1.Lem'anın Kelimetolojisi

kenz-i mahfi

Sorumlu
TAHLİL
Risale-i Nur Külliyatı'ndan Lem'alar kitabının 1. Lem'asının kelime sayıları bakımından tahlilinde şu sonuçlar çıkmıştır.

Mükerrer kelimeler bir kelime sayılmak şartıyla yaklaşık 314 kelime mevcuttur.

Mükerrer kelimeleri ilave ettiğimiz zaman yaklaşık olarak 520 kelime ediyor.

Şimdiki dilde karşılığını bilemeyeceğimiz kelimeler ise takriben 98 tanedir.
Bunlar:
Münacat, Hazret, Mağrib, İşa, Fazilet, Mübarek, Lem’a, Azim, Mühim, İcabe, Kıssa, Meşhur, Hülasa, Dağdağa, Necat, Vaziyet, Esbab, Bilkülliye, Sukut, Cevv-i sema, Aleyh, İttifak, Musahhar, Selamet, Te’sir, Müsebbib-ül Esbab, Melce', Ayn-el yakin, Sırr-ı Ehadiyet, Nur-u Tevhid, İnkişaf, Hut, Taht-el bahir, Zelzele, Dağ-vari, Emvac, Dehşet, Cevelan, Tenezzühgah, Kamer, Tazyik, Mahlukat, Şecere-i yaktin, Lutf-u Rabbani, Müşahede, Müthiş, İstikbal, Nazar, Gaflet, Sergerdan, Küre-i zemin, Mahv, Sür’aten, Heva-i nefis, Ebedi, İktidaen, İltica, Dalalet, Halık-ı Semavat ve arz, Hatırat-ı kalb, Ahiret, Zat-ı Vacib-ül Vücud, Mehtap, Latif, Tenezzüh, Merhamet, Celbetmek, Vahşet, Ünsiyet, Adem, İnkılap, Mütemadiyen, Mevt, Karn, Merkub, Sefine, Manevi, İbret, Tefekkür, Müteellim, Furkan, Elhası, Camiiyet, Mahiyet, Ulvi, İhtizaz, Hengam, Kübra, Hurdebini, Kabza-i tasarruf, Ecram, Zuhur, Müştakane, Ma’bud, Zerrat, Seyyarat, Vari, Hizmetkar, Cihet, Envar, Halaskar, Tenevvür, Hakikat" kelimeleridir.

1.Bu kelimeler içinde 1. Lem’a’da takip eden ibarede karşılığı verilen kelimeler ise şunlardır:

En azim bir münacattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır
Münacat = Dua

Hem balığa, hem denize, hem geceye
(Bir alt satırda)
“Gece, deniz ve hût”
Hût = Büyük bir balık

O vaziyette esbab bilkülliye sukut etti. Çünkü o halde…
Vaziyet = Hal

Bütün halk onun hizmetkarı ve yardımcısı olsa idiler.
Hizmetkar = Yardımcı

Müsebbib-ül Esbabdan başka bir melce’ olamadığını ayn-el-yakin gördüğünden..
Ayn-el-yakin = Görür gibi inanmak

Her taraftan onu tehdit ve tazyik eden o mahlukat, her cihette ona dostluk yüzünü gösterdiler
Cihet = Taraf

Merkubumuz olup, bizi ona bindirip
Merkub = Üzerine binilmiş, bindirilmiş

Kainatın kıyamet hengamındaki zelzele-i kübrasından
Zelzele-i Kübra = kıyamet

Ecram-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar
Ecram = Yıldızlar

2. Bilemeyeceğimiz kelimelerin bir kısmının ise yine 1. Lem’a’nın değişik yerlerinde tam kelime karşılığı verilmiştir. Bunlar:
Envar = Nurlar
Müthiş = Dehşetli
Esbab = Sebepler
Bahir = Deniz
Halaskar = Kurtarıcı
Halaskar olmak = İmdat etmek, kurtarmak
Tenevvür etmek = Işıklandırmak
Sefine = Gemi
Küre-i zemin = Dünya
Melce’ = Kurtulacak yer
Mahiyet = Hakikat
Hakikat-i hal = Hakiki vaziyet
Dünya =Zemin
Sür’aten = Birdenbire
Müşahede = Gözle görmek
Ünsiyet = Dostluk
-vari = Gibi

3. Az çok manasını belki tam ifade edemeyeceğimiz fakat bize yabancı olmayan ve günlük hayatta kullandığımız kelimeler ise “hazret, meşhur, mübarek, fazilet, mühim, kıssa, aleyh, necat, ittifak, selamet, tesir, zelzele, dehşet, mahlukat, istikbal, nazar, gaflet, ebedi, ahiret, mehtap, merhamet, vahşet, inkılap, manevi, ibret, tefekkür” olmak üzere 26 adettir.

4. Türkçe’de karşılığı olmayan kelimeler “Lem’a, icabe, müsebbib-ül esbab, sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid, cevelan, lutf-u Rabbani, Halık-ı Semavat ve Arz, Zat-ı Vacib-ül Vücud, dalalet, Furkan, camiiyet, ihtizaz, kabza-i tasarruf, ma’bud, tenezzüh” olmak üzere 16 adettir.

5. Bu dört maddede sayılan kelimeleri çıkardığımız zaman geriye kalanlar: “Mağrib, işa, azim, hülasa, dağdağa, bilkülliye, sukut, cevv-isema, musahhar, inkişaf, dağ-vari, emvac, kamer, tazyik, şecere-i yaktin, mahv, heva-i nefis, iktidaen, iltica, latif, celbetmek, adem, mütemadiyen, mevt, karn, müteellim, elhasıl, ulvi, hengam, hurdebini, zuhur, zerrat, seyyarat” olmak üzere 33 adettir.

6. 5.maddedeki kelimelerden külliyatın farklı yerlerinde karşılığı verilenler: “mağrib, işa, azim, hülasa, dağdağa, bilkülliye, sukut, cevv-i sema, musahhar, inkişaf, dağ-vari, emvac, iktidaen, kamer, tazyik, iktidaen, iltica, latif, celbetmek, adem, mütemadiyen, mevt, karn, müteellim, ulvi, hengam, hurdebini, elhasıl, zuhur, zerrat, seyyarat” olmak üzere 30 adettir.

7. Buraya kadar saydıklarımız çıkarıldıktan sonra geriye kalanlar: “ şecere-i yaktin, heva-i nefis, elhasıl” kelimeleri olarak 3 adettir. Bu kelimelerden “şecere-i yaktin” kelimesinin yarısına yani “şecer = ağaç” kelimesine külliyatın çok yerinde geçtiği için aşinayız. Geriye “yaktin = kabak” kelimesi kalıyor ki bu sadece külliyatta 1 yerde geçiyor. Ayrıca ”heva-i nefis” kelimesinin yarısını yani “nefis” kelimesini biliyoruz. Geriye “heva” kelimesi kalıyor ki onun karşılığı “kötü istekler” manasındadır. “elhasıl” kelimesiyle “hülasa” hemen hemen aynı manalara geliyor. İki kelime de külliyatta çokça kullanılıyor.

8. 1.Lem’ada günümüzde çokça kullandığımız “deniz, fırtına, karanlık, kesik, çünkü, gece, birden, halk, sinema, perde, cenaze, kuyruklu yıldız, mikrop, insan, dünya, hayat, bahçe” gibi her tabakadan insanın rahatlıkla anlayabileceği yüzden fazla kelime kullanılmıştır.
Türkçede karşılığı olmayan “Vacib-ül Vücud”, “sırr-ı Ehadiyet” gibi tabirler için üstadımız nice eserler kaleme almıştır. Bu tabirleri bir iki kelime ile ifade edebilmek zaten mümkün değildir ve hakiki manasını asla gösteremez.
“meydan-ı cevelan”, “sahil-i selamet”, “kıssa-i meşhure” gibi terkiplerde geçen iki kelimeden birisini anlayabiliyoruz ve manasını biliyoruz.
Şimdi bu kadar süzgeçlerden geçirildikten sonra anlayamayacağımız bir tek kelime olan “şecere-i yaktin” kalıyor. Onu da bi zahmet lügata bakarak öğrenelim. Şimdi buraya kadarki çalışmalardan görüldüğü gibi hiçbir lügata müracaat etmeden dahi rahatlıkla külliyattaki kelimeler anlaşılabiliyormuş. Öncelikle
a. Bir kısım kelimelerin karşılığı takip eden ibarede veya bir öncesinde geçmektedir.
b.Bir kısım kelimelerin karşılığı aynı eserin muhtelif yerlerinde geçmektedir.
c.Bir kısmının tam manasını bilemesek de bize yabancı değildir.
d.Bir kısmının kullandığımız dilde karşılığı yoktur.
e.Bilmediğimiz kelimeler elbette ki vardır.
f. Fakat bu bilmediğimiz kelimelerin başka risalelerde tam karşılığı verilerek bu sorun da izale edilmiştir.
g. Geriye karşılığı verilmeyen kelimeler vardır ki onlar çok azdır.

80-90 yıl önce yazılan bu eserler için dili ağır diyenlerin ve en ilginci şudur ki “en çok satılan ve en çok okunan kitaplar için”, “anlaşılmıyor” diyenlerin neyi anlamadıklarını veya anlayamadıklarını, sadeleştirme hevesine kapılanların neyi sadeleştirdiklerini veya sadeleştirmek istediklerini bir nebze olsun göstermek istedim. Belki lüzumsuz bir çalışma oldu fakat Risale-i Nur gibi en çok satılan ve en çok okunan eserlerin anlayan ve istifade eden müştakları çok ki dilin ağırlığı değil, mananın zenginliğine bakılıyor. Zaten bu haliyle döneminin eserleri arasında en rahat ve kolay anlaşılan bir eser olmakla benzersizdir.
Bu konuda herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Kusurlar varsa tamamen şahsıma aittir. Sadeleştirmeye karşı tepkimizi göstermek için acizane yapılmış bir çalışmadır. Belki zaman israf ettik fakat sırf bu çalışmada dahi şahsım adına çok istifade ettim ve Risalelerin kudsiyetini bir kez daha anlamış oldum.
Kusurlar şahsıma aittir.
Saygılarımla...
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Kusur ve hata varsa tashih ettikten sonra veya siz uygun gördükten sonra elbette ki yayınlayabilirsiniz. Acizane bir çalışma yapmak istedim. Allah (C.C.) sizden de razı olsun
 
Son düzenleme:
Üst