1.Söz (Birinci Söz) Osmanlıca

ASHAB-I BEDR

Well-known member

رسالهٔ*ِ نور كلّياتندن

سوزلر

مؤلّفى

بديع الزمان سعيد النورسى


*بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ*

*وَ بِهِ نَسْتَعِينُ*

*اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ*


أى قارداش! بندن بر قاچ نصيحت ايستدكۡ. سن بر عسكر اولديغكۡ ايچون عسكرلك تمثيلاتيله، سكز حكايه*جكلر ايله بر قاچ حقيقتى نفسمله برابر ديكۡله. چونكه بن نفسمى هركسدن زياده نصيحته محتاج گورويورم. وقتيله سكز آيتدن إستفاده ايتديگم سكز سوزى برآز اوزونجه نفسمه ديمشدم. شيمدى قيصه*جه و عوام لسانيله نفسمه دييه*جگم. كيم ايسترسه برابر ديكۡله*سين.



Ey kardeş!

Benden birkaç
nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum.

Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve
avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.

 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
بِسْمِ اللّٰه* هر خيركۡ باشيدر.


BİSMİLLÂH her hayrın başıdır.


بز دخى باشده اوكۡا باشلارز

Biz dahi başta ona başlarız.

, بيل أى نفسم، شو مبارك كلمه إسلام نشانى اولديغى گبى


Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,





بتون موجوداتكۡ لسانِ حاليله وردِ زبانيدر



bütün mevcudâtın lisan-ı hâl ile vird-i zebânıdır.









 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
*بِسْمِ اللّٰه* نه بيوك توكنمز بر قوّت، نه چوق بيتمز بر بركت اولديغنى آكۡلامق ايسترسه*كۡ، شو تمثيلى حكايه*جگه باق ديكۡله. شويله كه:

Bismillâh ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şutemsîlî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:

بدوى عرب چوللرنده سياحت ايدن آدمه گركدر كه، بر قبيله رئيسنكۡ إسمنى آلسين و حمايه*سنه گيرسين. تا شقيلركۡ شرّندن قورتولوب حاجاتنى تدارك ايده*بيلسين.

Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın vehimayesine girsin—tâ şakîlerin şerrinden kurtulup hâcâtını tedarik edebilsin.

يوقسه تك باشيله حدسز دشمن و إحتياجاتنه قارشى پريشان اولاجقدر. ايشته بويله بر سياحت ايچون ايكى آدم، صحرايه چيقوب گيدييورلر. اونلردن بريسى متواضع ايدى. ديگرى مغرور... متواضعى، بر رئيسكۡ إسمنى آلدى. مغرور، آلمادى...

Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır. İşte, böyle bir seyahat için, iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi idi, diğeri mağrur. Mütevazii, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı.

آلانى، هر يرده سلامتله گزدى. بر قاطع الطريقه راست گلسه، دير: "بن، فلان رئيسكۡ إسميله گزرم." شقى دفع اولور، ايليشه*مز. بر چاديره گيرسه، او نام ايله حرمت گورور. اوته*كى مغرور، بتون سياحتنده اويله بلالر چكر كه، تعريف ايديلمز. دائما تيتره*ر، دائما ديلنجيلك ايدردى. هم ذليل، هم رذيل اولدى.

Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıu’t-tarîke rast gelse, der: “Ben filân reisin ismiyle gezerim.” Şakî def olur gider, ilişemez. Bir çadıra girse o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu.

ايشته أى مغرور نفسم! سن او سيّاحسكۡ. شو دنيا ايسه، بر چولدر. عجزكۡ و فقركۡ حدسزدر. دشمنكۡ، حاجاتكۡ نهايتسزدر. مادام اويله*در؛ شو صحرانكۡ مالكِ أبديسى و حاكمِ أزليسنكۡ إسمنى آل. تا، بتون كائناتكۡ ديلنجيلگندن و هر حادثاتكۡ قارشيسنده تيتره*مه*دن قورتولاسكۡ.

İşte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin, fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Madem öyledir; şu sahrânın Mâlik-i Ebedî veHâkim-i Ezelîsinin ismini al. Ta bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.

أوت، بو كلمه اويله مبارك بر دفينه*در كه: سنكۡ نهايتسز عجزكۡ و فقركۡ، سنى نهايتسز قدرته، رحمته ربط ايدوب قديرِ رحيمكۡ درگاهنده عجزى، فقرى أكۡ مقبول بر شفاعتجى ياپار. أوت، بو كلمه ايله حركت ايدن، او آدمه بكۡزر كه: عسكره قيد اولور. دولت نامنه حركت ايدر. هيچ بر كيمسه*دن پرواسى قالماز. قانون نامنه، دولت نامنه دير، هر ايشى ياپار، هر شيئه قارشى طايانير.

Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seninihayetsizkudrete, rahmete raptedip Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul birşefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki, askere kaydolur, devletnamına hareket eder, hiçbir kimseden pervâsı kalmaz.

Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
باشده ديمشدك: بتون موجودات، لسانِ حال ايله *بِسْمِ اللّٰه* دير. اويله مى؟
أوت، ناصلكه گورسه*كۡ: بر تك آدم گلدى. بتون شهر أهاليسنى جبرًا بر يره سَوق ايتدى و جبرًا ايشلرده چاليشديردى. يقينًا بيليرسكۡ؛ او آدم كندى ناميله، كندى قوّتيله حركت ايتمييور. بلكه او بر عسكردر. دولت نامنه حركت ايدر. بر پادشاه قوّتنه إستناد ايدر.

Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hâl ile “Bismillâh” der.

Öyle mi?


Evet. Nasıl ki, görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti vecebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.

اويله ده هر شى، جنابِ حقّكۡ نامنه حركت ايدر كه؛ ذرّه*جكلر گبى تخملر، چكردكلر باشلرنده قوجه آغاجلرى طاشييور، طاغ گبى يوكلرى قالديرييورلر. ديمك هر بر آغاج، *بِسْمِ اللّٰه* دير. خزينهٔ*ِ رحمت ميوه*لرندن أللرينى طولديرييور، بزلره طبله*جيلق ايدييور. هر بر بوستان، *بِسْمِ اللّٰه* دير. مطبخهٔ*ِ قدرتدن بر قزغان اولور كه؛ چشيد چشيد پك چوق مختلف لذيذ طعاملر، ايچنده برابر پيشيريلييور. هر بر اينك، دوه، قويون، كچى گبى مبارك حيوانلر *بِسْمِ اللّٰه* دير.

Öyle de, herşey Cenâb-ı Hakkın namına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar.

Demek herbir ağaç
“Bismillâh” der; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.


Herbir bostan “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çokmuhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar “Bismillâh” der,



رحمت فيضندن بر سوت چشمه*سى اولور. بزلره، رزّاق نامنه أكۡ لطيف، أكۡ نظيف، آبِ حيات گبى بر غدايى تقديم ايدييورلر. هر بر نبات و آغاج و اوتلركۡ ايپك گبى يوموشاق كوك و طمارلرى، *بِسْمِ اللّٰه* دير. سرت اولان طاش و طوپراغى ده*لر گچر. اللّٰه نامنه، رحمٰن نامنه دير، هر شى اوكۡا مسخّر اولور.

rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb‑ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.


Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları “Bismillâh” der, sert taş ve toprağı deler, geçer. “Allah namına, Rahmân namına” der; herşey ona musahhar olur.


أوت هواده داللركۡ إنتشارى و ميوه ويرمه*سى گبى، او سرت طاش و طوپراقده*كى كوكلركۡ كمالِ سهولتله إنتشار ايتمه*سى و ير آلتنده يميش ويرمه*سى؛ هم شدّتِ حرارته قارشى آيلرجه نازك، يشيل ياپراقلركۡ ياش قالماسى؛ طبيعيونكۡ آغزينه شدّتله طوقات وورييور.

Evet, havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletleintişar etmesi ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor,
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
كور اولاسى گوزينه پارمغنى صوقويور و دييور كه:أكۡ گوونديگكۡ صلابت و حرارت دخى، أمر تحتنده حركت ايدييورلر كه؛ او ايپك گبى يوموشاق طمارلر، برر عصاىِ موسى (ع*س) گبى *فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ* أمرينه إمتثال ايده*رك طاشلرى شقّ ايدر. و او سيغاره كاغدى گبى اينجه نازنين ياپراقلر، برر أعضاىِ إبراهيم (ع*س) گبى آتش صاچان حرارته قارشى *يَا نَارُ كُونِى بَرْدًا وَ سَلاَمًا* آيتنى اوقويورلر.

kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki:

En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi

“(Bir zaman da Mûsâ, kavmi için su arayıp Allah’a yalvarmıştı.) ‘Vur asânı taşa’ buyurduk.”

Bakara Sûresi, 2:60.

emrine imtisal ederek taşları şak eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı

“(Biz ateşe şöyle ferman ettik;
‘Ey ateş, serin ve selâmetli ol.”

Enbiyâ Sûresi, 21:69.

âyetini okuyorlar.

مادام هر شى معنًا *بِسْمِ اللّٰه* دير. اللّٰه نامنه اللّٰهكۡ نعمتلرينى گتيروب بزلره ويرييورلر. بز دخى *بِسْمِ اللّٰه* ديمه*لى*يز. اللّٰه نامنه ويرملى*يز. اللّٰه نامنه آلمالى*يز. اويله ايسه، اللّٰه نامنه ويرمه*ين غافل إنسانلردن آلماملى*يز...

Madem herşey mânen “Bismillâh” der; Allah namına, Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.

سؤال: طبله*جى حكمنده اولان إنسانلره بر فيآت ويرييورز. عجبا أصل مال صاحبى اولان اللّٰه، نه فيآت ايسته*يور؟

SUAL: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor?

الجواب: أوت او منعمِ حقيقى، بزدن او قيمتدار نعمتلره، ماللره بدل ايستديگى فيآت ايسه؛ اوچ شيدر. برى: ذكر. برى: شكر. برى: فكردر.

ELCEVAP: Evet, o Mün’im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
باشده *بِسْمِ اللّٰه* ذكردر. آخرده *اَلْحَمْدُ ِللّٰه* شكردر. اورته*ده، بو قيمتدار خارقهٔ*ِ صنعت اولان نعمتلر أحدِ صمدكۡ معجزهٔ*ِ قدرتى و هديهٔ*ِ رحمتى اولديغنى دوشونمك و درك ايتمك فكردر.

Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdü lillâh” şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san’at olan nimetler Ehad, Samed’in mucize-i kudreti ve hediye‑i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.


بر پادشاهكۡ قيمتدار بر هديه*سنى سكۡا گتيرن بر مسكين آدمكۡ آياغنى اوپوب، هديه صاحبنى طانيمه*مق نه درجه بلاهت ايسه، اويله ده؛ ظاهرى منعملرى مدح و محبّت ايدوب، منعمِ حقيقى*يى اونوتمق؛ اوندن بيكۡ درجه داها بلاهتدر.

Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de, zahirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakikîyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir.

أى نفس! بويله أبله اولمامق ايسترسه*كۡ؛ اللّٰه نامنه وير، اللّٰه نامنه آل، اللّٰه نامنه باشلا، اللّٰه نامنه ايشله. والسلام.

Ey nefis!

Böyle ebleh olmamak istersen, Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm.

 
Üst