sakal vacip bir ibadet..

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ukubat

New member
hadisi şerif...

sakallarınızı uzatın bıyıklarınızı kısaltın..

sadaka rasulullah..._________________________________________________4 mezhep imamının ittifakı ile bu emir vucup ifade etmekte ve sakalı jilet ile traş etmek haram sayılmaktadır.._________________________________________________mevlam bu sünneti yaşamayı bütün müslüman erkeklere nasip eyleye aminnn..
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
vacip nedir ? Sünnet nedir ? Farz nedir ? Ehli Sünnet işmamları nerede bu hukmu vermişler ?

Sakal sünnettir vacip değil. Vacip Allahın emrettikleridir... Sünnet ise Habibi zişan a.s.v. ın yapdıkları ve söledikleridir.. Ehli Sünnet imamlarının bu tarzda bir ictihadları mevcut değildir varsa isbatını isteriz... Ancak baska husular var ise mustesnadır mesela sakalı okutmak gibi...
 

ukubat

New member
kardeşim doğrusu birazcık islam fıkhı karıştırmış olsaydın böyle demezdin.arapça değil tercüme bile okusan anlardın herhalde.ruhul furkan tefsirinin 5.cildine bakarsanız veya cüppeli ahmet hocamızın fıtrat-tağyır risalesinde bu konular anlatılmıştır.jiletle kazımak haramdır.uzatmak ise vaciptir.4 mezhep imamı ittifak halindeler bu işte...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
ukubat ' Alıntı:
kardeşim doğrusu birazcık islam fıkhı karıştırmış olsaydın böyle demezdin.arapça değil tercüme bile okusan anlardın herhalde.ruhul furkan tefsirinin 5.cildine bakarsanız veya cüppeli ahmet hocamızın fıtrat-tağyır risalesinde bu konular anlatılmıştır.jiletle kazımak haramdır.uzatmak ise vaciptir.4 mezhep imamı ittifak halindeler bu işte...

Bahsini etmiş olduğunuz cüppeli ahmet hoca bizim için kayank olarak gecerli değildir. İkinci olarak vacip Allahı emirlerindendir tefsir ile yapılan ictihad ile konulan değildir. İtham etmeden önce iyi islam fıkhını iyi karıstırmak lazım.. Dahası tefsir kimin ? Siz öncelikle vacip sünnet ve farzı bir arastırınız...
 

ukubat

New member
son asrın alimlerinden ahmet hocamız sizin için kaynak değilse daha size ne diyeyim.suçu nedir kaynak alınmamak için.sakalı var diye mi yoksa haremlik selamlık uyguluyor diyemi ? yoksa insanların hidayetine vesile oluyor diye mi? yazık çoook yazık..
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Sacmalamayınız ...

Son olarak karar ver sünnet mi vacip mi ? Sözlerinde celişiyor kaynak gösteremiyor sadece var olduğunu iddia ediyorsunuz buda bizim için bir gecerlilik arzetmez ...
 

ukubat

New member
hadisi şerifte emir var bu neyi ifade ediyor sizce.ama şimdi beklyin belgeleri getireceğim önünüze.asıl saçmalayan ehli sünnet alimlerini adam yerine koymayanlardır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Kardeşim hadisden bahsediyon vacip diyon ne alaka sonrade belge diyon getirde bakalım su belgelerine hadismi sünnet mi vacip mi anlıyalım .

Ha bu arada size ikinci bir ödev daha sunnet nedir , hadis nedir , farz nedir , vacip nedir ? Bunlarıda bi zahmet cevaplarmısınız ?
 

ukubat

New member
İŞTE SAKALIN VACİPLİĞİ...

SAKAL KESME HAKKINDA MEZHEP

SAHİPLERİNİN FETVALARI



Dört mezhep sahibi imamlar ve diğer büyük zatlar sakalı kesmenin haram ve kesenin de fâsık olduğu görüşündedirler. «E1-Menhelü’l-azbü’l-Mevrûd, fi şerh-i Sünen-i Ebî Dâvûd» sahibi Şeyh Mahmûd el-Hattâb der ki:

«Bundan dolayı sakalı kesmek, Müslümanların müctehid imamları olan Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî, Ahmed ve diğer zatlar indinde haram kabul edilmiştir».

Yine der ki: «Haram hakkında hadîslerin iktizasına göre sarîh olarak hüküm çıkarmayı kasdeden fukahanın sözleri, onların gereğince amel edilmesi içindir. Çünkü mükellefe bilhassa ehl-i ilme vâcip olan, Resûlullah (s a v) ın lisanı üzere vârid olan hükümlerle amelden çıkmamasıdır». Yine der ki: «Bu zamanda ilimle meşgul olanların çoğu sakallarını kestiler, bıyıklarını uzatıp çoğalttılar; içlerinden bazıları kâfirlere benzeyip bıyıklarının uçlarını aldılar, burunlarının alt kısmını çoğalttılar (uzattılar); böylece cahillerin çoğu da onlara aldanıp kandılar».

İbn-i Hazm «Muhallâ» da şöyle der: Bıyıkları kesmek (kırkmak) ve sakalı uzatmak (bırakrnak) farzdır. Buna delil olarak da İbn-i. Ömer (r.a.) ın merfûan rivayet ettiği şu hadîsi getirmiştir:



خا لفوا المشركين ووفروا اللحى واحفواا لشوارب .



«Müşriklere muhalefet ediniz; bıyıkları (nızı) gayet kısaltınız ve sakalları (nızı) uzatın (bırakın) ız».

«El-İbdâ’ fi madârril-ibtida» sahibi de şu delilleri serdeder: Dört mezhep sahipleri sakalı gür ve sık bırakın vücubu ve onu kesmenin haramlığı hususunda ittifak etmişlerdir.

Birincisi: Hanefî mezhebi “Ed-Dürrü’l-Muhtar” da şu görüşlere yer verir: Bir Müslümana sakalını kesmesi haramdır. «Nihâye» de açıklanmıştır ki: “Kabza (kubza-bir tutam) dan fazla olanı kesmek vaciptir. Fakat bir kabza, (tutam) dan aşağı alınmasını, kesilmesini -bazı mağriblilerin (Faslı vs.) ve kadınımsı (hareketli -yaşayışlı) erkeklerin yaptığı gibi- hiçbir kimse mübah görmemiştir. Saka1ı tamamen almak Hindli Yahûdilerin ve eâcim (gayr-i müslim) Mecûsîlerin işidir».

«Daha yukarı (fazla) sını almak vaciptir, Resûlullah (s.a.v.) den böyle nakledilmiştir ve şöyle demiştir: «O (s.a.v.) sakalını eninden boyundan alırdı» (1). Bunu İmam Tirmizî «Câmi» inde rivayet etmiştir. Bunun benzeri Hanefî kitaplarının ekserisinde de mevcuttur».

Bir kabza (kubza - tutam) dan fazlasına ait hüküm önceden geçti. Hiçbir kimse onu mübah görmemiştir, kavli ise icma’ca sarîh durumdadır. Bu iyi biline.

İkincisi: Mâlikî mezhebinin ileri gelenlerince: Sakalı kesmek haram olduğu gibi, şayet müsle (çirkinleştirme) meydana geliyorsa, kesmek (kırkmak da haramdır. Amma az uzun olduğu zaman, kesmek (kirkmak) la müsle (çirkinleştirme -çirkinlik) meydana gelmez. Bu, birincinin hılafınadır, onun gibi değildir. Yahut mekruhtur. Ebu’l-Hasen’in «Şerhü’r-risâle» de ve onun Adeviye ait «Hâşiye» sinde böyle ifade edilir. (rh. Aleyhimâ).

Üçüncüsü: “Şerhu’l-Ubâb” da Şâfiî mezhebinin ileri gelenlerinin görüşleri şudur: (Fâide): «Şeyhân (İmam Râfiî ve Nevevî) demişlerdir ki: Sakalı kesmek mekruhtur. Buna İbnü’rrif’a itiraz edip Şâfiî «Ümm» de haramlığına delil getirmiştir, der. Ezraî de der ki: Doğru olan, sebepsiz yere hepsinin kesilmesinin haramlığıdir.» İbn-i Kasım el-İbâdi’nin zikredilen esere olan hâşiyesinde de bunun benzeri görüş mevcuttur.

Dördüncüsü: Hanbelî mezhebinin ileri gelenleri, sakalı kesmenin haramlığına delil getirmişlerdir. Bunlardan bazıları; mu’temed olan, sakalı kesmenin haram olduğudur, demişlerdir. “İnsaf” müellifi gibi bazıları da hılâf zikretmeksizin sakalı kesmenin baramlığını izhar etmişlerdir. Nitekim «Şerhu’l-Münteha», «Şerhu Manzûmeti’l-âdâb» ve daha başkalarına bakıldığında bu husus görülür».





(1) Bu hadisin Resûlullah (s.a.v.)a ait olduğu doğru değildir. Bilakis batıldır. Zira İbn-i Ömer, Ebû Hüreyre ve başkalarından mervi Resûlullah (s.a.v.) ın sahih hadîslerine muhaliftir. Çünkü bu hadîsin isnadında Örner b. Harun e1-Belhî vardır. Bunun hadisi ise metruktür, yalanla müttehemdir, rivayet ettiği hadise itimad ile amel caiz değildir. Vallahu veliyyüt-tevfik. (Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz)_________________________________________________SON TARAF YANLIŞLIKLA ÇIKTI SON PARAGRAF
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
İŞTE SAKALIN VACİPLİĞİ...

Bu da alıntı bir yazı yani kaynak değil ikincisi sakalı kesmenin haramlığına değinilmiş ? ücüncüsü sakalı bırakmanın vacipliği söz konusu değil ? dördüncüsü hangi durumda sakalı kesmenin haram olduğu sölenmemiş eksik alıntı ...

Kardeşim sakal bırakmak sünnettir. Ve sünnete uyarak sakalı okutmak ve okuttukdan sonra jiletle traş etmek haramdır.. Yoksa diğer hallerde bir mahzuru yokdur ve sadece sünneti terk etmişdir..._________________________________________________


Dinimizde sakalın hükmü nedir? Sakal nasıl olmalı?. Uzun mu? yoksa Kısa?. Peygemberimizden bize buna ait bilgi var mıdır?


Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) getirdiği esas, kaide ve prensipler hayatın bütün safhalarını içine alır. İbadetten muamelâta, ahlâktan insanın şahsî yaşayışına ve cemiyetin bütün unsurlarına kadar...

Peygamberimizin yaşayışı en güzel bir örnek ve mü'minler için en açık bir misaldir. Bu hususu Rabbimiz Kur'ân-ı Kerimde şöyle belirtir : «Gerçekten Allah'ı, âhiret gününü arzulayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için, size Allah'ın Resulünde (takip edeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır.» 1

Peygamberimizin birtakım sünnetleri vardır ki, bunlar, onun fıtrî muameleleri şeklindedir. Giyinip kuşanması, yeyip içmesi, vücudunun bakımı ve temizliği bu kabildendir. Bunların birçoğu muaşeret kaideleri sınıfına girmektedir. Mü'minler ise, bu sünnetlere uymakla hareketlerini nurlandırmış olurlar.

İşte bu fıtrî sünnetlerden bir kısmını Hz. Âişe validemiz Resul-i Ekrem Efendimizden şöyle rivayet etmektedir :

«On şey fıtrattandır (yaratılıştan olması gereken âdetlerdendir) : bıyığı kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, buruna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak aralarını yıkamak, koltuk altını temizlemek, etek tıraşı olmak, istinca ve istibra.» 2

Her insanın belli zamanlarda yapması gereken bu fıtrî sünnetler hem bir temizlik vasıtasıdır, hem de Peygamber âdetidir. İnsan bu vazifeleri yerine getirmekle hem bedenî vazifelerini yapmış, hem de sünnete uymakla manevî mükâfata kavuşmuş olur.
Bahsi geçen sünnetler içinde sakal bırakmak ve bıyıkları kısaltmak dış görünüş itibarıyla ayrı bir hususiyet taşımaktadır. Sevgili Peygamberimiz «Sakalı bırakın ve bıyıklarınızı kısaltın» derken «Müşriklere muhalefet edin» 3 buyurmakla da hikmet cihetini belirtmektedirler. Çünkü müşrikler sakallarını kesip bıyıklarını alabildiğine uzatırlardı.

İslâm âlimleri sakalı bırakma ölçüsü olarak bir tutamdan fazlasının kesilmesini ifade ederler. Hz. Ömer, sakalını uzatmış birini görerek bir tutamdan fazlasını kesmesini söylemiştir. Ebû Hüreyre gibi büyük bir Sahabî de (r.a.) sakalını tutar, bir tutamdan fazlasını keserdi. Abdullah bin Ömer'in de aynı şekilde hareket ettiği rivayet edilmektedir.

Fıkıh kitaplarımızda ifade edildiği gibi, sakalın kâmil mânâdaki şekli «arız» denilen yüzün iki tarafı ile çenede bırakılmasıdır. Şayet sadece çenede sakal bırakılsa sünnet yerine gelmiş olmaz.

Sakal bırakmakta ve diğer sünnetleri işlemekte mü'minin esas niyeti Peygamberimize uymak ve onu taklit etmektir. Bir Müslümanm gayesi, mümkün olduğu ölçüde sünnet-i seniyyeye her yönüyle uymaktır. Fakat buna muvaffak olmak ancak «ehass-ı havas» denilen bazı mümtaz şahsiyetlere mahsustur. Yalnızca müçtehid ve velî mertebesine varan zatlar bu sınıfa girer. Fakat herkes sünnetin tamamını yapamasa da, taraftar olmak, kabul etmek ve hâlis bir niyetle de yapmaya gayret göstermek mecburiyetindedir. Ancak bu niyet ve kararlılık içinde olmakla beraber, daha başka maslahatlar icabı olarak bazı sünnetleri yapmayanları ve yapamayanları çok büyük bir günaha girmiş gibi suçlamaya ve tahkir etmeye, küçük görmeye de hakkımız yoktur.

Sakal meselesine de bu ölçü içinde bakmak lâzımdır. Sakal bırakmak Peygamberimizin hem fiilî ve hem de kavlî bir sünnetidir. Mü'min bu sünneti işlemekle, âdetini ibadete çevirir ve büyük sevaba kavuşur. Sakal bırakmayanların mes'uliyet altına girdiklerini söyleyen müçtehidler varsa da, bazı âlimler sakalı kesmenin tenzihen mekruh olduğunu ve hattâ son devir İslâm âlimlerinin bazıları da mubah olduğunu belirtmişlerdir.

Asrımızın büyük âlimi Bediüzzaman, «Bazı âlimler 'Sakalı tıraş etmek caiz değildir' demişler. Muradları, 'Sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır' demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur» 4 demektedir.

Bu durumda, sakalı bıraktıktan sonra kesenler, Hanefî, Hanbelî ve Maliki âlimlerince mes'ul duruma düşerlerse de, Şafiî âlimlerince —Gazali, İbni Hacer, Remli, Rafiî ve Nevevî—ye göre tenzihi bir mekruh işlemiş olmaktadırlar. Bu meselede Şafiî mezhebine uyan kimseler,bir mes'uliyet altına girmezler. 5


Bu sünneti işlemeye taraftar olmak, işleyenleri tebrik etmek, onlara hürmet etmek İslâmî bir davranış olduğu gibi, bırakamayanları veya bir mazeretinden dolayı terk edenleri de hor görüp küçük düşürücü konuşmak, büyük bir İslâmî eksiklikmiş gibi değerlendirmek de normal bir hareket değildir. Hele bu meseleden dolayı Müslümanlar arasındaki birlik ve kardeşlik bağlarına zarar vermek, şuurlu Müslümanın yapacağı işlerden değildir.

Sakal bırakan kimselerin, sünnete göre bakımını yapmaları, sünnete hürmetin ifadesi olur. Bıyık meselesinde ise dinî ölçü, kılların üst dudağı kaplamaması, bıyığın herkesin kendi kaşının kılları uzunduğunda olması ve dudak hizasını geçmemesidir. "Bıyıkları kısaltın" hadisine uyan âlimler bıyıklarını ciltleri görünecek kadar kısaltmışlardır.

Kaynaklar:
1. Ahzab suresi, 21. ayet
2. Müslim, Tahare : 56; Neseî, Zinet: 1.
3. Buhari, Libas: 64.
4. Emirdağ Lahikası, s. 48:49.
5. Mezahibü'l-Erbaa,2 :44-45; İânetü'l-Tâlibîn, 2 : 340.
Mehmed Paksu, Helal Haram, Nesil yayınları, İstanbul, 1998, ss. 157-160

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com
 

ukubat

New member
siz şafiilere göre hareket ediyorsunuzda mevla bunu kabul edecek mi peki.senet mi aldınız.kafanıza göre nasıl mezhepler arası dolaşabiliyorsunuz böyle?? gülhane parkını dolaşmaya benzemez bu..zaruret olmadıkça mezhepler arası taklid olmaz.zaruret olmadığına göre...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
ukubat bu size göndereceğim son uyarı ... Ya size dediğim tarzda devam edersiniz yada mesaj yazmanız engellenir...
 

Eyvàh!

Well-known member
ben ehli sunnetim ve gorusum sudur sakal birakmak hem fiili sunnettir yani peygamber Efendimizin (a.s.m.) bizzat sakalli bulunmuslardir hem de bu konuda sozlu sunnet soz konusudur. vesselam


Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..​

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst