Risale-i Nur Soru Cevap 20 : Üçüncü Lem'a (Dördüncü Bölüm)

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bismillahirrahmanirrahim

Beraber anlamak ümidiyle kardeşlerimiz çekinmeden istifadelerini paylaşabilirler.. Anlaşılmayan hususlar sorulabilir.

[BILGI]Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekàya âşıktır. Ve madem bu fâni ömrü bâki ömre tebdil eden bir çare var ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette, insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek.

İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. 1 O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.

Bu hakikate işareten, Leyle-i Kadir gibi birtek gece, seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu, nass-ı Kur’ân gösteriyor. 2 Hem bu hakikate işaret eden, ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan “bast-ı zaman” sırrıyla, çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Miraç, bu hakikatin vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Miracın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, o, Miraç yolunda bekà âlemine girdi. Bekà âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir.

Hem şu hakikate bina edilen beyne’l-evliya kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hadiseleridir. Bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş, bazıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış, bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur’âniyeyi okumuş olduklarını rivayet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman HAŞİYE-1 hakikatini aynen müşahede ettikleri medar-ı şüphe olamaz.

Şu bast-ı zaman, herkesçe musaddak bir nev’i, rüyada görünüyor. Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvâli, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için, yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.

Elhasıl: İnsan çendan fânidir; fakat bekà için halk edilmiş ve bâki bir Zâtın âyinesi olarak yaratılmış ve bâki meyveleri verecek işleri görmekle tavzif edilmiş ve bâki bir Zâtın bâki esmâsının cilvelerine ve nakışlarına medar olacak bir suret verilmiştir. Öyleyse, böyle bir insanın hakikî vazifesi ve saadeti, bütün cihazatı ve istidadatıyla o Bâkî-i Sermedînin daire-i marziyâtında esmâsına yapışıp, ebed yolunda o Bâkîye müteveccih olup gitmektir. Lisanı يَا بَاقِۤى أَنْتَ الْبَاقِى 3 dediği gibi, kalbi, ruhu, aklı, bütün letâifi

هُوَ الْبَاقِى هُوَ اْلاَزَلِىُّ اْلاَبَدِىُّ هُوَ الْسَّرْمَدِىُّ هُوَ الدَّائِمُ هُوَ الْمَطْلُوبُ هُوَ الْمَحْبُوبُ هُوَ الْمَقْصُودُ هُوَ الْمَعْبُودُ 4 demeli.


سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ5 رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَاۤ اِنْ نَسِينَاۤ اَوْ اَخْطَاْنَا6



Dipnot-1
bk. Tirmizî, Sünnet: 15; Ebû Dâvud, Kıyamet: 60; Müsned: 3:438, 440.

Dipnot-2 bk. Kadir Sûresi, 97:3.

Haşiye-1
قَالَ قاَئِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ [“İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” Kehf Sûresi, 18:19] âyetiyle وَلَبِثُوا فِى كَهْفِهِمْ ثَلٰثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَاَزْدَادُوا تِسْعًا âyetiyle [“Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar, buna dokuz yıl daha kattılar.” Kehf Sûresi, 18:25] âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ [“Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” Hac Sûresi, 22:47] âyeti de bast-ı zamanı gösterir.

Dipnot-3
Bâkî kalan ancak Sensin, ey Bâkî.

Dipnot-4
Varlığı sonsuza kadar devam eden Bâkî Odur; başlangıcı olmayan Ezelî ve sonu olmayan Ebedî Odur; Varlığı sürekli olan Daimî ve rızasına kavuşmak istenen Matlup Odur; sevilen Mahbub Odur; cemâliyle ve rızasıyla müşerref olunmak en büyük gaye olan Maksûd Odur; Kendisine ibadet ve mânevî kulluk hediyeleri takdim edilen Mâbûd Odur.

Dipnot-5

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.

Dipnot-6
“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 2:286.
[/BILGI]

[DIKKAT]Soru 1:İnsaniyeti sukut etmemiş birinin hangi çareye ihtiyacı vardır ve o çare nedir?
Soru 2: Lillâh, livechillâh, lieclillâh aralarındaki fark nedir?
Soru 3: Bastı zaman nedir? Örnek verir misiniz?
Soru 4: İnsana nasıl bir suret verilmiştir? Ve bu surete binaen hakiki vazifesi nedir?
Soru 5: İnsan bütün letaifi ile ne demeli?
Soru 6: Birinci defa Ya baki entel baki demeyi başaran bir insanın, Ya baki entel baki'ye ihtiyaç duymasını nasıl anlamalıyız?[/DIKKAT]
 

Ukbaa

Well-known member
Soru 1:İnsaniyeti sukut etmemiş birinin hangi çareye ihtiyacı vardır ve o çare nedir?
Aklı başında hiçbir insan yoktur ki uzun bir ömür istemesin, ebedi hayatı arzulamasın.

Madem fıtratına bu şiddetli beka aşkı konulmuş, elbette bir sebebi var.

Muhakkak ki Cenab-ı Hak “Vermek istemeydi, istemek vermezdi”

Fakat ömrümüze bakıyoruz. İlahi bir kanun var.

Ayet-i Kerime de geçtiği gibi ''Her canlı ölümü tadacaktır.''

Demek bu fani ömür bizim isteklerimizi karşılayabilecek bir yer değil.

İnsan nasıl bu fani ömrümü ebedileştirebilirim diye düşünmeye başlıyor.

Ve o çare de bu geçici menzili ebede tebdil etmek…

Bu da ancak hem mülkü, hem memlükü olduğun Zat’ın rızası dairesinde hareket etmekle mümkün…


Soru 2: Lillâh, livechillâh, lieclillâh aralarındaki fark nedir?

Lillâh : Allah için,

Livechillâh : Allah için, Allah nâmına, Allah aşkına, Allah rızasına,

Lieclillâh : Sırf Allah rızası için,

''Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız.Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz.''

Kelimeler arasında anlam olarak bariz bir fark yok.

Üstad bu vecizedeki anlamı kuvvetleştirmek için tekrarlamış diyebiliriz.
 

teblið

Vefasýz
Soru 6: Birinci defa Ya baki entel baki demeyi başaran bir insanın, Ya baki entel baki'ye ihtiyaç duymasını nasıl anlamalıyız?

Birinci Yâ Bâkî Ente'l-Bâkî;
kalbe girmiş mecazi aşklar üstünde, fanilik damgasını göstererek, kalpte temizlik ve ceriha operasyonu yapıyor. Yani kalbi masiva denilen mevcudat ve mahlukat, aşklarından ve hastalıklarından temizleyip soyutlandırıyor. Nasıl mideye giren zehirli ve yabancı maddeler, tıbbi olarak yıkanıp temizleniyor ise; aynı şekilde kalbe giren yabani aşk ve kirler de Yâ Bâkî Ente'l-Bâkî ilacı ve merhemi ile yıkanıp temizleniyor. İşte birinci Yâ Bâkî Ente'l-Bâkî sözünün temel mantığı budur.

İkinci Yâ Bâkî Ente'l-Bâkî cümlesi ise; temizlenmiş ve kirlerden arındırılmış kalbe, gerçek ve hakiki aşk olan; İlahi aşkın tesis ve tekit edilmesini temin ediyor. Yani kalbin içine, Allah aşkının yerleştirilmesini gerçekleştiriyor. Zira kalbin mahiyet ve genişliğini; ancak sonsuz bir güzellik yani; Allah doldurup tatmin edebilir. İşte ikinci Yâ Bâkî Ente'l-Bâkî cümlesi bu işi görüyor.
 

Bahtiyar

Active member
Soru 1:İnsaniyeti sukut etmemiş birinin hangi çareye ihtiyacı vardır ve o çare nedir?
fani ömrü , baki ömre tebdil etmeye ihtiyacı vardır.Neden, insan bekaya aşıktır uzun bir ömür ister.O çare ise Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
Soru 3: Bastı zaman nedir? Örnek verir misiniz?
Beka aleminde geçirilen zaman demektir.kadir gecesinde bu aleme ikram'ı ilahi ile girilebilir , diye düşünüyor anlıyorum.
[BILGI]Şimdilerde ise bastı zaman'ı, 4. boyut olarak ehli ilim keşfetme aşamasında.
"Ünlü bilimadamı Albert Einstein, bugüne kadar tarif edilen evren modellerinden çok daha farklı bir evren tarif etmiştir. Zira bugüne kadar 3 boyutlu olarak tarif edilen evren, Einsteinın zaman boyutunu da dahil etmesiyle dördüncü bir boyut kazanmıştır. Böylece artık içinde bulunduğumuz evren, uzay-zaman evreni olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Yani salt tek başına uzay diye bir mekan mevcut değil, "Uzay-Zaman" boyutu hakimdir. Nasıl uzayın 3 boyutundan biri olan yüksekliğini çıkarırsak uzay, uzay olma özelliğini kaybeder ve 2 boyuta düşerse, aynı şekilde uzayın 4. boyutu olan zamanı da uzaydan soyutlayamayız. Çünkü bu 4 boyut, adeta birbirine kenetlenmiş gibi birbirinden ayrılmaz bir haldedir."
kaynak : Zamanszlk ve Mekanszln Bilimsel zah
[/BILGI]
 
Son düzenleme:

sinang

Member
ben şunları anladım müsadenizle.insan için bazı zamanlar vardır ki o zamanda yaptığı bir iş ve hasen çok ziyadesiyle sevap alıyor.
Birde bazen olur zaman geçmez bazende nasıl geçtiğini anlamazsın.zevk aldığın birşeyi yaparken zamanın geçmesinden dert yanarsında sevmediğin şeylerde keşke şu zaman geçseydi diye beklersin.
Allah cc hepimize ibadat ve iman hakikatlarını idrak ettirsin,zevk ve huşu içinde yapmayı nasip etsin.yoksa ehli dünya gibi debdebeyi hayat içindeki sahte ışıltılarla ömrümüzün nasıl geçtiğini anlamadan eyvah ve eninler ettirmesin.
 
Son düzenleme:

kenz-i mahfi

Sorumlu
Soru 2: Lillâh, livechillâh, lieclillâh aralarındaki fark nedir?

Bu üç kelime hemen hemen aynı manaya geliyor. Bunlardan en çok kullanılanı "lillah" kelimesidir. "lillah" kelimesi Kur'an-ı Kerim'de çok geçtiği için bize yabancı değildir. Fakat "livechillah" ve "lieclillah" kelimeleri Kur'an-ı Kerim'de geçmemektedir. Yine aynı şekilde "lillah" kelimesi risalelerde en çok istimal edilen kelimedir. "livechillah" ise külliyatta 10 yerde geçmektedir. "livechillah" kelimesinin geçtiği yerlerde "yalnız", "halisen" ve "sırf" gibi kelimeler bu kelimenin evvelinde kullanılarak sanki manasında biraz farklılık varmış yani ihlas mertebesi biraz daha fazla imiş gibi bir mana çıkıyor. ve "lieclillah" kelimesi ise külliyatta sadece 3. Lem'ada geçmektedir. Yani bu lem'aya mahsus bir kelimedir diyebiliriz. Üstadımız burada mananın pekiştirilmesi için ve unutulan bu iki kelimenin de hatırlanması için bilhassa "lieclillah" kelimesinin hatırlanması için böyle bir yol takip etmiş olabilir diye düşünüyorum.
 

heysem

Well-known member
Soru 3: Bastı zaman nedir? Örnek verir misiniz?

Bast-i zaman ; Zamanin genislemesi , bereketlenmesi , kisa bir zamanda uzun bir zaman yasama hali.

Insanin yasadigi boyuttan cikip , baska bir boyuta , frekansa gecmesidir. En güzel misal mirac mucizesidir. Efendimizin yataginda yatarken kisa bir anda isra olayi ile mescidi aksaya oradanda göge yükselmesi bu hadiseler gerceklesirken gördükleri sahid olduklari hersey ve geri döndügünde ise yataginin halen sicak olmasi cok kisa bir anda uzun bir zamani yasamis olmasinin isaretidir .

Ve yine rüya ile bir anda baska mekanlarda ve baska hallerde bulunmak , vefat eden akrabalarini görmek normalde mümkün degilken rüya ile mümkün hale gelebiliyor .
Anne , babanin yavrusunun büyüdügünü evlendigini , gelecegini , hayal etmeside yine bast-i zamana misaldir . Cünkü cocugun hayal edilen seyleri gerceklestirmesi yillarini alacaktir fakat hayal ile yillara mâl olacak hallerin kisa bir zamana sigdirildigi görülmektedir.

Ve yine binlerce senelik sirat köprüsünün üzerinde sürünmeler , yürümeler , kosmalar olacagi gibi , müminin o binlerce senelik yolu bir anda katedecegi bildiriliyor.

Evliyalarin , ALLAH dostlarinin birden fazla yerlerde görülmesi gibi v.s

Demekki bedenle olan bir vaziyet degil ruh ile olan bir haldir.
 
Üst