Kucağına Savrulan Çiçekler..(TESBİHAT)

hasret

Well-known member
Kucağına Savrulan Çicekler...

Onları kolayca yapıştırırız dudağımıza; dilimizden kolayca çıkıverirler. Ama ne söylerler, ne fısıldarlar yüreğimize. Bir kez daha düşünmeye değmez mi?

Sübhanallah
''Sübhanallah'' sözü, dudağına değer değmez, kendi varlığının titrekliğini hissettirir sana. Rabbini, kusurdan, noksandan, zulümden uzak görürken, kendi kusurlarını, kendi noksanlarını, kendi karanlık yanlarını görmeye başlarsın.

Bütün hatlarınla varlık iddiasından geri çeker seni “Sübhanallah!” Hatırlatır ki, varlığın senin elinde değil; asla senin elinde olmadı. Yokken varlığına dair bir fikrin yoktu. Var olma isteğin de yoktu. Rabbine uzaklığının nişanesidir “Sübhanallah!” Uzaklıkların en uzağı ise yokluktur; hiçliktir. Yok olan uzaktır; öylesine uzaktır ki, uzak sözcüğü bile yetmez uzaklığını ölçmeye...

Şimdi bir düşün. Olsan da olmasan da birdi dünya; senin yokluğun bir şeyi eksik etmeyecekti yeryüzünden. Sen olmadığında kimse yokluğunu farketmeyecekti. Ama şimdi varsın; yokluğun dipsiz kuyusundan çıkarıldın. Rabbinin dilemesiyle var edildin. Rabbin seni var etmeyi diledi; ellerin yokken elinden tuttu, yüzün yokken yüzüne baktı. İyi bil ki, en büyük sürprizdir varlığın; seni var-yok arası bir titreklikten çıkaran Rabbine minnettarlığının en doğru ifadesidir Sübhanallah.




Var-yok arası bir titreklikten varlığa eriştirildin. Varoluşa muhatap kılındın. Sonsuz uzak olduğun Rabbin, şimdi sana sonsuz yakınlığını anlatıyor.

Sen kendi varlığından bile haberdar değilken, senin varlığına varlıkların en güzelini lûtfediyor, sana hayat bahşediyor. Sana hücre hücre dokunuyor kudret ve rahmetiyle. Senin dokunabileceğin yerlerden daha fazlasıyla dokunuyor sana. Dokunmak için kullandığın parmak uçlarının her noktasına her an dokunuyor. Kendini sevmeye ayırdığın duygularının her kıpırtısını rahmetinin avuçlarında tutuyor. Hayat ki, varlığın ışığıdır. Teninde güneşler açar hayatta olduğun için. Gözlerine kâinatlar doluşur ihya edildiğin için. Yüzün nice sevgilerin denizine akar ve birikir hayatta olduğun için. Yakınların en yakını hayattır; ihyadır. Öylesine yakın bir yakınlıktır ki hayat, bütün yakınlıkların aslı, esasıdır; bütün dokunuşların mayası ve kıvamıdır. Rabbinin tecellisi nabzında, kalbinin her kıpırtısında geziniyor şimdi.

Sana şah damarından da yakın olduğunu söyleyen Rabbin, kendi varlığının diplerine senden daha yakındır. Hamd, bu yakınlığın ifadesidir dilinde. Nice şekerleri şeker eyleyen sırdır hamd; balları bal eyleyen iksirdir “elhamdülillah!”


Allahüekber

Senin sonsuz uzak olduğun Rabbinin sana sonsuz yakın olmasıdır büyüklük. Büyüklük, sana hiç minneti olmayanın seni sonsuz minnettarlıkla nazlamasıdır. Büyüklük, sana hiç muhtaç olmayan Rabbinin senin her ihtiyacını senden önce, senin bildiğinden daha fazlasıyla, senin dilediğinden çok daha incelikle karşılamasıdır.

Allahüekber, tesbih ile hamdin ortasıdır; cemâl ve kemâlin kıvamıdır. Tekbir, sonsuz kudret sahibinin sen acize sonsuz rahmetiyle incelikle muhatap oluşunu taşır dudağına. Allah, senin O’na sonsuz uzaklığına rağmen, O’nun sana sonsuz yakın olmasıyle “ekber”dir, büyüktür. Allah’ın büyüklüğü, her şeyi dilediği gibi helâk edecek sonsuz bir celâl sahibi olduğu halde, sana şahdamarından bile yakın olarak, diline taşıyamadığın en ince sızılarını, aklına getiremediğin en mahrem arzularını cemâliyle görüp gözetmesidir.


Maşaalllah

Sahip oldukların ile arandaki bağ nedir. Seni elindekilere bağlayan ne olabilir? Elindekiler ne kadar elinde kalır, biliyor musun? Elindekiler elinde kalsa bile, sen ne kadar elinde tutabilirsin, hesap ediyor musun? “Benim” dediğin şey, şimdilik yanında olandır. Çocuğun, eşin, annen ve baban şimdilik yanındadır; kalbinin her daim aktığı, sevgilerinin her gün dokunduğu o yüzler ayrılığa ayarlıdır. Sevdalarının hepsi bir vedayı büyütmektedir. Bir gün ya sen onlara veda edeceksin, ya onlar sırayla sana veda edecekler. Şimdi ve burada, bir arada olmanız, ancak Rabbinin dilemesidir. Rabbinin sahip olduklarını senin yanında tutmayı dilemesidir zenginliğinin nedeni. O sana sonsuzluk vaad etmeseydi, sonunda sonsuzluğun olduğu bir son sözü vermeseydi, şimdiden aranızdaki sevgiler, muhabbetler yokluğa savrulacaktı. Sahip olduğun her şey hiçliğin rüzgârlarında savrulup anlamını kaybedecekti.

Sen sen ol, hiçbir şey için “bu benimdir” deme; de ki, “sadece yanımdadır.” De ki, “onu yanımda tutan Rabbimin dilemesidir.” De ki, “Maşaallah!” Ne nazar boncuklarının sahte efsununa güven, ne de dillerden içeriksiz çıkan “tü, tü, tü...”lere kan. De ki, “Allah’ın dilediği oldu. Allah’ın dilediğidir olan.”

(Senai Demirci)
 
Üst