mustafa sıbai

sinang

Member
Mustafa SiBAi (1915-1964)
1915’te Suriye’nin Humus kentinde dünyaya gelen Mustafa Sibai, soylu ve ilmi bakimdan zengin bir aileye mensuptu. Babasi ve dedeleri nesiller boyu büyük camide hatiplik yapagelmislerdir. Mustafa Sibai yetisme esnasinda ilk etkilenmeyi alim ve mücahid bir hatip olan babasi “Hasaneyn esSibai”den almisti. Babasi ülke düsmanlarinin gözünde çok önemli bir konuma sahipti. Suriye’de emperyalistlere karsi verilen istiklal hareketini benimseyenlerin ve destekleyenlerin basinda geliyordu. Hatta bu yolda mücahidleri yönlendirmede ve Fransizlara karsi silahli mücadelede Mustafa Sibai’nin babasinin oldukça büyük payi vardi. Tagutlara, dikta rejimlere ve emperyalistlere karsi silahli mücadeleler vermisti. Hasaneyn Sibai diger yandan hayir cemiyetlerine yardimda, fakirlere ve ihtiyaçlilara destek olmada da hizmetler verdi.Babasinin bu yönleri Mustafa Sibai’ye yetismesinde çok tesirli olmustu. Mustafa Sibai’nin yetistigi zor sartlar onun daha ilk senelerden itibaren vatan için fedekarliklara katlanmasina, Allah’in dini ugruna cihada atilarak, düsmanlarla savasmasina sebep olmustu.Bu mücadeleli hayati hiç bir zaman onu ilmi çalismalar yapmaktan alikoymamis, aksine ilim tahsiline de çok önem vermisti. Babasiyla birlikte devamli olarak alimlerin olusturdugu ilim meclislerine gider ve onlarin ilmi birikimlerinden istifade ederdi.
Mayis 1945 de Fransizlar ülkeye karsi düsmanliklarini ve zulümlerini tekrar estirdiklerinde Sibai’de Humus da silahli mücahidlerin basinda Fransiz emperyalistlerine karsi cihad etmeye baslamisti. Bu direniste ilk mermiyi de Sibai atarak kendisi ve adamlarinin kahramanliklari ve cesaretleri, Fransizlarin kalblerine korku salmis, onlari yenilgiye ugratmisti.Yirminci yüzyilin baslarina kadar Sam ülkeleri diye bilinen Suriye, Lübnan ve Filistin bölgelerinde Islâmi düsünce açik ve net olarak ortaya koyulmamis ve asrinin kültürüyle Islâmi ilimleri birarada toplayacak bilgili Islâm davetçileri henüz yetistirememisti. Sadce bazi dini bilgileri elde etmis alimler, tarikat erbablari ve bazi cemiyetler vardi. Onlar da çalismalarini sadece Islâmin bazi yönlerini izaha ve yasamaya hasretmislerdi. Mesela Islâmin ahlaki yönüne davet ederler diger yönlerine ihtimam göstermezlerdi. Ayrica bu cemiyetler toplumun problemlerini çözmekten de çok uzaktaydilar. Diger taraftan bu cemiyet ve tarikatlar davetleri esnasinda dine sokulmus bir çok hurafe, bidat ve sapikliklara da çagirmaktan geri kalmiyorlardi. Iste bu durum Islâmi ve onun bazi yönlerini temsil edenleri toplumdan ve onlarin problemlerini çözmekten uzak tutuyordu. Bu durum karsisinda Mustafa Sibai Islâmi tüm yönleriyle anlayan, yasayan ve ona samimi inanarak davet eden ve yeryüzünde kuvvet yerine hakkin hakim olmasini saglayacak bir cemaatin varligina ihtiyaç olduguna inanarak böyle bir cemaati olusturmak için insanlara hedeflerini açiklamis ve onlari bir bütün olarak Islâma davet etmeye baslamisti. Mustafâ Sibai’nin bu çagrisina bir çok topluluklar süratle iltifat ederek etrafinda halkalanmislardi. Ama ülkenin o zamanki sartlari ona pek firsat vermemisti. Suriye’de emperyalistler ve onlarin yerli usaklari bu davetin yolunu tutuklama, iskence ve hapislerle engellemeye çalisiyorlardi. Onlar kuwetli bir Islâmi hareketi ortaya koyabilecek güçlü bir cemaati hiç bir zaman istemiyorlardi. Fakat bütün bunlara ragmen Mustafa Sibai ilk olarak bazi Islâmi cemiyetleri Humusta ve diger mintikalarda açmâya baslamisti bile. Kurdugu bu teskilatlarin arasinda Humus’ta “Rabitatuddiniyye” Sam’da “Muhammedin Gençleri” ve “Müslüman Gençler”i sayabiliriz. Mustafa Sibai Suriye’deki Islâmi çalismalarini 1933 senesine kadar sürdürerek ayni yil daha yüksek bir egitim yapabilmek için Misir’a gitmisti. Kahire’ye yerlesir yerlesmez hemen büyük islam davetçisi Hasan elBenna ile irtibata geçti. Onunla görüsmeden önce Benna hakkinda ve onun Islâmi cihadi konusunda çok seyler duymustu. Bu büyük davetçi; üstün liderligi ve samimi çalismalariyla Ihvani müslümini ortaya koymus, her türlü zorluklara ragmen Misir’da Islâmi düsüncenin boy salmasini saglamisti. Dr. Mustafa Sibai, Suriye’ye döndükten sonra oradaki çalismalarina öncekinden daha hizli ve daha organizeli basladi. Hareketin bir halk hareketi olmaktan çikartilip ayni zamanda bir teskilat hareketi de olmasi gerektigine inaniyordu. Bunu gerçeklestirmek için ileri gelen üyelerin seçimiyle ise baslâyarak, Misir’daki Islâmi hareketin ismiyle yani “Ihvani Müslimin” adiyla Suriye’de bir teskilat kuruyordu.1945 yilinda Ihvani Müslimin cemaatini resmen ilan eden Sibai, kurucu heyet tarafindan hayati boyunca bu teskilatin genel murakibi olarak seçilmisti. Cemaat Sibai’ye beyat ederek idareyi onun üstün hikmet ve derin ilmi selahiyetine teslim etmis, o da en zor zamanlarda bile çok ustaca cemaatini yöneterek Islâmi hareketin Suriye’de kök salmasini basarmisti. Özellikle gençleri akli ve ruhi yönden yetistirmede çok önemli çalismalari olmus kendi ilmini ve tecrübesini aktararak onlarin her yönden olgunlasmalarini saglamisti. Bir ara hastalanmasina ve iyice yaslanmasinâ ragmen hiç aksatmadan degerli görüs ve tecrübeleriyle teskilati yönlendirmisti.1948 yilinda Birlesmis Milletler Filistin’in taksim edilmek suretiyle Israil ve Filistin olarak iki ayri devlet kurulmasi kararini onaylamis, en büyük cürümünü islemisti. Üstelik Kudüs’ü de Israil’e düsen kisma birakarak Filistinin yarisindan fazlasinda Israil devletin’in resmen kurulmasi kararini almisti.Böylece yahudi, gasbettigi topraklarda bir gasip degil de sanki mesru bir hak sahibiymis gibi devlet kurma hakkini Birlesmis Milletler nazarinda elde etmis oluyordu. Her türlü hak ve adalet ölçülerinin çignenmesine ragmen Yahudi Filistin topraklarinda haklilik rollerine bürünmüs, müslümanlarin varliklarini ve haklarini bilmemezlikten gelmisti. Bu durum karsisinda Arap devletleri ve tüm müslüman halk ayaga kalkarak yahudiye karsi savasa girmek için Filistin’e gitmeye can attilar. Mustafa Sibai Suriye’de müslümanlarin en basinda gelen biri olarak Filistin’i kurtarmak ve kardeslerinin gasbedilmis haklarini geri almak için Suriye’nin sehir ve köylerinde Filistin için gönüllü toplamaya basladi. Güneyinden Filistin’de yakin huduttan, kuzeyde Türkiye hududuna, dogudan Irak sinirindan batida Suriye sahillerine kadar tüm ülkeyi dolasarak Suriyeli gençleri yahudiye karsi cihada çagirir. Müminlere mukaddes topraklarda cennetin kapilarinin açildigini müjdeleyerek, onlarin askini arttiriyordu. Filistin’e gidince de en ön saflarda bizzat kendi yetistirdigi Ihvani Müslimine ait gençlerin komutanligini üstlenmisti. Bu gençleri “Allah yolunda ölmek en büyük temennimizdir” ölçüsüne göre yetistirerek cihad için hazirlamisti. Beytül Mukaddesi savunmak maksadiyla Kudüs’ün kalbi olan mintikayi kendisine merkez edinen Sibai mücahidleriyle beraber savas meydanina dalarak, müslümanlarin ilk kiblesi olan ve su anda üç mukaddes mescidin üçüncüsü olan mescidi Aksayi korumak için can aliyor ve can veriyordu. Savas evden eve caddeden caddeye kiyasiya devam ederken Sibai ve mücahitleri de kâhramanlik örnekleri gösteriyorlardi. Bu mukaddes cihadda Sibai’nin etrafindaki yüzlerce mücahid sehid düserek Allah için yasamanin hedefine ulasiyorlardi.
 

sinang

Member
Yil 1964, Eylülün üçü. Günlerden Cumârtesiydi. O büyük kalp susuyor ve nur parçasi sönüyordu. O kiliç gibi olan kalem duruyor, o coskulu hareket diniyordu. O gün binlerce insan rahmetli Sibai’nin evine akin etmisti, belki haber yalandir diye. Fakat haber dogruydu. Allah’in emri gelmisti. Elbette hiç kimse bu emrin önüne geçemezdi. Iste o uzun hayat ve asil yolculuk Allah’a varis duragina gelmisti. Arkasindaki nesillere bir tarih ve bir hazine birakarak Rabbine kavusmustu. Kaniyla ve ruhuyla öyle ölümsüz sayfalar yazmisti ki, onlari kusatmak çok zordu. Evet o, bu cihad sayfalarini inanci ugruna kaniyla, ruhuyla ve düsünceleriyle yazmisti. Onun bu hali minarede bir nur ve yolda isaretler olarak kalacak ve Sibai, Islâmi Cihad için mücahidlere bir örnek olacaktir. Hem de bir Islâm davetçisi, bir mücahid, bir mürsit, bir terbiyeci ve üstün bir lider olarak.Üstad Mustafa Sibai’nin eserlerinden bazilari sunlardir:1 Orucun Hükümleri ve Hikmetleri2 Sosyal Ahlakimiz3 Sünnetin Islâm Fikhindaki Konumu4 Peygamber Efendimizin Hayati5 Fikih Ile Kanun Arasindaki Kadin6 Hayat Bana Böyle Ögretti7 Tarihteki Büyüklerimiz
 
Üst