CEHENNEM

  • Konbuyu başlatan hatve
  • Başlangıç tarihi
H

hatve

Misafir
Cehennem

Nev-i beşerin en büyük mes'elesi Cehennem'den kurtulmaktır
Cehenneme dâir beyanat-ı Kur'aniye o kadar vâzıh ve zâhirdir ki, başka îzahata ihtiyaç bırakmamış. Yalnız bir iki zaif şüpheyi izâle edecek iki üç nükteyi, tafsilini Risale-i Nur'a havale edip gayet kısa bir hülâsasını beyan edeceğiz.

B i r i n c i N ü k t e: Cehennem fikri, geçmiş îman meyvelerinin lezzetlerini korkusuyla kaçırmıyor. Çünki, hadsiz, rahmet-i Rabbaniyye, o korkan adama der: "Bana gel, tevbe kapısıyla gir." Tâ Cehennem'in vücudu değil korkutmak, belki sana Cennet'in lezzetlerini tam bildirsin ve senin ve hukuklarına tecavüz edilen hadsiz mahlûkatın intikamlarını alsın; sizi keyiflendirsin. Eğer sen dalâlette boğulup çıkamıyorsan, yine Cehennem'in vücudu bin derece îdam-ı ebedîden hayırlıdır. Ve kâfirlere de bir nevi' merhamettir. Çünki insan, hattâ yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir. Bir cihette mes'ud olur. Şu halde, sen ey mülhid, dalâletin itibariyle ya idam-ı ebedi ile ademe düşeceksin veya Cehennem'e gireceksin. Şerr-i mahz olan adem ise, senin bütün sevdiklerin ve saadetleriyle memnun ve bir derece mes'ud olduğun umum akraba ve asl ve neslin seninle beraber idam olmasından, binler derece Cehennem'den ziyâde senin ruhunu ve kalbini ve mâhiyet-i insaniyeni yandırır. Çünki, Cehennem olmazsa Cennet de olmaz. Her şey senin küfrün ile ademe düşer. Eğer sen Cehennem'e girsen, vücud dâiresinde kalsan, senin sevdiklerin ve akrabaların ya Cennet'te mes'ud veya vücud dâirelerinde bir cihette merhametlere mazhar olurlar. Demek, her halde Cehennem'in vücuduna taraftar olmak sana lâzımdır. Cehennem aleyhinde bulunmak ademe taraftar olmaktır ki; hadsiz dostlarının saadetlerinin hiç olmasına taraftarlıktır. Evet Cehennem ise , hayr-ı mahz olan dâire-i vücudun Hâkim-i Zülcelâl'inin hakîmâne ve âdilâne bir hapishâne vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcud ülkesidir. Hapishâne vazifesini de görmekle beraber, başka pek çok vazifeleri var. Ve pek çok hikmetleri ve âlem-i bekaya âit hizmetleri var. Ve zebâni gibi pek çok zîhayatın celâldarâne meskenleridir.
İ k i n c i N ü k t e : Cehennem'in vücudu ve şiddetli azabı, hadsiz rahmete ve hakiki adâlete ve israfsız mizanlı hikmete zıddiyeti yoktur. Belki rahmet ve adalet ve hikmet, onun vücudunu isterler. Çünkü, nasıl bin mâsumların hukukunu çiğneyen bir zâlimi cezalandırmak ve yüz mazlum hayvanları parçalayan bir canavarı öldürmek, adâlet içinde mazlumlara bin rahmettir. Ve o zalimi affetmek ve canavarı serbest bırakmak, bir tek yolsuz merhamete mukabil yüzer biçarelere yüzer merhametsizliktir. Aynen öyle de; Cehennem hapsine girenlerden olan kâfir-i mutlak, küfrüyle hem esma-i İlâhiyyenin hukukuna inkâr ile tecavüz; hem o esmaya şehadet eden mevcudatın şehadetlerini tekzib ile hukuklarına tecavüz; ve mahlûkatın o esmâya karşı tesbihkârâne yüksek vazifelerini inkâr etmekle hukuklarına tecavüz; ve kâinatın gaye-i hilkati ve bir sebeb-i vücudu ve bekası olan tezahür-ü rubûbiyyet-i İlâhiyyeye karşı ubûdiyetlerle mukabelelerini ve âyinedarlıklarını tekzib ile hukukuna bir nevi' tecavüz ettiği haysiyetiyle öyle azim bir cinayet, bir zulümdür ki affa kabiliyeti kalmaz.
اِنَّ اللَّهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ âyetinin tehdidine müstehak olur. Onu Cehennem'e atmamak bir yersiz merhamete mukabil, hukuklarına taarruz edilen hadsiz dâvacılara hadsiz merhametsizlikler olur.

İşte o dâvacılar, Cehennem'in vücudunu istedikleri gibi izzet-i celâl ve azamet-i kemâl dahi kat'i isterler. Evet nasıl bir serseri âsi ve raiyete tecavüz eden bir adam, oranın izzetli hâkimine dese: "Beni hapse atamazsın ve yapamazsın" diye izzetine dokunsa, elbette o şehirde hapis olmasa da o edepsiz için bir hapis yapacak, onu içine atacak. Aynen öyle de; kâfir-i mutlak, küfrüyle izzet-i celâline şiddetle dokunuyor. Ve azamet-i kudretine inkâr ile dokunduruyor. Ve kemâl-i rubûbiyyetine tecavüzü ile ilişiyor. Elbette Cehennem'in pek çok vazifeler için pek çok esbab-ı mûcibesi ve vücudunun hikmetleri olmasa da, öyle kâfirler için bir Cehennem'i halketmek ve onları içine atmak, o izzet ve celâlin şe'nidir.

Hem mâhiyet-i küfür dahi Cehennem'i bildirir. Evet, nasılki îmanın mahiyeti eğer tecessüm etse, lezzetleriyle bir cennet-i hususiye şekline girebilir. Ve Cennet'ten bu noktadan gizli haber verir. Aynen öyle de; Risale-i Nur'da delilleriyle isbat ve baştaki mes'elelerde dahi işaret edilmiş ki; küfrün ve bilhassa küfr-ü mutlakın ve nifâkın ve irtidâtın öyle karanlıklı ve dehşetli elemleri ve mânevi azapları var; eğer tecessüm etse, o mürted adama bir hususî Cehennem olur. Ve büyük Cehennemden bu cihette gizli haber verir. Ve bu fidanlık dünya mezraasındaki hakikatcikler âhirette sünbüller vermesi noktasından, bu zehirli çekirdek, o zakkum ağacına işaret eder. "Ben onun bir mâyesiyim" der. "Ve beni kalbinde taşıyan bedbaht için o zakkum ağacının bir hususî nümunesi, benim meyvem olur."

Mâdem küfür hadsiz hukuka bir tecavüzdür...Elbette hadsiz bir cinayettir. Öyle ise, hadsiz bir azaba müstehâk eder. Mâdem bir dakika katl, onbeş sene cezada (sekiz milyona yakın dakikada) hapis cezasını çekmesini adâlet-i beşeriye kabul edip maslahata ve hukuk-u âmmeye muvafık görür; elbette bir küfür bin katl kadar olması cihetiyle, bir dakika küfr-ü mutlak, sekiz milyara yakın dakikalarda azap çekmesi, o kanun-u adâlete muvafık geliyor. Bir sene ömrünü o küfürde geçiren, iki trilyon sekizyüzseksen milyara yakın dakikada azaba müstehak ve خَآلِدِينَ فِيهَآ اَبَداً sırrına mazhar olur. Her ne ise...



Kur'an-ı Hakîm'in, Cennet ve Cehennem hakkındaki mu'cizâne izahatı ve Kur'an'ın tefsiri ve ondan gelen Risale-i Nur'un Cennet ve Cehennemin vücutlarına dair hüccetleri, daha başka beyana ihtiyaç bırakmamışlar.



وَيَتَفَكَّرُونَ فِى خَلْقِ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ رَبَّنَا مَاخَلَقْتَ هَذَا بَاطِلاً

سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ * رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا * اِنَّهَا سَآئَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا

gibi pekçok âyetlerin ve başta Resûl-i Ekrem (A.S.M) ve umum peygamberler ve ehl-i hakikatın, her vakit dualarında, en ziyâde اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ * نَجِّنَا مِنَ النَّارِ * خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ ve vahy-i meşhude binâen onlarca kat'iyet kesbeden "Cehennem'den bizi hıfzeyle." demeleri gösteriyor ki:
Nev-i beşerin en büyük mes'elesi Cehennem'den kurtulmaktır
Ve kâinatın pekçok ehemmiyetli ve muazzam ve dehşetli bir hakikatı Cehennemdir ki; bir kısım o ehl-i şuhud ve keşf ve tahkik onu müşahede eder. Ve bir kısmı tereşşuhâtını ve gölgelerini görür, dehşetinden feryad ederler. "Bizi ondan kurtar." derler.


Evet, bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidâyet-dalâlet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünki, şer olmazsa, hayır bilinmez. Elem olmazsa, lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile, hüsnün tek bir hakikatı, bin hakikat ve binler çeşit hüsn mertebeleri vücud bulur. Cehennemsiz Cennet'in pekçok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen herşey, bir cihette zıddıyla bilinebilir. Ve bir tek hakikatı, sünbül verip çok hakikatlar olur.

Mâdem bu karışık mevcudat dâr-ı fâniden dâr-ı bekaya akıp gidiyor,elbette nasılki, hayır, lezzet, ışık, güzellik, îman gibi şeyler Cennet'e akar. Öyle de şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehennem'e yağar, ve bu mütemadiyen çalkanan kâinatın selleri o iki havza girer, durur. Kerâmetli Yirmidokuzuncu Söz'ün âhirindeki remizli nüktelerine havale ederek kısa kesiyoruz.
 

Eyvàh!

Well-known member
(Cehennemden en son cikan, giybetten tevbe edendir. Cehenneme ilk giren, giybetten tevbe etmeden olendir.)

rabbim verdigi nimetlere dusman olmaktan ,hasetten ,kibirden ve giybetten uzak eylesin! cehennem azabindan beri kilsin ....allah c.c katinda deger olcusunun takva oldugunu bilenlerden eylesin ...

rabbim herkese tovbe etmeyi nasip eylesin aminnn
 

TESBIHAT

Active member
cehennemin ıkı defa nefes aldıgı bır hadıste;dunyanın en sıcak ve en soguk ıkı gunudur.
bu ne ıbret verıcıdır kı,allah ıstıfadeye acık etsın.
cehennemı hayattan muhafaza eylesın
 
Üst