Onlar da: «Yalnız başımıza kalınca Allah’ın emrine karşı gelmekten haya ederdik ve Allah’ın payımıza ayırdığı rızka az da olsa razı olurduk» diye cevap verirler. Bunun üzerine melekler onlara: «Bu derece size lâyıktır.» diye cevap verirler.

İMAM GAZALİ...
 
Son düzenleme:

pendüender

Well-known member
“Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.”15
“Ey kanaatsiz, hırslı ve iktisatsız, israflı ve haksız, şekvalı, gafil insan! Katiyen bil ki, kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır. Ve iktisat, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen, ‘Ya Sabur’ de ve sabır iste, hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Herhalde şekva etmek istersen, nefsini Cenab-ı Hakk’a şekva et; çünkü kusur ondadır.”
Cenab-ı Hak; “Şu kesin ki Rabbin dilediği kimsenin nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini daraltır. Çünkü Rabbin kullarının her halini bilip görmektedir”ayetiyle kanaate alışmamızı ve rızaya çalışmamızı emir buyurmuştur.
Rezzakımızdan Başka Kimsenin Minnetini Almamak
“Ehl-i dünya bana der: ‘Neyle yaşıyorsun? Çalışmadan nasıl geçiniyorsun? Memleketimizde tembelce oturanları ve başkasının sa’yi ile geçinenleri istemiyoruz.’ Elcevap: Ben iktisat ve bereketle yaşıyorum. Rezzakımdan başka kimsenin minnetini almıyorum ve almamaya da karar vermişim. Evet, günde yüz para, belki kırk para ile yaşayan bir adam, başkasının minnetini almaz.”
İktisad, sebeb-i izzet ve kemal olduğuna delalet eden bir vakıa:

Bir zaman, dünyaca sehavetle meşhur Hatem-i Tai, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş; cesedine batıyor, kanatıyor. Hatem ona dedi: “Hatem-i Tai, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın.” O muktesid ihtiyar demiş ki: “Ben, bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım. Hatem-i Tai’nin minnetini almam.” Sonra, Hatem-i Tai’den sormuşlar: “Sen kendinden daha civanmerd, aziz, kimi bulmuşsun?” Demiş: “İşte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmerd gördüm.”
Bu hadise rezzakımızdan başka kimsenin minnetini almamamız için hüsn-ü misal olmaktadır.
İktisat = Bereket
Bereket, İktisat ve Rahmet-i İlahiye ile Yetinmek
“Şu üstümdeki sakoyu, yedi sene evvel eski olarak almıştım. Beş senedir elbise, çamaşır, pabuç, çorap için dört buçuk lira ile idare ettim. Bereket, iktisat ve rahmet-i İlahiye bana kâfi geldi.”
“Sizi bütün kuvvetimle temin ederim ki, kanaat ve iktisat, maaştan ziyade sizin hayatınızı idame ve rızkınızı temin eder.”
“Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve bir servettir ki, hiçbir şeyle değişilmez. İnsanlardan ahz-ı mal edip o tükenmez hazine ve defineleri kapatmak istemem. Rezzak-ı Zülcelal’e yüz binler şükrediyorum ki, küçüklüğümden beri beni minnet ve zillet altına girmeye mecbur etmemiş. Onun keremine istinaden, bakiye-i ömrümü de o kaideyle geçirmesini rahmetinden niyaz ediyorum.”
Üstad Bediüzzaman kanaat ve iktisat hazine ve definelerini mal alma ve servet biriktirme hevesiyle kapatmamak gerektiğini ifade ederken, bu hevesin minnet ve zillet altına girmeyi netice vereceğini belirtmiş ve kalan ömründe de uyguladığı bu tüketim alışkanlığının devamı için dua etmiştir. Üstad Hazretlerinin burada belirttiği “kaide” aşikâr bir şekilde tüketim alışkanlığının yönetilmesi usulüdür. Demek ki cüz-i iradeyi bu yönde kullanırken, Cenab-ı Hakk’ın keremine dayanarak duaya da devam etmek gerekmektedir. Özellikle kanaat olmadığında hırs devreye girmekte ve israf sonucunu netice vermektedir.
 

pendüender

Well-known member
KANAAT VE RIZA SAHİBİ FAKİRLERİN KALP HUZURU

Saltanattan daha büyük ve daha ileri bir makam yoktur deme,.
Ne kadar olsa fakirin saltanatı kadar emniyetli ve rahat olmaz.
Bunu arifler de bilir ve evet doğru derler.
Yükü hafif kimseler daha rahat yürürler. Doğrusu da budur.
Elinde avucunda bir şey bulunmayan adam yalnız ekmek tasasını çeker.
Hükümdar ise sırtında taşıdığı koca bir ülkenin kaygısındadır.
Dilenci akşamleyin yiyeceği ekmeği buldu mu öyle bir rahat uyur ki, sanki Şam Hükümdarı imiş...
Sevinç de keder de geçer, gider, kalmaz. Ölümle bunların ikisinden de eser kalmaz.
Değil mi ki işin sonunda ölüm vardır; Birinin başına taç konulmuş, birinin boynuna vergi yükü asılmış, ne fark eder?
İster birisi Zühal yıldızına yükselsin. İster birisi de zaruretten hapishaneye düşsün; ecelleri geldi mi ikisi de birbirinden ayırt edilmezler.
Padişahlık başa beladır.
Dilenci ismen dilencidir.
Halbuki asıl padişah o dur./BOSTAN-Sadi Şirazi..
 

pendüender

Well-known member
Eşyaya olan meyli azaltmanın ve hakikat gözüyle bakabilmenin yolu ‘hale razı olmak’tan yani kanaattan geçer. Kişinin içinde bulunduğu durumdan, imkandan razı olmasıdır kanaat. Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurmuşlardı: “Kanaat tükenmeyen hazinedir.” Tükenmeyen bir hazineye sahip olan bir kimse için yorucu arayışlar içinde ömrü heba etmek elbette söz konusu değildir. Kanaat aynı zamanda kişiyi israf etmekten de alıkoyar. Mümin olmanın su içmemizden yatağa yatışımıza kadar hayatımızın her anını kuşatan bir bütünlük olduğunu anladığımızda, tüketim kültürümüzü de bu ölçüler dahilinde düzenlemek için büyük bir adım atmışız demektir. Zira nimetlerin gerçek sahibini bilen kimse ne daha fazlası için gereksiz bir çabaya girer ne de verilen nimeti sahiplenir. Efendimiz s.a.v. şöyle dua ederlerdi: “Ya Rab! Verdiğin rızıkla beni kanaatkâr kıl ve rızkı benim için mübarek eyle.”

Kanaatkâr insan yan gelip yatmayıp, çabalayan, çalışmaya gayret eden insan demektir. Yoksa gayret etmeyip elindekilerini kast ederek “ben buna kanaat ediyorum” diyen kanaatkâr değildir. Aksine tembelliğin ta kendisi olup, tembelliğini gizlemek adına kanaatkârlığın arkasına gizlenmektedir. Allah(cc)’u bile işlerini sebep dâhilinde yaptığı halde insana ne oluyor da çabalamayıp sebeplere başvurmuyor. Dünya misafirhanesi sebepler dünyası olması hasebiyle kanaatkârın çalışıp, çabalayarak verilen sonuca rıza göstermesi gerekmektedir. Tefekkür ederek “benim için hayırlısı budur” diyebilendir, elindekini en iyi şekilde Allah’ın çizdiği çizgiyi aşmayarak onun istediği hallerde kullanandır.

 

teblið

Vefasýz
Kanaat edebilmek..Veya o elbiseyi giyebilmek sağlam bir iman gerektirir..Kanaat islami kişiliğimizin bir anahtarıdır aslında..Teslim olabilmek Rabbine ..Her halde boyun eğmek ,işte kanaatin yol pusulası..

Bir kimsenin her günkü halinden memnun olması, her halinde Allahü tealaya şükretmesi, bu kimsenin kanaat sahibi olduğunu gösterir. Kendinden daha iyi mevkide, kendinden daha zengin, kendinden daha kuvvetli, kendinden daha güzel bir insanı kıskanmayarak kendi halinden memnun ve razı olan insanın öncelikle kalbi rahattır.

Sonra da, en mühimi Allahü tealanın sevgili kuludur. Sevgili olmanın sebebi şudur: Allahü tealanın kendisine verdiğinden memnun ve razıdır. Bunun için, Allahü teala da, ondan razıdır.
 
Üst