Allahu ekber: “Allah en büyüktür” |
Elhamdü lillâh: “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü Allah’a mahsustur” |
Lâ ilâhe illâllah: “Allah’tan başka ilâh yoktur” |
Sübhanallah: “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir.” |
aynen: tıpkı, tamamıyla |
bab: kısım, bölüm |
cilve: görüntü, yansıma |
derc etmek: içine yerleştirmek |
ecza: bütünü oluşturan parçalar |
ekseriyet-i mutlaka: büyük çoğunluk |
hakikat: gerçek, esas |
halâvet: tatlılık, hoşluk |
hassa: nitelik, özellik |
heyet-i mecmua: birşeyin geneli, bütünü |
ilhah: üzerine düşme, zorlama |
kaleme almak: yazmak |
kudsî: kutsal |
lem'a: parıltı |
mahkûmiyet: hükümlülük, tutukluluk |
mecmu: bütün, hepsi |
menba: kaynak |
muayyen: belirgin |
muhafaza etmek: korumak |
müşevveşiyet-i hal: hal, durum karışıklığı |
nev: çeşit, tür |
risale: küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un bölümleri |
silsile-i tefekkürât: tefekkürler zinciri |
tağyir etmek: değiştirmek |
tecrit: yalnız başına bırakılma |
tefekkür: varlıklar üzerinde Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme |
tefekkürat: varlıklar üzerinde Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme işlemleri |
temessül etmek: belirmek, görünmek |
tertip: düzen |
tesbihat: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma işlemleri |
tesir: etki |
ukde-i hayatiye: hayat çekirdeği |
vaziyet: durum, hal |
âhir: son |
âhir-i hayat: hayatın sonu |
âhir-i ömür: hayatın son dönemi |
âyât: âyetler, deliler |
âyât-ı Kur'âniyenin lemeâtı: Kur’ân âyetlerinin parıltıları |
Şafiî: (bk. bilgiler – İmâm-ı Şâfiî) |
Sosyal İmleme