Kalp gözümüz nasıl açılır?

  • Konbuyu başlatan nurcuyum_ben
  • Başlangıç tarihi
N

nurcuyum_ben

Misafir
s.a arkadaşlar..risaleleri okuyarak kalp gözümüz açılırmı?..belki diyeceksiniz ki risaleleri kalp gözünün açılması için okumuyoruz diye..doğru Allah rızası için okuyoruz ama tasavvufta süluk ederken ilerlerken kalp gözü açılması diye birşey vardır..nurculukta tarikatlardan farklı olduğu için soruyorum..çünkü nurculukta rabıta,şeyh,zikir çekmek vb gibi şeyler yok bildiğim kadarıyla...bu yüzden sadece kitap okuyarak okuduklarımızla amel ederk kalp gözü açılırmı?..mesela nurcular tarikattakiler gibi zikir çekmezler..kitap okurlar...?...
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Ve Aleyküm Selam,



Hangi amel mertebeyi artırır?

Sahabiler, Resulullaha (Sallallahü Aleyhi Vesellem):

“Yâ Resulallah! Amellerin hangisi daha faziletlidir?” diye sordular.

O da:

"Allah'ı bilmektir" buyurdu.

“Hangi amel mertebeyi artırır?” diye sordular. Yine:

"Allah'ı bilmek" buyurdu.

Bunun üzerine:

“Yâ Resulallah! Biz amelden soruyoruz.

Siz ilimden cevap veriyorsunuz!” dediklerinde Resulullah (Sallallahü Aleyhi Vesellem):

"Allah'ı bilerek yapılan az amel fayda verir, fakat cehaletle yapılan çok amel fayda vermez" buyurdular.

(Münâvî, 4:688)
 

pendüender

Well-known member
96-ALAK:

Eûzu billēhi mineş-şeytânirracîm. Bismillēhirrahmēnirrahîm.

1 - Yaratan Rabbinin adıyla oku!

2 - O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.

3 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

4 - O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

5 - İnsana bilmediği şeyleri öğretti.

6 - Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.

7 - Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.

8 - Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.

9 - 10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?

11 - Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,

12 - Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?

13 - Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,

14 - O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?

15 - 16 - Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.

17 - O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.

18 - Biz de Zebanileri çağıracağız.

Sadakallahülaliyyülazim

(Elmalılı)
 
P

Pejmürde

Misafir
“Cenâb-ı Hakk’ın nur-u marifetine yetişmek ve bakmak ve âyât ve şahitlerin âyinelerinde cilvelerini görmek ve berahin ve deliller mesamatıyla (gözenekleriyle) temaşa etmek iktiza ediyor. Ben müşahede ettim ki, marifetullahın şahitleri, bürhanları üç çeşittir. Bir kısmı su gibidir; görünür, hissedilir, lâkin parmaklarla tutulmaz. İkinci kısım hava gibidir; hissedilir fakat ne görünür, ne de tutulur. Üçüncü kısım ise: Nur gibidir; görünür, fakat ne hissedilir, ne de tutulur.”


Sayısız delil ve şahitleri bulunan marifetullahın bu üç çeşit şahitlerini Risâle-i Nur, tevhide ait bütün derslerinde izah etmektedir. “Marifetullah ve iman-ı billâh için en kuvvetli ve en parlak risâlelerden” olan İkinci Şuâ’da, bu konuda üç misâl verir: Rızık, şifa ve hidayet. Rızık, Allah’ın varlığına ve birliğine su gibi; şifa hava gibi, hidayet ise nur gibi bir delil olarak gösterilmiştir. Birinciyi çok rahat tefekkür edebildiğimiz halde ikinciyi aynı netlikte seyredemiyoruz. Üçüncüsü ise daha bir perdeli. Demek oluyor ki, sadece aklî delil getirmek iman için yeterli değil. Bu sebeple,“Risâle-i Nur, sair ulemanın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı ve nazarıyla ders vermez ve evliya misillü yalnız kalbin keşf ve zevkiyle hareket etmiyor. Belki akıl ve kalbin ittihad ve imtizacı ve ruh ve sair letaifin teavünü ayağıyla hareket ederek evc-i âlâya uçar.”
 

Bahtiyar

Active member
Aziz kardeşim sorularının cevabı için aklıma gelen Risale-i nur dan aşağıdaki kısımları ekledim , aşağıdaki kısmı sorunlarınla birlikte mutalaa edebiliriz...

Risalet-ün Nur ise, Kur'an'ın bir manevî mu'cizesi olarak imanın esasatını kurtarıyor ve mevcud imandan istifade cihetine değil, belki çok deliller ve parlak bürhanlar ile imanın isbatına ve tahkikine ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden; herkese bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzumu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.

O divanlar derler ki: "Veli ol, gör; makamata çık, bak; nurları, feyizleri al."

Risalet-ün Nur ise der: "Her kim olursan ol; bak, gör, yalnız gözünü aç, hakikatı müşahede et, saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanını kurtar."
Kastamonu Lahikası


C- Kalb imanın mahalli olduğu gibi, en evvel Sâni'i arayan ve isteyen ve Sâni'in vücudunu delailiyle ilân eden, kalb ile vicdandır.

İhtar: Kalbden maksad; sanevberî (çam kozalağı gibi) bir et parçası değildir. Ancak bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı, vicdan; ma'kes-i efkârı, dimağdır. Binaenaleyh o latife-i Rabbaniyeyi tazammun eden o et parçasına kalb tabirinden şöyle bir letafet çıkıyor ki; o latife-i Rabbaniyenin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, cism-i sanevberînin cesede yaptığı hizmet gibidir. Evet nasılki bütün aktar-ı bedene mâ-ül hayatı neşreden o cism-i sanevberî bir makine-i hayattır ve maddî hayat onun işlemesi ile kaimdir. Sekteye uğradığı zaman cesed de sukuta uğrar. Kezalik o latife-i Rabbaniye, âmâl ve ahval ve maneviyatın heyet-i mecmuasını hakikî bir nur-u hayat ile canlandırır, ışıklandırır; nur-u imanın sönmesiyle mahiyeti, meyyit-i gayr-ı müteharrik gibi bir heykelden ibaret kalır.
İşarat-ül İ'caz ( 77 - 78 )
 
Üst