RISALE-I NURU BELGELEYEN 33 HADIS-I ŞERIF

Eyvàh!

Well-known member
1. İLİM öğreniniz. Çünkü onun öğrenilmesi Allah’a karşı HAŞYETTİR. Talebi İBADETTİR, müzakeresi TESBİHDİR. Ondan bahis ise CİHADDIR.
2. Bir alimin yatağına yaslanarak ilmine (kitabına bir saat bakması yetmiş saat ibadette hayırlıdır.
3. İlmin talibi, Rahmanın talibidir. İlmin talibcisi islamın rüknüdür. Onun ecr-ü mükafatı PEYGAMBERLERE beraber verilir.
4. İLİM taleb etmek Allah’ın katında, nafile namaz, oruç, hacdan ve fisebilillah olan cihaddan efdaldir.
5. İLMİNDEN menfaat görülen bir alim, bin abidden hayırlıdır.
6. Din ile, dünyayı taleb edenlere veyl olsun.
7. Bir ademin bir hikmet kelimesini işitmesi, duyması bazan olur ki; ona bir sene ibadetten hayırlı olur ve bir saat ilim müzakeresi yapılan yerde oturmak, bir köle azad etmekten daha hayırlıdır.
8. Cenab-ı Hak bir insanı, kimseyi senin vasıtanla hidayete getirmesi; Sana güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha çok hayırlıdır.
9. Cenab-ı Allah bu ümmetin üstünde hem Deccalın kılıcını beraber cem etmeyecektir.
(Melhame-i Kübra olan ikinci Harb-i Umumi Alem-i İslamı hırpalamadığı işaretiyle İslamlar içinde bir Deccal, Alem-i İslamı başka bir sürette hırpalayacak.)

10. Hilafet-i İslamiyye babamın kardeşi amcam abasın oğullarından zail olmayacak; ta onu Deccal’a teslim edinceye kadar.
11. Ulemanın mürekkebiyle, şüheda kanı muvazene edilse, muhakk ki Allah yanında ulemanın mürekkebi, şühedanın kanından üstün gelecektir.
12. Şedit, kuvvetli, kahraman o değildir ki; insanları mağlup etsin. Belki kahraman odur ki; gadap ve hiddet anında nefsini mağlup eder.
13. Bir Müslüman, bir Müslüman kardeşine bir hediye-i ihya etmesi,onun hidayetini artırıp; kötülüklerden onu alıkoyan bir hikmet kelimesinden daha hayırlıdır.
14. halk-ı Ademden [A.S.] ta kıyamete kadar alem-i insaniyet arasında deccal hadisesinden daha büyük bir umur,bir mesele yoktur.
15. Bir ilim talebesi ilim tahsil ederken eceli gelerek vefat etse`; onun derecesi ile enbiya derecesi arasında bir peygamberlik mertebesi kalır.
16. Kim ki; İLİMDEN [yani ilm-i imanı ve tahkikiden] bir bab, bir mesele öğrense: onunla amel etsin etmesin bib rekat nafile namazdan efdaıdır.Öğrenmekle beraber amelde ederse yahut onu başkasına öğretirse, o zamanta kıyamete kadar onun o büyük sevabı ve onunla amel edenin sevabı da, onun olacaktır.
17. Kim ki`;İslamı ihya etmek niyetiyle İLİMDENbir bab tahsil ederse onun derecesiyle peygamberlik derecesi arasında yalnız bir mertebe kalmış olur.
18. Bir mümin’de dört şey ,dört ahlak içtima ettiği takdirde Cenab-ı Hak, o dört ahlakıyla ona cenneti vacip etmiş olur.
1.Lisanında sıdk(doğruluk, yani yalan söylememek.)
2.Malda seha ,yani cömertlik.
3.Kalpte meveddet, sevgi.
4.Hazırda ve gaybda olanlara nasihat etmek.
19.Kahinlerden birisi (*) gelecek Kur’an-ı (Kur’an’ınHakikatlarını) öyle bir tarzda ders verecektir ki: ondan sonra onun gibi o ders ve talimi veren olmayacaktır.
(*) Hadis metnindeki Kahinden murad, Allâh-u a’lem ilhâma mahzar, gaybi umûru veyahut mestûr olan Hakâik-i Kur’aniyeyi İlhâm-ı İlahî ile ders verecek birisi demektir. Bu ise gaybî ve istikbali bir işaret, bir ihbâr-ı Nebêvidir.
20.Bir ilim talebesi, ilimtahsil etmekte iken ölüm ve ecel gelse,vefât etse şehittir.
21.Kur’ân’ın hamelelerine ikram, hürmet ediniz.
(Kur’ânın hameleleri ise ya Kur’ân hıfz edenler veyahut yaşayanlardır)Kur’ânın hakikatlerini
22.Ulemaya hürmet ediniz, ikram ediniz. Çünkü ulema peygamberlerin varisidir
23.İlmin Efdali İMAN ilmidir. Bu ilim ile az olan amel.ilim ile oldugu
için menfaat verir. Fakat, çok amel cehil ile olsa menfaatsizdir.
24.Cenab-ı Allah (c.c.)mü’min kulunu tecrübe ve imtihan için
musibet ve belaya giriftar eder. Fakat onun bu iptila-i musibeti ve denemesi, o mü’min kulunun üstünde keramet ve ikramını izhar içindir.
25.Said;fitnelerden uzak kalmış kimsedir. Musibet ve fitneye giriftar olduğu halde, sabreden kimsedir.Böyle adam ise çok garib ve pek nadirdir.
26.Muhakkak fitne gelmektedir.İbadı (inanan insanları) parça parça edecektir.Ancak alimler ondan kurtulurlar.
27.Ahirzamanda şiddetli ve dehşetli bir bela gelecek herkese isabet edecek, ondan kurtulan olmaz.Ancak Allah’ın dinini bilen ve ona göre lisaniyle ve kalbiyle mücahede eden bir adam kurtulacak. O ise; ona geçmişlerin mesleği sebkat etmiştir.Birde Allah’ın dinini bilip, tasdik eden birisi kurtulacak.
28.Ben-i Ademin en cömerti, en kerimi, en cevadı ise bir recul, bir ademdir ki;Adem(hususi) bir ilim bilecek ve o ilmini neşr edecektir.Kıyamet gününde müstakilen bir cemeat halinde bais olunacaktır.
29.Kur’anı,öğrenen ve öğreten, içindeki hakaikini ders veren, bilmiş olsunlar ki, kıyamet gününde onların cennete girmelerine saik ve delil ben olacağım.
30.Sakın bid’atlara yanaşmayınız.Çünki bütün bid’atlar dalalettir.Bu dalaletler de cehenneme dayanacaktır.
31.Bizden gayrısına kendisini benzete, bizden değildir.Sakın Yahudi ve Hiristiyanlara kendinizi benzetmeyiniz.
32.Cihadın en efdali odurki: Eğri yolda olup, Hakka karşı mümanaat gösteren en cebbar hükümdarlara, kumandanlara karşı hak söz söyleyendir.
33.Cihadın en faziletlisi kişinin kendi nefsve hevasına karşı mücahede etmesidir.
 

molla_zehra

Well-known member
Bismihi Sübhânehu

Üstâdımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 3. Defa girdiği Afyon Medrese-i Yusufiyyesinde, şu gelen 33 hadis-i şerifeyi kendi evrak defterinde yazmış, bilâhare bâzı Nur talebeleri de, kendi defterlerinde kay- detmişler. Bunların bâzılarını, Üstâdımız kendi kalemiyle tashih edip, bâzı Arabî ve Türkî hâşiyeler ilâve etmiştir. Risâle-i Nur'un talebe-i ulûm şerefini kazandıran ve ilim içinde hakikata bir yol açan mesleğini, bu hadis-i şerifler beyân etmektedirler. Bu hakikatı ifâde için, merhum mualla üstâdımız, Emirdağ-1, sf. 90'da: "Ehli velâyetin amel ve ibâdet ve süluk ve riyâzet ile gördüğü hakikatler ve perdeler arkasında müşahade ettiği hakik-ı imâniye, aynen onlar gibi Risâle-i Nur; ibâdet yerinde ilim içinde hakikata bir yol açmış, süluk ve evrad yerinde, mantıkî bürhanlarla, ilmî hüccetler içinde, hakikat-ül hakaika yol açmış ve ilm-i tasavvuf ve tarikat yerinde, doğrudan doğruya ilm-i kelâm içinde ve ilm-i akide ve usul-üd din içinde bir velâyet-i kübra yolunu açmış ki, bu asrın hakikat ve tarikat cereyanlarına galebe çalan felsefî dalâletlere galebe ediyor." diye beyân buyurmuşlardır.

Mustafa SUNGUR
 
Üst